Header Ads Widget

test banner

Bir Okur Eleştirisi

Bloğumuzdaki “Bir Haber Ajansı'nın Sorularına MFP YYK'nın Cevapları” adlı yazıya bir yorum bırakan bir okurumuz hem o yazıdaki MFP YYK'nın cevaplarını, hem de genel olarak MFP'yi sağlam eleştirdi. Kendisinden bu yorumunu MFP'ye yazı olarak almak istediğimizi söylediğimiz zaman sağolsun bizi kırmadı. Utopia kullanıcı ismini kullanan okurumuzun eleştirisini aşağıda yayınlıyoruz.

Yazınız ve tavrınız genel olarak objektifliği yansıtmıyor. Siz de benim gibi hadiseye sübjektif olarak bakıyorsunuz. Bir hadisede taraf olmak yapılan yorumların sağlığına zarar verir. Bu yüzden benim yaptığımın da değerlendirme değil bir miktar savunma olduğunun farkındayım. 

Öncelikle kimsenin yaptığı yorumlara, verdiği kararlara Ömer Seyfettin’in “Kaşağı” hikayesindeki gibi yaklaşmamak lazım. Siz belli ki zeki ve yetenekli bir insansınız. Dünyada okumuş, kariyer yapmış, çevre edinmişseniz elbette kendi yetenekleriniz ve Hizmet’in desteği etkili olmuştur. Bu yapılanlardan dolayı gebe kalmak ve eleştirmemek zaten anlamlı olmaz. Yakın körlüğü en büyük problemlerimizden. Eleştirmek ve eleştirilmek insanın en özel hallerinden birisidir. Bence kaybettiğimiz en büyük nokta burası. Eleştirmekten korkuyor, eleştirilmeyi sevmiyoruz. 

Ben çocuk denecek yaşta Hizmet Hareketi’ni tanımış bir kişi olarak hep güzellikler ve vefa gördüğümü belirtmek isterim. Elbette aktif olan yapılarda hatalar olur. İş adamıyım ve hala her gün hata yapıyorum. Burada ana kriter hata değil art niyet ve suç işlemek olmalıdır. Ayrıca yaşadığımız dönemin hassasiyetine bakarak yorum yapmanın daha tutarlı olacağını düşünüyorum.

Merhum Cemil Meriç’in dediği gibi “Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur.” Bu ölçü beni derinden etkileyen ve hayatıma şekil veren bir mihenktir. Burada bir tarafta Hizmet varsa diğer tarafta AKP var diyelim. Karşı tarafta devlet var demek insafsızlık ötesinde komik bir durum olur. Bu günkü şartlarda eleştiri yapacaksak iki taraf da aynı şekilde bakmak lazım.

15 Temmuz olayında kafanıza takılan sorulara aynı samimiyetle AKP açısından da bakmanız gerekir bence. Enişteden alınan haberlere, en üst kuvvet komutanlarının düğünlerde gezmelerine, istihbarat başkanının günlerce ortada olmayışına, Genel Kurmay Başkanı’nın kendi askerleri tarafından esir alınıp sonra ödüllendirilerek Milli Savunma Bakanı yapılması, Adil Öksüz’ün garip bir şekilde serbest kalması ve sonra haber alınamaması, uçağının havada F16’lar tarafından görülmemesi, Darbe Soruşturma Önergesinin AKP oylarıyla reddedilmesi, bir gecede yüz binlerce insanı işinden eden listelerin hazırlanması (daha önceden hazır olması), darbe için ilahi bir lütuf tanımlaması yapılması, Askerlerin aşağılanarak toplu şekilde tasfiye edilmesi, Türk Ordusu’nun temellerinin sarsılması, en alakasız kurum ve insanların darbeden sonra KHK’larla cezalandırılması, darbe teşebbüsü öncesinde basının iyice abluka altına alınması, on yıllarca askıda kalan kanunların 15 Temmuz öncesi yürürlüğe sokulması gibi onlarca soruya ve ardından yapılan korkunç uygulamalara kuru kuru (ayıp olmasın kabilinden) eleştirmek ne insafa ne de insanlığa sığmaz.

