Header Ads Widget

test banner

Umut


Mark Manson beğendiğim bir yazar. "Everything is F*cked: A Book About Hope" kitabında umudun paradoksundan bahsediyor Manson. Bu paradoks şu. Umut, bizi ileriye yönelik motivasyon verir ve hayatımıza anlam katar, ancak aynı zamanda bizi sürekli olarak tatminsiz kılar. Manson, sürekli olarak daha iyi bir şey ummak yerine, şimdiki anda iç huzur bulmayı öğrenmemiz gerektiğini söylüyor. Bu, ileriye yönelik hedeflerimizden vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmiyor; ancak, geleceğe dair umutlarımızı şu an sahip olduklarımıza değer vermeyle dengelemeliyiz. Manson’un, "sağlıksız umut" olarak adlandırdığı bir umut var. Bu, gerçekliğe ve mevcut duruma dayanmayan umut türü. Bu tür umut, gerçekçi olmayan beklentilere dayandığı için hayal kırıklığına ve yanılsamalara yol açıyor.

Bu teorik bahisten sonra pratiğe geçelim. Türkiye seçimini yaptı, meclisi Cumhur ittifakı aldı; ikinci turla Erdoğan %99 ihtimalle cumhurbaşkanı olacak. Bu elbetteki istediğim veya umut ettiğim bir sonuç değildi. Ama bu gerçekle yüzleşmem lazım. Seçim öncesinde muhtemelen toplumu iyi okuyamadığımdan gereksiz umuda kapılmıştım; farkında değilmişim ama, bir hüsnü kuruntu içindeymişim. Yapılan seçimin yanlış olduğunu düşünsem de saygı duyuyorum ve durumu kabul ediyorum.

Seçim sonuçlarıyla beraber sağlıksız umuttan, umutsuzluğa geçtim; ve bu, psikolojim için çok daha iyi. Tuzumun kuru olmasının verdiği ayrılacalığım, bana kenara çekilme imkanını veriyor; ve bu imkanı kullanmak doğrusu bence. Durum için üzülebilirim, ve kendimi bıraksam öyle yapacağım. Ama üzülmemin ne kendime, ne başkasına faydası var. O yüzden üzülmemeyi (en azından üzülmemeye çalışmayı) tercih ediyorum.

Daha önceden de yazmıştım; dünyayı değiştirmek istemiyorum diye, istediğim sadece çölde bir vaha diye. Ama kaptırdım yine kendimi ve dediklerimi yapmadım (çoğu zaman olduğu gibi). Şimdi tekrar hatırlatıyorum bunları kendime. Felsefeye dair, yaşama dair, bilince dair, Tanrı’ya dair “kendime notlarımı” sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Bir sonraki yazım Simone Weil ve fikirleri üzerine olacak.

-İsa Hafalır



author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

7 Yorumlar

  1. Ben de maalesef tuzu kuru olmayan biri olarak acıyı ve 2.sınıf olmayı kabul ederek yaşayacam. Kafama gelen her tekmenin hesabını değil ancak bir daha gelmemesini umacağım. Bana yapılan ve yapılacak her haksızlığa boyun eğerek ve kanıksayarak yaşayacam. Umarım bir gün huzur içinde ölürüm.

    YanıtlaSil
  2. Tuzu kuruluk... İşte Fetö yüzünden başına bir şey gelip hayatı mahvolanların bunu çok iyi anlaması lazım. Yıllarca ben ne yapıyorum ve kime ne için hizmet ediyorum diye sorguladın mı? Sana Allah ya da cennet diye satılan lafların sonunda senden neyini alıyorlardı? Yıllarca peşinde abi abla diye koşturduğunuz tiplerin egolarını neden şişiriyordunuz ve onlar için emeklerinizi ve zamanınızı neden bedava veriyordunuz? Hatta verdikleri üç kuruş paranın yarısını geri isterlerken hiç sorguladınız mı? Onlar yurt dışına gidiyor ben burada onların sponsoru oluyorum diye düşündünüz mü? Onlar vatandaşlık alıp dil öğreniyor çoluğunu çocuğunu garantiye alıyor ben onlara kulluk yapıp kıçlarını kaldırıyorum diye düşündünüz mü? Şimdi öküz öldü ortaklık bozuldu ve tuzu kuru olanlar tüydü kaçtı. Siz de dımdızlak ortada kaldınız! Yüzünüze bakan yok! Neden acaba? Peki ne yapıyorsunuz şu an Cevheri Güven ya da Emre Uslu dinleyip beddua mı ediyorsun? (Adam utanmadan KHKlılardan bana baskı geliyor diyor. Sanki onlar gibi provakatörler bunlara sebep olmamış ve gece gündüz bu insanların enerjisinden beslenmiyormuş gibi.) Hala sana satılan ve pazarlanan kötülük senaryolarından medet mi umuyorsun? Hala böyle tiplere abi falan diye mesaj mı atıyorsun? Kimsenin ajandasına hizmet etmemeyi öğrenene kadar ve kendi hayatının sorumluluğunu alana kadar tuzunuz kuru olamayacak. Kuşla böcekle uğraşın dağda bayırda gezin. Kendi hayatınızı yaşayın. Artık oyunuzu kime vermeniz gerektiğini söyleyen manipülatörlerden uzak durun. İnsan ne derse kendine edermiş...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ikinci entriyi giren arkadas azicik komik duruma dusmus, kendisini ustten gorup gene baskalarina akil vermis, kimden uzak durmasi gerektigini ust perdeden soylemis. Bos ver arkadas demek gerek kendisine, herkes istedigi gibi yasasin, kendi hayatini, kimden uzak duracagini kime yakin olacagini kendisi secsin, isteyen istedigini dinlesin, isteyen istedigine zamanin ve parasini versin. Suc islemedikce mudahele etmesek ne de guzel olur insanlara, zaten sadece zalimlerden azicik daha az zulum gorerek (keske hic olmasa ama o sanirim mumkun degil, hele bizimki gibi bir ulkede) biraz da olsa huzur icinde olelim diyene yuklenene ne demek gerek bilemedim.

      Sil
    2. Ümitlerinizi bağlayıp gece gündüz koşturduğunuz Kılıçtaroğlu da Amerikadaki Fetö diyo naber? Cevheri ve Emre abilerinize bir ara haber verirsiniz artık. Sanmıyorum ama belki düşünürler kimin için mafyacılık oynadıklarını!

      Sil
    3. neyin kafası lan bu? eski şakirtler içip içip osmanlı ocaklarından eski abilerine sövüyor sanırım. olum burda kimsenin kimseye umut bağladığı yok lan. sen yanlış yerdesin. bahsettiğin abilerinin tivıtır hesabı vardır, git bak onlara yaz. deli mi ne

      Sil
  3. https://twitter.com/Abdullah_dkul/status/1659150451986636800?s=20
    RTE seçimi kazanmadı ÇALDI nasıl mı çaldı okuyun ...

    YanıtlaSil