Header Ads Widget

test banner

İyisiyle Kötüsüyle Hizmet Hareketi: Dr. Jekyll ve Mr. Hyde


Bence, Cemaat 1400+ senelik İslam tarihi boyunca, tüm İslam coğrafyasından çıkan potansiyeli en yüksek oluşum idi. Mensuplarının büyük çoğunluğunun melekler kadar temiz insanlar olduğunu şahsen gözlemledim. Bu güzel insanlar, başkaları için kendi nefislerinden vazgeçen, günümüzün bencilliği yerine fedakarlığı seçen, kendilerini dini ve fenni ilimler açısından yetiştirmeye çalışan vatansever insanlardı. Bu insanlara yaraşır şekilde hizmetin müthiş bir dünya vizyonu vardı. Gel gör ki saçma sapan sebepler yüzünden bu potansiyel nerede ise yok edildi. Cemaatin küllerinden tekrar doğması bence bazı konularda kendisi ile yüzleşmesi ve yanlışlarından tamamen arınmasına bağlıdır. Bu kapsamda aşağıdaki sorulara cevap aranmalıdır. Bu haraketi tanıyan herkesin aşağıdaki soruları yanlışları ve doğruları ile irdeleyip Cemaat gönüllülerinin gündemine getirirmesinin büyük bir hizmet olacağını düşünüyorum. 

1. Cemaat, ÖSYM, KPSS, Polis/TSK/Yargı/Kurum Giriş sınav sorularını çalmış mıdır? Bu uygulama hizmet prensipleriyle nasıl açıklanabilir? Başkaları da çalıyordu cevabı sizce Cemaati temize çıkarır mı? Veya soru çalma olaylarının sistematik olmayıp, çok az yerde, sadece kişilerin hatalarından kaynaklanan, Fethullah Gülen'nin lanetlediği bir olay olduğu sizce ne kadar gerçeği yansıtıyor? Olayın dini/ahlaki yönünü bir kenara bıraksak bile, Türkiye'de yegane düzgün çalışan ve halkın hakkaniyeti konusunda çok hassas olduğu merkezi sınavlarda nasıl böyle bir uygulamaya tevessül edilir? Şu anda Türkiye'deki en aptal, en tembel öğrenci bile başarızlığını samimiyetle Cemaatin soru çalmasından bilmektedir. Soru çalmalardan Fethullah Gülen'nin haberi yok mu idi? Soru çalmalarının yandaş medyasının köpürttüğü ölçüde yaygın olmadığı bariz ama sizce hiç olmadığını veya sistematik olmadığını iddia etmek (eğer aldatmaca değilse) saflık değil midir?

2. Cemaat, kamu ihalelerinin, kamudaki etkisini kullanarak, kendi şirketlerine veya işaret ettiği diğer şirketlere verilmesini sağladı mı? 

3. Cemaat, serbest piyasada çalışan firmalara “himmet” vermeleri için "mobbing" yaptı mı? Bu psikolojik baskı şeklinde olabileceği gibi potansiyel iş bağlantıları sunma, kamu ihalelerinde pay verme, kamu denetimleri ile korkutma/kurtarma gibi somut uygulamalar şeklinde de olabilir. Piyasadaki şirketler neden korkularından himmet verir hale geldiler? Bu biraz PKK'nın kürt işadamlarından aldığı haraç olayına benzemiyor mu? Aynı şekilde Cemaat, kamu kurumlarına girmesine yardım ettiği kişiler ile himmet pazarlığı yapmış mıdır veya bu kişilere himmet vermeleri için mobbing yapmış mıdır?

4. Cemaatin, kilit pozisyonları ele geçirdiği kurumlarda diğer cemaat, tarikat ve yapılara adeta hayat hakkı tanımadığı iddiasında önemli ölçüde doğruluk payı yok mudur? Bazı kurumlara Cemaatci olmadan girmenin nerede ise imkansız hale geldiği bilgisi sizce yanlış mıdır? Cemaat kamu kurumlarının personel ve bilişim birimlerini neden ele geçirmeye çalışmıştır? Bu durumu Altın Nesil prensipleri ile nasıl açıklarsınız?

