Header Ads Widget

test banner

Uhuvvet Risalesi Üzerine Bir Eleştiri (1) / Risaleler Eleştirilemez Mi?


Futbol holiganları vardır, tuttuğu takım için birbirine küfür ederler, birbiriyle kavga ederler, uzaktan bu adamlara baktığınızda mağara adamalarından ne farkları vardır? Fenerbahçe’yi eleştiremezsin diye karşısındakine bir yumruk atar, biz sizden daha iyiyiz diye saatlerce dil döker. Bırak mağara adamını en ilkel hayvanlar bile böyle davranmaz. Aynısını liderinizi eleştiren kişilere karşı yaparsanız ne olur? Kült olursunuz başka bir değişle ilkel olursunuz, dışardan bakanlar size gülerler. Kıtalararası sitesinde Said Nursi’nin kitaplarına yönelik bazı eleştiriler yayınlandı, Gülen Cemaatinin muktedirleri pek umursamasa da diğer Nur cemaatlerinden hemen reaksiyona geçip cevap yetiştirenleri gördüm. İstediğiniz kadar mantıklı cevap verin, eğer siz Nursi’ye nasıl laf dersiniz sizin ilminiz ne gibi sözler ile olaya girişirseniz dışardan ilkel mağara adamı görüntüsünü verirsiniz. Nursi’nin kitaplarını kaç yüzyıl daha okumaya devam edeceksiniz, kaç yüzyıl daha sadece Risale okumak size yetecek, Nursi nasıl bir insan ki sözleri eleştirilemiyor, üzerine yeni bir şey konulamıyor. Öyle bir reçete yazmış ki senelerce o reçete ile ilerlemek mümkün(!)

Nursi’ye zulmediyorsunuz, insanlık tarihi boyunca her zaman sonradan gelenler öncekileri eleştirir onların üzerine yeni şeyler koyar, ilerleme bu sayede olmuştur. Kimse bir öncekinin dediklerini mutlak doğru kabul etmemiştir. Bunun tek bir istisnası Peygamberlerdir. Ona istisna geçiyoruz ve iman ediyoruz o konuda. Bir nevi bir tercih yapıyoruz, istiyorsanız o tercihi de yapmazsınız. Ama peygamberler dışında 3ler-7ler-40’lar, müceddidler, mehdiler, evliyalar vs. yok. İslam’ın direk temel felsefesine aykırı çünkü bu bakış açıları. Rüyalar, menkıbeler hepsi uydurma nasıl Gülen hakkında uydurmuşlar, nasıl bugün ki diğer tarikat liderleri hakkında uyduruyorlar aynı şekilde geçmişte de uydurmuşlar. Bu insanlar daha burnunun dibindeki olayları görmekten aciz biz peygamber ile istişare yaptığına inanıyoruz. Güya dini bilgiyi elde edince, Allah dostu oluyorlar ve keramet gösteriyorlar, peygamber ile görüşüyorlar vs. Madem öyle her şeyi biliyorlar kendi dönemlerinde yazdıkları kitaplar niye hata dolu, kendi döneminin teknolojisinin üzerine bir şey söyleyebilmişler mi? Gülen’i türkücü Gökmen bile kandırdı, burnunun dibinde darbe işlerine girenler var ama ruhu duymuyor, diğer yandan ama peygamber ile görüşüyor, Mevlana’yı Ebu Hanefi’yi yakaza görüyor, onlar Hizmet’i alkışlıyoruz çok güzel işler yapıyorsunuz diyorlar. Tabi onlar Hizmet’i alkışlarken Hizmette birileri çatır çutur soruları çalıyor. Ama ortada binlerce rüya, menkıbe ve yakazalar var. Tüm bunlar insanların çoğunun yalancı, çıkarcı ve şizofrenik deli olduğunu gösterir. Son peygamber geldiği için yeni peygamber iddiasında bulunamayanlar arka kapı keşfetmiş Allah dostu ifadesiyle peygamber statüsünde kişiler oluşturuyorlar.

