Header Ads Widget

test banner

Bağlı olmak mı bağımlı olmak mı? Cemaat mi cemadat mı?

Böl ve yönet (Divide and rule) emperyalizmin her zaman ve her dönem en etkili metodu olmuştur. Zira insanları büyük gruplar halinde yönetmek kolaydır. Zira o grubun lideri ile konuşmanız onu bağımlı olarak takip eden yüz binleri hatta bazen milyonları yönetmek demektir. Şayet lider itaatsizlik ederse onu hemen ötekileştirmek ve terörist ilan ederek halkın gözünde düşürmek ise medyanın görevidir.

Dolayısıyla aklı ve düşünceyi arka plana atan ve hisleriyle hareket etmeyi teşvik eden tarikat ve benzeri sosyal yapılanmalar emperyalizmin her zaman ilgi odağı olmuştur. Aklıyla hareket eden toplumları yönetmek ise zordur. Neden mi? Net olmayan konularda her kafadan başka bir ses çıkar da onun için. Bu her zaman olumsuz bir davranış değildir. Tarikat ve benzeri yapılanmalar bağlı değil bağımlı olmayı tercih ederler. Liderleri ne derse onun mukallidi olup gassal elinde meyyit misali onu takip ederler. Şayet liderleri iyi bir insan ise şanslıdırlar. O zaman şuuruzca da olsa kimi güzel şeylerin altına imza atabilirler. Ancak bunun garantisi yoktur. Dün iyi olanlar bugün kötü olabilirler.

Onun için çözüm aklın ve vahyin rehberliğinde hareket etmek ve insanlara bağımlı olmak ile bağlı olmak arasındaki farkı anlatmak zorundayız. Bağlı olanlar ilkeleri, bağımlı olanlar ise şahısları esas alırlar.. Vahiy “Allah’ın eli cemaat iledir” der ama sürü yani cemadat iledir demez.

Bağlı olanları yönetmek, şuur ve ikna ile bağımlı olanları yönetmek ise şartlandırma ve baskı iledir. Bağlı olanlar sorgular, akleder ve itaat eder ya da etmez , bağımlı olanlar ise sorgulamadan ve İlahi kriterlere, akli ölçülere başvurmadan körü körüne itaat etmeyi erdem zannederler.

Bağlı olanlar parmağın gösterdiği aya bakarlar bağımlı olanlar ise parmağın kendisine. İslamoğlu’nun ifadesiyle cama bakan camı görür camdan bakan ise güneşi. Bağımlılar cama bakar, bağlılar ise camdan bakar. Bundan dolayıdır ki bağımlı olanlar, hadiselerin arka planını görmek ve yapılmak istenen ile ilgili kafa yorma zahmetine girmek yerine sürü psikolojisiyle hareket etmeyi tercih ederler.

Bağlı olanlar kaliteye, niteliğe yani keyfiyete bakarlar bağımlı olanlar ise sayıların, binaların ve paraların yani kemmiyetin enkazı altında kalırlar.

Bağlı olanlar küffarın elinde şehid olmayı en büyük erdem telakki ederken bağımlı olanlar, gassalın elinde meyyit olmayı yani liderlerine körü körüne bağlanmayı hizmet kabul ederler.

“Bağ” anlamına gelen ‘ukâl’ ile ‘akıl’ Arapçada aynı kökten gelir. Dolayısıyla bağlı olmak icin akıl ve vahiy temel esastır. Bağımlı olanları ise motive eden kör bir taassubtur sadece.

Bağlı olanlar “Onlar sözün tamamını dinler ve en güzeline uyarlar” ayetindeki gibi akıl ve gönül insanlarıdırlar. Bağımlı olanlar ise “Onlar ahbarlarını ve ruhbanlarını rabler edindiler” ayetindeki gibi çok tehlikeli bir yolun yolcusudurlar.

Bağlı olanlar, davam insanlık için tasavvuruna sahip iken, bağımlı olanlar insanlık davam içindir gibi bir çarpık algıya sahip olduklarından şuursuz kalabalıklarına ve beton yığınlarına ve insan denilen gerçeği tercih ederler. Bağımlı olanlar, kafalarındaki hayali kişilikleri hayatlarındaki gerçekliklere tercih ederler.

Bağlı olanlar, sözün gücüne inanırlar bağımlı olanlar ise gücün sözüne. Onun için bağlı olanlar sözlerini, bağımlı olanlar ise seslerini yükseltirler.

Bağlı olanlar yüreklere ve akıllara hitap eden bir muâllim gibi bağımlı olanlar ise takım taraftarı mentalitesiyle hareket eden amigolar gibidirler.

