Header Ads Widget

test banner

Müslüman Münferit Olur mu?

İlk yazı olduğu icin kendimi tanıtmak istiyorum: Ben Enes Gökçe. Evliyim. Penn State University'de Yetişkin Eğitimi/Yaşam boyu Öğrenme alanında doktora ögrencisiyim ve asistanım. MEB Bursiyeri olarak ABD'ye gelmiştim, 2016'da KHK ile ihraç edildim. ABD'de oldugum icin ihraç benim icin sorun olmadı. Ama TR'de çok fazla ailemden ve arkadaşlarımdan büyük sıkıntı yasayan çok kisi var.

Öncelikle sunu ifade etmek isterim, ABD'deki arkadaslarim ve ben TR'dekileri cok dusunuyoruz. Herkesin ailesinden, arkadaslarindan tutuklu olan insanlar var. Bu kadar sikintinin arasinda, asagida yazdiklarimi okuyunca, ne cabuk unutmussunuz TR'yi, kendi islerinize ne kadar cabuk odaklanmissiniz diye dusunmeyin lutfen.
Yazinin konusuna donus yapiyorum.
......................................................................................................
Gerek Islamiyet, gerek modern dunya degerleri birlikte calismayi, isbirligi yapmayi, topluluk olarak hareket etmeyi ciddi bir sekilde vurguluyor. Bu yazinin konusu, munferit (bireysel) olmak bu degerlerle celisir mi?

Her iliskide sinirlar olmali. Kisinin kendisine karsi bile sinirlari olmasini, hayasinin olmasini Islam dini cok yerde tavsiye etmistir. Ornegin, dus alirken bile ustunde birseyler olmasi, ustunu degistirirken kendi vucuduna bakmamaya dikkat etme. Sonra, evlilikte esler arasinda sinir olmali. Insanlar evliler diye birbirinin mulku olmuyorlar. Ciftlerin ayri ayri soz haklari olmali. Olmazsa, bu istismar edici bir iliski oluyor (abusive relation). Cocuklar ile ebevenyler arasinda sinir olmali. Cocuk ebeveynlerin mulku degil. Cocuklarin soz haklari olmali. Bir diger ifade ile, eger bireysellik olduruluyorsa, orda kotuye kullanma vardir, zehirlenme vardir, kullanilma vardir. Diger taraftan, tum bu iliskiler icerisinde birey halen birey olarak kalabiliyorsa, cok genis olan inanc gibi bir meselede elbet birey olarak kalabilmeli.

Munferit muslumana benim yukledigim anlam, hangi topluluk icerisinde olursa olsun, kendisi olabilendir. Kendisini sifirlamayan, topluluk ne derse ben oyum demeyendir. Ilkeleri olan, prensipleri olan; eger grup bu ilkelerle celisirse grupla ile zitlasmayi goze alabilendir. Dahasi, Joel Spring'in Liberatian Education'da dedigine benzer olarak, bulundugu gruptan ayrilmayi, kendi karakterinden birseyler kaybetme olarak gormeyendir. Bu benim cemaat ile iliskim icin bir kistasti kendime koydugum. Ayrilirsam kendimden, karakterimden birsey kaybetmis hisseder miyim diye sorardim kendime. Cevabim "evet" ise tehlikeli sulara girmisim demekti benim icin.

Universitede Hocamin fikrini kabul etmek zorunda degilim. Hocam da eger kendi inancina zit bir sey soylersem, benden kendi fikrine donus yapmami beklemiyor. Bununla birlikte farkindayim ki, bazi konularda yanlis dusunuyor olabilirim. Fikirlerimi topluluk ile paylasmali, mihenge vurmaliyim, dogruya ulasmak icin elestirileri duymaliyim. Aksi takdirde, kendime kapali bir dunyada gerceklikten kopuk bir bakis acisi gelistirme tehlikem var. Topluluk icerisinde olmayi kendi gelisimim acisindan kacinilmaz goruyorum. Kendi ifadelerimi degistirmeme ozgurlugum varsa, bu durumda halen bireysel olabilmisimdir.
Bu anlattiklarimin pratikteki karsiligi nedir, kendi tecrubemden ornek vermek istiyorum. Su an bunlari nasil uyguluyorum, bundan bahsedecegim.

