Header Ads Widget

test banner

Düşemeyen Cemreler

        


Merhaba! 

Temiz yürekli kardeşlerimin güzel gönüllerine selam olsun. Sizlere bir Cemre’nin yarım kalmış sevdasını ve o sevdasının bazı din simsarları tarafından nasıl istismar edildiğini anlatmak istiyorum. Cemre ile zaten birçoğumuzun hikayesi benziyordur. Uzun zamandır bu duygularımı dile getirmek istiyordum. Süreçte kendimi toparlamak zor oldu.

Cemre 12 yaşında küçük tertemiz bir çocuk iken, hayali öğretmen olmak, o yaşa kadar okul hayatı, aile hayatı ve akraba hayatı dışında sosyal hayatı olmamış saf temiz küçük bir çocuk eğitim için dershaneye gidiyor ve serüven başlıyor.

Cemre birçoğumuzun da olduğu gibi muhafazakâr ortamda büyüyen bir çocuktu. Cemre dershane vesilesiyle melek gibi gördüğü ablalarıyla tanışıyor ve o küçük yaşında melek gibi gördüğü ablaları ona yol oluyor yoldaş oluyor. Cemre aslında farkında olmadan sistemin bir çarkı haline geliyordu. Melek diyorum ya Cemre’nin ablaları hep ona yaşatmak için yaşamından vazgeçmeyi, fedakârlık yapmayı, iman kurtarmayı, bir sahabe şuuru ile yaşamayı öğreten tabiri yerinde ise melek gibi olmayı göstermiş, kendilerini de hep o şekilde görmüş masun bir çocuktu.

Cemre onlar gibi olmayı hayal eden onların anlattıklarını gerek sözlü gerek hal dili ile hayatına endekslemeye çalışan, Allah’ını, Peygamber’ini orada detayı ile tanımış. Onlarla namaza başlayıp, onlarla tesettüre girmiş, onlarla fedakârlık yapmayı öğrenmiş tabiri yerinde ise bir İslam neferi olma yolunda giden gerek okul, gerek akraba hayatında örnek temsil insanı olmaya kendini adamış insan olma yolunda gidiyordu. Cemre o melek gibi gördüğü ablalarının onu hep sevdiğini, onun için her şeyin en iyisini düşündüklerini, ne olursa olsun yanında olacaklarını, hata yaptığında ve düştüğünde ablalarının onun elinden tutup kaldıracağını düşünen Cemre, düşünen diyorum çünkü melek ablaları öyle yaklaştılar öyle örnek oldular, doğrunun o olduğunu öğrettiler. Cemre’ye bizler Peygamber sevdalısıyız dövene elsiz, sövene dilsiz oluruz diye öğrettiler.  Cemre bunlara o kadar inandı, güvendi ki karar vermişti artık o bir İslam neferi olacaktı, insanlığa hizmet edecekti, o saatten sonra Cemre için tek hedef vardı. Örnek aldığı ablaları gibi olmak onlar gibi insanlık için çalışmaktı. Cemre doğruyu bulduğunu sadece sanıyordu, nu o melek ablaları melekti ne de o her ne olursa olsun yanında olacak olan ablaları yanında olmayacaktı. Cemre sadece o sistemde bir çarktı ve sadece o çark olduğu zaman seveceklerdi ve yanında olacaklardı. Genel tabirde kullanabilecekleri sürece seveceklerdi. Zavallı Cemre bunları iş işten geçince anlıyordu.

Cemre bu silsile içerisinde ortaokul, lise, üniversite derken, şu an 27 yaşında kalbi kırık, hayalleri, umutları çalınmış, sudan çıkmış bir balık misali oraya buraya çarpan genç bir bayan kardeşiniz. Cemre 27 yaşında ama 12 yaşındaki masum duygularını arıyor, Cemre 12 yaşında bir çocuk gibi güvensiz, korumasız hayata tutunmaya çalışıyor.

