Header Ads Widget

test banner

Ne İçin Çıkmıştık Yola (3) / Hizmet Artık Dünyaya Bir Katkı Sunabilir Mi?


İnsanoğlu zaman ilerledikçe gelişiyor, eskiden kölelik varken şimdi sadece asgari ücret var. Eskiden krallar bizi yönetirken ve bu sorunu 100 sene önce anca çözebilmişken, şimdi bizi yönetenlerden hesap sorabiliyoruz. Verdiğimiz vergilerin nereye harcandığını şeffaf bir şekilde görebiliyoruz. Savaşlar azaldı, artık isteyen istediği ülkeyi yağmalayamıyor kendi halkını kandırması için bir sebep bulmak zorunda. Eskiden din ve ırk savaşları olurken, şimdi bu iki nedenden dolayı insanların çoğunluğunu savaştıramazsınız. Tüm bunlar insanlığın ortak mirası. İslam köleliğin kalkmasını murat etse de bu o dönem de değil bizim dönemde başarılmış bir olgu. Dört halifeden sonra hemen krallık sistemine geçseler de biz bugün onlardan daha iyi idare ediliyoruz. İslam’ın iyi yaşandığı yıllarda Ebu Hanife zulüm görürken, bugün bir batı ülkesinde serbestçe yaşayabilirsiniz. Bugün Batılılar sadece teknolojik olarak değil, her konuda Müslüman toplumları geçmiş durumdalar. Ve siz dünyayı değiştirme vaadiniz varsa öncelikle en iyi olmak zorundasınızdır, öbür türlü zaten dünyayı değiştirmeye çalışan batılı aktivistlere yardımcı olmalısınız. Bir şeyin başı olamazsınız.

Bugün bir batılı Hizmet’ten ne alabilir? Gülen gibi biri onlara ne verebilir? Ya işte Müslümandan terörist olmaz Gülen IŞID gibi hareketlere tepki veriyor. Bu mu yani! Hizmet IŞID gibi bir hareket olmadığı için buna şükredip batılıların bizi örnek almasını mı beklemeliyiz? Batılılar cemaat tabanını mazlum olduğunu dile getirebilir, cemaat tepesiyle de ahlaksız çıkara dayanan ilişkiler geliştirebilirler, belli bir paranız ve gücünüz olduğu için onların dikkatini çekebilirsiniz. Peki sonuç olarak bir batılıya ne verebilirsiniz? Teorik olarak baktığımızda Hizmet’in ne Batıya ne Türkiye’deki insanlara bir şey verme imkânı kalmamıştır. Zaten sizin geçmişiniz ortada, o geçmişi halının altına süpüremezsiniz ve ancak saf insanları sadece bir dini hareket olduğunuza inandırabilirsiniz. Geçmişi görmezden gelsek gene fikir planında lideri Gülen olan bir hareket kimseye bir şey veremez. Gülen sizin için müthiş entelektüel biri gibi gözükse de bu sınıfın en başarılı çocuğunun Türkiye genelinde yapılan bir sınavda yüz binlerde olmasına benziyor. İstediğiniz kadar Gülen adına kürsü kurdurup, kitap yazdırın bunlar hep pratikteki sonuçlar. Teorik altyapı bunu destekliyor mu? Gülen bir entelektüel bir aydın mı gerçekten? Eğer öyle değilse adına açılan kürsüleri ve hakkında yazılan kitapları sorgulamak gerekecektir, niye bu kadar pohpohlanıyor diye?

Teoriye nasıl bakabiliriz peki? Gülen’in her konuda bir fikri var mı bunları bilebiliyor muyuz? Gülen bir kere tevil yapan biri, çıkıp Atatürk hakkında görüşlerini söylerken bile kelimeleri dolandırıyor, hangisi gerçek fikri hangisi sahte nasıl anlayacağız? Daha dün Vatikan çıyan yuvası derken ertesi gün Papa ile diyalog faaliyeti yapan biri. Sürekli düşünceleri değişiyor. Ayrıca sadece Gülen’i ele almak da işimize yaramaz. Sonuç olarak yakın bir zamanda vefat edecek, ben bu cemaatin dünyayı değiştiremeyeceğini savunuyorum, tuzun da artık koktuğunu, ne için yola çıkıldığının unutulmaması gerektiğini, tuzun sadece bir araç olduğunu amaç olmadığını tuz ile boşuna daha fazla vakit kaybedilmemesi gerektiğini savunuyorum. Cemaatin ufkunun zirve noktası Gülen’in çizdiği çizgi olduğu için o çizgiyi de eleştirmek düşüncelerimi destekliyor. Çünkü bu cemaat de liderinin çizdiği çizgi de insanlığın ortak mirasına bir katkı sunamaz.

İnsanlık tarihi boyunca insanlığın gelebileceği en zirve noktanın İslam dini olduğunu inanıyoruz. Ama bir kadın haklarında batı sizi geçebiliyor. Çünkü 1000 yıldır gelenek ile İslam’ı harman etmişsiniz ve saçma sapan yorumlar getirmişiz. Ve bugün gelinen noktada sürekli ayetleri ya da hadisleri tevil ederek bir şekilde insanları tatmin etmeye çalışıyoruz. Ama olmuyor, eski kafalar zaten senelerce kadınları görmezden geldiği için bu sorunları da çözemeyecekler. Baştan aşağıya tüm önemli noktalarda erkeklerin olduğu bir hareket zaten 40 yıldır böyle bir şeyi dert etmemiş ki bugün batının söylemine katkı sağlayabilsin. Gülen’in gençlik ufku kız çocuklarının okutulmaması gerektiğini söylüyor (Eski vaazlarına ulaşabilirseniz dinleyin), peki Gülen gerçekten bu ufku aşabildi mi? En son başınızı açın yeter ki okuyun diyordu, peki bunu gerçekten okumanın önemine inandığı için mi yoksa o kadınların okumasına devlette kadrolaşma açısından ihtiyacı olduğu için mi istiyordu? Hizmet batı ülkesinde feministçe büyümüş bir kıza ne verebilir?

Kocasına itaat etmesini, evin huzuru için ev işlerini onun yapmasını mı öğretecek? Nasıl zeytin yağlı ev yemekleri yapıldığını mı? Kadınların her işte çalışmaması gerektiğini, kocasından izinsiz sağa sola gitmemesi gerektiğini mi? Gülen’in de bol bol övdüğü eski Osmanlı kadını modelinin aslında zulüm olduğunun farkına varabildik mi? Kadın isteği sorulmadan kendine biçilen rol olan ev işlerini yapıyor, paranın kontrolü tamamen erkekte yani ataerkil. Kadın ticaret yapmak istiyor belki böyle bir talebi dile getirebilir mi? Erkeğe kazandığın paranın yarısını her gün getirip ben istemeden şuraya koyacaksın diyebilir mi? Fikir ayrılığı yaşarlarsa erkekte para güvencesi varken kadının ne hakkı vardır? Niye cemaate 2000’li yıllarda öne çıkmış kadın esnaflar yok? 2000’li yıllar diyorum çünkü Gülen 30 sene önce etrafındakilere kadın hakları vurgusu yapsaydı belki 30 sene sonra kadın esnafların ortaya çıkması gerekirdi. Parayı sadece erkekler kontrol etmezdi, ama o para bir şekilde sadaka olarak cemaatin büyümesine yarıyorsa ne önemi var kadından mı erkekten mi gelmiş değil mi? (Eşi vefat edince mirastan kendine pay düşen kadınları örnek göstermeyin lütfen) Feminizme çok hâkim değilim ama feminist kadınlar kendilerine yapılan tüm haksızlıkları, ikilikleri, iki yüzlülükleri çok güzel ortaya çıkarıyor. Ya işte İslam denmesi gerekeni demiş deyip kenara çekilemezsiniz, Müslüman olarak sizin bu mirasa katkınız ne olacak? Çünkü Dünyayı daha iyi bir yer haline getirme amacınız olduğunu iddia ediyorsunuz. Ve dünyanın da daha iyi bir yer olması için ezilenleri ezilmemesi gerekiyor. Ezilenler de erkek değil kadınlar, yani 200 yıl sonra dünya daha iyi bir yer olduğunda kadın haklarının daha da ilerlediği, işçi haklarının daha da ilerlediği, yoksulların güvencelerinin olduğu bir dünya olduğu için dünyanın daha da ilerlediği kabul edeceğiz. Bundan 200 yıl önce de dünya daha kötü bir yerdi çünkü bu ezilen gruplar eziliyordu, kölelik hala vardı, kendi yöneticilerimizi seçemiyorduk, başımızda despotluk yapan kişiler vardı, kadınlar ve yoksulların hakları yoktu, işçiler ölene kadar çalıştırılıyordu. Dünyayı daha iyi bir yer yapma hayaliniz varsa önce kimin ezildiğinin farkına varmanız gerekir. Kadınlar çok önemli değil ben Afrikalı çocuklara yardım edeceğim derseniz, büyük ihtimal Afrikalı çocuklara yardım etmek için kurduğunuz okulda hademeye asgari ücret verip, okulun çarklarını kapitalist ilkelere göre çevirip, bir şeyleri yaparken bir yandan da yeni mağduriyetler doğurursunuz. Doğurmadığınızı iddia ediyorsanız en zengin esnafınız ve en fakir üyeniz arasındaki uçurumu 1970 ve 2013 yıllarını baz alarak bir karşılaştırın bakalım. Dünya ve Türkiye istatistiklerine bakarak bir karşılaştırın, Türkiye ortalamasıyla aynı mısınız değil misiniz? Aynıysanız demek ki o esnafa kapitalist olmamayı öğretmemişsiniz, verdiğin sadaka yeter demişsiniz. Sadaka verdiği için peygamberin onu müjdelediği yalanını söylemişsiniz. Bugün de o kişi malını mülkünü kaybedince, kader planında hiçbir hatasını göremiyordur büyük ihtimal. Kader planında bir hata olması gerekir düşüncesine inandığım için söylemedim ama çoğu kişi illa kaderi planda bir kusurumuz vardır diye olayları yorumladığı için belirttim.

