Header Ads Widget

test banner

Malcolm X'in Hazin Hikayesi: İslam Ulusu Hareketi

Amerika’da kült yapı deyince akla ilk gelen örgütlerden biri İslam Ulusu (Nation of Islam) hareketidir. Bu kült hareket, bize tüm dünyanın yakinen tanıdığı Malcolm X’i hatırlatır. Malcolm X, hayatı itibarıyla, kült kurbanı bir isimdir. Zira o, daha çocuk iken, evi KKK isimli beyaz ırkçı bir kült topluluk tarafından yakılmış ve yine daha sonra babası, onlar tarafından öldürülmüştür. Malcolm X, işte bu beyaz ırkçı kült yapı tarafından mağdur olmuş, ailesi dağılmış ve o 1930’lu yılların ırkçı Amerika’sında yetim olmanın acısını iliklerine kadar hissetmiştir. Harlem’in sokaklarında gerek uyuşturucu, gerek fuhuş gibi türlü türlü karanlık yolların içinde iken dahi KKK isimli o beyaz ırkçı kült yapının hayatındaki izlerini sonuna kadar hissetmiştir. 

Malcolm X, hapishaneye düştüğünde onu artık yeni bir hayat beklemektedir. Orada bambaşka bir arkadaş grubuyla tanışmış ancak bu sefer, işte bu yazıda ele alacağım İslam Ulusu hareketinin içinde kendisini bulmuştur. Her ne kadar bu hareket, onun eski karanlık hayatından kopmasına sebep olsa da Malcolm, bu defa siyah ırkçı bir kült örgütün içinde olmaya mahkûm kalmıştır. Malcolm yıllarca bu hareket içinde aktif olarak çalışmış; hatta örgütün, peygamber kabul edilen Elijah Muhammed isimli liderinden sonra ikinci ismi olacak kadar yükselmiştir. Lakin bu hareketin içindeki istismarı ve yanlışları fark edince örgütü deşifre etmiş ve bu durum onun suikasta uğrayarak öldürülmesine sebep olmuştur. 

Malcolm X’in hayatı bize, birbirine zıt iki ırkçı kült hareketin, insan hayatını mahvedişini anlatır. Demek ki, aklı ipotek altına alan ve nefret ile beslenen her kült yapı, insanoğlu için potansiyel bir tehlikedir. Bu arada, Malcolm X’in hayatındaki İslam Ulusu hareketinin olumlu etkisinden de bahsetmemiz gerekir. Zira biliyoruz ki Malcom, bu hareket sayesinde mazideki o karanlık hayatından kurtulabilmiştir. Lakin daha sonra kendisini kurtaran bu kült yapı, Malcolm X’i daha başka bir karanlığın içine sokmuştur. 

Burada şunu görüyoruz ki, bir kült yapının insan hayatına olumlu anlamda etkisi, bizim onların karanlık yapılar olduğu gerçeğini görmemize mani olmamalı. Nitekim dini bir kült yapı içinde kendisini bulan kimse belki kimlik kazanır, arkadaş çevresi genişler, ufku nispeten gelişebilir ve dini vecibelerini daha rahat yerine getirir; lakin birey farkında olmadan beyni yıkandığı için, kişiliğini ipotek altına alan o kült hareketin neticede yine kurbanı olur. Özellikle kimi yıkıcı kültlerde, daha trajik sonuçlar yaşanır. Zira ezik bir kişilikle kimse iflah olamaz. Bu anlamda İslam Ulusu hareketi, Amerika’da yaşayan siyah adamın haklarını savunma kisvesi altında, onun benliğini esir alan bir yapılanmadır. Dolayısıyla bu hareketi tanımak ve analiz etmek önemlidir. 

