Header Ads Widget

test banner

Ba’de harabi’l Basra

17-25 Aralık sürecinde 33 yaşında 2 çocuk babası bir adamdım. Ve hizmet hareketinin içinde aktiftim. Devlet kurumunda çalıştığım halde, mesaim dışında kalan vakitlerde, Allah rızası için koşturuyor, kendimce insanlık, milletim ve ahiretim adına hiçbir karşılık beklemeden hizmet ediyordum. Birçok insanında yaptığı gibi anne-babamı, ailemi, çocuklarımı, akrabalarımı ihmal ediyor, kendimce fani ömrümü Ahiret sermayesi yapıyordum. Hizmetin tabanı sayabileceğim çok güzel insanlarla teşriki mesaim oldu. Ülke sevdalısı bu insanların ekser çoğunluğunun tertemiz vatanperverler olduklarına şahitlik ederim. Herkesin istidat ve kabiliyetleri elbette bir değildi, ama sevmediklerimin bile niyetlerinin samimi olduğunu düşünürdüm hep. Zaten bu yüzden bu güzel insanlarla birlikte hizmet etmeyi seçtim. 

Dediğim gibi yolsuzluk operasyonlarının olduğu dönemde de hizmet içinde aktiftim. Ama Hizmetle olan gönül bağımın kopmaya başladığı süreç de bu dönemde başladı. Ama o sıralar maalesef bunu idrak edemedim. Ancak Hizmetle bağım koptuktan, tabiri caizse hizmetin etki alanından çıktıktan sonra bu manipülasyonları fark edebildim. Çünkü değişik vesilelerle öyle bir manipüle edildim ki, net bir şekilde ülkeyi idare edenlerin insani zaafları yüzünden şantaja teslim olduklarına, ülkenin istihbaratına kadar İran ajanlarının sızdığına, ülkenin resmen çapsız, hırsız ve namussuz idarecilerimiz tarafından dış güçlere teslim edildiğine inandırıldım. 12 yaşında hizmetle tanışmış biri olarak güvendim abilerime. Yalan söylemezler, kul hakkına girmezler, doğrudan asla şaşmazlar, her daim ülkemiz ve milletimiz adına doğru şeyi yaparlar diye düşündüm. Zaten sıkıntı da tam işte bu noktada başladı, çünkü inanıp, güvendiğinde artık sorgulamıyorsun. Ben de çok sorgulamadım. Belli bir mantık çerçevesinde anlatılan, ülkemiz elden gidiyor hikayelerine, izlettirilen videolarla, dinlettirilen ses kayıtlarıyla, yapılan sohbetlerle, şek ve şüphesiz bir şekilde inandım. 20 yıldır tanıdığın, yalan ve yanlıştan uzak olduğuna inandığın birinin sana anlattıklarına inanmaz mısın? Elbette inanırsın, ben de inandım. 

Bunca şeyden sonra hala bir gün gerçeklerin ortaya çıkıp, Ak partililerin, hizmet erlerine yaptıkları zulümlerden utanacaklarına, hapistekilerin çıkıp, sürgündekilerin döneceğine inanan binler gibi ben de o zaman inandım. Halbuki kendimi akıllı zanneder, kimseye eyvallah etmezdim. Yanlış gördüğümü söyler, zorlamayla iş yapmazdım. Ama inanır, güvenirdim, yıllardır insanlık ve ülkem için güzel şeyler yaptığını düşündüğüm abilerime… 