İnsanlar nehirlerde boğulurken, aileler demir parmaklıklarla ayrılırken, Mümtazer Türköne, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Ünal, Selahattin Demirtaş gibi insanlar sadece fikirlerinden ötürü hapiste ömür tüketirken yaptığınız yorumlar tarihe çocuksu korkuların yansıması olarak geçecektir. Kadrolaşma, adam kayırma ve mobbing gibi uygulamalar yüzünden eleştirdiğiniz Hizmet kadar keşke gelin, damat, şoför, yenge tüm aile bulduğu kurumları kene gibi sömürenleri de eleştirseniz. Her bulduğu arsaya saray yapma hevesinde olanları da eleştirseniz. Yüzükle gelip uçak beğenmeyenleri de eleştirseniz keşke. Her iki tarafı da eleştirenler benim gözümde samimi olacaktır ancak korku ve endişe ile bugün mazlumlara çullananlar (Allah CC. ve tarih şahit olsun) korkularıyla imtihan olacaklar. Korku insani bir endişedir ancak loğusa kadınları hastaneden direk hapishaneye sevk eden zihniyeti cilalamak ne objektiflik ne de fikir savunuculuğu olamaz. Bir nehirde 3 evlat ve eşini kaybeden bir babaya hayat hakkı tanımayan zihniyeti savunmak eleştirmek olamaz. Babasının cenazesinde ellerinden kelepçe çözülmeyen akademisyenleri görmemek ufak tefek ayrıntıları kaçırmak olamaz. 

Tarih yaşadığımız hadiselerin benzerleriyle dopdolu. Her dönemde zalimler ve mazlumlar olur ancak teknolojinin ve haber ağlarının bu kadar yaygın olduğu bir dönemde hakikat uzun süre gizlenemez. Kendi aleyhlerine en ufak bir habere bile yayın yasağı getirenler ancak masumlara atılan iftiraları manşet manşet yayanlar elbette bir gün utanç içinde başlarını öne eğeceklerdir.

Hamaset yapmıyorum. Yurtdışında insanların ülkelerinden uzakta ne şartlarda yaşamaya çalıştıklarını görerek yazıyorum bunları. Yurt içinde insanların korku ve endişe içinde linç edilmemek için başlarını eğip gezdiklerini bilerek yazıyorum bunları. Hayatında karakola gitmemiş insanların cezaevlerinin yollarını eskittiklerini bilerek yazıyorum bunları. Hayatında harama bulaşmamış insanların mallarına mülklerine çöküldüğünü görerek yazıyorum bunları. Türk Ordusu’nun şerefli generalleri don gömlek yerlerde sürünürken yayınlayanlar yapılan mahkemeleri yayınlamaktan korktuğu için yazıyorum bunları. Fırat adında bir çocuk tedavi için yurtdışına götürülmek istenirken ailesinden dolayı ölüme mahkûm edildiği için yazıyorum bunları. Abisinin yerine hapse atılan kardeşler, kocasının yerine tutuklanan eşler, babasının yanında tutuklanan evlatlar olduğu için yazıyorum bunları.

Yaptığınız şey eleştirmek değil, eleştiri olsa öpüp başıma koyarım. Korku yüzünden en ufak hataları korkunç zulümlerden daha büyük görmek kabul edilebilir değil. Hükümeti de eleştiriyoruz demek için üç beş satır yazmak hakkaniyet olamaz. HAYKIRMAK LAZIM! Dünyada bu kadar ülke hala bu konuda delil yok derken, uluslararası kurumlarla incelenmesine karşı çıkanlar kimlerse bu konuda işin içinde olanlar onlardır. Emniyet, Askeriye, Adalet kurumları hallaç pamuğu gibi savrulurken birkaç tane Emile Zola çıkaramayan ülkemden zaten ne insaf ne de entelektüel bakış beklemek bizim gibi saflara düşerdi.

