Header Ads Widget

test banner

Saygı


            ‘Seçilmişlere saygı göstermeliyiz, beğenmediklerimiz bile olsa’ görüşünü içtenlikle (gündemden bağımsız olarak) senelerdir paylaşıyorum. Ahmet Turan Alkan’ın yaptığı açıklamadan sonra düşüncelerimi yazı ile ifade etmeyi arzuladım, saygı göstermekten kastımın ne olduğunu ve olmadığını müsadenizle paylaşmak istiyorum. Amerika gibi gelişmiş bir ülkede bir kaç gün önce yaşanan meclis binası basılması olayından sonra umarım sizi ikna ederim, çünkü eğer işler bir düzen etrafında ilerlemezse en çok kaybeden ikna olmayanlar ve masumlar olabilir (diğer bir deyişle sessiz kalıp taraf olmayanlar).

Saygı say(mak) kökünden türeyen bir sözcüktür, bir şeyin varlığını kabul edersen sayarsın ve dolayısıyla itibar edip saygı gösterirsin. Saygı göstermek o kişinin veya kurumun söylediklerini kabul etmek veya onaylamak değildir, kanunlar çerçevesinde kazanmış olduğu hakların varlığını kabul etmektir. Saygıyı anlamak için zıddı olan saygısızlığı bakmalıyız, çünkü bazıları ‘en kötü ne olabilir ki saygı göstermezsek’ diye hayalen ‘pek de bir şey olmaz, zaten olacakların en kötüsü bu’ ya getirmeye çalışıyorlar, kesinlikle hayali ve yanlış bir öngörüdür bu.


Kuran-ı Kerim masum bir kişiyi öldürmeyi bütün insanları öldürmüş gibidir ve Fitne öldürmekten daha kötüdür diye bize haber verir, yani saygısızlık kargaşa kaos oluşturur. Saygısızlık tarihinin başına gidersek, adem vs. İblis ile başlarız olaylara. Allah Adem için secde edin buyurunca, İblis kibrine yenik düştü ve üstünlük tasladı itiraz etti ve ismi yani sıfatı şeytan olarak değişti takip eden ayetlerde. Hükümet ile cemaat çekişmesi de bana hep adem-İblis olayını hatırlatır. Biri seçilmiş diğeri iş yapmış olarak üstünlük yarışına giriştiler, sonunda seçimle gelenler yerinde kalırken, güç mücadelesine girişenler konumlarını vasıflarını kaybettiler.


Seçilmişleri saymamanın başka bir adı darbe girişimidir. Türkiye örneğinden ilerleyelim, Cumhuriyet kurulduğundan beri 10 kere darbe veya darbe girişimi oldu (bir tanesi dindar kesimden, diğerleri solcu kesimden yapılan girişimler olarak göze çarpıyor, muhafazakarlar adı üstünde karı muhafazada daha iyiler istatistiksel olarak). Bu darbe girişimlerinin çoğunda bizzat işin içinde olanların hayatları karardı, ve onlara doğrudan veya dolaylı destek olanlarda çok büyük zararlar gördüler. Başarılı darbelerde bile seneler sonra yargılandılar. Tabi sadece kendileri zarar görmedi, olaylardan hiç haberi olmayan masum ve mağdur halkın hayatlarını kötü yönde etkilediler ve haklarına girdiler.


Peki muhalif isem ne yapmalıyım? Kanunlar çerçevesinde haklarını sonuna kadar kullanmalısın, kanunlar işlemese bile hakkını şeffaf bir şekilde aramaya devam etmelisin. Bazıları karamsar olduğu için bütün dünya karanlık sanıyorlar. Kirli bir gözlükle bakıp herkesi kendi gibi kirli görüyor sanmak gibi bir durumda bazı muhalifler. Hele hele seçimlerin anketlerin yapıldığı bu çağımızda, bence artık komik kaçıyor böyle haller takınıp algı yönlendirmeye çalışmak. Eğer seçimler daha adaletli olsun istiyorsan sandık görevlisi ol, STK kur, siyasete gir, internet kanalı kur, kitap yaz, birini eğit öğret yani çözümün bir parçası ol ‘sorun var’ demenin yanında. Veya tamamen umudun yoksa baska bir memlekete taşın ve geride bıraktığın yerleri karıştırmayı bırakarak. Peki ne yapmamalısın eğer muhalifsen? Amerika’da bir kac aydır yaşananların tam tersi? 5 milyon daha az oy alıp ‘hepsini çaldılar’ biz açık ara farkla kazandık (landslide) gibi iddialarda bulunmak ve düzeni birçokları tarafından imrenilen güzelim memleketi tedirgin etmek, gerçekten hayret bir durum, gücünü kaybetmemek için türlü türlü haller almak.


Türkiyede gelişim anlamında değişim olması gerektiğine inananlardanım ve bunun ne kadar aşamalı ve sindire sindire olursa o kadar daha kalıcı ve barışçıl olacağını öngörüyorum. Hızlı değişimlerin nasıl toplumsal buhrana vesile olduğunu ani değişim yaşanan her yere bakıp görebiliriz. Türkiye toplumu çok farklı hayat görüşlerini barındıran renkli bir ülke, umarım imkanlar ölçüsünde hepsini içine alan bir yönetim şekli ile dahada gelişerek ilerler. 



-Ahmet Cağlar

@AhmetCaglar20


author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Between 1946 and 2020, an estimated 148 self-coup attempts have taken place: 110 in autocracies and 38 in democracies.[4] https://en.wikipedia.org/wiki/Self-coup

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil