Header Ads Widget

test banner

Cemaat’in Dönüşümü: İyi ki Abiler Var'dan Abiler Sorunsalına (1)

Bir sosyal bilimci olarak İbni Haldun’u hatırla yad ediyor ve meşhur sözünü bu aralar çok anımsıyorum. Çok zaman önce ‘coğrafya kaderdir’ demiş. Mevcut Türkiye’yi ve doğu toplumlarını göz önüne alırsak ne kadar haklı olduğunu göreceğiz. Kadere inanmakla birlikte şunu düşünüyorum, şu an yaşadığım Avrupa’da ya da başka bir coğrafyada doğmuş olsaydım, başımıza bunlar gelir miydi? Şu an Türkiye dışındayım, seküler bir ülkede dinimi yaşamamda en ufak bir engel yok. Belli bir dönem cemaatle dirsek temasında olduğum için hem vatandaşı olduğum (burada ironi şu ki düne kadar yurtdışında konsoloslar cemaat müntesiplerini övme yarışındaydı), devlet hem de keyfi kararlarını eleştirdiğim abiler tarafından zulme uğradım. Bu arada cemaate bir kere dokununca tamamen kurtulmak çok zor, sosyal çevre, şefkat tokadı, devletin seni dışlaması gibi nedenlerle... 

Devletin de bu konuda cemaatle teması olmuş, ama suç işlememiş insanlara yaptığı haksızlıklara son vermesi lazım. Bu durum, insanları daha da cemaatin propagandasına sıkıca sarılmasına sebep oluyor. İlaveten, bu yapıda oldukça çok arkadaşım, akrabam, meslektaşım var. Kendim de değişik programlarına katıldım. Bir nevi içeriden bir bakış olarak da adlandırabilirsiniz bu yazıyı. Üzücü olan onlarca tanıdığımın, bizleri suçumuz olmadığı halde iki türlü cezalandırması. Velhasıl, ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamama durumu bu olsa gerek. 

Türkiye örneğine dönersek, milyonlarca insan dini yorumun sonucu olarak cemaatlerin kıskacı altında ve paramparça hayatları var. Dindar kesim bir ‘dava’ için adama, fedakârlık, vb. saiklerle belli bir hayat şekline sokuluyor ve onlar da ahiretlerine yatırım yaptığına inanıyor. Bu aslında çift yönlü bir sorun ama ona sonra değineceğim, şimdi hizmetin/cemaatin dönüşümüne değinmek istiyorum. Yeniye kadar, bazı donanımlı(!) ve Halkla İlişkiler Uzmanı(!) abiler insanın kullandığı kelimelere göre notlandırırdı insanları, o yüzden hem hizmet hem de cemaat kelimesini aynı anda kullandım, dolayısıyla cemaat içinden bu yazıyı okuyanlar bu kültü tanıdığıma kesin kanat getireceklerdir. 

Cemaatle ilk tanışmam ortaokulda kısa bir süre oldu. İlçede kalacak yerim yoktu ve ailem cemaatin yurduna yerleştirdi. Küçük bir ilçede yaşamaktaydım ve dindar bir aileden geliyordum. Abiler iyi tanıtım yapmış olmalı ki ailem de onları örnek almamı gerektiğini düşünüyordu ve nitekim daha ortaokulda bir ideoloji pompalanmaya başladı. Başlığa ithafen o meşhur ‘Abilerim Vardı’ videosunu defalarca izlemek zorunda kaldım. Bilenler bilir, bir çeşit manifestoydu. Bu ideoloji için ailemden, çevremden, arkadaşlarımdan, sevdiğim şeylerden vs. her şeyden vazgeçmeliydim, kendimi adamalıydım ve ‘onlar’ gibi olmalıydım. Ancak bunu yaparsam gerçek bir Müslüman olabilir, dinimizin “dırahşan” çehresini tüm dünyaya gösterebilir ve ahiretimizin felaha ereceğini ümit etmeliydik. Bütün bunları şüpheli bulmakla birlikte sevdiğim arkadaşlarla hareket etmek psikolojisiyle belli bir dönem cemaatle ilişkim oldu. Tavanın niyetini o zamanlar bilemezdim tabii ki. Sade bir Müslüman olarak ailemden, mahalledeki imamdan vs. yeterince dini bilgi alamadım ve cemaat de bu konuda bir alternatif idi. Onlarca insanın da bu yüzden bu sarmala düştüğünü biliyorum. Bu travmadan hem ‘ne istedilerse veren’ hem de devleti ele geçirmek için her yolu mübah gören abiler sorumlu. Kuşkusuz, benim gözlemime göre sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen akli çalışan, sorabilen, eleştirebilen, cesurca davranabilen yeni nesil arkadaşlar eli kanlı her iki gruptan da hem bu dünyada hesap soracaktır hem de ahirette. Ama hala cemaatin içinde beyni uyuşturulmuş, donanımsız, sadece itaatle tutunanlar da var. Onlar sosyal psikolojinin incelemesi gereken türden durumlar, başka bir yazıda değinelim onlara da. 