Velhasıl, yazdığınız şeyler zamanlama ve tarafsızlık açısından gerçekten bana göre çok üzücü şeyler. Bu noktada herkesin tarafını seçtiğini ve yarınlara bir not bıraktığını düşünüyorum. Sizler de ciddi potansiyele sahip kişiler olarak eğer eleştiri yapacaksanız lütfen her kesime ve her açıdan yapın ki yarınlarda mahcup olmayın. Eleştirin ancak Ahmet Altan gibi hep mazlumları savunmak için yapın. Altan zamanında orduyu da muhalefeti de Cemaati de Atatürkçüleri de eleştirdi ve onun için son dönem eleştirileri tam yerine oturdu.

Eleştirme hakkınıza saygı duymakla birlikte yazıların çok zayıf ve çocuksu olduğunu görerek üzülüyorum. Keşke geleceğe dair umutların yeşereceği objektif ve kaliteli eleştiriler yapsanız. 

Yarınlara hepimiz not düşüyoruz. Umarım yaşadıklarımızdan hepimiz gerekli dersleri alırız. Hatalarımızdan doğrulara giden yollar çıkarırız…

Saygılarımla,

Utopia
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

17 Yorumlar




  1. Bazı kelime öbeklerine bakıp kısa yorumlar yapacağım:

    "hassas zamanlar": Gülen ve bir kısım trollerinin klişesi. Yorum yazana bunu demek istemedim.

    "hep güzellikler ve vefa gördüğüm": doğrudur, tabanın %90 veya fazlası böyle olabirlir. Büyük resme bakmak lazım.

    "zamanlama ve tarafsızlık açısından": tarafsız bakmadığınız açık (hep güzellikler ve vefa gördüğüm) Zaman ne zaman? Kim karar verecek?

    "objektif ve kaliteli eleştiriler yapsanız,AKP açısından da bakmanız gerekir": yazıları dikkatlice okumanız gerekir

    "Korku yüzünden en ufak hataları korkunç zulümlerden daha büyük görmek": Neyin korkusu? Gülen de villa sevgisi diyor..! Korkunç zulümlerin asıl nedenlerine de birçok açıdan bakmak lazım. Essebebü kel fail vardı ya

    "Eleştirmekten korkuyor, eleştirilmeyi sevmiyoruz": belli oluyor :)

    Son yorum
    İsa beyin cevabı bile münferit bir cevap. Buna röportajda vurgu yapsaydı iyi olurdu. Vurgu yapmasa da anlaşılması gerekir aslında ama demek ki anlaşılmıyor.

    Tartışmak güzeldir. Gülen'de Edip Yüksel kadar cesaret olsa insanlarla karşılıklı konuşur tartışır ama cesareti yok. Yada argümanları zayıf. Tek taraflı bütün halka açık konuşmaları. Saf temiz çocuk Enes Kanter gibi etraflıca düşünmeden sorgusuz sualsiz desteklersen çayı lokumu kaparsın. Münferit olursan (bağımsız düşünürsen) şeytanlaşırsın. Röportajı yapan da aslında Gülene alternatif bir hareket mi diye sormuş olabilir. Belki de Gülen sordurmuştur. Grup olma hareket olma verimli sonuçlar doğurabilir yeter ki din eksenli bağnazlık müritlik şeyhlik makamları olmasın. Toplumumuz alışkın değil faşo ağasız yaşamaya. Long long way to go!






    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorum hocam. Katılıyorum size. Bu arada ben haber ajansı cevaplarında belirttim cevabımımızın sadece yyk'yı temsil ettiğini, yazarları temsil etmediğini. Mesela şunu yazdım:

      Şunu vurgulamak isterim, MFP yazarlarının dünya görüşü için bir şey söyleyemem. Onlar adına konuşamam. Görüşleri ne olursa olsun isteyen herkesin (medeni şekilde ifade edebildikleri) yazıları MFP’de yayınlanabilir.

      Sil
  2. Öncelikle Gulen kurmuş olduğu örgütü(Fetö) cemaat kılıfı ile sarıp sarmalamış(böylece "cemaat" kavramini kirletmistir) insanlari kirli agina düşürmüştür. The cemaatin iki kısmı(cemaat ve Fetö) arasına "mahrem" diye bir duvar örmüş ve cemaatteki samimi insanlari Fetö ye kalkan yapmis zamani gelince de hiç gözünü kìrpmadan cemaati Fetö ye kurban etmiştir. Bu blogda yazan insanların büyük bir kısmı da Fetö ye kurban edilmiş cemaat kısmıdır.Bu blogda yazan insanlar gözlemlediğim kadarı ile daha 10 lu yaşlarda psikiyatrik hasta olan bir adamin beklenen vazifeli zat olduguna inandirilarak beyinleri kirletilen ( buna baska bir acidan cocuk istismari diyebiliriz) insanlari dusunmeye sevketme adina samimi gayretlerdir.Bu insanlara "korkak" diyen ya gercekten bu dunyada hicbir fikri ol(a)mamis zavallilardir ya da son zamanlarin en büyük ve en sinsi terör örgütü olan Fetö den nemalanan bir kan emicidir.Vesselam.

    YanıtlaSil
  3. Sayin Utopia!!!

    Size ne diyecegimi bilemiyorum!!
    Magdur insanlarimizin magduriyetini anlatirken ortaya bir destan cikmis!!!simdi size soruyorum,bu insanlarin bu hale dusmesinde eger cemaatin igne ucu kadar bir etkisi varsa!!!O hapiste buyuyen zavalli cocuklarin,hapislerde curuyen basortulu bacilarin ah etmelerine sebep olmuslarsa,Allah hepsinden hesap soracaktir,ister hocaefendi olsun,ister Adil madil olsun...
    Insanlari boyle bir magduriyete surukleyenler bundan en birinci derecede sucludur...
    Devlete gelince;heralde onlarinda sucu var ama bu masum insanlarin,pirlanta gibi genclerin hayallerini,din,vatan millet sevgilerini tepe tepe kullananlarin hatalarini azaltmaz,kucultmez,yok etmez bunu iyice anlayin artik.....
    Devletimiz ne zaman muhtesemdiki,ne zaman adildi ki...
    cemaatin once bu kadar insani iyilige cagiriyorum,egitime,diolaga cagiriyom diye insanlari pesine takmasi,sonra devletcilik oynamasi,tam gucu eline gecirince,ona buna ayar cekmesi ve bu masum insanlari bu sekilde yaman bir kavgaya sokmasi affedilir birsey degil... evet devlet zalimdir,ama cemaatin kodamanlarinin,hesapsiz,plansiz kahramancilik oynamalari,tabandaki insanlari tahammulu imkansiz bir cileye sokmustur.cemaatin basindakiler sucludur,hala sucsuzum diye ortalikta yuzsuzce dolasmaktadirlar ve zalimdirler hemde ne yaptiklarinin farkina varmayan cahil,capsiz,dedigim dedik kurnaz kurttan baska bisey degildirler...

    Insanlarin hayatlarini karartilar,keske adam gibi siyasete girip,oradan koz paylassalardi,bu sekilde milletin anasini aglattilar...dine hizmet ediyoruz deyip,bal gibide siyasetle,siyasetcilerle ugrastilar..mutevvelliye gidemiyorduk siyasetcileri dolasmaktan diyen bilmem ne kitasinin sorumlusu olan abi!nin itiraflarina bakarsaniz;abilerimizin neyle ugrastiklarini gorursunuz....yaziklar olsun hala burunlarindan kil aldirmiyorlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhteşem bir cevap olmuş tebrik ederim...

      Sil
  4. Rica ederim😎😎😎
    Bu iyi insanlarin,kotuluge karsi bu kadar kor olmalarina cildiriyorum!!!
    Bilincli olarak kotulesmeye calisiyorum😂😂😂

