Header Ads Widget

test banner

Fıtrat ve İnsanlık Bekçileri Nerede? (1)

“Siz ey iman edenler! Zorluklara karşı direnin, direnişte birbirinizle dayanışma içinde olun, mevzilerinizi koruyun, daima uyanık olun ve Allah’a karşı sorumluluk bilincini kuşanın (FITRAT VE İNSANLIK BEKÇİLERİ) olun ki ebedi saadete erebilesiniz.” Al-i İmran 200.

Yukarıdaki ayette işaret edilen “fıtrat ve insanlık bekçileri” olarak bildiğimiz, yıllarca küfede taşınan yumurtalar misali başlarına bir şey gelmesin diyerek gözümüzden bile esirgediğimiz, daha küçük yaşlardan itibaren fedakarlık, kan, ter ve gözyaşlarıyla yoğurarak kıvama getirdiğimiz, siz yeter ki bulunduğunuz yerde kıvamınızı koruyarak kalın ve milletinize ve vatanınıza hizmette kusur etmeyin diyerek dualarımızla destek olduğumuz, dağda bayırda bilmem nerelerin neresinde görev yaparken bin bir zorlukla ziyaretlerine gittiğimizde yıllarca görüşmemiş iki kardeşin hasret giderdiği gibi sarıldığımız ve dertleştiğimiz, kısa bir süre önce tanışmış olsak da her türlü dert ve sıkıntısına ortak olmaya ve çözüm üretmeye çalıştığımız, yeri geldiğinde onlar için her türlü fedakarlığı yapıp anayı, babayı, eşi, çoluğu çocuğu elimizin tersiyle bir kenara itip “buyur kardeşim” dediğimiz…“Fıtrat ve insanlık bekçileri” bildiğimiz delikanlılar ve onları ifsat eden abileri; bu eseri! size ithaf ediyorum.

Mahkeme Başkanı: Sanık……………hakkınızda Türkiye Cumhuriyet Hükümeti’ni, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ortadan kaldırmak ve ………..örgütüne üye olmak suçlamasıyla kamu davası açılmıştır. Tanık……………darbe teşebbüsünün gerçekleştirildiği hafta 12 Temmuz 2016 tarihinde………………………’den 20 adet çelik yelek ve başlık alıp……………..’a getirttiğinizi iddia ediyor.

Sanık: Evet efendim doğrudur.

Mahkeme Başkanı: Peki bu malzemeleri ne maksatla getirttiniz?

Sanık: Bu malzemeleri ………….’de bir terör operasyonunda kullanmak maksadıyla getirttim efendim.

Yukarıdaki diyalog bir mahkemede hakim ve sanık arasında geçiyor. Masum olduğunu iddia eden sanık gerçekten çok zor anlar yaşıyor.

15 temmuz 2016 tarihinden önce bu malzemeler ilgili yere getirtiliyor. Getirtilme nedeniyle alakalı operasyon harekat planı 15 temmuzu 16 temmuza bağlayan gece saat sabah 5:00 gibi düzenleniyor. Yani bu şu demek: Darbe teşebbüsü oluyor, ülke karışmış yanıyor, insanlar sokaklarda, herkes şaşkın. O gece sabaha karşı bazı personel terör harekat planlaması yapıyor!!! Darbe girişimine halk tarafından verilen tepkinin etkili ve hızlı olması, devletin tüm kurumlarıyla gösterdiği hızlı karşı refleks, Ankara ve Marmaris’ten olumlu!!! haberlerin gelmemesi gibi ana nedenlerden ötürü sanırım işler planlandığı gibi olmuyor. İşler sarpa sarınca yenilen ve yenilecek olan haltların bulaşıklarını yıkamak zorlaşıyor geçen her dakika. Yenilen haltın vahametinin farkında olmanın verdiği telaşla “bir elimde bayrak bir elimde bylock” demokrasi mitinglerine katılıp sosyal medyadan birkaç fotoğraf servis yapınca aklanmıyorsun evlat! Öyle bir pisliğe bulaştın ki sen değil yedi sülalenle gitsen mitinge artık faydası yok!