Niye Cuma hutbelerinde Türkiye’nin hiçbir günahı ele alınmaz? Mesela senelerdir en büyük günah kadrolaşmadır. Niye bu konu ele alınmaz? Ya da bir kişinin ateist olmasına neden olan aklına takılan sorulardan hiçbirine cevap verilmez? Senelerdir Cuma namazına gidiyorum, bir tane güzel bir şey öğrendiğim hutbe hatırlamıyorum. Niye onca sorunumuz günahımız varken, vaazda hoca kadınlar sesli gülmemeli der. Neden dünyada onca zulüm varken biz sadece Filistin’e odaklanırız. İmam’ın komşusu Mor Beyinden dolayı ihraç olmuş, hapse düşmüş, eşi belki intihar etmiş, tüm bunlar gözümüzün önünde yaşanırken Mescid-i Aksa’nın altının İsrail tarafından biraz daha oyulması daha mı önemlidir? Soruların cevaplarını zaten biliyorsunuz, asıl sorunların hepsi görmezden gelinir. Peki görmezden gelmeseler bile asıl sorunları görecek entelektüel kabiliyet ve aydınca onları dile getirecek cesaret var mıdır?

Mesela Gülen neden pek LGBT konusuna girmez? (Süleyman Şah Türbesi hakkında bile bamtelisi var 😵) Önemsiz ve küçük bir sorun olarak mı görüyorsunuz, çok az insanı ilgilendiren bir durum mu size göre? Gülen her hafta en az bir kere sohbet yayınlıyor. Yılda 1 kere de değinilmeyecek bir konu mu? Bu konu çok önemliyken onu dile getirmiyorsa ya entelektüel kabiliyeti yetmiyordur önemini kavramaya ya da aydın cesareti yoktur, korkuyordur. İki durumda da dünyaya bir mesaj veremezsiniz. Hem cesur hem entelektüelsinizdir ama bu konu çok önemsizdir o zaman paçayı kurtarırsınız.

