Header Ads Widget

test banner

Başkasının Üzerine Hat Almak



Hayatınızın bir döneminde düşünmeden yaptığınız bir davranışın ileride canınızı çok acıtacağını hayal eder miydiniz? Ben etmezdim, 18 yaşıma geldiğimde hemen kendi üzerime bir hat almamanın ne kadar aptalca bir davranış olduğunu hiç düşünmemiştim. Şimdi geri dönüp baktığımda bu hayatta her adımı hesaplı ve düşünerek atmak gerektiğini düşünüyorum ve öyle yapıyorum. Bu sefer de insanlar olaylar karşısında verdiğim tepkileri aşırı buluyor, kimi zekice görüyor kimi ise hastaca. Ama bu hayatta yaptığınız her hamlenin nelere mal olacağını, bir on yıl sonra karşınıza nasıl çıkacağını iyi hesaplamanız gerekiyor. Biraz beyininiz fazla zorlanır ama ilerde kafanızı duvara vurmaktan iyidir.

Darbeden sonra olayın üniversite öğrencilerine uzandığını gördüğüm de ne zaman beni de almaya gelecekler diye endişe ile beklerken, en çok düşündüğüm şey geçmişte kullandığım hatların kimin üzerine olduğuydu. Kaç hat değiştirmiştim, ne zaman değiştirmiştim, kimin üzerineydi o hatlar…

Bu sorular deli gibi kafamda dolaşıyordu, geçmişte iki tane hattım olmuştu ve ikisi de benim e-devletimde çıkmıyordu. Acaba sonradan mı silinmişti, kimin üzerineydi o hatlar?

En kötü senaryoyu düşünüyordum ama en kötü senaryoyu bile yaşayamıyordum, tek istediğim tek başıma başkalarına zarar vermeden en kötü senaryoyu yaşamaktı. Ama olmuyordu işte, biri iradesiz diğeri irademle yaptığım iki yanlış hamle yüzünden en kötü senaryoyu bile yaşayamıyordum. Çamur sadece bana yapışsın istiyordum ama çamuru üzerimde tutmayı bile başaramamıştım, aptal gibi başka insanlara da sıçratmıştım.

İlk hat iradem dışıydı, 18’den küçüktüm devlet baba üzerime hat almama izin vermiyordu. O hat için iradem yoktu, yapabileceğim hiçbir şey yoktu, sadece dua ediyordum, polisler hattın benim üzerime olduğunu tespit etsin ve doğrudan bana gelsinler diye. Ama haberlere baktığımda hiç öyle olmuyordu, önce hattın sahibi ihraç ediyorlar sonra onu gözaltına alıyorlar, ondan sonra size sıra geliyordu.

En kötü senaryoyu bile yaşayamıyordum, hattın kimin üzerine olduğunu bile kesinleştirmeye çalış(a)madım, kimseyi tedirgin etmek istemiyordum. Kimseyi o günlerde korkutmak istemiyordum. Benim yaşadığım şeyleri, aklımdaki düşünceleri onlar da o gün gelene kadar yaşasın istemiyordum.

Sürekli kendime kızıp ne kadar aptal olduğumu düşünüyordum. Nasıl bir aptaldım da başkasının üzerine hat kullanmıştım. Hele o ikinci hat… tamamen kendi irademle gidip başkasının üzerine aldırmıştım o hattı... Niye? Çünkü abiler hatlarınız kendinizin üzerine olmasın fişlenirsiniz yarın bir gün işe giremezsiniz demişti? Çünkü, daha önce bölgeden kişiler devlete memurluk için başvurunca onlara size iş yok denmişti? Çünkü 28 Şubat devam ediyor ve kendimizi fişletmemiz evlerde kaldığımızı belli etmememiz gerekiyordu? Çünkü hat üzerinden sürekli “maklube, sohbet” kelimelerini kullanıp mesajlar atıyordum? Çünkü Hat üzerinden 10’larca farklı üniversiten kişiyi arıyordum, yarın işe girerken nasıl bu kadar çok farklı üniversiteden kişiyle iletişimin var derlerse izah edemezdim…

