Header Ads Widget

test banner

Ya Gülen Türkiye’ye Dönseydi

Gelin bir beyin fırtınası yapalım. 

15 Temmuz günü Gülen, TV karşısına çıkıp darbeye karşı çıkıyor ve diyor ki: Bu darbenin fakirle ve fakiri sevenlerle hiç bir alakası yok. Ve şöyle devam ediyor: "İlk uçakla Ülkeme gidiyorum. Fakirin yüzünden kimsenin kılığına zarar gelmesini istemem, masum insanlara zarar gelmesine zaten benim titrek kalbim dayanamaz." 

Bundan sonra senaryoya devam edelim. 

Cevdet benim Türkiye’den gelirken üzerimde giydiğim ceketi getirin der, ilk uçakla ülkeme dönüyorum. Etraf buz kesiyor. İtiraz edenler, manzara, "hey gidi günler" vaazındakiyle aynı. Seçenekler çıkıyor karşımıza: 

1) O manzara, o heyecan, o telaş fazla geliyor yüreğine orada vefat ediyor (Türkiye’ye dönerken vefat haberi bile büyük bir şok etkisi, ama sevdikleri için yola çıkıyor ve vefat ediyor haberi darbede payı olmadığını gösterir sevenlerinin gözünde.) 

2) 81 yaşında, artık hayattan bir beklentisi kalmamış, birçok hastalıkla mücadele eden, tabiri caize çoktan bir ayağı çukura düşmüş, zaten sevdiğine kavuşmayı bekleyen bir zattan bahsediyoruz. Türkiye uçağına binmeden önce canlı yayın yapıyor ve şunları söylüyor: ''Ömrümün en tatlı günlerini tahta kulübesinde yaşamış, Amerika’da kaldığı yerde iki kere dışarı çıkmış, küçük dünyam olan odam ve o odasının kirasını ödeyen fakirin gurbette vadisi dolmuştur, gözümde tüten ülkeme doğru yola çıkıyorum. Belki görmek de nasip olamayacak ülkemi ama ben uçağa bineceğim. Zaten 81 yaşımdayım. 63’ten sonra yaşamak ne kadar uygun bizlere. Hoca Ahmed Yesevi mağarada yaşamamış mı? Olmadı Hz. Yusuf gibi zindanda yaşarım. Hem ne diyor Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri: O’nu kaybeden neyi bulmuştur, O’nu bulan neyi kaybetmiştir. O yüzden bizim her şeyimiz O. Biz zaten sıfırız değil miyiz? Sıfır Frenkçe sıfır değil. Arapça nokta sıfır. Hem işi götüren ben değilim, Allah. Ben sizin aranızda kıtmir olmaktan memnunum.'' Ve arkasına bakmadan uçağa biner. 

Yine iki ihtimal ya uçakta sağlık problemlerinden dolayı rahatsızlık geçirip vefat edebilir. Bu yine cemaatin gözünde tertemiz olduğunun işaretidir. Hatta onu sevmeyenler bile diyecek ki; helal olsun yiğidi öldür ama hakkını yeme.

Diğer ihtimal uçaktan iniyor ve üst düzey güvenlik tarafından apar topar tutuklanıp emniyette götürülüyor. Sorguda vefat edebilir ama bunu dünyaya açıklayamazsınız. O yüzden dikkat ediliyor. Ama belki de işkenceyle öldürülecek, her şeyi göze alacak devlet. 

Üstadın kaç yılı hapiste geçti? Kaç kere zehirlendi? Hem bu yol dikenli değil miydi? Gözaltı, sorgu ve hapis. Ve duruşmalar başlıyor tüm dünya takip ediyor. Avrupa’dan temsilciler geliyor. Ve Gülen o üstün belagatini konuşturuyor, belki Bekir Berk gibi kefenini taşıyor mahkeme salonunda. Belki Said Nursi gibi haykıracak. Kendini feda edecek kimseye zarar gelmesin diye. Belki sevdiklerine zarar gelecek ama sevdikleri diyecek ki: hocam da hapiste; bu yol uzun, bu yol dikenli, dönersek kalleşiz. Belki savunma yaparken kalbi dayanmayacak, çokları masum olduğuna inanacak. 

Diğer bir senaryo ise gerçek olan, yaşadığımız seçenek: ABD’de kalmak! 

Soruyorum size, hangisi? Said Nursi’ler, Bekir Berk’ler, Hafız Ali’ler, Zübeyir Gündüzalp’ler mi olmak yoksa itham altında kalıp, sizi sevdikleri için canından, özgürlüğünden, memleketinden, mesleğinden olan insanları ABD’den seyretmek mi? 

Tarık Yavuz
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. ah nerde o basiret ama o içinde şeytanı yaşatan biri açıklayayım eskiden çekilmiş bir videosu var herkes namazda o ise içinde şeytanlar cirit atıyor etraf huşuda
    https://www.youtube.com/watch?v=LiOIZHV41vM

    YanıtlaSil