Header Ads Widget

test banner

Darbecilere Kinim Biterse Bilin Ki Ölmüşüm

12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 40 yıl geçti.

Darbecileri nefretle anıyorum.

Ateşleri bol olsun.

Darbenin olduğu 1980 yılında Endüstri Meslek Lisesinden yeni mezun olmuştum.

Dolayısıyla darbeye zemin hazırlandığı yıllarda EML talebesiydim.

Darbe için üç şey lazım.

Yasal mevzuat.

Kadrolaşma

İstikrarsızlık.

Yasal mevzuat uygundu.

TSK’da cunta yapılanması kadroları ele geçirmişti.

Geriye sadece istikrarsızlık ve anarşi çıkarılması kalmıştı.

ABD’nin "bizim çocuklar" dediği darbeciler Milli Güvenlik Kurulunda Hükümetleri çalışamaz hale getirerek istikrarsızlığı, Özel Harp'i kullanarak toplumda ki sağcı, solcu, Alevi, Sünni realitesini kaşıyarak sokaklarda anarşiyi tırmandırdılar darbeye zemin hazırladılar.

Ortam hazır olunca da ABD’den aldıkları emir ile hazan mevsiminde Eylül'ün on ikisi saat üçte, Milletin kendine bizleri korusun diye verdiği, Tankların, Topların namlusunu Millet uykudayken Millete çevirdiler.

11 Eylül 1980 günü mahalleden birkaç arkadaş Ankara'ya gezmeye gitmiştik.

Son otobüsle Çorum'a döndük.

(Kendi aramızda bazı arkadaşlar bu gece dönmeyelim Gençlik Parkında sabahlar, yarın döneriz dedi. Benim de içinde olduğum arkadaşlar son otobüsle dönelim dedik. Allah'tan dönmüşüz. Ankara'da sokakta darbeye yakalansak başımıza ne gelirdi Allah bilir.)

Otobüs Çorum'a girerken Karayollarının hizasında yolun iki yanında Tankları gördük.

Anlam veremedik.

Otobüs garaja girdi.

(O zaman garaj Sanat okulunun karşısında idi. Şu an yerinde SGK il müd. ve Türk Telekom il müd. var.)

Garajda her taraf asker.

Askerler otobüsten inenlere:

“Darbe oldu. Sokağa çıkma yasağı var hemen evlerinize gidin.” diyordu.

Bizim ev garaja yakın Sigorta Hastanesi'nin (Şu an Göğüs hastalıkları hastanesi) yakınında idi.

Eve gittim. Evdekiler uyuyordu. Babamı kaldırdım.

Baba kalk darbe olmuş dedim.

Babam kalktı Televizyonu açtı.

Gün ışırken kalkan komşularda darbe olduğunu öğrenip kapı önüne çıkmışlar babam gibi.

Ne yapacaklarını nasıl tepki vereceklerini bilemediler.

Kimi anarşi durur iyi oldu dedi.

Kimi darbe en kötü sivil yönetimden kötüdür, kötü oldu dedi.

Darbenin kötülüğünü zamanla herkese gösterdi cuntacılar.

Önce sağcı, solcu diye ayrıştırıp kavga ettirdiler.

Sonra cezaevlerine sokup aynı koğuşlara koydular. Karıştır, barıştır diye dalga geçtiler.

Gencecik fidanları bir sağdan, bir soldan astılar.

Bir nesli mahvettiler.

Kahrolsun Milletin iradesini hiçe sayan darbeciler.

Kahrolsun tüm darbeler.

Bin nefret darbe sevenlere.

Bin nefret 1960 darbesine hala alkış tutanlara.

Tarihe bir Anekdot

Yıl 1991 Amasya'da beş yıllık Astsubayım.

Kasım ayında gelen emirle Bolu Komando Tugayı'nda İç güvenlik eğitimine katıldım.

Kursiyerler Türkiye'nin değişik birliklerinden Astsubay Çavuş rütbesinde Yarbay Rütbesine kadar çeşitli Rütbelerde Subay, Astsubaylar.

Eğitmenler Özel Harp Dairesinden hocalar. (Özel harp dairesi sonra Özel Kuvvetler komutanlığı oldu)

Biz kursiyerleri on birerli tim yaptılar. Her time Özel harpçi bir Subay ve bir Astsubay verdiler.

Bizim tim Patlayıcı eğitimi yapıyordu.

Bir arkadaş, Subay hoca nezaretinde C-4 patlayıcıyı fünye ve saniyeli fitil ile hazırlayıp patlatıyor biz geri kalanlar, diğer hocamız Abdurrahman Başçavuş etrafında toplanmış sohbet ediyor sıramızı bekliyorduk.

Sohbet esnasında Abdurrahman Başçavuş bana

“Nerelisin?” diye sordu.

Bende bu soruya genelde

Elhamdülillah Kahraman Çorumluyum diye cevap veririm.

Ona da aynı cevabı verdim.

Ben Çorumluyum deyince.

Bana

- ...... yı tanıyor musun?

Ben Tanımıyorum ismini duydum.

- ...... yı tanıyor musun?

Uzaktan görmüşüm.

- ...... yı tanıyor musun?

Tanıyorum ama sevmem.

Böyle birkaç isim daha sordu.

Ben tanımadığımı, gördüğümü söyledim.

Sorduğu isimler Çorum’da bilinen solculardı.

Ben dedim ki

Komutanım sordukların komünist ben Sigorta’da büyüdüm ben Ülkücüyüm.

Bu sefer Ülkücü isimler sormaya başladı.

Ben bazılarına iyi tanırım, bazılarına şahsen tanırım, bazılarına da görmüşüm cevapları verdim.

Baktım ki Çorum'u sokak sokak biliyor.

Meşhur Komünist ve Ülkücüleri tanıyor.

Kendisine komutanım siz nasıl bu kadar Çorum'u iyi biliyorsunuz? dedim.

Dedi ki

Ben Çorum Seferberlik Tetkik Kurulu'nda sekiz yıl çalıştım.

Ben dedim ki.

Komutanım Çorum olaylarına sebep olan çarşamba günü Milönü'nde kahvenin taranması, cuma günü Alaaddin Cami'nin taranması.

Bu iki olayda da aynı silahın kullanıldığı yıllar sonra ortaya çıktı.

Bu konuda sizlerin bir katkısı oldu mu?

Sorum karşısında afalladı.

Yüzü değişti.

Belki de isim verdiği için pişman oldu.

Biraz durdu ve dedi ki.

“Astsubayım bu konulara kafa yorarsan bu Ordu'da barınamazsın.”

Ben de

Komutanım benim mahallem de benim birkaç yaş büyüğüm, yaşıtım ve birkaç yaş küçüğüm olan arkadaşlarımın cezaevi görmeyeni sayılıdır.

Ben de liseyi İzmir Tire de yatılı okudum ondan dolayı cezaevi görmedim.

Çorum’da okusam belki ben de cezaevine girerdim.

Bir nesil mahvedildi.

“Bu nesillerin mahvolmasına katkı sağlayanlar nasıl gece uyuyabiliyor, merak ediyorum.” dedim.

Tekrar bana

Bu konulara kafa yorma ordu da barınamazsın dedi.

Ben de “burada ne kadar rızkım varsa onu yerim. Allah'ın dediği olur dedim.”

(O bilmiyordu ben hanımım başörtülü olduğundan "sakıncalı" personeldim)

Başkasına dönüp bir şey sordu. Konuyu kapatıp değiştirdi.