5. Cemaat, başbakan gibi üst düzey devlet görevlilerini, onların ailelerini, hatta mahremlerini dinletip, kayıt altına aldı mı? Bunu yapan bir yapının illegal olarak nitelenmesi sizce yanlış mıdır? Siz başbakan olsaydınız, sizi ve mahreminizi dinleyen bir yapıyı (hukuka uygun şekilde) devletten tasfiye etmek için elinizden geleni yapmaz mıydınız? (Not: Recep Tayyip Erdoğan'ın hukuksuz, acımasız, kindarca, ahlaksızca, münafıkça yapmasından bahsetmiyorum.)

6. Fethullah Gülen, 17/25 olaylarının arkasında Cemaatin olmadığını veya 15 Temmuz olaylarına karışan Adil Öksüz'ü tanımadığını iddia ederek aklımızla dalga geçmiyor mu? Kafasındaki zorlama teviller söylenilenleri yalan olmaktan çıkarır mı? Yoksa hizmet hareketine/mensuplarına gelecek zararları önlemek için şerrin küçük olanını, yani yalan söylemeyi mi tercih etmektedir? Yalan söyleyen dini bir hareket lideri takip edilmeye layık mıdır? Said Nursi'nin benzer durumlarda, örneğin mahkemelerde, yalan söylediğine dair örnekler var mıdır? Eğer tevil işine girersek, yolun sonu Hayrettin Karaman'ın verdiği fetvalar gibi her türlü yanlışa göz yummaya gitmez mi? Cemaat'in, tedbir ve dava kavramlarını kullanarak çokça yalan ve takiyyeye tevessül ettiği iddası yanlış mıdır? Yalan ve takiyye mahremler tarafından kurumsal hale getirilmemiş midir?

7. Eğer Cemaatin amacı devleti ele geçirip rejimini değiştirmek değilse neden paralel bir devlet yapılanmasına gitti? Zira devletteki her birimin Cemaatte bir imamı var. Askeri veya başka vesayetlerden olumsuz etkilenmemek için Cemaat mensuplarının kendilerini gizlemeleri belli ölçüde anlaşılabilir olsa da bu derece kapsamlı ve girift bir yapılanmayı nasıl izah edebilirsiniz? 2000'lerden önce tedbir kavramı bir nebze anlaşılabilir, ama ortadaki devasa yapıyı sadece tedbir ile izah etmeye kalkışmak çok naif değil midir? Önceleri kadrolaşma, kendine gelecek zararları engellemeye matuf iken zamanla devleti (dolaysıyla gücü) ele geçirmeye dönüşmedi mi?  

8. Eğer Cemaatin gücü ele geçirip devleti istediği şekilde dizayn etme benzeri emelleri varsa, ki bütün yalanlamalara rağmen tüm somut deliller ne yazık ki bu istikamettedir, Fethullah Gülen bunu takipçilerine beyan etmesi ve onların “olurlarını” alması gerekmez mi idi? Cemaatin böyle bir emeli olmasa bile, yukarıdaki sorularda altı çizilen ve yanlış olduğu şüphe götürmeyen işlere tevessül edilirken, Cemaatin mensuplarından “olur” alması gerekmez mi idi? Fethullah Gülen'in “Ben 17/25'i yapan polislerin bilmem kaçta birini bile tanımam” gibi topu taca atan veya “(15 Temmuza karışanları kastederek) bu işleri yapanlar hizmete ihanet etmiştir” gibi kendini aklayan açıklamaları sizce ne kadar inandırıcı?

9. Sizce Cemaat gibi dini yapıların şirket kurarak özel sektördeki diğer şirketler ile rekabet etmeleri (tamamen iş ahlakı/hukuk sınırları içinde kalsaydı bile) ne kadar doğrudur? Türkiye gibi özel sektörün oldukça dar ve gelişmemiş olduğu bir ülkede böyle yaparak diğer firmaları ve onların arkalarındaki güçleri karşınıza almış olmuyor musunuz? (Bu soruda sadece kendi ihtiyaçları için kurulan ve piyasa ile rekabet etmeyen şirketler kastedilmemektedir). Sonra Bank Asya gibi hizmet şirketlerini kurtarmak sanki dinin bir parçası haline geliyor. Ayrıca insanları, para, mevki ve kadınla imtihan noktasına getirmemek lazım değil midir? Zira ne kadar mübarek olurlarsa olsunlar çoğu kaybeder. Bank Asya üst yönetiminin rüşvet aldığı veya kendilerine ballı ayrılma paketleri ayarladıkları iddia edilmektedir. 

10. Cemaat imamlarının, kendilerinde, bakan, vali, başkan vs. gücü vehmetlerine hangi devlet müsade eder? Hayatında hiçbir iş becerememiş, lise mezunu bile olmayan, Cemaat içinde eskiden beri var olma dışında hiçbir vasfı olmayan bazı üst seviye imamlar ile herkesin tanışma ve işlerini çözmek için sıraya girdiği bir Türkiye ne ölçüde savunulabilir? Bu paralel devlet yapılanması değil midir ve buna hangi ülke müsade eder?

11. Cemaatin büyümek için çok çaba sarfettiği ve bu konuda çok stratejik davrandığı yadsınamaz. Örneğin, akıllı çocuklara el attı veya parası olan esnaflara önem verdi. Gerçek bir eğitim hareketi olsa idi, sadece reklamını yapabileceği üstün yetenekli kişilere yatırım yapmaktan ziyade, her seviyedeki öğrencinin eğitimini ilerletmek için çaba sarfetmesi gerekmez miydi? Sonuçta sosyal yardım hareketleri, eğitimsiz veya  görece daha az yetenekli olanlara yardım etmeli değil midir? Aksi takdirde eğitim hareketinin ötesinde emelleri olduğu sonucu çıkmaz mı? Aynı şekilde etkili makamlarda olan bürokratlara veya zenginlere özel ilgi İslamın hangi prensipleri ile bağdaşmaktadır. Durumu kötüleştiği için himmet veremeyen esnaflar veya makamından olan bürokratlar el üstü tutulmayınca hizmet hareketine nasıl bakmışlardır? Gözleri görmeyen bir kişiye yaptığı muameleden dolayı Hz. Peygamberin bile Kuran'ı Kerim'de uyarıldığı düşünüldüğünde hizmet hareketinin insanlar arasında zeka seviyesi, zenginliği, makamı, kısaca kendisine potansiyel yararlılığına göre ayrımcılık yapmasını nasıl izah edersiniz?

12. Cemaat, insanların veya mensuplarının ahlaki gelişimi için ne kadar çaba sarf etmektedir? 70-80'li yıllarda hizmet hareketine dahil olan insanların hayatlarında (genel olarak) olumlu değişimler olduğu iddia edilebilir. Ancak 2000'ler sonrası hizmet hareketinin, mensuplarının, dini ve ahlaki hayatının ilerletilmesi için (basit söylemlerin dışında) ciddi bir çaba sarf ettiğini düşünüyor musunuz?  Hizmet hareketinin hiyerarşisinin daha çok kurumlara insan sokma, daha çok parayı kontrol etme gibi keyfiyetten daha çok kemiyete önem verdiği iddiası ne ölçüde doğrudur? Fethullah Gülen'nin söylemde keyfiyeti öne çıkarıp, pratikte ise kemiyetin önce çıkması, Fethullah Gülen'in iki yüzlülüğünü göstermez mi? Excel abiliği neyin dışa vurumudur?

13. Eğer Fethullah Gülen mahrem hizmetler ile hizmetin gerisi (vitrini) arasında bir tercih yapmak zorunda kalsaydı sizce hangisini tercih ederdi? Hizmetin görünen yüzünün, dışarıdan bakanlar için mahrem hizmetler için bir örtü, hizmet mensupları içinse mahrem hizmetleri meşrulaştıran bir araç olabileceğine ihtimal verdiniz mi? Sizce, Fethullah Gülen için, gerçek hizmet, mahrem hizmetler midir yoksa hizmetin eğitim/irşad yüzü müdür? 

14. Hizmet hareketi, Amerika'nın truva atı veya Pegasus casusluk yazılımı olabilir mi? Bu sayede derinlemesine giremeyeceği İslam coğrafyasına nüfuz ve onları kontrol edebilme yeteneği kazanma ihtimalini nasıl değerlendirirsiniz? ABD her ne kadar hukuka saygılı bir ülke olsa da Fethullah Gülen hakkındaki çeşitli hukuki argümanları bahane ederek Türkiye'ye iade edebilirdi. Fethullah Gülen'i Türkiye'ye vermemesinin sebepleri ne olabilir? Unutmayalım en demokratik ülkeler bile ulusal çıkarları gerektirdiğinde kendi vatandaşı olmayan birisini Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerini bozmamak adına iade eder. Etmiyorsa, arkasında hukuk veya insan hakları ile izah edilemeyecek bir sebep olduğu varsayımı yanlış mıdır? Amerika'nın Fethullah Gülen hareketinden çıkarı nedir? 

15. Said Nursi hazretlerini takip ettiği iddia edilen Fethullah Gülen neden yurt dışına kaçmıştır? Said Nursi de yurt dışına çıkabilirdi ama çıkmadı. Neden? Hz. Peygamberimiz elbette hicret etti ama O'na Allah tarafından izin ve emir verildi. Fethullah Gülen'e bu konuda Allah'tan gelen bir ilham mı vardır? Maddi planda, Fethullah Gülen ve üst düzey abiler, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yapacağı işkencelerden korkuyorsa, kendilerini tehlikeye atmayan bu kişiler nasıl bir adanmışlık ruhundan bahsedebilir ki? Eğer işkenceler neticesinde bu kişilerin söyleyeceği ve hizmete zarar verebilecek hassas konulardan çekiniliyorsa, zaten halk nezdinde hizmet alacağı zararı almış, daha kötüsü ne olabilir ki? Hem yanlış iş yapmadılarsa neden çekiniyorlar? Bu üst düzey abilerin kaçması Recep Tayyip Erdoğan'ın gazabının alttaki herşeyden habersiz din hizmeti yapan masumlar üzerine çekilmesine sebep olmamış mıdır? Bunu bile bile nasıl kaçtılar? 5-10 üst düzey kişinin hayatı yüz binlerin hayatından daha mı değerli? İdelojisi savunmak için hayatını vermeye yanaşmayan, onun yerine yüzbinlerce takipçisini ateşe atan, bir lider takip edilmeye değer midir? İslam davası için gerekiyorsa ölmek şehitlik değil midir? Eğer hizmetin varlığı için Fethullah Gülen ve üst düzey abilerin var olması gerektiği iddia ediliyorsa, (Allah gecinden versin) onlar vefat edince, hizmet hareketine ne olacak? Hizmet bir hareket ise, liderden bağımsız olup kurumsallaşması gerekmez mi? Mensuplarını arkada bırakıp kaçan lider olur mu? Peygamberimiz hicret etti ama tüm müslümanlardan önce değil!

16. Cemaat gönüllüleri bu kadar belaya maruz kalmış ve pek çok itham altında iken Fethullah Gülen neden suskun durmaktadır? Bir kaç dergide çıkan konuyla doğrudan  ilgisi olmayan kaçamak cevaplar ile dobra dobra ithamlara yanıt aynı şey midir? Bize “şu şu ithamlar yapılıyor (buradaki sorular gibi), alnımız ak, bunların cevapları da şunlardır” neden demiyor/diyemiyor? Bu sorulara cevap vermesi uygun değilse bile, neden "bu soruların hepsine verilecek cevabımız vardır ama şu anda söylenmesinde fayda mülahaza etmiyoruz" denilmemektedir. Allah'tan mucize mi bekleniyor? Fethullah Gülen ve üst yönetim olanlardan hiç kendilerini sorumlu hissediyor mu? Hizmet hareketini kutsamak şirk değil midir? Esas olan insan değil midir?

17. Bilindiği üzere Cemaatte bazılarının Fethullah Gülen'in Mesih veya Mehdi olduğuna yönelik inanışları olduğu dair iddialar vardır. Kendisinin şu anda Hz. İsa'nın doğum yeri olduğuna inanılan "Bethlehem" isimli kasabanın hemen yanında bir çiftlikte kalması veya Türkiye'de ender kullanılan isimlerden olan Mesih isminin Fethullah Gülen'in kardeşlerinden birisinin resmi ismi olması bu inanışa benzin döküyor. Kendisini seven insanların şirke düşmesini engellemek için neden bu iddiaları açık ve net şekilde yalanlamamaktadır? Yarım ağızla söylenmiş sözleri kasdetmiyorum. Açıkça neden "Ben ne Mehdi'yim ne de Mesih'im. Benim hakkımda böyle düşünen insanlar büyük günaha düşerler. Sakin böyle bir yanılgıya kapılmayın". Çok mu zor böyle bir açıklama yapmak? Yoksa kendisine addedilen bu mistik hava hizmetin işine mi geliyor? İnsanların imanını tehlikeye atmak adına böyle bir yanılsamaya neden izin veriliyor?

18. Fethullah Gülen, videolarında bazen “ileride şöyle şöyle olacak; şunları bunları göreceksiniz” türünden geleceğe dönük gizemli ifadeler kullanabilmektedir. Sanırsınız ki bazı gaybi bilgiler kendisine bildirilmiş. Bu mistik ifadeler takipçilerinin onu kendilerinden daha yukarıda, Allah'ın sevgili bir kulu, tabiri caizse ermiş bir vazifeli olarak görmelerine yol açıyor. Bu toplum psikolojisini Fethullah Gülen bilerek mi kullanmaktadır yoksa kendisinin böyle sanrıları mı vardır? Mesela bir keresinde kalabalık  bir sohbet sırasında çaktırmadan ortama esans/koku sıkarak bir nevi cennetten gelen ferahlama/koku havası vermeye çalışan “aşağılık” bir abi duymuştum. Kişisel düzeydeki bu aldatmalar acaba yukarıdakilerin gizemli bir hava oluşturma çabalarının yereldeki  yansımaları mı? Bu tip ucuz şarlatanlıklara bu kadar eğitimli cemaat tayfası nasıl düşüyor? Hz. Peygamberin dahi gaybi bilmediği yerde Fethullah Gülen'in bu sözleri eğer aldanmışlık değilse şarlatanlık değil midir? Mesela hani Recep Tayyip Erdoğan ve avanesi "hazana maruz yapraklar gibi savrulup gidecekler" idi? Elbette geçmişte onlarca kurumdan akan istihbari bilgilerle beslenen bilgi havuzundan ileriye yönelik tahminler yapmak  ve bunları sanki ermiş bir hocaefendi edasıyla mistik ifadelerle pazarlamak mümkündü. Şimdi niye çıkıpta birşey söyleyemiyor veya söyledikleri şeyler neden (geçmişteki gibi) çıkmıyor? Fethullah Gülen ya insanları aldatıyor, ya kendi aldanmış, ya da Allah'ın ilham olarak verdiklerini aktaran bir Allah sevgilisi. Sizce hangisi veya dördünce bir seçenek var mı?

19. Cemaat üst yönetimi, yanlışlara işaret edenleri, üst yönetimi hesap vermeye davet edenleri, veya yapılanları irdeleyenleri neden ya “şimdi sırası değil, düşman bıçağı boğazımıza dayamış kesecek, önce yaraları saralım, sonra elbette yanlışları düzeltiriz” diyerek önlerini kesiyor ya da “ahiretin yok olur”, “kazanma kuşağında kaybedenlerden olursun” diyerek korkutuyor? Hadi bir iki sene “şimdi muhasabe sırası değil” diyelim, 5 sene geçti. Bütün üst yönetimin vefat etmesi mi beklenmelidir? Cemaatin iyiliği için yapıcı eleştirileri getiren, Ahmet Dönmez, Sevgi Akarçeşme, Mahmut Akpınar, İsmail Sezgin, Halit Esendir gibi kişiler neden dinlenmez ki? Bu kişilerin art niyetli oldukları mı düşünülüyor veya bilmedikleri/kaçırdıkları kısıtlar mı vardır? Yenilenmeye ve yapıcı eleştiriye açık olmayan bir cemaat yardımı hak ediyor mudur?