Cemre üniversiteye geldiğinde o hep örnek aldığı ablaları gibi olmuştu. Artık oda İslam neferi olma yolunda adımlarını atmıştı. Gecesini gündüzüne katacaktı. Yaşatmak için yaşamından vazgeçecek, iman kurtaracaktı.

Serüven hepinizin bildiği üzere bölge hizmetlerinde devam etti. Cemre birçok farklı görevlerde çalıştı. Artık oda öğrencilerine örnek olmaya çalışan bir ablaydı. Hayatını oraya endekslemiş, derlerdi ya hani altın nesil olacak kişilerdik, baharı getirecektik ya Cemre baharı getirmeye çalışan, evlerden evlere koşturan genç kardeşlerinizden birisiydi. Cemre bu serüvende aşk ile koştururken yıllar yılları kovaladı. Cemre artık o sistemin bir parçası haline gelmişti. İstişaresiz iş yapamayan, tamamen sistemi hayatının merkezine alarak sistemin kopamaz bir parçası olmuştu. Öğrencilerini çok seven onlar için her şeyi yapmaya hazır bir ablaydı.

Bir öğrencisi intihar girişiminde bulunmuş onu o halden kurtarıp hastanelerde sabaha kadar başında bekleyip günlerini, derslerini feda edip başında bekleyip sadece ona vakit ayırarak onu tekrar maddi ve manevi hayata bağlamak için çalıştı. Cemre bunu başarmıştı. Bunu neden yazdım derseniz, çünkü yıllar sonra Cemre aynı şeyi yaşayacaktı ama o çok sevdiği, örnek aldığı melek ablalarını yanında görmeyecekti. 

Aradan birkaç yıl geçmişti, hepimizin kanayan yarası, hepimizin düşemeyen Cemre olarak kalmamıza neden olan, hayatlarımızın, hayallerimizin serüvenini değiştirecek o gece gelmişti. Cemre o tarihten birkaç ay önce ailesinin yanına yerleşmişti. Artık yıllarca hayatını geçirdiği, hayallerini, hedeflerini endekslediği sistemden uzaktı. Cemre artık olup biten birçok şeyi sorguluyordu. Bazı şeylerin ters gittiğini sistemde arızalar olduğunu düşünüyordu. Cemre daha önceki yıllarında da çok soru soran yapısı vardı. Fakat o melek ablalarının her şeye vereceği bir cevabı vardı. Daha doğrusu tevilleri çok yüksekti diyebiliriz. Birçoğumuz duymuşuzdur bireylere takılma şakirt sen işine bak cümlesini. Bu cümlenin altında yatan anlamın aslında hepimizi mankurtlaştırma yolunda gittiğini söyleyebiliriz. Farkında olmadan hepimiz dine hizmet edelim derken sadece bir sistemin parçası olarak o sistemde amaçlara giden yolda kullanılan bir elemandık. Cemre bu süreçte fazlası sorguladı işin içerisinden çıkamayacak hale geldi ve artık bir karar alması gerekiyordu. En sonunda bir karar almıştı. Evet ortada maddi ve manevi olarak yapılan bir hata mevcuttu. Bu yapılan yanlışta o melek ablalarıyla birlikte kullanıldığını anlamıştı. Cemre bu sistemde görmediği yerlerde olanlar ve karar alıcı merciinde bulunan bireylerin hatasına kanaati tamdı. O bireyler güzel insanların emeklerini, hayallerini kullanarak farklı şeyler peşinde koşmuşlardı. Belki de sistem başından beri o amaçla kurulmuştu. Cemre birilerinin gaye-i hayallerimizi yerle yeksan etmiş olsalar da tabanda olan temiz melek ablaları ve arkadaşları masumdu. Bunu biliyordu hiç zaman kötü şeyler yapmamışlardı. Onlar hakkında kötü zanda bulunmak istemedi. Gönlünde onların sevgisini beslerdi. Görmese de onların hayali ile yaşadı onlar için dua etti. Ah! Yüreği sevgi dolu herkesi kendi gibi sanan düşemeden yok olan Cemrem…