Turkiye'deki olaylar burdaki arkadaslarimi da derinden sarsti. Herkes bocaladi, ne yapacagini, ne hissetmesi gerektigini sasirdi. Bununla birlikte uzun bir sure sonra, hayatin devam ettigini ve burda kendi ailemize, cocuklarimiza ve yasadigimiz beldeye karsi sorumluklarimiz oldugunu hissedip, yeniden bir toparlanma yapalim dedik arkadaslarimla. Ama bu sefer teoride bulunan ama hayata gecmeyen onemli presipleri uygulaya kararliydik. Bulundugum beldede, arkadaslarim ve ben cemaat gecmisi bulunan, cesitli seviyelerde sempati duyan veya duymayan insanlariz. Sayi olarak 8-10 aileyiz. Ilk olarak toplanti yapmaya karar verdik. Ama toplantiyi yonetecek birisi lazim oldugunu farkettik. Moderator ve sekreter sectik. (Lider degil!) Sonrasinda ilkelerimizi tartistik uzun bir sure (3 ay surdu yaklasik). Seffaflik ve hesap verilebilirlik ustune cok konusuldu. (Kadin erkek esit katilimi uzerine de bayagi konustuk). Bunlari kagit ustunde degil, gercek anlamda nasil saglariz diye cok tartistik. Yonetim bicimimiz olarak donem baskanligi belirledik. Su ana kadar kimse baskan olmak istemedi. Siraya bu yuzden bindirdik. Herkes 3 aylik sure ile donem baskani oluyor. Baskanin yetki olarak hicbir fazladan soz hakki yok. Kimse adina konusup, karar verme hakkina sahip degil. Kendinden baska kimseyi temsil etmiyor. Kimseden birseyi isteme hakkina sahip degil. Gorev olarak, sadece toplantilardan 1-2 gun once, tavsiye ettigi gundem maddelerini email atiyor ( sonra herkes tartisilmasini istedigi konuyu ekliyor) ve toplantilara moderatorluk yapiyor. Belki sorabilirsiniz, boyle bir baskanin altinda kimse is yapiyor mu diye. Evet, kimse istemedigi hicbirseyi yapmiyor! Yapmak isteyen yapiyor, istemeyen yapmiyor. Eger kimse istemiyorsa zaten diretmenin anlami yok, yapilmiyor o is.

TR'deki surecin etkisiyle uzun bir suredir dini sohbetler yapmiyorduk. Formatini degistirip, yeniden duzenledik. Sohbet icin her hafta birisi istedigi, kendi sectigi bir konuya hazirlaniyor ve yapiyor. Sohbetci abi yok. Misafir konusmaci olabiliyor arasira. Onu da cagirip cagirmayacagimizi kendimiz karar veriyoruz. Sohbetler tartisma seklinde oluyor. Sohbeti eden kisiyi otorite kabul etmiyoruz. O ne derse dogrudur, demiyoruz. Itirazlar, tartismalar cok oluyor; ve bunlar zenginlik katiyor sohbete.Her birey kendisini temsil ediyor, kendi bakis acisini paylasiyor. Farkli veya uc dusundugu icin kinama yok. Ogretim uyesi abiye, en genc arkadas rahatca itiraz edebiliyor.
Yazinin konusu, munferit musluman topluluk icerisinde nasil mumkun olur idi. Kendi tecrubemi paylasarak, topluluk ile birlikte iken munferit olma konusunda bir ornek verdim. Bir musluman toplumun icinde olmali ama bireysel tercihlerini ve fikirlerini muhafaza etme secenegi de her zaman cebinde olmali.

Eger celiski gordugunuz, tavsiye edeceginiz veya itiraz ettiginiz bir nokta varsa, paylasirsaniz okumaktan mutluluk duyarim. Celiskili oldugunu fark edemedigim icin tutarsiz dusuncelere sahip olabilecegimi kabul ediyorum!

Enes Gökçe
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Eski memleketim State College’da bu gibi girişimler olması sevindirici :)

    YanıtlaSil