Hakan Fidan'ın İran ajanı olduğuna, kod isminin Emin olduğuna inanmam için Youtube da dinlediğim bir ses kaydı yeterli oldu örneğin. Ya da öncesinde İzmir casusluk davasında 357 kişinin ülkenin sırlarını yabancı ülkelere sattıklarına inandırıldım. Amerika ve Rusya arasında yarım asır devam eden soğuk savaş yıllarında bile ancak 40-50 casus yakalandığını bilmeden, sadece bir operasyonda 357‘sinin birden yakalandığına inandım. Ve maalesef daha neler, nelere inandım. Kabine üyelerinin yarısının İran’da, Ukrayna’da metresleri olduğuna, evlilik dışı birlikteliklerinin olduğuna, bu birlikteliklerin Ergenekoncular tarafından kayda alındığına ve bunlarla Hükümet üyelerine şantaj yapıldığına inandırıldım. Bunun yansıra Hükümetin insafsız ve hoyrat tavrını da görünce, bu yalanlara inanmakta çok da zorlanmadım. Çünkü Hükümet cenahının yürüttüğü iftira ve şeytanlaştırma kampanyaları o kadar akıldan uzaktı ki, ister istemez yıllardır dürüstlüğüne şahit olduğum insanların yanında saf tuttum. 

Halbuki bana, kardeşim bunlar yolsuz-hırsız adamlar, çalıp-çırpıyor milletin malını yağmalıyorlar, memlekete zarar veriyorlar deselerdi de ben zaten ikna olurdum. Safımı değiştirmez, gemiyi ilk terk edenlerden olmazdım, memleketim için elimden gelen mücadeleyi yapardım. Ama resmen yalan, iftira ve dedikodularla binlerce insan gibi beni de manipüle ettiler. Aslında adam yerine koymadılar, kıymet vermediler, ciddiye almadılar. Ne de olsa o gün biz, Ak parti aya giden üç şeritli otoban yapacak denilse inanacak bugün ki Ak parti seçmeni gibiydik. Ne denirse inanıyorduk. Nasıl bugün Ak partililer A Haber ile uyutuluyor, kandırılıyorsa, bizde o gün başka televizyon ve haber kanallarıyla uyutuluyorduk. 

Vallahi niyetim yazdıklarımla kimseyi kırmak dökmek değildir. Yalnızca hakikati ifadedir. Başkaca hesabım inanın yoktur. Bulunduğum yerde azda olsa Hizmetten insanlar var. Tertemiz, güzel insanlar. Ama onlarla bile bunları konuşmanın imkânı yok. Konuşunca hain, ajan damgası yemek kuvvetle muhtemel. Zaten kimsemiz yok bu gurbet ellerde, bir de bu güzel insanları kaybetmeyeyim diye sustum hep. Hocalarına anlattım, ama baktım, anlayış hiç değişmemiş, değişeceği de yok. Gel diyorlar sadece, ama lütfen konuşma. Bak biz şeytan taşlıyoruz, sende bizimle taşla. Bu kadar mağduriyetler yaşanırken şimdi konuşmayalım diyorlar. 

Ak parti zihniyetinden farkı yok bunun aslında, itaat et, itiraz etme. Ya bizdensin ya da hainsin. Çokları rahatsız aslında bu durumdan, ama birçoğu mecbur bu insanlara, çünkü kimi-kimsesi yok çoğunun, kaçıp geldiği ülkede, dil bilmez, yol bilmez, yordam bilmez. Benim gibi dünyalık her şeylerini kaybetmişler, hatta bazıları eşlerini, çocuklarını bırakıp gelmişler. Çaresizlikten yine bir arada durmak zorundalar. Asla yadırgamıyorum, onlar akılla hareket etmenin gereğini yapıyorlar elbette. Ben içeride yatan masumları, ailelerini, iş bulamayan, aş bulamayan mağdurların ağırlığını hissediyorum vicdanımda ve elimden geleni yapmaya çalışıyorum onlar için, hiçbir şeyi olmayan bir insan olarak. Giden dünyalıkların, çektiğimiz sıkıntıların zerre miktar değeri yok gözümde, Rabbim günahlarımıza kefaret sayacaksa aler-re'si-vel-ayn kabulümdür. Rabbime karşı hiçbir itirazım yoktur. Başımıza gelenler kaderin tecellisidir. Kadere teslimiyetim ise tamdır. 