Aradan 7 ay geçmişti ki hepimizin yaşadığı gözaltı ve cezaevi serüvenini yaşıyor. Cemre o andan sonra hayatının ne denli değişeceğinin farkında olmadan bir karar almıştı. Devletin etkin pişmanlık sistemin ise itirafçılık hatta iftiracılık dediği tartışma konusu olan mevzuyu yapmıştı. Cemre tüm safiyane niyetiyle hiçbir ard niyet olamadan bildiği şeyleri doğruluk üzerine anlatıyor. Cemre anlatıyor biliyor ki yaptığı hiçbir şeyde suç olmadığını ve yanlış bir şey yapmadığını, anlattığı şeylerde iftira ve yalan üzerine hiçbir şey yoktu. Cemre aynı Cemre ne karakteri ne huyu ne duyguları ne ahlaki yönden hiçbir şeyi değişmemişti. Ama Cemre sadece ve sadece etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığı için bir anda sistemdeki tanıdığı herkes tarafından güvenilmez ilan ediliyor. Cemre yıllarca doğruluğu öğrendiği melek ablaları tarafından doğruyu söylediği için hain, yalancı, iftiracı olmuştu. Cemre ne kadar arkadaşlarına kendini izah etmeye çalmıştıysa da hüküm verilmişti. Cemre güvenilmezdi. Aklına hayaline gelmeyecek şeyler yaşıyordu…

Cemre şaşırmaya devam ediyordu. Sadece hüküm verilseydi keşke dedi. O melek ablalarından hoş olmayan şeyler duymuştu. Cemre artık sadece hatalı olanları değil tüm sistemi sorgulamaya başladı. Ne kadar konduramasa da kabullenemese de olup bitenleri kendini suçladı acaba hata mı ettim gerçekten kaybedenlerden mi olmuştum dedi. Sonunda karar verdi ve böyle bir olmayacağına karar verdi. Eğer yanlış yapmış olsaydı o yıllardır yanında olacağını söyleyen hata da yapsak düşsek kaldıracağını söyleyen ablaları her şeye rağmen yanında olurdu o yanlışa rağmen tutar kaldırırdı. Madem kaybedenlerden oluyordum bizim düsturumuz iman kazanma insan kazanma davasıydı neden kaybedince sevinen anında yok sayılan kötü ilan edilen olduk diye düşündü. Kim neyin savaşını veriyordu. Bu yıllarca anlatılanlar bir anda unutulmuştu sevgi abideleri herkese kin nefret aşılayıp ötekileştirme yapıyordu. Yıllarca Ebu Cehil’in kapısına giden Efendimizi anlattılar. Kendileri bir kalemde insanlara kara çaldılar. Efendimizin ahlakını anlatan Müslüman olmayanlara karşı olan merhametini anlatan o melek ablalar Cemre’nin gözyaşına bile bakmadan selamı sabahı kesip kesme emrini vermişlerdi arkadaşlarına. Bir Allah’ın selamını vermeyecek kadar sizleri düşüren durum neydi. Cemre bir müddet arkadaşlarına ulaşmaya çalıştıysa da dönüş alamadı.

Cemre normal hayatında Fetöcü diye, sistemdekiler tarafından hain olarak anılıyor. Tamamıyla sosyal hayattan tecride itilip sistematik yalnızlaştırılmaya bırakılıyor. Cemre gel zaman git zaman artık düşünmekten fazlası ile yoruluyor. Sevgi dolu olan Cemre hayata küsüyor. Öyle anlar yaşıyor ki kendini intihar eşeğinde buluyor, bu genç yaşında bunları hak edecek ne yaptığını bilmeden hayata çalıştığı hayat artık onu bitirmişti. Cemreyi en çok üzen durum maddi yaşanan mahkemeler, gözaltı ve cezaevi değil dini duygularının istismarı oldu. İntiharın eşiğinde dedim ya işte az önce bahsettiğim mevzu Cemre günlerce öğrencisi ile ilgilendi. Fakat Cemre aynı durumdayken o melek gibi gördüğü ablaları yoktu. Cemre düşmüştü ama o düştüğünde kaldıracağına dair söz verdikleri ablaları yoktu. Vefasızlığın adına beklentisizlik koymuşlar. Cemre o an sadece Allah’a sığındı. O an içerisine gelen huzurla saatlerce ağlayarak kendine geliyor ve kuş gibi oluyor. Cemre o andan sonra artık diyor ki ne gidilen yol Peygamber yoluydu ne de arkadaşları dostuydu. Geçmişinin bir çöpten ibaret olduğuna acı bir şekilde farkına varıyor. Sistem de sadece kullanılan bir parçaydı ve asla Hak bir yol değildi.