İslam Ulusu hareketi, Fard Muhammad isimli gizemli bir lider tarafından 4 Temmuz 1930 yılında kurulmuş bir kült yapıdır. Bu hareket, kelimenin tam anlamıyla, bir kült yapının karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Bu kült yapı, yüz binlerce siyahi Amerikalıyı etkilemiş ve milyonlara varan taraftarlarıyla özellikle 1950’li yıllarda bir taraftan militan ve ırkçı bir Afro-Amerikan kimliğinin gelişmesine sebep olurken, diğer taraftan İslam ile harmanlanmış ezoterik bir dini yorumun oluşmasına neden olmuştur. 

Bu hareketin kurucusu Fard Muhammed hakkında ise mevcut bilgiler çok çelişkilidir. İslam Ulusu hareketinin takipçilerine göre bu hareketin kurucusu, Allah’ın ete kemiğe bürünüp Fard Muhammed diye göründüğü kişidir. Dolayısıyla bu hareket, Fard Muhammed’i, Allah’ın kendisine hulül ettiği kişi olarak görür. Fard Muhammed, ilahi bir kişilik olarak, Elijah Muhammed’i yetiştirmiş ve kendisine peygamber tayin etmiştir. Dolayısıyla Fard Muhammed, bu teolojiye göre, siyah ırkı şeytanın tasallutundan yani beyaz adamdan kurtarmak için gönderilmiş ilahi bir kişiliktir. Zaten bu sebeple, Amerika’nın bağımsızlık bayramı olan 4 Temmuz’da bu hareket resmi olarak kurulmuştur. Amerika’da beyaz adam bağımsızlığını 4 Temmuz’da aldıysa, siyah adamın da bağımsızlığı bugündür denmektedir adeta. Zira bu tarih, artık siyahların beyaz şeytanın egemenliğinden kurtulmaya başladıkları gün olarak kabul edilir. 

Beyaz adamın şeytan olması konusu sadece duygusal anlamda söylenmiş bir tepkisel yakıştırma değildir. Bu ifadenin, İslam Ulusu hareketinin teolojisinde bir karşılığı vardır. Zira İslam Ulusu hareketi, siyah adamın üstün ırk olduğuna inanır. Hatta siyah, aynı zamanda Allah’ın da rengidir. İlk insan, dolayısıyla siyah ırktır. Zira bu teolojiye göre insanlık, Shabazz isimli bir kabileden gelmektedir. Shabazz kabilesi, 66 trilyon yıl önceden bugüne kalabilmeyi başarabilmiş tek ırktır. Zira diğer kabileler, özellikle ayın dünyadan koptukları dönemde yok olmuşlardır. 

Fard Muhammed’in, Elijah Muhammed vesilesiyle telkin ettiği bu öğretiye göre, Shabazz kabilesi milyarlarca yıl yaşamış ve nihayet bu kabileden Yakup isimli bir mucit çıkmıştır. Bu kişinin İncil’de ve Kur’an’da geçen Yakup olduğuna inanırlar. Bu teolojiye göre, beyaz ırkın yaratıcısı Yakup isimli o mucittir. Zira Yakup evvela eşyanın çekim yasasını keşfetmiştir. Zıtlar arası çekim yasasını fark eden Yakup, bu sefer, beyaz ırkı var edebilmek için çalışmalara başlamıştır. Siyah adamın menisinde siyah ve kahverengi menileri fark etmiş ve bu vesileyle Ege’de Patmos adasında, esmer insanlar üremeye başlamıştır. Lakin beyaz adamı yaratamadan Yakup vefat etmiş, kendisinden 200 yıl sonra Yakup’un talebeleri beyaz ırkı yaratmıştır. Beyaz ırk, tabiatı itibarıyla insanlığa düşman olan ve siyahları köleleştirmeye çalışan suni ırktır. İslam Ulusu teolojisinde, Yakup’un efsanesi uzun uzun anlatılır. Hatta gorillerin, Allah’ın beyaz ırkı lanetlemesi neticesinde 2000 yıl önce oluştuklarına da yer verilir. Kısaca beyaz ırk, Yakup'un siyah adamın başına yanlışlıkla bela ettiği suni bir ırk olarak kabul edilir. İşte böyle bir teolojiden aldıkları motivasyon ile İslam Ulusu isimli siyahi bir hareket oluşmuştur. 