Konunun odak noktasına gelirsek, belli bir dönem abiler iyi bir ün yaptı. İçlerinde halis niyetliler de olabilir elbette. Tabii ki bütün hepsi böyle miydi, ya da baştan beri gizli emeller için mi mücadele edildi tüm çıplaklığıyla bilmek zor. Sis perdesi aralandıkça her şey daha net ortaya çıkacak. Neden cemaatin iyi ki ‘abiler vardı’ durumundan ‘abiler sorunsalı’ durumuna gelirsek, gerekirse isim verebilecek kadar örnekler biliyorum. Seri halinde bizzat şahit olduğum açmazları yazacağım. İlk olarak bağışların bazı zamanlarda yerinde kullanılmaması sorununa değinelim. Daha başka detaylar da verilebilir ama örneğin kurban paraları. 

Cemaat hep yayılmacı politika uyguladı. Bunun için her yere bina dikme, varlığını gösterme yolunu tercih etti. Kişiler bakımından da işletme olmayan, kurumlarının olmadığı, kar etmediği yurt dışındaki yerlere de kendi propagandasını yapacak kişiler gönderdi. Aslında bilinenin aksine cemaatin bazı yerlerdeki yurtdışı kadrosunun donanımı yok. Özellikle belli yaşlarda olanların yabancı dil, master gibi donanımları yok. Başka şirketlerde çalışma imkanları yok. Böyle kişiler cemaat kanalıyla yurt dışında yaşama imkânı elde ediyorlar, karşılığında da koşulsuz itaat koşuluyla sınırları olmayan bir “iş” listeleri oluyor. Hele ticari kurumları olmayan yerlerde görevli kişilere dışarıdan destek gönderiliyor. Tabi ki vergisiz olması, kontrolsüz olması, yerel otoritelerin incelemesi gereken bir durum. Ama asıl problem, insanlardan din adına toplanan paranın birilerinin kendi istekleri doğrultusunda kullanması. 

Örneğin: Bir Akdeniz ülkesinde (2013) kurban paraları “imam”, “bölgeci”, “rehber” gibi cemaatin iş addettiği insanlara maaş vermek için kullanıldı. Bu ülkede şahsen tanıdığım bir arkadaş vesilesiyle şahit oldum. Birkaç on bin Euro civarındaki miktar kurban parası, burs (maaş) olarak dağıtıldı. Böyle durumlarda cemaat içinde tek tük kalan ve bunlara itiraz etmeye çalışan kişiler de aforoz ediliyor. Müslümanlardaki genel güce tapma hastalığı cemaat müntesiplerinde de var. Bazıları aslında abilerin yaptıklarından memnun değil ama seslendiremiyorlar. 

İşin daha da tuhafı, bunca insanlara yaşatılan zulümlere rağmen cemaat içinde değişen bir şey yok. Bazı yerlerde Her şeyi bilen(!) ve mübarek(!) abiler her gün yanına birkaç dalkavuk alıp, akşama kadar istişare adı altında milletin gıybetini yapıyorlar. Neye sebep olduklarından ziyade kim bununla ilgili konuşuyor onun peşindeler. Yani cemaat içi cadı avı da devam ediyor. Belli yaştakiler iyileşmeye niyeti olmayan hasta gibi. Başkasına ne kadar yaptılar bilemem ama kendi mesai arkadaşlarını bile nasıl ele geçirir, baskı altında tutarız derdindeler. Bir nevi ajanlık yaptıkları… Bir zaaf, bir hastalık ya da açık alan bulurlarsa oradan kişiyi minnet altında tutmaya çalışıyorlar. Şu an sayıları çok az olan eleştirebilen sadece dinini yaşamak için hasbelkader onlarla yolu kesişmiş olanlara ’hain’, ’düzen bozan’ vs. muamelesi yapılıyor (Macaristan da 3 dil bilmeyen 3 idareci, abi, okuldan 10'a yakın öğretmen ve ailesini gönderdi geçen yıl). Bunlara iftira diyenler çıkacaktır ama bunlar bizzat bildiğim, gerekirse kişi, yer, zaman vs. olarak detaylandırabileceğim şeyler. 

Bu yazıyı hem hala cemaat içindekilerin zihni ve ekonomik zülden kurtulmasına yardımcı olur diye hem de dindar kesime cemaati göz önünde bulundurarak çocuklarını cemaatlere-tarikatlara emanet etmemeleri gerektiğini düşündürmek için yazıyorum. 

Daha çok örnek var. Toparlamak için yer ve zaman gerekli. Gelecek yazılarda anlatacağım. 