Birilerine göre, bir zamanlar Hizmet için koşturan benim gibi insanlar, artık Hizmet’e ayak bağı oluyorlar. Çünkü susmuyor, soru soruyor, cevap arıyorlar. Birileri ise hiçbir şey olmamış gibi davranmamızı bekliyor. Maalesef bu yönetici tayfasının, uzun süredir ayağı yere basmıyor, gerçeklikten uzak, rüya ve hayallerin peşinden gitmeyi tercih ediyorlar. Bizim de ağzımıza gem vurup susturmayı, gösterdikleri istikamete itirazsız yürümemizi bekliyorlar. Ama inanın nafile bir bekleyiş bu, ba’de harabil Basra, artık güven kalesi yıkıldı, tozları rüzgarla savruldu. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz, olamaz. Aynen bir zamanlar hapisteki masumları her ay dışarı çıkacaksınız müjdeleriyle kandırdıkları gibi şimdi de kendilerini kandırıyorlar. O masumların nafile bekleyişlerinin hüsranla neticelendiği her bekleyişin sonunda, ruhlarında yaşadıkları yıkımı, yalanlarıyla binlerce insanı perişan eden bu vicdansızlarda er-geç yaşayacaklar. Aslında hizmetteki problemleri, kaliteli insan sayısındaki düşüşe bağlardım hep. Ama artık sorunun çok daha köklü ve felsefik olduğuna, meselenin sosyolojik ve etik derinliklerinin bulunduğuna inanıyorum. 

Şimdi ne mi yapıyorum? Sürgünde, Hizmetten ve Ak partiden uzak bir hayat yaşıyorum. Gönlümde yanlış bir şey yapmamış olmanın huzuru, kafamda saçma sapan yalanlara inanarak hakkına girmiş olabileceğim insanlardan nasıl helallik alabileceğim hususu, dualarımda ise memleketime dönme ümidiyle.. 

Not:Hapishanelerdeki binlerce günahsız tutsağı, Ak partinin zalimlik, rezillik ve hırsızlıklarını, Meriç’te Ege’de çoluk-çocuk boğulup yiten masum insanları, 15 Temmuz tezgahında kafaları kesilerek öldürülen fidanları ve O çocukların katillerini, yazının insicamı açısından yazmayı uygun görmedim. Yoksa Ergenekon diye bir derin yapının (adı başka bir şey de olabilir) mevcudiyetine, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının doğruluğuna, memleketin diktatörlükle yönetildiğine, zulmün ayyuka çıktığına, Akıncı’da yakalanan sivillerin arsa bakmaya gitmediğine inandığım gibi inanıyorum. 

Murat 
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

12 Yorumlar

  1. 1) ——-Yazara———
    Twitter’da hala abuk sapuk acem uşakları gibi dolu hesap var her gün bir yalan söylüyorlar. Cemaatin çoğu gazetecisi hatta direk tr724 gibi gazeteleri de bu adamların tweetlerini haber yapıyor. Kamil Maman gibi insanlar çıkıp kardeşim bunlar yalan uydurma inanmayın şu sahte hesaplara gerçek insanları takip edin demesine rağmen kimse üstüne alınmadan devam ediyor. İşin acısı cemaatin kendi tabanı dışında bunları takip eden yok sadece kendi tabanını kandırıyorlar. Hakan Fidan’ın mit ajanı olduğunu acem uşakları hesabı söyledi bir tane belge vardı saçma sapan orada Metin mi yazıyordu bir şey yazıyordu, word’den 5 dk yapabileceğin bir iş. Neyse buna kim inandı? Biz inandık sadece cemaattekiler operasyonun hedefi sadece biziz, kandırılan sadece biziz. Nerde şimdi acem uşakları hesabı nerde bu belge? Hani hiç bir cemaati devam ettirmiyor bu yalanı noldu? Bunu insanlar fark ettiğinde zaten diğer cemaateki insanları uyarmak istiyor, çıkın bu yapıdan kendinizi kullandırtmayın sizi sömürüyorlar diye. 15 Temmuz ile ilgili cemaat tabanı dışında kim inanıyor o saçma teorilere.