Böyle aptalca nedenlerle başkasının üzerine hat almıştım. Ve en kötü senaryoyu bile yaşamayacaktım, vicdanım bile karşı tarafa geçti ve üzerime yürümeye başlamıştı. En kötünün de kötüsü varmış bu hayatta…

Ama gene de durumun iyiydi, hattın potansiyel sahipleri akrabalarımdı. Abileri dinlemiştim kendi üzerime hat almamıştım, dedikleri haklı gelmişti yarın işe girerken bana da sorabilirlerdi bu kadar farklı üniversiteden yaşıtın olmayan kişileri nerden tanıyorsun diye, gidip bir akrabama hat çıkartmıştım ama kime?

Durumum iyiydi dedim çünkü, tanımadığı kişilere hat çıkaranlar, sayısalcılara hat çıkaranlar, kendinden daha küçüklere hat çıkaranlar vs. vardı. Niye sözelciler sayısalcılara hat çıkarır bir fikrim yok, galiba güvenlik soruşturması geçiren mesleklere daha çok sözelciler gittiği için olabilir. Diğer yandan kendinden küçüğe hat çıkarmanın mantığı neydi hiçbir fikrim yok, bunu yapan kişinin de niye yaptığını bildiğini düşünmüyorum. Abilerin bir bildiği vardır sen yap gerisini çok kurcalama… Ama Allah’a şükür o kadar da salak değildim, sadece üzerime olmasın, bir akrabamım üzerine olsun güvenlik soruşturmasında da gözükmez sorun da olmaz diye düşünmüştüm ve akrabama hat çıkartmıştım.

Ya AKP döneminde zaten her yere girebiliyorsunuz ne bu paranoyaklık diyebilirsiniz. Ne 28 Şubat’ı diye bilirsiniz. Bugün bakınca gördüğüm cemaatte suç işleyen yapı ilerde tasfiye edileceğini de öngörmüş ve o yüzden tedbirleri almaya başlamış tıpkı 2014 yılında Tabana Bylock’u yayma ve Mor beyin’i başlattığı gibi. Ergenekon’dan sonra gözlerini AKP’ye dikmişler, ileride bizim sıkıntı yaşayacağımızı da oradan biliyorlar. Tabi tabana öyle demiyorlar, Allah’ın yolunun kaderi böyledir, her peygamber ve ümmeti bunu yaşamıştır vs. diyorlar

Güvenlik soruşturmasından kaçmak için o gün müthiş gelen bu fikir yıllar sonra önüme çıkmıştı ve kafamı duvarlara vuruyordum. Diğer yandan tanımadığım birine hat çıkarmadım diye de şükrediyordum. Abilerin ipiyle hangi kuyuya iniyorsak zehirlenip çıkıyorduk ya da çıkarmıyorduk. Bazı arkadaşlar hala Bylock’un içeriği yokmuş diye seviniyorlardı. Allah’ım bu nasıl bir mantıksızlık, içerik varsa zaten bizim için daha iyi, biz niye bunun için seviniyorduk ki? Ama üstten her şeyi bilen abiler öyle dedikodu yaymış ki anlaşılan tabana, taban içerik yokmuş hiçbir şeyi ispat edemezler diye seviniyordu.