Cemre o günden sonra tüm geçmişini siliyor aklından ve kendine yeri bir hayat kuruyor. Rabbine daha bağlı olan birisi olarak yaşamına bakıyor. Belli bir zaman sonra MFP ile tanışıyor ve hayatı daha anlamlı oluyor. MFP’nin tüm düşünürlerine teşekkür ediyorum.

Cemre son olarak okurlara, aklı karışık olanlara şunları söylüyor; Hepiniz birer Cemre’siniz hepimiz düşemeyen Cemre olarak kaldık. Sadece ve sadece sorgulayın, aklınızı kimseye kiraya vermeyin, hayatınızı bu sistem dahil hiçbir sisteme emanet etmeyin. Bu sistem için diyorum yol ne Allah yolu ne Peygamber yolu hiçbirisi değil. Sadece sistemde kullanılan bir elmansınız. Bireysel bir değeriniz asla yok sizlere siz olduğunuz için değer verilmiyor. Kısaca Allah bir dedikleri dışında pek bir şeylerine inanılacak bir sistem değil ya da baştan beri değildi. Bizleri tedbir diyerek yalanları ve tevilleri ile aldattılar. Sadece birey olarak kendinize değer veriniz. Birey olmanın tadına varın.

Sistemin bozuk satıhlarına, sistemi kendine menfaat edinen kodamanlarına, kendine insanların duygularını istismar etmeyi görev bilenler; keşke böyle olmasaydı, duygularımızı, güvenlerimizi bu kadar bitirmeseydiniz. Sizlere hayatlarını emanet etmiş, düşüncelerinizi örnek almış insanlara bu hainliği yapacak kadar alçalmasaydınız. Cemreler gerçekten düşseydi ve bahar gelseydi… En azından biraz insaniyet vardıysa yaptığınız hatadan sonra hata ettik özür dileyip herkesi kendi haline bıraksaydınız. Bu kadar masun insan bu ateşin içerisine atmasaydınız. Ama siz sadece kendinizi düşünürsünüz kendi hatalarınızı bu kadar masuma ödetirsiniz. Bildiğimiz bilmediğimiz ne kadar çok hainliğiniz var ki bunlar ortaya çıkmasın diye masum yürekli insanları kullanıp ortaya fitne ateşini atıp insanları birbirine kırdırıp yok oldunuz. Allah ıslah eyleye. Ne kadar masumun hakları boynunuz da dünyada da ukbada da…

Cemre 12 yaşında melek olarak gördüğü ablaları; keşke o çocuk masumluğuyla, o lisedeki hayran olduğu, üniversitede örnek aldığı şekilde o anlardaki duygularla ve anılarla kalsaydınız. Cemre ne yazık ki o aklındaki tüm masumluğu yitirdi. Tek duası sizlerin de o uydurulmuş din afyonundan kurtulmanız.

Cemre geçmişteki olan hayatına sonsuza kadar veda etti. Cemre artık daha özgür. Daha mutlu, daha sağlıklı, daha hayata ve Rabbine bağlı…

Bir şiirle veda edelim;

Gün gelir Cemre düşer şu çorak gönlümüze,

Bakarsın çiçek açar kapanan tüm kapılar.