Nurettin Yavuz
Twitter: @Nuretti85896577

author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Bu yazıda 2 önemli nokta var

    1. Asla tek bir insanla konuşup oradan sonuç çıkarmamak lazım. Başçavuş bu mevzulara fazla kafa yorma demiş çünkü 12 Eylül’ün sebebini sorgulamak siyasi bir konudur. Siyasetçilerin üzerinde konuştuğu her alan siyasileşir. Velev ki öyle olmasın seferlik tetkik kurulunda 8 yıl çalışırken görevin neydi de insanları tanıdın diye sormak lazım, eğer zaten o dönem çorumdaki bir memur, bir esnaf, bir öğrenci de o kişileri tanıyorsa askerin tanıması normal. Yerel gazetelere çıkan kişilerse o da tanır. Ayrıca görev tanımı ve yaptığı işler sorulur.

    2. Halkın anıları güvenilir bir bilgi kaynağı değildir. Bugün 15 Temmuz’u insanlara sorsan % kaçı düzgünce anlatabilir sana? Halk ne olduğunu anlayamamış, siyasiler ne diyorsa onu tekrarlıyor. Diğer yandan Gülen cemaatine mensup kişilere sor onlar da abilerinin ve kendi gazetecilerinin dediğini tekrarlıyor. Yani halk taklitçi, sadece taklit ediyor sağdan soldan duyduklarını. O gün sokağa çıkan biri vardır gözüyle bazı şeyleri görmüştür, kendi gördüğü açısından şahitlik edebilir. Onun dışında o gece noldu, neden darbe yapıldı, hangi dış güçler vardı vs. bu sorular öyle basit değil farklı alanlardan yüzlerce uzmanın analiz edebileceği kadar geniş bir derya. Bu ülkenin tarihine baktığımızda 31 Mart vakasından tut sonrasındaki hiçbir olayı tam olarak da ortaya koyamıyoruz. Neden? Diğer ülkeler böyle mi acaba biz neden bu tarz tarihi dönüm noktalarını analiz edemiyoruz sağlıklı bilgilerimiz yok?

    Siz diyebilirsiniz benim bilgim var 12 Eylül de tam olarak benim dediğim gibi aynı silahları verip askerin kışkırtmasıyla sağ-sol alevi-sunni olayları yaşandı darbeye zemin olsun diye ve abdci cunta bu darbeyi yaptı. Bu bilgi doğru mu yoksa bu bilgi de siyasilerin ürettiği toplumun geniş bir kesimi tarafından kabullenmiş bir yalan mı? Şimdi zaten toplum aynı bu şekilde düşünüyor aradan geçen 40 yıl sonrası. Toplumun bir konuda böyle hemfikir olması manipüle edildiğini gösterir bir kere. Ayrıca böyle diyerek sağ-sol ve alevi-sunni çatışmasının yapay üretilmiş bir çatışma olduğunu belirtmiş oluyoruz. Gerçekten öyleyse bugün neden solcular ülkü ocakları terör örgütüdür kapatılmalıdır hepsi de teröristtir derken MHP’den aynı şekilde AKP ile yaptığı ittifak sayesinde KHK ile birçok solcuyu terörist diye attırdı? Madem suç Kenan Evren’in bizim halk kardeş gibi gül gibi geçinen kişiler, bu kavga hala niye devam ediyor. Solcuların partileri var ki en önemlilerinden biri HDP’dir. Bol bol alevisi ve solcusu Hdp’de var. MHP ile HDP uzlaşabiliyor mu? Mevzu sadece HDP’nin bir bölümünün kürt milliyetçisi olması mı. +++