Yaklaşık iki yıldır değişik tarihlerde ve yerlerde onlarca sanık ve tanık beyanı dinledim 15 Temmuz 2016 ile ilgili. Bir kısmını tekrar tekrar okudum, okuyorum. Adliye koridorlarında tutuklu yakınları ve avukatlarıyla küçük görüşmelerim oldu, oluyor. İtirafçı asker ve sivil insanlarla tanıştım. Ürkerek ve tartarak konuştuğum bu insanlar yaşadıkları travmayı hala üzerlerinden atamamışlardı. Bazıları hiç konuşmak istemediler. Bazıları da emniyette, savcılıkta ve mahkemelerde neler anlattılarsa aynen benimle paylaştılar. Eşler, anneler, babalar, kucakta çocuklar, kardeşler, kuzenler, uzak yakın akrabalarla dolu olan mahkeme koridorları nedenini bilmiyorum ancak mahkeme bitince o kadar çabuk boşalıyor ki görmelisiniz. Birbirlerinin gözlerinin içine bakmaktan korkan bu insanlar daha önce tanışıyor olsalar bile birbirleriyle konuşmaktan hatta selamlaşmaktan bile korkuyorlar. Yaşadıkları ve muhtemel yaşayacakları acıları bir türlü hazmedemiyor ve aslında o gece neler olduğunu bilmiyorlar. Hemen hemen hepsi kendi durdukları pencereden olayları görmüş ve değerlendirmelerini buna göre yapıyorlar. Herkes birilerini suçluyor. En çok duyduğum sonuç cümleleri “Kim bu işi yaptıysa Allah belasını versin.” “Sebep olanlara hakkımı helal etmiyorum.” “Asıl suçlular nerede?” “Çocuklarımızı bu işlere bulaştıranların Allah belasını versin.” v.b. türden beddua içeren ifadeler.

Resmin bütününü görmek için mahkemeyi takip edip sanık ve tanıkları dinlemek gerekiyor. Rahmetli dedemin bir sözü vardı. Derdi ki: ”Sen düzgün adamsın madem Abdurrahman Çelebi’nin avlusunda ne işin var?” Cümleden anlaşılacağı üzere bahsi geçen Abdurrahman Çelebi pek tekin birisi değil. Yoksa adamın avlusuna girmek neden kusur olsun ki?

Türk Ceza Kanunu’nun en ağır suçu olan darbe suçlamasıyla suçlanan bu insanlar o gece avluya neden çıktılar? Nasıl çıktılar? Kimler çıktı? Çıkmadan önce avluya çıkılacağından haberdar mıydılar Kim çıkın dedi?.....v.b. onlarca soru beynimi kemirirken tanık ve sanık ifadelerinden edindiğim kanaat şudur:

15 Temmuz darbe teşebbüsüne iştirak ettiği düşünülen ve sanık sıfatıyla yargılanan kişileri ben üç gruba ayırıyorum.

1- Avluya gönüllü (bilerek, daha önce birileriyle planlayarak, aklını ve duygularını belirli bir temrinat sürecinden geçirerek) iradi olarak çıkanlar.

2- Yukarıdaki birinci grubun ayartması, yalanları ve muhatabının güven duygusunu istismar ederek avluya soktukları.

3- Büyük kısmı yine yukardaki birinci grubun makam ve rütbe gücünü kullanarak “….avluda hırsız var gidip birlikte yakalamamız lazım…” denilerek kandırılan ve istismar edilenler.

Bu metaforu biraz daha açıp tek tek ele alacağım.

Vahdettin Polat 
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Anonymous12 Ekim, 2018

    Yapacanız analize lafım yok ama , ne darbede ne darbeden sonra bylock kullanılmadı çünkü darbeden aylar önce eagle'a geçildiği haberlere düştü askerlerin whatsapp kullandığı fotoşopla bylock gibi gösterildiği falan bilinen şeyler, buna rağmen bylock demekte tam fahiş hatadır. Yani yapacağınız analizin şimdi neresinden tutalım. Bylock bir simge olarak söylediysenizde o tabanın simgesidir getirip askerlere ya da onların abileri nasıl bağladınız anlamadım, üst düzey imamlardan bylock falan çıktığı yok, geçen itirafçı olan jandarma imamı bylocku 2014 eylülde sildim diyorki verdiği tarih normal tabanın kullanmaya başlama tarihi , server o sıra litvanyaya taşınmış öncesinde abdde de serveri abddeyken kullananları devlet tespit etmiyor nedense. Artık sokaktaki adamda bile bu kadar bylock bilgisi var, ilerleyen analizlerinizde 1 dolarlar ile bylocka giriş yapıldığını diyecekseniz kesinlikle biraz daha okuyup bir şeyler yazın

    YanıtlaSil