Türkiye'deki ve diğer tüm Müslümanların mevcut vicdansız siyasetçilerden ve donanımsız abilerden kurtulma dileğiyle. 

Ali Yörükoğlu
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. "Devletin de bu konuda cemaatle teması olmuş, ama suç işlememiş insanlara yaptığı haksızlıklara son vermesi lazım"

    sıkıntı burada zaten. anayasada ve ceza kanununda tanımlı olmadığı halde, işlenen olayı suç olarak kabul diyor. size göre suç işlememiş olan insanlar devlete göre suç işlemiş kabul ediliyor. hukuk gukuk zaten. devleti yöneten erkler seni suçlamak istiyorsa hiçbir neden gerekmiyor yaptığın herhangi birşeyi suça sokuyor. kurdun kuzuyu yeme misali. benim canım seni yemek istiyor kendini nasıl savunursan savun.

    YanıtlaSil
  2. Nasıl Ya..

    Afrika'da açlık cekenlere bir nebze katkı olsun diye gönderilen kurban paralarıni maaş mi yaptılar...

    O aclarin hesabini nasıl verecekler...

    YanıtlaSil
  3. Bir zaman ihtiyac gideren,ihtiyaca cevap veren cemaate artik,o 20 sene onceki ihtiyac kalmadi.Bugun yeni seyler soylemek lazim...cemaatcilik meselesini bitirip,daha medeni ve demokrat bir topluluk olma adina ugrasilmalidir..

    YanıtlaSil
  4. Yapılacak olan şey belli olmasına bellidir de, herhangi bir yerde söz sahibi olanlar, sokaktaki insanlar kadar bunu istemedikleri için olmaz.

    Lakin yinede biz olması gerekeni buraya yazalım.

    konusu 1 kişide olması gereken özellikler.

    1) Her cemaat yöneticilerinin olmasını istedikleri özellikleri belirtecekler. (hafız olacak, yabancı dil bilecek, fıkıh siyer vb ne ise)

    2) bu özellikler internette oluşturulacak sitede yayınlanacak tüm müslümanım diyenler görüşlerini belirtecekler oylayacaklar ve böylece üzerinde konsensüs oluşmuş özellikler netleşecek.

    3) Her cemaat, grup, oluşan bu özelliklere uyan temsilcisinin göndereceği bir şura heyeti kurulacak. şayet böyle bir kişiye sahip değilse temsilci gönderemeyecek.

    4) bu şura heyeti, tüm cemaatlerin üzerinde olacak halife gibi değil tavsiye şurası gibi.

    5) günümüzdeki meselelerine, müslümanların sorunlarına, bu heyet ayet ve hadislerden delilleri ile açıklama getirip, sonuç çıkaracaklar ve tüm cemaatlere bu konuda uyması konusunda bu karar metinlerini web sayfasında yayınlayarak tüm müslümanların istifadesine sunacaklar.

    6) bu yazılar bir teknik heyetin olurundan sonra tüm dillere çevrilerek web sitesinde yayınlanıp, dünyadaki diğer müslümanların faydalanması sağlanacak.

    7) cemaatler arasındaki ayrılıklar, bu heyetin ana konusu olacak ve delilleri ile ispatlanarak çözüme kavuşturulacak. ve o konuda cemaatler gruplar hiçbir şekilde itiraz etmeyecek. itiraz edenlerin temsilcileri heyetten çıkarılacak.

    8) bu heyettekiler hiçbir şekilde ücret almayacak, tüm masrafları cuma günü camilerden toplanan müslümanların katkısı ile karşılanacak. uçak bileti, yemek otel vb.

    9) bu heyettekiler göreve başlamadan önce en açık şekilde mal beyanında bulunacak, her cemaatten temsilcilerlerinden oluşan bir heyet bunların tüm mal varlıklarını şeffaf şekilde denetleyip kamuya sunacaklar. herhangi bir şekilde sebepsiz zenginleşme tespit edilip ispatlanan temsilci heyetten çıkartılıp bir daha hiçbir konuda görüş açıklayamaz şeklinde tecrit edilecek.

    bunu yapmadığımız sürece, havanda su döver dururuz.

    YanıtlaSil
  5. ilave madde

    10) Şura heyeti, siyasi olarak hiçbir şekilde bir görüş beyan etmeyecekler. herhangi bir parti, stk, grup hakkında açıklama yapmayacaklar. hiçbir siyasi toplantıya törene katılmayacaklar. hiçbir parti yöneticisi ile bir araya resmi gayri resmi şekilde bir araya gelmeyecekler, seçim zamanı herhangi bir aday, parti hakkında en ufak bir açıklama, yönlendirme yapmayacaklar. veya partilerin bu şura heyetini kendilerinden göstermek için yapacakları toplantılara, yemeklere kesinlikle katılmayacaklar.

    YanıtlaSil