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. +++Bu milletin genetiği 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkmıştır. Daha Erdoğan ihbar edin demeden halk birbirini ihbar etmeye başladı. Sağcı zihniyet KHK’lar ile atabildikleri kadar aleviyi, solcuyu atmıştır bunların da farkı yok diye, aynı şekilde solcu zihniyette yapabildiği kadar ihbarla her muhazakara bunlar da fetöcü demiştir. Bu gerçekleri görmeyip tüm faturayı dış güçler ve Kenan Evren’e kesiyoruz. Erdoğan gidince yarın 15 Temmuz da Erdoğan’ın kurgusuydu derseler bu doğru mu olacak? Gerçekten öyle miydi tamamen onun kurgusu muydu yoksa gerçek bir darbenin kontrollü hale çevrilmiş şekli miydi? Olaylar siyah-beyaz değil. Siyasiler olayları siyah beyaz gösteriyor. Ergenekon-Balyoz-İzmir Askeri Casusluk davalarında TSK’nin üst yönetimi halk düşmanı olarak gösterildi. Cami bombalayacaklardı dendi ve halk buna inandı. Neden inandı çünkü 12 Eylül’de biz TSK’yı vatan haini gösterip bunlar halk düşmanı sağcıyı solcuyu kırdırdılar dersek Ergenekon’daki iddialara da halk inanır. Bu sayede Gülen cemaatinin askeri kanadı da ordan boşalan kadrolara yerleşerek 15 Temmuz’u denedi. Sosyolojik gerçeklere uymayan üretilmiş söylemlerin hep bir amacı vardır, bu söylemin amacı da 2002 sonrası AKP’nin iktidara gelmesi ve askeri vesayetin temizlenmesiydi başarılı oldular zaten ama bu söylem gerçek değil, gerçek bu kadar siyah- beyaz değil. Tüm bunların hepsi güç savaşı, birilerinin iktidar tutkusu, darbeler de iktidar güç arzusuyla yapılır. 1960 darbesinin güzel kazanımları olmuştur, Anayasa Mahkemesi o darbe sonrası hazırlanan anayasa ile kurulmuştur. Ama bunlar o darbeyi yapanları aklamaz hepsi kendi güç arzusuyla yaptı o darbeyi insan önce kendini düşünür. Güç arzusuyla siyasiler ve siyasileşmiş gazeteler, tarihçiler, üniversite hocaları hepsi kendi kurgusunu üretiyor. Tarihi değiştiriyorlar. Türkiye’nin asıl sorunu bu. Siyasal islamcıların tarihi ile neden atatürkçülerin, ülkücülerin tarihi uyuşmuyor. Tarih neden kutuplaştırma aracı olarak kullanılıyor. Yani siz halk kardeş Kenan evren bizi düşman yaptı diyorsunuz ama bu anlattığız 12 Eylül senaryosu zaten belli bir siyasi görüşe sahip insanların tarihi değiştirmesi ve başlı başlına kutuplaştırma amaçlı. Yani uyanık olalım biz kardeşiz derken aslında insanları kutuplaştırma amaçlı üretilmiş bir 12 eylül senaryosunu anlatarak gene bu kısır döngü içinde kalıyorsunuz. Bu planların arkasında hangi güçler vardır bilmiyorum ama herkesin o güçlere bir şekilde hizmet ettiğini gösteriyor bu. Herkes o güçlerin bir piyonu oluyor, o güçlere karşı savaşırken bile piyonluktan kurtulamıyoruz. Bana göre bu ülke sınırları içinde kalarak sadece türkçe ile piyonluktan kurtulmak mümkün değil bizim suyumuzu bulandırmışlar gidip temiz su bulmak lazım. Türkiye’de en güvendiğin adam da birinin gönüllü yada gönülsüz piyonu çıkabilir. Hep sorgular daha iyi deliller ister hemen kabul etmezsen seni kandırmaları zor, Gülenciler bin dereden su getirip yapmadıkları manipülasyon yalan yok 15 Temmuz’a bulaşmadıklarını göstermek için, pes etmeyip daha çok soru sormak lazım. Bugün yaşananlar da 12 Eylül ürünü. Kenan Evren’in milli eğitim bakanı neden ilim yayma cemaatinin lideriydi? Bugün ilim yayma cemaati AKP’nin organik bir parçası değil mi? Tek bu bilgi ile kenan evren islamcılığın önünü açmıştır BOP eş başkanı Erdoğan da ABD projesidir diyebilirim ama gerçek olmaz. Azıcık bilgi ile çıkarım yapmış olurum başka bir grubun siyasi amacı için farketmeden su taşıyan piyon konumuna düşerim.

      Sil