Abiler kim peki? Cemaati anlattığım piramitte en üstte karar alanlar, o zincirde o karar size ulaşana kadar aradaki herkes aracıdır, onlar da bir şey bilmezler. Sorgulayan tip varsa benim gibi niye başkasının üzerine hat alındığını sorgular bunun üzerine abiniz bir üsteki abiye bu soruyu sorar öylece alttan gelen bu talep yukarı doğru tekrar gider ve cevap gelince tekrar size gelir ya da umursamazlar. Ne zaman umursarlar? Dediğini yapmazsanız umursarlar, ama insan profilinin %90’ını çıkıntı olmayı sevmez, üniversite birinci sınıfların üzerine hat alın diye söylense sorgulamadan gidip alırlar. Bana böyle bir şey denmedi, ama bugün baya kişi bunu yapan abisine sövüyor. O abilerin zerre kadar iradeleri olduğunu düşünmüyorum, her ne kadar ısrarla kabul etmeseler bile kült bir yapı, değil diyenler bana onca sene çalınan soruların nasıl verildiğini izah etsinler lütfen. Tabandaki bazı öğrenciler nasıl ikna olup o soruları alıyordu? IŞİD gibi örgütler bunun bir tık ilerisini yapıyor sadece, suç olarak soru verme işine değil de üyelerini cinayete bulaştırıyorlar aradaki fark bu. Ya kült bir yapıda cahil ve iradesiz olduğumuzu kabul edeceğiz ya da iradeli karaktersiz, kötü bir insan olduğumuzu… Maalesef başka çıkış yok, onca pislik dönerken ne yapıyordunuz diye sorarlar öbür türlü. Salağa yatanlar pislik yoktu diyor, soru verilme olayı yeter pislik için, zaten bölge hizmetleri tek bu suça bulaşmış diye yazmıştım daha önce. Hem soru verilme olayına şahit olmuş hem de bu cemaat seçilmiş kült falan değiliz diyenleri anlamak zor. Dünyada yeterince kötülük var, pis bir süpürge ile hiçbir yeri temizleyemezsiniz. Israr ederseniz bir gün gerçek temizler sizi temizlemek için de gelirler, bari onların işini zorlaştırmayın da tasfiye edin şu cemaati. Soru verilmeyi önemsiz ya da "Türkiye Şartlarında olur" falan görüyorsanız zaten kalbinize kalıcı bir kötülük mührünü çoktan atmışsınız, o kötülük yayılmadan bir an önce prensiplerinizi tekrar kontrol edip bol bol kitap okuyun, vicdanınızın ve zihininizin tedaviye ihtiyacı vardır, hastalığı başka insanlara da bulaştırmayın, dünyaya zerre bir katkınız olmaz ancak "Yeni bir Dünya" diye dans edersiniz, bu cemaat de yaranıza merhem olmaz çünkü aynı dertten kendi merkezi de muzdarip. Çok üzücü ama öyle...

Evet iki hat vardı ve ben tam olarak kime ait olduklarını bile kesinleştiremiyordum, sadece umut ediyordum inşallah bana gelirler doğrudan diye. İnşallah resmî kurumlara o numaraları kendimin diye verdiğimi tespit ederler diyorum. Resmi kurumlara neden o numarayı verdin saf mısın diye sorabilirsiniz, sonuçta hiç birimiz James Bond değiliz, devlet ile ajanlık oynayacak karşı istihbarat eğitimi almış biri değilim, tüm akrabalarıma cemaat evlerine gittiğimi belli eden, üniversitede açıktan insanları sohbete çağıran, yeri gelip badem bıyık bırakan ve başkası üzerine hat çıkararak kendimi güvende tutacağını sanan saf bir üniversite öğrencisiydim. Kilometrelerce öteden abi profilli birini tespit edip, onu takip edip, tüm üniversite evlerini ortaya çıkarabilirdiniz. Ama devletimiz böyle ayak işleriyle uğraşmayacak kadar donanımlıymış. Bu işi devletimiz için birileri kökten çözmüş…