LGBT bir birey ile karşılaştınız ona hasta gibi mi davranacaksınız? Görmezden mi geleceksiniz? Niye Gülen hiç bu konuya girmiyor sizce? Travestilerin çoğunun aslında üniversite mezunu olduğunu ve güzel bir işte çalışmak istediğini ama LGBT olduğu için kimsenin onlara iş vermediğini ve ailelerinden de dışlandığı için sex işçisi olduklarını biliyor musunuz? Genelde bu kişilerin erkek müşterileri tarafından öldürüldüğünü de biliyor musunuz? Psikologlar o katil erkeklerin, yaptıkları işten sonra gururlarına bunu yediremedikleri için LGBT’li kişiyi öldürdüklerini söylüyorlar. Bu sorun bu kadar yaygın olduğu için kendi günlerinde sokağa çıkıp yürüyüş yapıyorlar ve ezilen olmak istemiyorlar. Peki mağdurların yanında olması gereken biz, bu sorunun farkında mıydık? Bu insanlara kurumlarda iş veriliyor muydu? Gülen’in bu konuda bir teşviki var mı? Bu konuda Batı’nın kaç sene gerisindeyiz? Bu kişilere genelde solcular destek veriyorken biz neden solcular kadar hakperest olamıyoruz diye kendimize sorduk mu? Biz solcular kadar hakperest ve vicdanlı olamıyorsak onlara dinsiz komünistler demek yerine onlardan bir şey öğrenmemiz gerekmez mi? Zamanında komünizmle mücadele derneklerini kurduğumuz için ABD’nin oyununa geldiğimizi ne zaman itiraf edeceğiz? O yıllarda Endonezya gibi bir Müslüman ülkede de aynı derneklerin paraleli vatan sever Endonezyalı Müslüman kişilerin(!) 1 milyon Müslüman Endonezyalıyı komünist dinsiz diye doğradığını ne zaman fark edeceğiz? Aynı şeyi biz Türkiye’de yapıp toplumu kutuplaştırıp nefret ekerken ne zaman hata ettik diyeceğiz? Siyasetle alakamız yok derken, Ergenekonculara solcu ve alevi diyen biz değil miydik? Kozanlı Ömer en ağır hakaretleri etmiyor muydu onlara? Türkiye’de bir kesimi vatan haini ilan edip kutuplaştırmanın tarafı olanlar nasıl tarafsızca insanları birleştirecek?

LGBT ufak bir sorun değil, Türkiye’de KHK’lılar sayısınca böyle bireyler var ve KHK’lıların yaşadığı şeyleri çok uzun süredir yaşıyorlar. LGBT cinayetlerini özellikle bazı hakperest gazeteler haber yapar, çünkü LGBT cinayetleri araştırılmaz, kimse onları merak etmez ya da sormaz, niyeyse onların katilleri bulunmaz. Tabi LGBT’yi gündemi getirmek size prim sağlamaz, tam olarak onlar hakkında ne diyeceğinizi de bilemezsiniz, Gazze’yi gündeme getirip gözyaşı dökmek her zaman daha çok takipçi kazanmanızı sağlar. LGBT’yi anlatarak yüksek miktarda bağışlar toplayamazsınız, üstü çizili isimler vaazı gibi dinleyenleri etkilemez.

Sizce zekât paralarıyla kitap okuma kampları, bilmem nereye okul, gazeteye destek vs. cemaat içi yerlere harcamak yerine, bu LGBT’li kişilere destek olunamaz mı onlar da sex işçisi olmak zorunda kalmazlar değil mi? Milyarlarca dolar sadaka ve zekât parası toplanıyorken, bu cemaatin kasasındaki para milyarlar ile ifade ediliyorken, okyanusta bir damla misali bu LGBT’li bir insana da maaş bağlanamaz mıydı? Bunu yapmayıp, her gün aynı havayı soluduğumuz o insanlar bir orman köşesinde öldürülürken ya da bir Roman dilenci soğuktan evinde donarken biz Allah’ı daha iyi anlamak için bir otelde kitap okuyup kendimizi seçilmiş olarak görmeye ne kadar devam edeceğiz?