20. Cemaat, iç haberleşme için Bylock isimli programı tercih ettiği görülüyor. Madem bu program kullanılacaktı, güvenlik açısından neden işin uzmanı olan kişilere danışılmadı? Cemaat mensuplarını önemli ölçüde deşifre etme potansiyeli olan bu uygulama nasıl Keynes ve Candelen gibi geçmişi şaibeli ve güvenilmez kişilere emanet edildi? Sunucular neden MİT'in çok rahatlıkla erişebileceği ülkelerde tutuldu? (Eski doğu bloku ülkelerinde bir miktar para ile legal/illegal herşeye ulaşmanın mümkün olduğu bilinmektedir). Kullanımı biten mesajar, yani karşı tarafa aktarılan, mesajlar ve mektuplar neden hala sunucularda tutulmaya devam etti? Cemaat, MİT erişiminden haberdar olunca, soruşturmaları sulandırmak için, Bylock'u neden tüm Cemaat tabanına yaydı? Bu mahremleri korumak için tüm Cemaatin ateşe atılması değil midir? Cemaat tabanını bu işe bulaştırmayacak atmayacak alternatif teknik çözümler pekala mümkün iken bunlar neden düşünülmedi?

21. Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen arasındaki ilişkiyi 80'li yılların TRT çocuk şarkısı "bir köprüde karşılaşmış iki teke"ye benzetenler var. İkisi de çok inatçı ve durdukları noktadan zerre miktar geri adım atmıyorlar. Arada ezilenler ise milyonlarca masum. Recep Tayyip Erdoğan'ı anladık ama Fethullah Gülen nasıl bu kadar zalim olabiliyor? Fethullah Gülen bu güç savaşı kaybedildiği zaman mensuplarına ne olabileceğini hiç düşündü mü? Fethullah Gülen milletin canıyla malıyla nasıl böyle bir kumar oynar? Diğer taraftan  hani risalelerde Said Nursi haklı olana ceza vermişti, zira haksız olan "laftan anlamayacak bir cahildi" ve daha çok problem çıkaracaktı. Bazen kaybet-kazan stratejisi, kaybet-kaybet stratejisindan daha iyidir zira ikincisinde iki tarafında ölümcül yara alma ihtimali fazladır. Bu nedenle hayvanlar aleminde bile kaybet-kaybet stratejisine çok az rastlanır. Fethullah Gülen 17/25 Aralık hatta 15 Temmuz olaylarından sonra hükümetle anlaşma için neden ciddi bir çaba sarfetmedi? Fethullah Gülen'in özür dilemesi Meriç'te şehit olan yavrulardan daha mı önemli? 

22. Etnik kökeninden, oy verdiği partiden, dünya görüşünden, dininden ve mezhebinden bağımsız olarak nerede ise Türkiye'deki bütün gruplar Cemaatten nefret ediyorlar. Evet, korkularından seslerini çıkaramasalar da suçsuz yere "cemaatin suçlarını" yüklenen mağdurlara acıyan pek çok kişi vardır ama bunlar bile "cemaat" kavramından ve "üst yönetiminden" iğrenir haldeler. Bu durumu sadece yandaş medyanın propagandaları ile veya rakip cemaatlerin/tarikatların çekememezlikleriyle açıklamak ne derece doğru olur? Neden HERKES nefret ediyor? Acaba diğer insanlara hayat hakkı tanımadığınızdan olabilir mi? Acaba diğer şirketlere göz açtırmadığınızdan veya himmet haracına bağladığınızdan olabilir mi? Acaba merkezi sınavlarda soru çalarak insanların geleceklerini çaldığınızı düşünmelerinden olabilir mi? Acaba milletin her türlü mahremini dinlemenizden olabilir mi? Acaba hükümetle anlaşma yaptığınız konularda bile hükümetin arkasından iş çevirerek onları kandırmanızdan olabilir mi? Acaba eğitim kisvesi altında sadece işinize yarayacak kişilere el attığınızdan, toplumun genel eğitim seviyesinin sizi pek de ilgilendirmediğinden olabilir mi? Acaba artık sizin için yararlılığı bitmiş insanları buruşturup atmanızdan olabilir mi? Acaba eğitim, diyalog gibi şekerlemelerin altında yönetimi ve gücü ele geçirme hedeflerinizden olabilir mi? Acaba gücü ele geçirdiğiniz alan ve zamanlarda hoyratça ve adaletsizce tavırlarınızdan olabilir mi? Acaba göz göre göre yalan söylemenizden olabilir mi? Acaba insanlara kumpas kurup, sahte raporlar üretip, onları hapislerde çürüttüğünüzden olabilir mi? Acaba sevmediğiniz/istemediğiniz insanların önünü iftira veya kumpaslarla kesmenizden olabilir mi? Acaba yolsuzluklar gerçek olsa da bunu bir bahane olarak kullanarak seçilmiş hükümeti 17/25 yargı darbesi ile düşürmeye çalışmanızdan olabilir mi? Acaba tabandakilerin dünyanın en özverili adanmışları olmalarına rağmen toplamda dünyanın en makyavelist (fırsatçı, sömürücü) cemaati olmasından olabilir mi? Acaba kendinizi her türlü oluşumun üzerinde gördüğünüzden olabilir mi? Yani sadece 15 Temmuz olayları mı zannediyorsunuz? Veya Tayyip'in veya Hakyolcu'ların çekememezliği mi? Yoksa zaten halktaki birikmiş nefretin müthiş bir manipülatör olan Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz olaylarını kullanarak kanalize etmesinden midir?