    Kendi geliştirmeyen çocuk gibi kalan her insan medyanın yalanların istihbaratçıların oyuncağı olur. Siyasetçiler her gün yalan söylüyor, inanan dolu insan var. Ve herkes kendi tabanına söylüyor bu yalanları. Erdoğan’ın yalanlarına AKP’liler dışında inanan var mı? Niye onlara yalan söylüyor, o mevcut oy kitlesini koruyor.

    Bir insan olayla ilgili hiçbir şey bilmese bile gerçeği gösteren o kadar çok işaret oluyor ki. Ergenekon davaları zamanında sadece STV-ZAMAN-TARAF takip ettiğinizi düşünelim. Dolu işaret vardı gerçeği gösteren. Mesela gazeteci tutuklanınca Savcı Açıklanamayan deliller var dememiş miydi. Gazetede bunu manşete çekmemiş miydi? Açıklanamayan delil olabilir mi? Adamı tutukluyorsun polis sorgulamasında delilimiz şu demeyeceksen adamı nasıl gözaltına alıp tutukluyorsun, neyini açıklayamıyorsun. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu seni tutukladık ama kapa çeneni söylemiyeceğiz bir şey bir süre yatacaksın içerde. Stv Ergenekon zamanında da sürekli ses kayıtları verirdi. Ee bu ses kayıtları kim çekiyor bu daha önemli bir soru değil mi? Ses kaydında ciddi bir şey yok Işık Koşener’in ses kaydı mesela yıllar yıllar önce mayın yerleştirmişler şimdi nerde bilmiyorlar bu konuda ne yapabiliriz diye adam üst düzey toplantı yapıyor ama bunun ses kaydı basına yansıyor bizi öldüren PKK değil kendi askerimiz diye TSK’yı linç ediyor. Yıllar önce 1950’lerde devlet mayın yerleştirmiş şimdi nerde bilmiyorlarsa bunun için TSK’nın toplantı yapıp çözüm araması garip mi? Bu toplantının ses kaydının sızması garip bir durum değil mi taa o zaman bize cemaatteki askerlerin yaptığı faaliyetleri göstermiyor muydu? Önlem alınsa 15 temmuz olur muydu? Işık Koşener o ses kaydında bu Ergenekon ne nerden çıktı ben de bilmiyorum diyordu. O kayıtları yandaş medyada verirdi kimse sorgulamadı o zaman lan bu kayıt nasıl çekildi diye sonra 17-25’ten sonra kayıtlar düşmeye başlayınca paralel devlet oldu 15 temmuzdan sonra da kim nasıl böcek yerleştiriyormuş anlatmaya başladı. Ee bilmiyor muyduk? Apaçık belli değil miydi? Işık Koşener istifa edince kimler yükseldi kimler alkışladı o zaman. Cevap: Bu iktidar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2)Ergenekon da cemaatin bir yalanı hocam, kabul etmesi zor geliyor çünkü liberal kesim de bunlara destek verdi. Bu kesim hala cemaati över arada, nedense cemaati eleştiren soru çalındı diyen kişileri görmezden gelir. Balyoz darbe planı doğru, denemişler düşünmüşler öyle bir şey. Ama Ergenekon denen 1 numarası yönetimi kim belli olmayan bir yapı tamamen çuval örgüt. Başta bir kaç mafya babası tetikçiyi eski jitemciyi içine atıp sonra herkesi içine attıkları bir uydurmaca çuval örgüt. Aynı şekilde Selam tevhid de öyle. 2000’li yıllarda bu şekilde faaliyet gösteren el kaide tarz bir yapı var dosyası o zaman açılıyor, cemaat 2013’te tekrar raflardan bu örgütü indiriyor büyük ihtimal aynı Ergenekon gibi başta bir kaç radikal sabıkalı el kaide bağlantılı tetikçiyi alacaklardı sonra koy içine tüm Akp’yi. İnsanlar aklanana kadar zaten yıllar geçiyor. Bugünki Fetö davaları neyse zamanında bunlar da buydu. Ve çok net görülebiliyordu, halkın çoğu da görmüş zaten. Bugün talimatla hamile kaldılar demiyorlar mı. Böyle saçma sapan onca şey var. Buna inanan var mı var, inanmayanlar için bu deli saçması şey o kadar komik geliyor ki, aynı şekilde cemaatin yaptığı operasyonlarda cemaatçi olmayanlara o kadar komik geliyordu ki kimse inanmıyordu ve hukuksuzlukları görüyordu. Yukarı bir tane örneğini verdim. Bir insanın talimatla hamile kaldığı nasıl bilebilirsin ya da nasıl ispatlarsın bu mümkün mü? Bu saçmalığı göremiyorlar. Aynı size Hakan Fidan mit ajanıydı denmesi gibi biri ortaya bir saçmalık atıyor herkes inanıyor.