Bir kere bu Allah dostlarının hepsi ilahiyatçı yani din ile meşgul olanlardan çıkıyor. Yani bir doktor, bir mühendis Allah dostu olamıyor. O zaman insanlar salak mı niye boşuna ekmek parasını kazanmak için diğer insanlara faydalı olmak için Tıp okuyor ki, gidip o da ilahiyat okur ve Allah dostu olur. Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde zaten bu kafa egemen olduğu için sadece dini ilimlerin öğretildiği medreseye gidiyor çoğu kişi, madem her şey ahiret için tarih boyunca evliya denilen kişiler de din ile meşgul olanlardansa niye adam salak gibi Tıp okusun ki değil mi? Tıp okuyup, Allah dostu olan bir tefsir kitabı yazdırılan, Peygamber ile istişare eden var mı? Ya da salak gibi niye mühendis olup icat ile uğrasın ki, Allah dostu olursa zaten tüm ilimlere vakıf olur.

Bu Allah dostu olayı üzerine daha çok şey söylenir ama sırf 15 Temmuz günü ölenler insanlar gözümün önüne gelince bu konular hakkında konuşmayı gereksiz buluyorum. Acı acı tecrübe ettik, bu söylemlerin ne kadar zararlı olduğunu, daha da ders çıkarmayacaksak iflah olmayız. Hemen atlayıp cemaat 15 Temmuz’u yapmadı ki diyenler olacaktır. Sonuç olarak cemaatin teorisine göre de Adil Öksüz, Allah dostu seçilmiş hocamız istiyor diye altıdaki askeri bu işe soktu, Gülen Hızır makamında yaptığı işler aklımıza ters bile gelse hikmetini anlayamayız diye Zaman gazetesinde yazılar çıktı. İtirafçı olan her asker, nasıl kandırıldığını anlatıyor…

Müceddidlik, Mehdilik, Mesihlik, Kutupluk, Gavslık, Evliyalık vs. farklı farklı kelimeler olsalar da sonuç olarak insanüstü, Allah dostu, sorgulanamaz, itaat edilmesi gereken, seçilmiş kişiler manasına gelen bu kelimeler ile arka kapı ile yeni peygamberler üretiliyor. Hadislerde ya da ayetlerde bu kelimeler geçiyor olabilir, bu kelimelerin manası çarpıtıp günümüzde anlaşılan şekilde kullanılacak şekilde hadislerde ya da ayetlerde geçmesini imkansız buluyorum. Yani bizim anladığımız şekilde, günümüzde yorumladığımız şekilde bir Müceddidlik bana göre imkansız. Alim manasında kullanabilirsiniz, ama Peygamber efendimiz dışında kimsenin sözünün din açısından bir bağlayıcılığı yoktur. Sahabelerin dini nasıl yorumladığı önemlidir, çünkü onlar sayesinde biz ayetleri ve hadisleri yorumlayabiliyoruz. Din sonuç olarak ilk onlara gelmiş, Peygamberimiz onların kültürü ile onların anlayacağı şekilde dini onlara anlatmış. O yüzden o dönemin anlayış yapısı bizim için dini yorumlamada önemlidir. Sahabeler de çok önemlidir. Anlayamadığımız bir ayet için, sahabe şu şekilde uygulamış deniliyorsa, demek ki o ayeti öyle yorumlamışlar o dönem, o ayetin manası o diyoruz ve bizim için din o oluyor. Onun dışında Müceddidlik o kadar gariptir ki mezhep imamı olabilirsiniz ama Müceddid olamazsınız.

Bu kadar uzun bir giriş yaptım çünkü Nursi’nin bir fikrinin artık günümüz için reçete olmadığını iddia edeceğim, ama doğrudan Nursi’yi de eleştirmek pek mümkün olmadığı için uzun uzun giriş yapmak zorunda kaldım. Amacım Nursi’yi eleştirmek değil, Nursi’yi olağanüstü biri olarak görüp ona da zulmetmiyorum. Tam tersi normal bir insan olarak kabul ettiğim için haliyle artık ortaya koyduğu bazı reçetelerin çözüm üretmediğini iddia ediyorum. Tıpkı 1000 yıl önce verilmiş fıkıh içtihatları günümüze çözüm üretmiyor diyerek Ebu Hanefi, İmam Gazali, vb. ne kadar önemli isim varsa onların da insan olduğunu ve içtihatlarının artık yetersiz olduğunu dile getirenler gibi. Eleştirmek ileriye gitmek için gerekli bir adımdır. Benim eleştirileri mi beğenmiyorsanız sizin eleştiri getirmeniz gerekiyor, eğer eleştiri getiremiyorsanız durgun su gibi bir süre sonra kokuşursunuz. Eleştiriye karşı çözüm, kişileri eleştirmemek ve onları yüceltmek değildir. O yüzden en ufak bir reaksiyoner tavra girmek dışardan yukarıdaki mağara adamı örneğine benzemeye eşdeğerdir.