Haşere ilaçları vardır, reklamları hatırlarsınız, böceğin üstüne sıkın, o yuvasına dönünce tüm yuvadaki böceklere o zehri taşımış olur ve hepsi ölür. Bize de Bylock’u öyle yüklettiler. Devletin uğraşmasına, evleri tespit etmesine, ya da HTS bağlantılarına bakmasına gerek kalmadı. İki yıl boyunca Bylock yüklemeyeni hain ilan edip, Bylock da Bylock… Lanet olasıca programı yüklemeyen zenci durumuna düşüyor ve diğer kişiler ile iletişim kuramıyordu. Okuldan gelirken yol üstünde bir markete girdiniz ve eve bir şeyler mi alacaksınız. Bylock’un yoksa geçmiş olsun, evde kalan diğer öğrencileri normal yoldan aramanız hainliktir ve iletişim kuramazsınız. Çünkü normal yoldan ararsanız, HTS trafiğinden tüm evde kalan kişiler kabak gibi ortaya çıkıyormuş ve kimse birbirini normal yoldan aramadığı gibi, arayana da hoş gözle bakılmazdı. “Bylock yüklemeyen haindir” evet herkesi buna inandırmışlardı ve ciddi ciddi bu gündem olarak geliyordu. Kimse kimseyi normal yoldan arayamazdı. Bylock denen dandik programda ise konuşmak imkansızdır, 3-4 kere karşı tarafa sesim gitmeyince normal yoldan en yakın arkadaşımı aradığımı onun da bana nasıl kızdığını dün gibi hatırlıyorum. Tabi katı kurallar zamanla esniyor, konuşması imkansız bir programla daha fazla kimse devam etmedi ve herkes birbirini normal yoldan aramaya tekrar başladı. Noldu Peki? İnanın bugün hiçbir dosyada HTS trafiğini görmedim ne kendi dosyamda ne başka bir dosyada en çok görüştüğün kişiler şunlar, sürekli baz vermişsiniz, bunlar senin ev arkadaşın, ahan da şunlar da diğer evde kalanlar falan… Yok böyle bir şey. O güvenilmez dedikleri Whatsapp programdaki mesajlaşmalarımı da devlet hiçbir zaman önüme koymadı, ya da hiçbir dosyada görmedim. Güvenlik soruşturmalarında da darbeden önce devlet memurluklarına girenlerin HTS bağlantılarının önlerine konulduğunu görmedim. Ama nasıl Klise tüm insanlar günahkar doğar diyerek, kendini kurtarıcı ilan ediyor, ama nasıl Ergenekon diye yapay bir korku yaratıp, cemaat kendini kurtarıcı diye yutturmaya çalıştı bu ülkeye, ama nasıl 40 kişiden 39’ı imansız gidiyor diye ahir zaman korkusunu besleyip kendilerini kurtarıcı gösterdiler aynı şekilde bizi de işe giremezsiniz diye korkutup, tüm iletişim kanallarını devlet takip ediyor diye ikna edip, kendi kurtarıcıları Bylock’u bize yutturdular.

Bylock programının tabana yapılan bir kumpas olduğunu düşünüyorum. Çünkü Mor Beyin’in de ortaya çıkma zamanı 2014 Ağustos sonrasıdır. Yani bu şu demek 2014 Ağustos ayında Kıble Pusulası gibi programlara ekledikleri kod ile Bylock serverlarına yönlendirme yapmışlar. Bir insan neden bunu yapar? Mit bu programı tespit ediyor ve kullanan sayısı çok az hepsi de mahrem imam, hepsine operasyon yapsan o gün tüm arka plandaki yapı 1 günde çökecek. Bundan dolayı hemen bir dizi önlemler alınıyor, Bylock kullanmayı bırakıp Eagle’a geçiyorlar, diğer yandan da Bylock kullanan kişi sayısını şişiriyorlar ki bir avuç insana bir günde operasyon yapılmasın, peki nasıl yayabilirsin bu programı? Kendi tabanına yükleterek, doğrudan en az 200 bin insana… Hepsinin yükleme tarihi 2014 Ağustos sonrasıdır. En son gelen bir gündem vardı ki aklımdan hiç gitmez “bu program o kadar güvenli ki sakın istişarelerde kâğıda not tutmayın, program üzerinden kendinize mesaj atın” Kağıda ne yazıyorsunuz da gizli olmalı diyebilirsiniz, kağıda gizli olacak bir şey yazılmıyor zaten, peki bu tip gündemler niye geliyor? Cemaat yapısını anlattığım yazılarımda piramidin üstündeki kişilerin çift iş yaptığını söylemiştim. Onlar diğer piramitte duydukları gündemleri gelip bölge piramidinde yayıyor olabilirler. Hatta çok meşhur kod isim mevzusunun da böyle olduğunu düşünüyorum. Bölge hizmetlerinde müstear isim vardır, ama herkes herkesin gerçek ismini bilir, ama müstear isim almak gelenek gibi olmuştur ve örnek alacağın bir kişinin ismini alırsın öyle bir işlevi vardır. Ama bugün bu, kod isim olarak iddianamelerde geçiyor ve dışardan bakan insan gizli işler çevrildiğini düşünüyor. Müstear ismi gerçekten diğer piramitlerde kullanmışlar, adam abisinin ne gerçek adını ne mesleğini ne nereli olduğunu hiçbir şeyi bilmiyor. O hastalıklı yapıyı birilerinin bölge hizmetlerine taşıdığını düşünüyorum, piramidin üstündeki çift iş yapanların böyle gündemler ortaya çıkardığını düşünüyorum. Onlar yüzünden bugün kod ismi şuydu denilince insanlar mahkemelerde çok zor duruma düşüyor. Hani siz cemaattiniz bu kod isim ne iş diye açıklama yapmak zorunda kalıyor 20 yaşında çocuklar…

İki hat, ikisinde de Bylock olabilir, bir de Wifiler. Tüm akrabaların evlerindeki Wifilere bağlanmış olabilirdim, o sıra Bylock’tan bir mesaj geldiyse bir de o sorun vardı. Potansiyel hattın sahibi akrabamın biri devlet memuruydu, memurluğu döneminde cemaatin PDY kısmından çok dayak yemiş, bana bunların kendileri dışında kimseyi Müslüman görmediğini, hiç acımaları olmadığını, deli gibi kadrolaştıklarını anlatırdı. Tabi dinlemezdim. Bölgedeki abilerime böyle böyle şeyler yapıyorlarmış insanlara dediğim de inanarak cemaattekiler öyle kötü şeyler yapmazlar, onlar cemaatten değildirler derlerdi. Ben de onlar cemaatten değildir derdim akrabama. 15 Temmuz’dan sonra bir de Kripto olayı patlamıştı, şimdi bu akrabamda Bylock çıksa, millet “vay anasını ne kriptolar varmış” der geçerdi. Kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlardı, iftiracılara gün doğduğu zamanlardı, herkes sevmediği kişiye kripto Fetöcü dediği zamanlar… Boşanmış eşler kocasını fetöcü diye ihbar ediyordu, komşusuna gıcık olan fetöcü diyordu, kıskandığı akrabasına daha düne kadar büyü yapmaya uğraşanlar kısa yoldan fetöcü diye ihbar yapıyordu…

Bu olaylar olurken ben artık on sekiz yaşımı geçtim bana karışamazsınız dediğime çok pişman oldum. Aslında benim aldığım bir karar tüm akrabalarımı etkiliyordu. Hepsi benim yüzümden şu an devletin kara listesine girmişlerdir. Ve az kalsın biri benim yüzünden ihraç olup, hapse girecekti. Evet iki hattım vardı, ama şükür ki devlet memuru olan akrabamın üzerine olana Bylock yüklememişim, ama diğer Bylock yüklediğim hat serbest çalışan bir akrabamın üzerineydi ve benim yüzünden gözaltına alındı. Daha kötü şeyler de olabilir ve hapse de girebilirdi. Sadece hattın onun üzerine olmasından dolayı. Evet, Adil Öksüz sendromu diye bir şey var, bıraktığınız bir kişi çok önemli bir kişi de çıkabilir diye savcılar ve hakimler hiçbir riske girmiyorlar. Adil Öksüz olayından sonra kişi sıradan bir insan gibi gözükse bile belki bir yerde üst düzey imamdır diye değerlendiriyorlar.