Bilmem nerenin senatörünü, bilmem nerenin valisini, polisini vs. Hizmet’e kalbi ısınsın da ileride işimize yarar mantığıyla yedirip, içirip, gezdirirken. Toplumun kaymak tabakasını stratejik(!) düşünüp muhatap alırken lüks arabalarda (Menzilcilerin Mercedes’i), güzel villalarda (Pensilvanya’daki kamp) yaşarken Allah’a biz mi yakınız yoksa bir kulübedeki gariban mı? Erkek bedeninde kadın olarak dünyaya gelen biri, daha 14 yaşında kendi başına bu hayat mücadelesine başlamışken, bu kişi bir ormanda katledilirken niye bu kişi seçilmiş olmuyor da? O sıra Türkiye siyasetini dizayn etmek için para ve güç ile operasyonlar yapanlar seçilmiş oluyor? Niye mesela bu konulara hiç girmeyen Gülen seçilmiş oluyor? Peygamberi sürekli rüyasında görüyorsa, peygamberimiz bir kere de LGBT hakkında farkındalık oluştur demiyor mu ona? Ya da söyle ev işlerini kadınlar yapmak zorunda değil, her erkek eşit paylaşacak demiyor mu? Seçilmiş bir hareket nasıl ataerkil oluyor? Niyeyse peygamberimiz tweetleri ikiye katlayın, HDP’den çok Kürt gencini kurtarmışsınız sahabeler ile hayranlıkla izliyoruz sizi aferin diyor. Peygamberimiz ve diğer peygamberler güya bu hareketlere hayran, düşünüyorum da senin elinde bir para var, fakire vermeyi tercih etmiyorsun onunla kitap okuma kampında dini kitap okuyorsun, eğleniyorsun, yiyip içiyorsun, hatta Türkçe olimpiyatları yapıp iyi güzel para akıtıyorsun, ama tüm organizasyonda önemli noktaları erkekler tutuyor, kadınlar evde bulaşık yıkıyor, siz bunları yaparken kimileri açlıktan ölüyor. Siz devleti savunurken devlet başka yerde milletin üstüne çökmüş, sizin medyanız bir kere bile haberini yapmıyor. Ama işin sonunda Peygamber size hayran kalıyor.