Zifiri karanlıklar evrilirken gündüze,

Yüreklere dökülür gökyüzünden yıldızlar…

Selam ve dua ile…

KALBİ KIRIK DÜŞEMEYEN CEMRE

author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

14 Yorumlar

  1. İyi ki varsınız Cemre ve Cemre gibi iyi niyetli insanlar. İyi ki varsın MFP. Varsın iyi niyetleriniz dini duygularınız suistimal edilsin. Hayat bu kirlenmiş -ya da hep kirliydi bilemiyorum- yapıdan ibaret değil ki. Hayat çok kısa ve zaman durmadan akıyor. Bireysel olarak yapacağımız veya yapabilceğimiz çok iyilik var.

    YanıtlaSil
  2. Cemaatin tabanı saftır ama bu ahlaklı oldukları tutarlı oldukları anlamına gelmez. Yani bu insanlar kandırılmış mankurt olma durumu var yoksa onlar iyi insanlardır diyemeyiz. Çünkü değiliz. Yıllardır sadece fethullah gülen ve said nursi okuyarak iyi insan olmak imkansız. Düne kadar kürtlerden alevilere birçok zulüm gören grup oldu cemaat tabanı sesini çıkardı mı? Çıkarmadı çünkü iyi değillerdi.

    Sigara içip evden çıktığı için arkadaşımla görüşmeyi kesmiştim. belki de kesmek zorunda kaldım bilmiyorum her gün istişare vazife zaten dostluk kuramıyorduk dışardakilerle. ama ona çok kızmıştım tavır almıştım kendine gelsin diye. yanlış yapmışım dostluk bu değil. dostluğu da bilmiyorduk, gülenin kitaplarında yazan bir şey değil. hayatı yaşamak tecrübe edinmek gerekiyor insanları olduğu gibi kabullenmek zor iş.

    Dışardan bakan biri değilim ben de cemaattendim darbeye kadar. Sonradan fikirlerim değişti. Ama biz suç işlemedik ama bu bizi iyi insan yapmaz. İyi olmak çok farklı bir şey. Gülen cemaati özünde sunni bir harekettir ve türkçülük de yapar. İslam+ türkçülük + nurculuk = gülen cemaati. Böyle bir hareketin bireylerinin iyi olma ihtimali sıfır zaten. Milliyetçilik desen var nurculuğun hasta fikirlerini sürekli okuyorlar üzerine sunni islamın hastalıklarını okuyacaklar. Somut örnek vereyim fedakarlık yaparız çünkü cemaat bizi fedakarlık yapma yönünde yetiştirir, cemaatin menfaatleri uğruna sürekli fedakarlık yaparız biz de kendimizi düşünmeyiz. Bu bizi iyi yapmaz. mücahit bilicinin sözü vardı: "Şahıslar fedakâr ama kolektif olarak dünyanın en bencil cemaati”. Cemaat menfaatleri olunca hepsi kurt kesiliyor.

    itirafçı olmasan da bence eleştirince tepki görecektin. seni gene dışlayacaklardı. öteki olacaktın sana acıyacaklardı hep. seni kaybetmiş göreceklerdi. onlar iyi insanlar değil cahil insanlar.

    Ama şu bir gerçek gülen cemaati olmasa çoğu iyi insan olabilirdi, bunu engelleyen cemaat. yani tabanda o potansiyel var tabanı şeytanlaştıran tamamen sistem ve gülenin öğretileri.

    dediğim gibi eleştirmek cemaatten çıkmak dışlanmak için yeterli. yukarıdan emir gelmiş midir bilemem itirafçıları dışlayın diye. gülen vaazlarında bişiler geveliyordu. ama şunu gördüm daha zekası düşükler itirafçılara çok tepki gösteriyor. az okumuş, zekiler normal tepki gösteriyor. tabi buradaki normal tepkiden kasttım, sen arkadaşının ismini verdiysen artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz o sana küser artık kibarca çok fazla konuşmak istemez, küser yani medenice. bu normal bir tepki. daha aşırısını yapanlar beddua edenler, çıldıranlar, onlarca delil varken bylock gibi tutup itirafçı yüzünden girdik diye ona sövenler falan hep zekası düşük kesim genelde. gültekin bibar gibi tipler ahmet turan alkan'a tek söven oydu.