    YanıtlaSil
  5. Bu yazıyı okurken özellikle devletin darbe sonrası uygulamalarının adaletsizligine ve masum insanların ceza çektiğine yapılan vurgu çok dikkatimi çekti...
    Bu konuya bir de şu açıdan bakmak gerektiğini düşünüyorum. FETÖ nun kurgulayıcısı olan zat, sistemi tamamen mevcut anayasal ve yasal noktaların arkasına dolanacak şekilde kurgulamiş. Nitekim 17-25 döneminde her ne kadar devlet FETÖ ile mücadele etmeye çalışsa da darbe dönemine kadar hiçbir şekilde örgüte bir zarar veremedi çünkü her türlü girişim nihayetinde bir mahkemeden döndü ...
    Bu kadar kamufle olmuş, hiçbir etik standardı olmayan tamamen bukalemun gibi her ortama uyum odaklı ama aynı zamanda alttan alta istediğini almaya çalışan her tür suçu da cemaat adına mubah gören bir örgüt ile günümüzdeki hiç bir devletin yasaları baş edemezdi. Takkiyeyi örgütün mihenk taşı haline getiren kurgulayıcı zat bunu bilerek yapmıştır diye düşünüyorum.. öyle ki hiçbir devlet hiç bir yasa onu tam olarak cozumleyemesin ... Bu durum da yazara şu soruyu sormak lazım... Sayın utopya!.. böyle bir örgüt ile siz olsanız nasıl mücadele ederdiniz... Kılcal damarlara kadar bulaşmış bir kanseri ile mücadele yöntemi ne olmalıydı?... yasalar mı? Mümkün olmadığını kendin de biliyorsun... Peki hak adalet mi? ..
    Bu milletin akli akli ile dalga geçmekten vazgeçip bu habis uru 40 yil boyunca besleyip büyüten akıl hocaniza iki kelime ediverin önce...
    O masum dediğin insanların büyük bir kısmı hala o hainin tek sözü ile vatanına ihanet edecek potansiyelde...
    Allah bu necip milletin yüzüne güldü... Rabbim birilerinin evine ateş düşsun diye beddua edenin evine ateş düşürdü... Hala ders cikarmadiysaniz ne diyelim Rabbim ıslah etsin....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dostum ağzına sağlık keşke devletimiz pkk elebaşlarını yok ettiği gibi veya farklı şekilde bu örgütünde elebaşlarını yok etse çünkü başka yolu yok bu ur metastaz yapmış diğer ülkelerden besleniyor ve en sonunda bunu yapmak zorunda kalacak

      Sil
    2. Sayın profesörümüz yayınlarınızın kalitesinin buraya çektiği okurlara bir bakar mısınız? 'Bu necip millet', hiç yabancı gelmiyor bu tabir bana. Siteniz AKP trolü kaynıyor farkında mısınız, yaptığınız işin neye hizmet ettiğini görebiliyor musunuz? Şu şu ihaneti yapmış ardından şu kılcal damara girmiş ordan çıkmış bi de şunu yapmış. Yazar diyor ki: Delil? Var mı delilin! Kaldı ki cemaati zor duruma sokacak deliller,şüpheli durumlar da yok değil. Peki şu site bu delillerin ciddi bir şekilde ortaya yatırılması konusunda napıyor? Kocaman bir hiç! Pompalayın nefreti bakalım. Radikal İslamcısı vardı, Kürt milliyetçisi vardı, kurtçusu vardı, bi de siz eklenin, peşinize böyle faşistleri toplayın, birazcık da siz karıştırın. Soru çalarak bi yerlere gelmeyi, mesela profsör olmayı en hafif tabirle bozgunculuk sayarım, ama sitenizde kullandığınız bilimsellikten, gazetecilik ahlakından fersah fersah uzak olan diliniz ve peşinize bu şekilde topladığınız faşist kitle ile soru çalarak profesör olandan daha az zarar vermiyorsunuz. Cemaatin belki üst kısmı aptallardan veya ajanlardan oluşuyor, hatta belki de hepsi çok kötü bir terör örgütü elemanı, hangi şıkkın doğru olduğunu bir süre bilemeyeceğiz, fakat şu yayının kusura bakmayın fakat bir kusmuk olduğu kesin. Bakın belki de siz haklı olarak ağır bir depesyondan geçiyorsunuz, yaşadığınız hayal kırıklığı belki çok ağır veya bizzat siz bir ajansınız veya tehditle bu işi yapıyorsunuz. Ama bunların hepsi birer ihtimal, yazar yayınlarınızda çocukça diye bahsetmiş, çocukçalık kendi içinde bir saflık barındırır. Siz ağır bir ergenlik sendromundan geçiyorsunuz. Artık babanıza sesinizi yükseltebileceğiniz bir zamana, güce ulaşmışsınız, sesiniz kalın çıkıyor. Ama profesör edebi, adabı, metodu bunlar sıfır.

      Sil
    3. Tüm bu söylemler devletin yasaların ve adaletin dışına çıktığında doğru kararlar aldığı varsayımına dayanıyor. Oysa durumun bu olduğuna dair ortada hiç bir veri yok. Mesela ben kendi adıma 15 Temmuz'da sokakta olduğum halde ve fetöcülerle en azından 17 Aralık sonrasında kanlı bıçaklı olduğum halde işimden atıldım sadece işe girdiğim dönemde Erdoğan çalıştığım kurumu Berat'ın kankası bir fetöcüye vermiş olduğu için. O dönemde giren hemen herkesi attılar bizim kurumda. Başka bir arkadaşım kritik bir kurumda çalışıyordu ve 20 yıl önce dershanesine gittiği için attılar. Böyle şeyler olmuyor diyenler çıkabilir, durumuna, kurumuna göre pek ala oluyor bunlar. Eğer bu bir ameliyattır olur böyle kanlı sahneler, kanserli dokuyu sağlıklı dokuyada biraz dalarak kesmek lazım vs. geyikleri çekiliyorsa o zaman ne istedilerse verenler, tüm devleti fetöcülerle dolduranlar istifa ederek başlasın işe. Zamanında fetöye kurban vermemiş, dershanesine gitmemiş adam yok ülkede ama rastgele o kurumun başındaki adam öyle uygun gördüğü için insanlar işinden atılıyor. Ama işinden atılmak en basit olanı sorunun. Aç bırakılıyor, terörist ilan ediliyor, komşusunun, akrabasının yüzüne bakamaz hale getiriliyor.

      Sil
    4. Bu mücadele nasıl yapılmalıydı diye sormuşsun. Öncelikle bir insana güvenemiyor olmakla, bir insanın terörist olduğundan emin olmanın aynı şey olmadığını anlamakla başlamak gerekiyor işe. Adam gerçekten hala Fethullah'a sempati duyuyor olsa bile bu bir insanın çoluk çocuk aç bırakılması için neden olamaz. Zaten sadece bylock kullanmak vs. bile örgüt üyeliğinden 7,5 yıl hapis cezası almaya yetiyor ve en ufak ciddi ilişikisi olanla ilgili ceza davaları devam ediyor ülkede. Demek ki sadece işinden atılmış fakat herhangi bir ceza davası olmayan bir kişiyle ilgili ortada fetöyle irtibatlı olduğundan dair somut bir delil yok demektir (yani irtibat yok uydurulmuş bir terim olan iltisak var, peki Erdoğan fetö ile iltisaklı değil mi? Berat değil mi? böyle yuvarlak bir terimle konuya yaklaşılıyorsa). O halde bu insanı işinden attıktan sonra niçin aç bırakmaya çalışıyorsun? Niçin toplumsal tecrite tabi tutuyorsun? Devletten uzaklaştırdın devleti güvenceye aldın yani senin değiminle kanserli hücreyi kestin attın sonra üzerinde niye tepiniyorsun niye üzerine gaz döküp yakmaya çalışıyorsun? Kusura bakma sen aslında kanserli hücreyi kesmiyorsun hıncını bir yerlerden çıkarmaya çalışıyorsun ve bunun kim olduğu da umrunda değil.