Her ne kadar yukarıdaki soruların Cemaat eleştirisi gibi algılanma potansiyeli olsa da amacım kesinlikle menfi değildir. Cemaat, her türlü eksikliğine rağmen, İslam dünyasının çıkardığı vizyonu en geniş, en makul, en modern ve başarı şansı en yüksek olan yapıdır. Fethullah Gülen'in (çevresindekilerin hepsi degil ama)  kendini İslam idealine adamış, (siyasi emellerini çıkarırsak) düzgün bir lider olduğundan çok şüphem yok. Ancak doğru sorular sorulmaz, taban bunların cevaplarını talep etmezse, gelecekte aynı yanlışlar ile yeni felaketlere gebe kalınır. Zaten Cemaatin aldığı darbe o kadar ağırdır ki kendini yenilemeden varlığını devam ettiremez. Sadece körü körüne, daha doğrusu duygusal bağlarla bağlı insanların devam ettiği ve gittikçe küçülen ve marjinelleşen bir külte dönüşür. Cemaat, aldığı bu hezimeti bir fırsata çevirmek istiyorsa, kabuk değiştirmeli, artık fonksiyonunu yitirmiş yapılarını usulünce tasfiye etmeli, tüm dünyaya hizmet etme vizyonuna göre kendini yenilemelidir. Cemaat bu değişimi yapabilir mi? Eğri oturup doğru konuşursak, Cemaat nihayetinde Fethullah Gülen'in aurasından gücünü alan, hiyerarşik, anti-demokratik, gizemli ve kapalı bir yapı. Buradan şeffaf, demokratik bir STK'ya geçiş hayal derecesinde zor mu acaba? Herşeye rağmen İslam dünyası adına elimizdeki en iyi alternatif yine de Cemaat. Tekbir getirerek orman yangınlarını söndürün diyen Cübbeli akla gelince "Her türlü yamukluğuna rağmen iyi ki (Fethullah Gülen) Cemaati var" diyorsunuz. Kısaca bunları sorgulamak ne hainlik ne de hizmet karşıtlığıdır. Aksine en büyük hizmet-severliktir. Lütfen hizmete sahip çıkalım. Şu anda hizmete yapılacak en büyük iyilik koyun olmamak, sorumluluk bilincinde olmak, yanlış hedefleri / uygulamaları / aşırılıkları ve şarlatanları / menfaatçileri / nefsine yenik düşmüşleri / güce tapanları / satılmışları / liyakatsizleri temizlemektir. Ama dürüst olalım. Amaç doğruyu aramak olmalı, propaganda yapmak, insanları kandırmak, şunun veya bunun tarafını tutmak olmamalı. Diyalektik yaparak tüm sorulara insanların çoğunu ikna edebilecek cevaplar ben dahi verebilirim ama dürüst olmaz. Sonuçta Allah doğru ise, ancak doğruluk ve dürüstlük bizi O'na çıkaracaktır, şu cemaat veya bu kişi değil.

-Social Media


author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

8 Yorumlar

  1. Harika bir yazı.
    Bence asıl problem daha derin, geleneksel islam anlayışı.

    Cemaatin hedefi bellidir, risalelerde yazar, hedef asrı saadet tipi Şeriat, Dünyada hilafet.

    Cemaate göre, aslında geleneksel islama göre, demokratik laik düzen bir küfür sistemidir. Bu düzeni yıkmak farzdır, kafirlerle savaştır.

    Bu savaşta ne soru çalmak ne gizlenmek ne ihaleleri kapmak ne devleti ele geçirmek, ne de aleviler solcular gibi kafir grupları ezmek yok etmek yanlıştır.