Said Nursi de normal bir insandı, kendisi zaten söylediklerimi direk kabul etmeyin demiş, niye ona insanüstü sıfatlar yüklüyoruz. Biz ona insanüstü sıfatlar yükledikçe, buna gıcık olan Kemalistler de Nursi ile dalga geçmeye ebced hesaplarıyla ilgili kitaplarını sürekli gündeme getirip ona yaptığı hesaplara bak hiçbiri tutmamış demeye devam edeceklerdir.

Uhuvvet risalesi 22. Mektup’ta yer alan sosyal bir reçete. Nursi’nin uhuvvet risalesini eleştirmeden önce şunu dile getireyim, Nursi’nin bu risalede yazdığı tavsiyelere %100 inanıyor ve eleştirilemez olduğunu düşünüyorsanız, Nursi’nin seçilmiş bir kişi olduğunu ve risalelerinin yazdırıldığına inanıyorsunuzdur. Aksi halde sıradan bir insan zaten birçok hata yapar. Seçilmişlik ile ilgili zaten yukarıda eleştirilerimi dile getirdim. O yüzden devam ediyorum. Nursi sosyal bir reçete sunmuş, Nursi’yi sosyal bir alanda eleştirmek için her gün onun kıldığı iddia edildiği gibi yüzlerce rekât namaz kılmama gerek olmadığına inanarak devam ediyorum.

Uhuvvet risalesine girmeden önce konuya ilişkin ihlas risalesine de değinmem gerekiyor. İhlas Risalesi, 21. Lem’a’da yer alan sosyal bir reçete. Nursi ne bir ayeti tefsir ediyor ne de iman ile ilgili bir hususu dile getiriyor. Nursi kendi tecrübelerine ve hayat okumalarına dayanarak ihlas risalesini yazıyor ve 15 günde bir okunması gerektiğini dile getiriyor.

İhlas Risalesinde ikinci düstur da: “Bu hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde faziletfuruşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir.” diye Nursi bir fikir ortaya atıyor. Sonra iki tane örnek veriyor: “nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez” “nasıl ki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârâne uğraşmaz” şeklinde.

Bu kısımda eleştirim Nursi’nin usulüne, esasla ilgili bir fikir beyan etmeyeceğim.

Örnekler çok güzel değil mi, peki ortaya bir fikir atıp sonra güzel örnekler ile fikrinizin ne kadar doğru olduğunu ortaya koymanıza ne denir? Ben de unuttum 😅 , ama bu durumun terminolojide bir ismi var eleştirilen bir husus. Neden eleştiriliyor. Çünkü kardeşlerinizi tenkit etmeyeceksiniz diyor peki hangi ayete hangi hadise dayanarak diyor, ya da İslam’ı referansı yoksa normal sosyolojik referansları neler, konuyla ilgili bir deney yapmış mı? Nursi kendi hayat tecrübesine göre fikrini söylüyor, argümanını delillendirme ihtiyacı da duymamış. Olabilir, en doğal hakkıdır, kendi fikrini bu şekilde beyan edebilir. Sorun bu fikri mutlak bir hakikat kabul edip eleştirilemez görenlerde, sorun bu fikirlerin Nursi’ye yazdırıldığını iddia edenlerde. Sorun sahabe bile peygamberimizin sözlerini mutlak hüküm yerine koymazken bu bir vahiy mi yoksa senin içtihadın mı diye sorarken bizim Nursi’ye peygamber üstü bir pozisyon vermemizde. Gerçekten Risalelerin hangi kısmı vahiy hangi kısmı değil? Hepsi mi toptan yazdırılmış? Yok öyle bir şey bunların senin uydurmaların diyebilirsiniz. Ama ben sadece gördüğümü bildiğimi yazıyorum, bir art niyetim yok. Nursi’ye asrın Müceddid’i diyoruz. Peki Müceddid ne demek bu kelimenin altını nasıl dolduracaksınız? Nursi’yi özellikle Allah gönderdiyse ve yazdığı kitabı ben eleştiriyorsam benim durumum sıkıntı oluyor mu? O yüzden takipçileri de en ufak şeyde Nursi’yi savunmaya çalışıyor. Yani ben bazı şeyleri çarpıtmıyorum, takipçileri kült gibi hareket etmesi Nursi’yi sıradan biri olarak görmediklerine en büyük delilim.