    Yoksa gene arkadaşın sana küser ama kendi yaptığı inkar stratejisini de doğru bulmaz, herkes itirafçı olsa keşke der. çıkış yolu sunamaz kendi yaptığı doğru görmez ama gene de küser sana bunlar zeki eğitimli tiplerin tepkisi.

    bir de itirafını geri al diyenler olur tamam alacam ama bu sefer ben ceza alırsam sen napacaksın diyince banane diyen tipler olur.

    bir de cemaat 2013-2016 arası ayrılanlar az gelenlerin isimlerini veriyordu. yani itirafçı olmak istiyorsan bunları verebilirsin diyordu. darbeden önce gene devletin fişleme listelerine bu kişileri veriyorlardı

    yani her tipten insan var.

    +++

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. +++
      Şimdi 7 ay sonra ilk tutuklama olmuş. 7 aylık sürede bize gözaltı olursa ben anlatırım her şeyi dediniz de size tepki mi veriyorlardı? 7 aylık sürede hiç görüşmedik korkudan derseniz, zaten bitmiş dostluklar. gerçek bu aslında çoğu dostluk bu korku ikliminde bitti 5 yıl geçti artık kim kimi arıyor? içimizdeki sevgi bitmese bile bu dakikadan sonra zaten eskisi gibi takılma olmaz. cemaatin ortamı yapaydı. bu da ayrı bir konu.

      fikir ayrılığı olunca da ayrıca dostluk yürümüyor. sen adama diyorsun soru çalmışlar işte o diyor başkası da yapmış ama. ee napalım? yani ahlaksızlığı içselleştirmeden şu an itibariyle cemaatte kalmak mümkün değil. ben daha ötesine götüreyim. ben dine de inanmıyorum artık. kölelik, kadınlara şiddet, lgbt'ye şiddet gibi ayetleri ortaya koyunca orada da ne var yaniye getiriyorlar. böyle olunca da dostluk pek gitmiyor, konuşmuyorsun bu meseleleri ama eskisi gibi de olmuyor. bunları konuşacağın ortamları insanları arıyorsun artık. düşünme insanı zaten yalnızlaştıran bir süreç.

      ya çıldırasım geliyor 1 kere hayatımızda yüz yüze görmediğimiz fethullah gülen denen adam var kefede. ve bu adam 5 yıldır hiçbir adım atmıyor çıkıp darbeyle ilgili bildiklerini anlatmıyor. diğer tarafta buna tepki koyan ben 4-6 yılımız aynı evlerde yurtlarda yaşadığımız dostlarımız. ve insanlar o adamı seçiyor dostunu değil. aile konusunda da öyle adam babasını anasını bırakıyor. bu adamı 1 kere görmedik ya. sadece kamera önünde vaaz verirken gördük.

      %99 ile temasım kalmadı dostlarımın, ateist oldumu bile diyemiyorum çekiniyorum artık. fikirler değiştikçe git gide yalnızlaşıyor insan. depresyondan çıkamıyorum, günler öyle geçiyor sadece. ama intiharı düşünmedim. fethullah gülen'i mahvetmeye yeminim var. akp'nin de çöküşünü yargılanışı izlemek istiyorum arkama yaslanıp.

      Sil
    2. Pireye kızıp yorgan yakmak herhalde size en uygun atasözü. Hatta siz pireye kızıp haneyi evi yakmışsınız. Dine tepkisellikle yaklaşmayın yanlış yoldasınız.