Peki Fard Muhammed kimdir? Wallace Fard Muhammad, gizemli bir liderdir. Gizemli olması belki de bu harekete ayrı bir cazibe katmaktadır. Klasik kabule göre, kendisi Mekke’den gelmiştir lakin bu konuda elimizde hiçbir döküman yoktur. Kimi uzmanlara göre ismi, Fard değil Ferhad’tır. Arabistan’dan değil Hindistan’ın doğusundan gelmiştir. Arapça değil Urduca konuşmaktadır. Bazı gazeteler ise onun Türkiyeli olduğunu vurgularlar. Hatta Chicago gazeteleri, onun hayatının son döneminde Hitler için çalışan Türkiye kökenli ajan olduğunu bile yazmışlardır. FBI’ın kaynaklarına göre, bir müddet Los Angelas’ta, restoran işletmeciliği yapmıştır. Lakin Amerika’ya ne zaman girdiğine dair Göçmenlik bürosunda kaydına rastlanmamıştır. Bu hareketin kurucusu Fard Muhammad, hakkında net olmayan çok bilgi vardır. Nitekim 1934’ten sonra kaybolmuştur. O tarihten sonra nerede ve nasıl yaşadığına dair bilgiler sadece dedikodudan ibarettir. 

Fard Muhammad ile ilgili çalışan Dr Fatima Fanusie’ye göre Fard Muhammad, aslında Hindistan'dan Kadıyaniler/Ahmediye tarafından görevlendirilmiş bir isimdir. O dönemde, Kadıyaniler/Ahmediye, İslam dünyasında kendi öğretilerini tebliğ etmeye çalışan ve özellikle batı dünyasında etkili olan bir gruptur. Lakin Kadıyaniler, Amerika’da beyaz Hristiyan ve ırkçı algının İslam’ın yayılmasının önünde engel olduğunu görmüş onun için Fard Muhammed’i görevlendirmişlerdir. Lakin Fanusie’ye göre, bunu gizli tutmuşlar ve Afro Amerikalıların anlayacağı tarzda bir dini öğreti icat etmişlerdir. Dolayısıyla vazifesini yaptıktan sonra Fard Muhammed misyonunu tamamlamış ve 1934’ten sonra ortadan kaybolmuştur. 

Elijah Muhammed ise Fard Muhammed isimli gizemli şahıstan aldığı teolojik referansla, 1934'ten 1975'e kadar, İslam Ulusu isimli kült yapının başına geçen siyahi liderdir. Kendisi, bu örgütün taraftarlarınca peygamber olarak görülür. Zaten bu görev kendisine, Fard Muhammed tarafından verilmiştir. Fard Muhammed, kendisinde Alah'ın tecelli ettiği ilahi otorite, Elijah Muhammed ise onun öğretilerini hayata geçirmekten sorumlu peygamberidir. 

Burada, her kült yapıda olduğu gibi kutlu bir misyon adına güç elde etmek için, içinde yaşadıkları toplumun din algısına göre teolojik referanslardan yararlanma söz konusudur. 1900 yılların başında her inanç sisteminin içinden Yeni Dini Hareket olarak tasnif edilen ve kendilerini mesih, mehdi veya peygamber hatta Tanrı olarak gören dini kült liderleri çıkmıştır. Zaten Moor hareketinde de, Noble Drew Ali peygamberliğini ilan etmişti. 

Demek ki kült lideri olmanın yolu, kendini ve dolayısıyla cemaatini kutsal ve seçilmiş olarak göstermekten geçmektedir. İşte Elijah Muhammed isimli siyahi lider, bunu tam bir profesyonellikle becermiş ve kendince başarılı da olmuştur. Elijah Muhammed, peygamber olarak görüldüğü için dinin sadece akidevi olarak farklı anlaşılması yolunda değil, ibadi noktalarda da farklı uygulanabileceğinden yola çıkarak bazı düzenlemeler yapmıştır. Bu konuda en çok bilineni, orucun Ramazan ayında değil Aralık ayında tutulması gerektiği konusudur. 

Elijah Muhammed, aynı zamanda zinanın kendisi için geçerli olmadığını söyleyerek kendi cemaatinden birçok kadınla cinsel birliktelik yaşayarak onları hamile bırakmıştır. Malcolm X, bu olaydan yıllar sonra haberdar olduğunda, büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Hatta inanamamış ve emin olmak için mağdur olan genç kadınlarla konuşmuştur. Malcolm X, bu konuyu Elijah Muhammed ile konuştuğunda onun cevabı, bunun kendisi için meşru olduğu zira Hz. Süleyman’ın da birçok kadınla birlikte olduğu ve tohumunu ölmeden evvel birçok kişide ekmek istediği şeklindedir. Malcolm X'in bu kült yapıyla, 1963-64 yıllarında yollarını ayırmasının sebeplerinden biri de bu hayal kırıklığıdır. Zira sözünü esirgemeyen Malcolm X, bu durumu kameralar önünde de dillendirmiş ve kınamıştır. 

Kült yapıların büyük kısmında görülen cinsel istismar, kült liderlerinin güç zehirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Lakin hemen hemen tüm kült yapılarda olduğu gibi Malcolm X, bu yapıdan ayrıldığı için iftiralara ve tehditlere maruz kalmıştır. Zira başka kült yapılarda da özellikle önemli konumda olan kimseler açık ve net şekilde yollarını ayırınca bu şekilde tazyike ve tahkire maruz kalabilmektedir. Bu durum adeta kült yapılanmaların karakteristik özelliği haline gelmiştir. Militan bir niteliğe haiz bu kült yapıda ise, Malcolm X'in hikayesi meçhul bir cinayetle sonuçlanmıştır. 1965'ten bugüne bu suikastı, kimin azmettirdiği, Elijah Muhammed'in bu direktifi verip vermediği anlaşılmamıştır. Bu durum ise yine gizemli ve kapalı kült yapıların bir kısmında da ortak bir özelliktir. 

Malcolm X'in babası beyaz ırkçı bir kült KKK tarafından, kendisi ise siyah ırkçı bir kült tarafından öldürülmüştür. Demek ki ırkçılık aslında birbirini beslemektedir ve o tek millettir. Özellikle dini referanslarla, mitolojiyle ve ezoterik öğretilerle pompalanan kült yapıların neticesi bu tip felaketler ile sonuçlanabilmektedir. 

Bilgin Erdoğan
Twitter: @BilginErdogan1 
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. 66 Trilyon yıl olayı pek olmamış. Dünyanın yaşı kaç sene? Bir de tabii ki şunu unutmamak lazım; ABD içindeki kült yapılar o ülkeye mahsus tuhaf özellikler sergiliyor. Kendi bağlamında değerlendirmek lazım.

    Peki sayın yazar, kült yapı'nın sınırı nedir? Tarikatler ve cemaatler kült yapı mıdır, hangisidir, hangisi değildir. Bunun kriterlerini tespit güçtür. Bütün genellemeler yanlıştır gibi bir şey olmuş "bütün kült yapılar" tesbiti.

    YanıtlaSil
  2. 1) O rakam bana ait degil bu kult yapinin iddiasi. Hebrew Isralites denilen bir baska kult yapinin felsefesinden mulhem. 2) Her cemaat kult yapidir demedim. Bir cemaatin kult yapi olmasi guc ve para ile olan iliskisiyle ilgilidir. 3) Evt, her kult yapinin genel ortak ozellikleri oldug gibi hepsi nevi sahsina munhasir ozellik arzeder.

    YanıtlaSil