“Eleştirebilirsiniz ama önce Nursi gibi olun” bu söz sübjektif, nasıl Nursi gibi olunacağı belli olmayan ama en azından 50 yaşına kadar onu eleştirmemem gerektiğini belirten ve eleştirileri sivri bir zekâ ile kesip diğer yandan da eleştirilemez demiyoruz ki bize kült diyemezsiniz iki yüzlülüğünü gösteren tribünlere oynanmış bir sözdür. Doktor boyacıyı eleştirdiğinde doktora sen önce git benim gibi boyacı ol öğren öyle gel anlayışı gibi bir anlayıştır. Tamam da boyacı gelip tıp alanında ahkam kesiyorsa, adam niye eleştirmesin? İlahiyatçıların çoğu başka alanlarda ahkam kesmiyor mu? Diyelim ki boyacı boya alanında bir iş ortaya koysun, gözüme garip geliyor işi beceremediğini düşünüyorsam niye eleştirmeyim ki? Daha iyisini yapmak için o alanda ondan iyi olmalıyım, eleştirmek için, onun beceriksizliğini, hatasını görmek için değil.

Nursi’nin zaten kitaplarının hacmi ortada, bir de Nursi ile ilgili yazılmış birçok hatıra, birçok bilgi, kitap var. Tüm bunları okuyup bir değerlendirme yapmıyorum, bunları okumaya da ömür yetmez. Hayatımı Nursi’ye adayamam, onun üzerine bir doktora çalışması yapmıyorum sonuçta.

Peygamberimiz vefat ettikten sonra, birçok çalışma yapılmış. Hangi söz ona ait hangisi değil, ne kadarı güvenli, ayetleri nasıl anlayacağız vs. Tüm bunlara baktığınız da zaten insanın ömrünü alacak kadar çok çalışma var. Ben bunları bir kenara bırakıp bir de aynı şeyi Nursi için yapamam. Hatırlarda birçok söz var, çok farklı Nursi yorumları var, talebelerinin hepsi farklı bir yola ayrılmış. Tutup Hadis Usulü gibi Nursi’yi anlama Usulü geliştiremem. Benim ekmek paramı kazanacağım bir asıl iş alanım var, bunun yanında senelerdir dinimi de öğrenmeye çalışıyorum, Nursi’nin kitaplarını da okudum, çoğu hatırayı ve onla ilgili yazılan kitapları da okudum. Ama gene de bir eleştiri getirince, sen daha hiç anlamamışsın diyen de olacaktır, daha derin araştır öyle yap diyen de olacaktır. Tamam ama zaten ömrümüz kısıtlı, zaten mesaimizi büyük bölümünü asıl işimiz alıyor. Tüm bunların yanında ben Nursi’yi anlamaya çalışana kadar Arapça öğrenir dini temel kaynaklarından anlamaya çalışırım. Niye Nursi ile bu kadar uğraşayım, 10 senemi ona verip 35’imde ölünce daha dini ana kaynaklarından bile okuyamadan ölüp gideyim mi? Dini öğrenmek ile mi imtihan oluyorum yoksa öğrendiğim şeyi uygulayıp uygulamamak ile mi? Aynı şey Gülen için de geçerli, hala daha Gülen’i anlayamıyoruz diyorlar. 80 küsur kitabı, onun hakkında yazılan 80 küsur başka kitap var. Vaazları, sohbetleri, hatıralar vs. tonla bilgi var. Benim ömrümün 7 senesi Gülen ile geçti tüm zamanımı Gülen’e yatırdım. Saatlerimi dakikalarımı, gençliğimi ona adadım, bu adam bu dini gerçekten iyi biliyor ve yorumluyor diye. Sonuç? Tüm malvarlığını yanlış ata oynayan kumarbaz gibi dımdızlak kaldım ortada. Ben salak mıyım şimdi aynı şeyi başka biri için yapayım? Gider Arapça öğrenirim en fazla 2 senemi alır onun üzerine temel kaynaklara bakarım. Pişmiş balık ile uğraşmam, balık tutmayı öğrenmek daha garanti. Ama gene de dini öğrenmek zor, her insan bunu yapamaz, kaç kişinin zekâsı yeni bir dil öğrenmeye yetiyor dünyada? Birileri illa başkalarına tabi olmak zorunda, onları şeyh, hoca görmek zorunda. Bu çıkmazdan daha çıkamadım, ya biz dini çok zor görüyoruz büyütüyoruz o yüzden böyle, ya Allah’ın bizden beklediği şeyleri abartıyoruz, ya öğrenme ve sorgulama metodolojisi geliştirerek sahtekâr hocaları ayıklayacağız (ama bu çok ütopik) ya da Afganistan’daki Taliban liderleri gibi bu hayatın amacı sadece dini öğrenmek diyeceğiz, zaten bir süre sonra kalp gözün de açılıyor her ilme vakıf oluyorsun(!), o zaman ilahiyat hariç kalan tüm bölümleri kapatabiliriz diyeceğiz.