      Sil
    3. Konumuz duruşunuz nedir bana yanlış yolda derken. Yani gülen cemaatine mi bağlıydınız sonra ayrıldınız ama benim abarttığımı mı düşünüyorsunuz yoksa hiç alakanız yoktu zaten klasik muhafazakar islamcı mıydınız?

      eğer ilk durum geçerliyse hayatta bir kere dönüşüm yaşamışsınız neden şimdi durdunuz nasıl bu kadar eminsiniz doğru yolda oldunuzdan? unutmayın cemaatteyken de böyle düşünüyordunuz, emin olmak iyi değildir

      eğer ikinci durumsa konumunuz zaten acı yaşamadınız bir kırılma yaşamadınız hayat boyu çoğu şeyi sorgulamayacaksınız.

      Sil
  3. Keşke o cemreler dusseydi. .keşke bahar gelseydi ... ama bize kara kara zindan lar düştü bize hakaretler iftiraci yaplftalari düştü. . Hep duyduğumuz söz vardı ya Olsun be aldırma Yaradan Yardir diye ..bende onu söylüyorum artık Olsun be aldırma ...yıkılan yarım bırakılan hayallerimize ,güven duygumuza bizden aldıkları herseye diyorum Allah Yardir. ..

    YanıtlaSil
  4. Tanrı herkesi authentic şekilde yaratmıştır. Fakat bu tarikat ve cemaatlerin amacı insanı tekdüze hale getirmek. Devletinde amacı o. Aslında herkesin içerisindeki ışığı gören bir sistem olsa ve insanlara o haliyle saygı gösterseler eminim dünya harika bir yer olurdu. Ama tarih boyunca sistem bu şekilde var olmuş. Bunu değiştirmek gücümüz malesef yok. Bunu tarih boyunca değiştirmeye çalışan insanlar acı şekilde katledilmiş ve yok edilmiş. Yinede tarihin her döneminde buna karşı savaşan yiğitler çıkmışlar. Siz çok büyük bir savaşın bir mağdurusunuz.

    https://www.youtube.com/watch?v=9CX1LqXonRs

    YanıtlaSil
  5. Cemre kardeşim Allah'a emanet olunuz.

    YanıtlaSil
  6. İmtihanı kaybettiniz.
    Bakalım daha kimler elenecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki siz imtihanı kaybetmeyen kişi yurtdışında mısınız? Ne zamandır yurtdışındasınız yada bu süreçte ne yaşadınız?

      Sil
    2. Kşme gmre neye göre kaybetti merak ediyorum ne güzel özetlemiş aslında olan biteni madem kaybetti neden kazanmadılar çok bilmişler insan kazanma davası değil miydi nasıl da yok olmuşlar hemen hatta sevinmişlerdir eminim buna kaybetti biz hala kaybetmedik diye nasıl bir zihniyet aklım almıyor. Şunu söyleyim size o kaybetmedi kaybeden birisi var ise o güzel duygularını kullanan insanlar kaybetti o kızı yok sayan insanlar o kızı kaybetti...

      Sil
    3. Darbe gecesi insanlari tüfek gibi kullanip, sonra sıvışan, "darbeye destek olalim" talimatlari verdikten sonra ertesi gün "bizim alakamiz yok, valla billa" diyen muktedirler, sinav sorularini onceden alan, veren, ve bu durumun "hocaefendinin" bilgisi dahilinde oldugunu soyleyen "abiler/ ablalar" imtihani kaybetmedi de cemre gibiler imtihani kaybetti ise, varsin öyle zannet iki gözüm...

      Sil
    4. siz kazananlar nasıl kazandınız bize anlatın da biz de kazanalım.
      Hizmet hareketinin düstürları mevlananın düsturları değilmiydi . Hani herkesi kucaklayacaktık, hani herkese gel diyecektik. Ne oldu şimdi Sen Allah mısın ki kimin imtihanı kaybettiğine kimin kazandığına karar veriyorsun

      Sil
  7. Okurken kendimi okudum ve anladım ki en büyük hırsızlık, gerçekten de umut hırsızlığıymış, "cemreler" için dini duygularımızı kullandılar. Duygularımızı çaldılar.

    YanıtlaSil