Ben de isterdim tüm hatlar benim üzerime olsun diye, ama olmadı. Hangisinde Bylock var hangisinde yok, devlet benim Bylock kullandığımı tespit edebildi mi edemedi mi, tüm bu sorular kafamı kurcalarken, ülkeden de çekip gidemedim. Gitsem akrabalarımın başı yanacaktı. Böyle bir ihtimal olmasa gene gitmezdim herhalde, ama işte 17-25’ten sonra etraftaki büyüklere kulak vermek gerekiyormuş. Aldığımız kararlar tüm akrabalarımızı ve alt soyumuzu, etrafımızdaki insanları, dostlarımızı herkesi etkiliyor. 17-25’den sonra ayrılsam gene tutuklanırdım, öyle bir kriter de yok, ama hiç değilse başkalarına gözaltı yaşatmamış olurdum. Tabi ki devlet, hattın gerçek sahibini çok rahat ortaya çıkarabiliyor, o kişi bu hat benim diye suçu üzerine bile alsa, onu ciddiye almazlar. Ama sizi bulamazlarsa da onun üzerine gidebilirler.

Ahmet
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Ahmet Bey

    Harika bir yazi elinize saglik. Sirf bu bylock uzerine aciklama yapmadigi icin bilen Gulen ve ahalisini Cemaatin tabaninin silmesi lazim.

    Milleti mahvetti. Rezil etti Rusva etti. Kendi keyfi yerinde.

    YanıtlaSil
  2. kardesim kendini ihbar edebilirdin polise, bu kadar izdirap cekecegine

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bylock kullanan herkes tespit edilmemişti en başta daha sonradan da tespit edilemedi. İlk başta hatta sadece 50 bin kişi tespit edilmişti. Nasıl bugün ben bunların evinde kaldım ya da sohbetine gittim diye kimse polise gitmiyor aynı şekilde, gözaltına alına kadar insanlar devlet bizle uğraşmaz büyük topları alıyorlardır diye düşünüyor.
      -Ahmet

      Sil
  3. Bu kadar saçma ve zorlama bir yazı hayatımda görmedim. Yazar !! Burada içinde barındırdığı ne kadar eleştiri zırıltısı varsa hepsini bir arada okura sunmak istemiş. Beynim çorba oldu, teknik detay yok, spesifik olay yok, tarih, yer, somut kişi bilgisi yok... tümüyle beyin yakan, sokak röportajlarında Akp lilerin sorulara verdiği gibi biçimsiz ve cahilane cevapları izler gibi okudum..

    Çok önemli birşey var ki; o daşizofrenik bir tarzda eleştiri.. Eleştirilen şeylerin eleştirilibililişşne dair ölçü yok.. havada kuş görmüş ve demiş ki" abinin biri "telli turnam selam götür vs vs" türküsü söylettiler bize. Halbuki yaratılışa aykırı, ne yani kuş nasıl selam götürsün.. saçma değil mi? Bilerek saçmaladım.. Yazı da olduğu gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazı eleştiri yazısı değil, başlıkta olduğu gibi başkasının üzerine hat çıkarmak denilen mevzuyu tüm detayları ile anlatıyorum. Neden böyle oluyor ve sonuçları ne oldu diye.Daha somut ne bilgisi verecem anlamadım, zaten cemaat içinde bilinen çok yaygın bir durum bu, abim bana bylock yükletti dediğim de, yalan söylüyorsun böyle bir program yok iftira hadi ispatla mı diyeceksiniz? Herkes biliyor değil mi böyle bir program olduğunu aynı onun gibi başkasının üzerine hat çıkarma olayını da herkes biliyor.
      -Ahmet

      Sil