    Bu savaştır, ama güçleninceye kadar takiyye yapılır.

    Geleneksel islama inanan bir mümin aslında farklı düşünemez.
    Hem müslüman hem demokrat olduğunu söyleyen ya yalancıdır, ya da ne islamı ne demokrasiyi bilen bir cahildir.

    Biraz kuran ve hadis tercümesi okuyan anyayı konyayı görür.

    Daha önce de yorumlarımda yazdım, sorun cemaat veya Gülenin yorumları değildir, sorun geleneksel islam anlayılışıdır.

    Samimi ve şurlu bir müslüman başka türlü davranamaz, ya işid gibi açıktan ya da cemaat gibi gizliden bu kafir düzeniyle ölümüne savaşmak zorundadır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. +1 geleneksel fazla yalnız. kuran hadis ortada. islam tamı tamına böyle bişey. kabullenmek zor ama o da sadece bir zaman meselesi...

      Sil
    2. Söylediklerinizde doğruluk payı yok değil ama olayı fazlaca basite indirgemisiniz.
      Hem demokrat hem de müslüman olmak İslam prensipleri ile çelişmez
      Dini, Kur'an veya hadisleri bilmediğimi iddaa etmeyin.
      Geleneksel yorum sorunlu diyorsunuz. Bu doğru anacak geleneksel yorum dahi yekpare değil.
      Hadisleri tamamen doğru kabul eden yorumlar sorunludur.
      Dinin ruhunu ve bütününü dikkate almadan ve bağlamından çıkarılarak yapılan yorumlar sorunludur.
      Derinlemesine düşünülmeden "peygamberimiz şöyle böyle yaptı", "bak Kuran X:Y böyle diyor" şeklindeki yorumlar sorunludur.

      Sil
  2. 14. madde cemaatin özü.

    YanıtlaSil
  3. Butun siraladiklarinin oncesinde cemaat bunyesindeki insanlarin melek gibi oldugunu soylemek tezat degil mi?
    Yazar muhtemelen kotu isleri yapanlarla meleklerin ayri oldugu varsayimina dayaniyor. Bu kismen dogru olsa da, nereye kadar dogru?
    Bugun yapilan isler ortaya cikmis gorunuyor, yazar da bunu gorenlerden. Peki devam eden cemaat yapilanmasini ve buna hala insanlarin resmi ses cikarmamasini nasil izah ediyor, bu kisilerin melek oldugunu da hesaba katarak sormak gerekirse.
    ~selim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. """Peki devam eden cemaat yapilanmasini ve buna hala insanlarin resmi ses cikarmamasini nasil izah ediyor, bu kisilerin melek oldugunu da hesaba katarak sormak gerekirse.""" diye sorulmus....

      Yazar melek demiş. Bence yerinde bir benzetme
      Zira melekler sorgulamazlar. Cemaat gönüllüleri için de bu ifade doğrudur.
      İyilik düşünen insanlardır, genel olarak iyi işler peşinde koştururlar, ama SORGULAMA alışkanlıkları, kültürleri yoktur.
      Bu muhafazakar camia için genelde böyledir.

      Sil
  4. Birebirde hepsi kanatlı melek. Ama bir araya geldiklerinde organize suç örgütü... Çünkü bir araya gelmeden kapı girişinde beyinleri çıkarıp ayakabılığa koyuyorlar... Abiler ne dese farzdır diyorlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki hususu unutmamak lazım.

      Cemaat mensupları gökten inmedi; Bu ülkenin çocukları... Toplumda varolan her türlü sosyal hastalıktan onlar da nasibini almıştır. Türkiye'de hiçbir dini yapı aklı yeterince kullanmaz ve sorgulama yapmaz.

      İki, yanlış işlere bulaşanlar cemaatin üst kadrosu ve bunları sorgulamayan hiyerarşidir. Tabanın ibadet tabakası olarak betimlenmesi büyük ölçüde doğrudur.

      Yanlış iş yapanlar sayıca çok azdır ama bu küçük fakat etkili ekip büyük yanlışlara imza atmışlardır. Cemaat mensupları da en az sizler kadar bu hatalı işlerden muzdariptirler.

      Sil