Cemaatten asla maaş almadım, hatta çoğu zaman cebimden ödedim çoğu şeyi, çünkü o dev kasadan para akmıyordu ve zamanında gelmiyordu. Bir evin kirası birikip rezil olabilirdiniz, ev sahibi sizi kovabilirdi. Aklınıza gelecek her türlü para gecikebilirdi, eksik çıkardı, cebinizden öderdiniz. Mesela bulunduğunuz evde diğer öğrencilerin durumu iyi değilse hem kirayı ödeyemez hem de ucuz gıdalardan beslenirdiniz. Yani şartlar iyi değildi, aslında her bölgenin (4-10 evin birleşimi) bir esnaf grubu olurdu, yani 4-5 tane esnaf olurdu. Ve bu kişiler ciddi miktarda sadaka ve zekât verirdi. Bir gün bölge imamına abi kiralar sıkıntı, atacaklar bizi birazcık para ver, niye esnaflardan topladığın tüm parayı üstündeki abiye veriyorsun? Niye tüm para direk doğrudan merkezdeki kasaya akıyor, verme reddet demiştim. O zamanlar dünyanın saçma sapan bir yerine cami yapıyorlarmış para oraya akıyordu. Abi de öyle yaparsam beni görevden alırlar, yerime parayı merkeze aktaracak birini getirirler demişti. Görev dediğim de maaşlı yapılmıyor. Alırlarsa alsınlar zaten gönüllü yapıyorsun ama işte otorite... Şimdi düşünüyorum her şeyin excel listesini tutan (tüm polis memurları hakkında bilgi olan excel listeleri ortaya çıktı 300 bin memurdan bahsediyoruz) cemaat o ilin fakirlerinin excel listesini niye tutmaz? Saçma sapan bir yere cami yapmak mı önemli yoksa o fakirin karnının doyması mı? Bizim ortam değişikliği için evde değil de bir otelde ya da yurtta kitap okumamız mı önemli o fakirin karnının doyması mı? Merkezdeki para bize akmazdı, nereye akardı diye merak ediyorsanız Adil Öksüz’ün yurtdışı trafiğine bakın. Acaba o da cebinden ödemek zorunda kalmış mıdır o uçak biletlerini. Ya da bir albay ile görüşecek sivil imam, yol param yok diye görüşmeye gitmediği olmuş mudur? Evlerdeki orta okul talebeleri (asker olurlar) için her hafta kesin bir miktar para gelirdi, güzel bir yemek yesin de gönlü ısınsın diye. Sonra o çocuk başka bir ilde askeri bir okul kazandığında her hafta sonu abisi gidip o çocukla görüşürdü. Bugün haberlerde zaten okuyorsunuz bunları. Bunun için ne gerekiyor? Git-gel otobüs biletleri, o ilde bir ev, 2 öğün yemek parası. Tabi bu işi binlerce insanın yaptığını düşünün ve paranın nereye aktığını anlayın. Siz güya Türkiye’yi değiştireceksiniz ya, alnı secdedeki kişilerin asker olması gerekiyor ya, askerliği kazandılar mı yetmez, her hafta gidip dini kitaplar(tabi ki Gülen sadece) okuyun ve imanlarını tazeleyin yoksa TSK onları ahlaksız hala getirir, onlar da sistemin elemanları olurlar, peki ya onca yol gidilir mi? Gidilir sahabe gibi fedakâr olacağız, mecbur. Peki siz bunca masraf yaparken, orda açlıktan ölen fakir? Boşver biz Türkiye’yi düzeltince her şey güzel olacak. Peki gerçekten bunca zahmete niye girdiniz? O çocuk işe başlayınca abisinin dediklerini sorgusuz sualsiz yapsın, hukuksuzluklara ses çıkarmasın diye mi? O çocuk asker, polis, hâkim, savcı artık ne olursa evde Gülen’in bamteli sohbetini dinlemesi yetmez, illa abisiyle haftada bir görüşüp orda dinleyeceklerdir. Böyle 100 bin kişi varsa, 100 bin kişi haftada 1 kere abisiyle toplandığını, yemek yediklerini ve yol paralarını hesaplayın. Tabi o sırada bir LGBT’li daha iş bulamadığı için sex işçiliğine başlamıştır. Ve bir gün bir öğrenci için onca yola katlanmak yerine arkadaşınız kendi talebeleriyle görüşürken sizinkiler ile ortak program yapsa olmaz mı dersiniz. Yani niye bu talebe grupları en fazla 3 kişi oluyor, bir kişi 10 kişiyle program yapsın dersiniz. Ama olmaz işte 3 rakamını direk peygamber efendimiz Gülen’e söylemiştir. 3’ü geçemez gruplar. Ve sizin o saf aklınıza bu cevap yatar ve hiç hücre tipi örgütlenmek için uydurulduğunu düşünmezsiniz. Ve peygamberimiz o askerlerin işe başladıktan sonra abisiyle görüşüp içerdeki gizli bilgileri abisine aktarmasını alkışlıyormuş. (Herkes bunu yapmasa da kritik kurumlardaki şap şakirtlerden bunu istemişler)

Ahmet
Twitter: @a_wolfenstein
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. On numara bir yazi. Abilerin yapilanmasinda, bir hizmetin hizmet olmasi icin, insanlarin iyilik yapmasi, okul acmasi, fakir doyurmasi, ve onemli degildir.
    onemli olan bunun yapilirken Gulen cemaati olarak yapilmasidir. Yani soyle bir soz var ya iyilik yap denize at, balik bilmezse Halik bilir diye. Tam tersi, iyiligi gostere gostere, ve butun bunlari yapmamizin nedeni de Gulen'den etkilendik o cok iyi ondan dolayi. Allah rizasindan ote Gulenin nami yurusun....

    Bu durum o kadar saplantiki cemaatte....Pensilvaniada, kampta kalan bir talebesi var Gulen'in. ismi soylemeyecegim. Bilenler bilir....ama adam tum kitaplarini ezbere biliyor. ve birisi kendisine bir soru sordugunda cevabini kelime degistirmeden Gulenin kitaplarindan aktariyor.
    bunun da reklamini orda burda yapiyor. Bir kis programinda yuzlerce insan bir araya gelip bu adam Gulenin sozlerini ezberletmeye calismisti.
    yani dusunmeyin yorum yapmayin, burda hoooop yorumlanmisi var.

    YanıtlaSil