      Daha çok şey yazarım bu konuda ama o kısım burada kalsın. İşin diğer kısmına gelirsek kanserden kurtulmaya çalışırken sağlıklı hücreleri de yok etmeyi normal görüyorsun (ne de olsa o sağlıklı hücre sen, kardeşin, çoluğun çocuğun değil). Peki bunun maliyetini hiç düşündün mü? Mesela ben 15 Temmuz'a kadar her seçimde Ak Parti'yi desteklemiş ve 15 Temmuz'da sokakta darbeye karşı direnmiş bir insan olarak gelinen noktada Ak Parti'ye, sana ve senin gibilere düşmanım. Daha açık ifade etmek gerekirse sen neyse ben o değilim artık. 1946 seçimlerinde yapılan hileleri şikayet etmek için ilçeye giden dedeme jandarmanın attığı dayağın acısını hissederek büyümüş bir insandım ve beni o dayak tanımladı. Torunlarımı da sizin bana attığınız bu dayak tanımlayacak. Senin dinin benim dinim değil, senin kaygıların benim kaygım değil artık. Hayır dinden çıkmadım tam tersine sizi dinimden çıkardım. Diri diri mezara sokulan kız çocuklarına hangi günahından dolayı buna maruz kaldığının bir gün sorulacağı bir hesap gününden bahseden bir kitabı okuyup beni ve ailemi "beka" adına "acırsan acınacak duruma düşersin" diyerek diri diri gömen sizleri Müslüman olarak görmem mümkün mü artık? Aynı kıbleye dönebiliriz ama kardeş değiliz artık. Belki bunlar bugün konuşulmuyor dostum ama ilelebet iktidarda kalacağınızı düşünüyorsan yanılıyorsun. Gün gelip ülkede daha rahat konuşmak imkanı olduğunda yüzünüze karşı da soracağım hangi Allah, hangi peygamber, hangi kitap emretti size beni diri diri toprağa gömmenizi diye. Ve o zaman o dini çocuklarınıza karşı bile savunamayacaksınız zira İslam dini "acırsanız acınacak hale düşersiniz" diyen bir din olmadı hiç bir zaman (bu arada cahiliye Arapları zevk olsun diye mi gömüyorlardı kızlarını acaba? Onların da bir takım beka kaygıları yok muydu bu zulümlerinin arkasında? Tüm zalimlerin bir gerekçesi yok mu zulümlerini meşrulaştırmak için?).

      Sil
    5. elebaşlar tespitim doğru tutuştular

      Sil
  6. Bence masum olduğu halde, bir şekilde bu yapının parçası olduğu için, mağdur olan insanların mağduriyetlerinin sorumlusu bu yazının yazarı gibi fetonun ust tabaka sorumlularını kamufle etmeye çalışanlardır. Bunlar koruduğu için tavandaki hainler kendilerini güvende hissediyor ve ihanetlerine devam ediyor. Devlette onlarla mücadele etmek için (yılanın başını ezemedigi için) masumların üzerinden elini çekmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Magduriyetlerin sorumlusu bir yanda fetodur bu dogru. Hatta oncelikle fetodur ama kimse tum sucu onlara atarak kendini rahatlatmasin. Tum bu sureci magduriyet olusmasina cok acik bir sekilde kurgulayan hukumettir ve amacinin sadece fetoyle mucadele olduguna da inanmiyorum. Iltisak diye bir kavram uydurdular cep telefonun Istanbulun en kalabalik yerinde fetocuyle ayni baz istasyonunda sinyal alsa iltisak diyebiliyorlar isterlerse. Ama istemezlerse zamaninda Fethullah'in sag kolu olan Huseyin Gulerce iltisakli olmadigi gibi hukumetin en onemli gazetesinde kose yazabiliyor (Murat Karayilan yarin ben yanilmisim Cumhurbaskanmizi cok buyuk insan Ak Parti'nin sadik destekcisiyim derse ona da bir kose verilebilir mi? Hukuk boyle mi isler?)

      Surecin boyle olmasi tercih edildi cunku bu muthis bir guc veriyor Erdogan'in eline. Evet devletin, hukumetin, partinin degil Erdogan'in zira sadece ve cok yakin cevresi karar veriyor kim fetocu kim degil. Gun geliyor on yillardir fetoculer orduya polise siziyor diye bagirmasiyla tanidigimiz Cumhuriyetci Hikmet Cetinkaya'yi fetoculukten tutukluyorlar. Gun geliyor parti kurmaya karar verince birden Davutoglu fetoculeri disislerine doldurmustu demeye basliyorlar. Oysa "ne istedilerse verdik" diyen 15 Temmuz darbecilerini bizzat atamis olan Erdogan'a kimse sen de mi iltisaklisin diyemiyor. Ben "Hizmete Asiktim" diye yazilar yazan Berat'in kankasi Suheyb Ogut Pelikanin basina gecip Reisciligin ideologu oluyor. Onun esi olan fetonun operasyon gazetesinde kariyerine baslamis Hilal Kaplan en onde gelen feto savascisi oluyor vs.