Bağlı olanlar, kula olan itaat, Hakka ve hukuka olan itaatsizliğin başladığı yere kadardır diyen mümeyyiz bir kafaya sahip kimseler iken bağımlı olanlar Hakka rağmen bir itaat algısına sahiptirler. Onların itaaleride ilkesizlik ve omurgasızlık vardır.

Bağlı olanlar, yaşadıkları çağın aktif ve etkin bir öznesi bağımlı olanlar, kendilerini nispet ettikleri ideolojinin pasif ve edilgen bir nesnesidirler.

Bağlı ile bağımlı arasındaki fark aşk ile tutku arasındaki fark kadar derindir. Bağlı olanları aşk, bağımlı olanları tutku tarif eder. Bir müfessirin ifadesiyle tutku tutuklar lakin aşk özgürleştirir. Onun için bağlı olanlar, adayanlar ve adananlar, bağımlı olanlar ise harcayanlar ve harcananlardır.

Bağlı olanlar ayağı yere basan makul bir lider tasavvuruna sahiptirler. Bağımlı olanlarsa hayattan kopuk mahsus bir çarpık algının mağdurudurlar. Onlar liderlerine insan üstü nitelikler vererek onu hayatın dışına iterek imkansızlaştırırlar.

Bağlı olan, liderlerini hatasıyla sever ve başına taç eder ama onu beşeri özelliklerinden soyutlamaz. Zira onun tasavvurunda hata yapmak mukteza-i beşeriyet yani insan olmanın gereğidir. Bağımlı olanlarsa İmamet mitolojisindeki gibi masum lider algısına sahiptirler. Oysaki hatadan münezzeh olma sadece Allaha mahsus bir niteliktir.

Ebu Hanife: "Şayet ihtilafa düşerseniz ve ihtilafa düştüğünüz konuda size birileri delil getirirlerse ve onların getirdiği delil benim getirdiğim delilden daha sağlam olursa ve siz buna rağmen beni takip ederseniz benim yolumdan değilsiniz" diyerek şahsa değil delillere ve ilkelere bağlı olmanın ehemmiyetinin altını çizer. Onun için bağlılar tahkik etmeyi taklid etmeye tercih ederken bağımlılar bunun tam tersini yapmaya şartlanmışlardır.

Bağlı olanlar akıl ile vahiy arasındaki ilişkinin göz ile ışık arasındaki ilişkiye benzediğini bilirler. Göz olmadan ışık ve ışık olmadan göz anlamsız olduğu gibi aklı bloke olduğu takdirde vahyin idrak edilmesi ve diriltici bir mesaj olması imkan dışıdır.

Bağlı olanlar hatayı imha ve hatalıyı inşa etmeye çalışırlar. Bir hatasından dolayı bir kişinin ya da cemaatin veyahut siyasi bir fırkanın üstünü çizmezler. Pirincin içindeki taştan dolayı bir çuval pirinci çöpe atmak gibi bir israf içinde asla olmazlar. Ancak bağımlı olanlar asla pirincin içindeki taşı taş olarak görme eğiliminde olmadıklarından hem liderlerine hem kendilerine hem de etraflarına zarar verirler.

Bağlı olanlar fitne zamanlarında uzlaştırıcı, birleştirici ve inşa edici, pozitif bir misyon yüklenirler. Bağımlı olanlarsa kin ve adavete sebebiyet veren bir tarafgirlik içine girerek karşı tarafı imha edici bir tavır içinde olurlar.

Her inanç sisteminin, cemaatin, fırkanın, cemiyetin ve siyasi oluşumların bağlıları ve bağımlıları vardır. Hiç bir oluşum bütün bütün bağımlılardan ya da bağlılardan teşekkül etmez. Ancak bir cemiyeti yada fırkayı çıkarları için kullanan insanlar merkeze yakınlaştıkça o kimseler, daha kolay yönetebilmek için bağlı olanları pasifize ederek bağımlı olanları kullanmayı tercih ederler. Zira ikna etmek emir vermekten daha zahmetlidir.

Bu uygulama, kısa vadede pragmatik bir çözüm olsada uzun vadede hareketlerin gerilemesine ve kokuşmasına ve bir rant fırkası haline gelmesine sebep olacaktır. Bu durum, cemiyetler ve cemaatler için geçerli olduğu gibi siyasi oluşumlar içinde geçerlidir. Bu işin reçetesi bağımlıları tezkiye ve terbiye etmek ve bağlıların tasfiye edilmelerine müsaade etmemektir.

Bağlı olmak ve bağımlı olmak arasındaki fark, gündüz ile gece, hak ile batıl, rahmet ile zahmet, hizmet ile hezimet arasındaki fark kadar derindir.

-Bilgin Erdoğan
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

0 Yorumlar