Ahmet
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Ahmet Bey

    Harika bir yazi. Bende bu dusuncelerle cok cebellestim kultlukten cikma arefesinde. Kendilerini omur kisa zamaanin az, bana yatir ben sana ahirete verecegim. beni anla, beni dinle diye satan bir sistem bu.

    Nursiyi tanimam etmem, kitaplarini okudum. Simdi dusunuyorumda, bu kadar agir dille yazilmis olan bu eserlerli okumak icin harcadigim zamana....

    tabi ki bazi yazdiklari cok guzel. mesela imani konularda anlattiklari ve bir cabasi var. ama Dediginiz gibi ornekleri bir cok yanlislarla, yanlis benzetmelerle dolu.
    bazen o devirdeki bilime vakif oldugu icin de bu hatalari yapmis. Mesela esir maddesini Nursi kabul ediyor, ve Allahin varligina delil sayiyor. halbuki ayni devirde yasayan Einstein, esirin olmadigi cok sanatsal bir sekilde gosteriyor.
    Nursi Einstein'in ilmine vakif olsa idi, eminim, esir olmadan cok daha farkli bir sekilde o ilimle, yani gorecelilik kanunu ile Allahin varligina delil bulurdu.

    Fakat eserlerin elestirelemez olarak yansitilmasindan dolayi, insanlar Nursi nin esir tartismasinda gereginden fazla hikmet ariyorlar. Bilimi, bilimsel metodu reddeiyorlar.

    Ayni sey sizin bahsettiginiz gibi uhuvvet risalesi icin de dogru.
    Dan Arielly nin "The Honest Truth About Dishonesty - Sahtekarlik hakkindaki en durust gercek" adli kitabini okumasi lazim cemaattekilerin. Cunku farkinda olmadan Uhuvvet yolu ile ihlasi kazanip, nasil sahtekarlastiklarini bu kitap, davranis ekonomisi biliminin deneyleri ile anlatiyor.

    Yani Nursinin uhuvvet risalesinin ogretileri ile Gulen cemaati mensuplari nasil diger cemaat mensuplarinin yaptiklari hatalari gormuyorlar cok iyi anlatiyor......

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Kitabın baskısı tükenmiş, pdfsini bulmaya çalışcam.
      -Ahmet

      Sil
  2. Yanlis anlasilmak istemem. Kitap cemaatle alakali degil. Kitap tamamen behavioral economy ile ilgili. Ama okuduktan sonra, her normal insanin nasil hileli isler yapabilecegini anlatiyor. Ozellikle aidiyet duygusunun insanlari nasil hata yapmaya sevk edebilecegini. kendisi icin haram yemeyen birinin, arkadasi icin nasil bir haksizlik yapabilecegini felan cok mukemmel eglenceli bir sekilde anlatiyor.

    Yani Cemaat icinde iseniz bu tip hatalari yapmaniz son derece kolay. hatta bulunmaz ortam. Kultlugunde guzelligi bu olsa gerek. Hem kendini ahlakli sanip, hemde dibine kadar ahlakli gibi davranabiliyorsun. :)

    YanıtlaSil
  3. Yalnız uhuvvet risalesini eleştireceksiniz diye bekledim yazının sonuna kadar. Konuya devam edeceksiniz heralde.

    Şunu anlamak lazım. Tabi bir hareketin lideri uhuvvetin önemini anlatacaktır. Mensupların kavga etmesini istemez. Nesini eleştireceksiniz merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  4. O kadar eleştirilecek fikir var ki ama daha baştan, din ve dinle alakalı her veri ön kabul sistemiyle o kapıyı kapatıyor. Geriye kendi kendini iknaya zorlamak,eğer ikna olamıyorsanız kendinizi suçlu ve günahkar olarak fişleme kalıyor. Falanca zatın sırlı beyanlarına vakıf olamadığın için kendini samimiyete davet edip,yana yakıla dua etmek. Ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

    YanıtlaSil