      Yani isin gercegi tum bu keyfi fetocu veya fetocu degil yaftalamalari benim rastgele atilabilmis olmam sayesinde mumkun oluyor. Bu isin hic bir somut kuralinin olmayisi ve son noktada saray disinda hic bir mutlak karar vericinin olmayisi sayesinde oluyor ki bu da muthis bir guc saray icin. Eger daha somut kriterler olsaydi o zaman hic bir sey olmasa mesela Huseyin Gulerce'nin yargilanmasi, hapse atilmasi, itirafci olmasi ve daha sonra beraat etmesi gerekirdi. Boyle bir surec niye yasanmadi? Zira saray oyle istedi. Suheyb Ogut'un yazdigi Hizmete Asiktim yazisindan sonra insan icine cikamiyor olmasi gerekirdi ama oyle olmadi. Erdogan'in ne istedilerse verdik dedikten darbeci generalleri atadiktan sonra siyaseti birakmasi gerekirdi ama Allah affetsin dedi hic bir sey olmamis gibi devam etti. Oysa yeri geliyor kritik bir kurumsa 20 yil once dershanesine gitmekten dolayi insanlar isinden atiliyor, terorist ilan ediliyor ve ac birakiliyor.

      Kimse kusura bakmasin bu sadece fetoculerin sucu degil. Bu isi onlar baslatti digerleri de siyaseten cok guzel kullandi tum bu sureci ve bunu yaparken de adalet degil siyaset birinci oncelik oldu. O yuzden onlar da digerleri kadar sucludur.

      Sil
    2. Bu arada burada su nokta da ilginc. Siz fetoculerin hala Fethullah'a bagliliklarini bahane ederek tum bu adaletsiz sureci mesrulastiriyorsunuz. Onlar da sizin adaletsizliklerinizi bahane ederek Fethullah'a bagliliklarini mesrulastiriyor. Oysa ne birisi adaletsizligin bahanesi olabilir, ne digeri Fethullah'in ne mal oldugunu hala gorememenin. Iki taraf da bunu tercih ediyor. Biriniz adaletsizlik yapmak siyaseten isine geliyor ve bunu yapmak istiyor ve bahane ariyorsunuz, digeriniz Fethullah'a Allah belani versin demeyi hala icine sindiremiyor bu olup biteni bahane ediyor. Oysa ne adaletsizligin bahanesi olabilir ne aptalligin. Fethullahcilarin ne yaptigindan bagimsiz olarak zulum zulumdur ve bunun hesabini Allah sizden soracak ve ben de hakkimi helal etmeyecegim sizlere (artik bu kavramlarin beka, jeopolitik siyaset vs. yaninda sizler icin hic bir anlami olmadigini biliyorum ama yine de bilin) ve sizlerin ne yaptigindan bagimsiz olarak bu fetoculere de Allah aptalliklarinin hesabini soracak.

      Sil
  7. tam bir biatçı şakirt kafası. 15 temmuzda abileri tedbirsiz .ıçtılar, sıvaması bunlara düştü. nasıl kullanıldıklarının farkında değil zavallılar. akp ile cemaatin paylaşmadığı neydi ve sana biçilen görev neydi sadece kendi yaptıklarını düşünüp sorgulasan anlayacaksın. sorgulayan münferitlerin emri bil maruf neyhi anil münker rolünü taraflı davranmak olarak algılamış. yazık çok yazık. bu insanların hayatı akp içinde değil cemaat içinde geçmiş tabiki cemaati daha çok eleştirecekler. dertleri akp değilki cemaat içindeki sen ben gibi masumlar.

    YanıtlaSil
  8. https://youtu.be/nSGEiV7GgjY
    Edip Yuksel in bu baglantidaki videosunu izlemenizi tavsiye ederim.

    YanıtlaSil