      Cemaat sadece kendi tabanını kandırmıyor, Bylock Sendika Banka bu olaylarda onları mayın eşeği gibi kullanmış da. Bazı şeyler zamanla oluyor, bunca yalanı bunca kandırmayı insan zamanla görüyor ve bırakıyor. Ergenekon diye bir örgütün de olmadığını zamanla göreceğinizi düşünüyorum. Türkiye’de kamplaşma kutuplaşma farklı mahalleler var hepsi birbirine terör örgütü diyor olay bu. Yani sorun vatan haini pakraduni sızma “ergenekoncu” denilen kişiler devletten temizlenince bitmeyecek ki cemaat hepsini temizlemişti. Ya da sorun aydınlıkçıların dediği gibi cemaatin kapısının önünden geçen devletten temizlenince bitmeyecek. Bunların hepsi güç savaşı sağ-sol kavgalarının yeni hali. Herkes bu ülkenin vatandaşı, bu derece kutuplaşılan bir yerde sızmaya gerek yok zaten.

      Cemaat tüm ergenekoncu dediği kişileri temizleyince ne dedi? Hala güçlü değiliz Mit’e dokunamadık sonra da Selam Tevhid diye yeni örgüt çıkardı. Ergenekonla mit’e gidemedi, selam tevhidi çıkardı onun yerine yoksa saçma olcaktı halk o kadar da salak değil. Çok açık bir şekilde tüm gücü ele geçirmeye çalışan bir yapının yalanları aynısını AKP’de yıllarca hala muktedir değiliz diye yaptı yaptı en son başkanlık geçmesi lazım dedi başkanlığı da geçirdi hala bir yerlerde dış güçler lobiler terör örgütleri var. Bitmez zaten, her zaman kendine muhalif kişileri örgüt olarak görecektir. Cemaatte öyle despot hukuksuz bir yapı tüm gücü ele geçirine muhalefetin üstüne gidecekti hep yeni örgütler çıkaracaktı.

      Cemaatten kopanlar adım adım olayları anlayabiliyor. Erdoğan’ı mehdi gören fanatikler gibi, onlarda yarın büyük kırılma yaşayacak ne yani Erdoğan’ın bu dediği de mi yalanmış diyecekler. Cemaat tabanının en büyük düşmanı Cemaatin yönetimidir bunu gören kandırıldığını gören zaten diğer arkadaşlarını uyarıyor, tabi yönetimde bunlar hizmet mürtedi bunlar münafık bunlar ajan bunlar mitçi diye gene iftiralarını yalanlarını atıyor.

      Sil
  2. Murat bey, Allah yardımcıniz olsun..Gurbet içinde gurbet yaşamışsınız..Bizlerde vatanimizda yaşadığımiz tramvayı hâlâ atamadık..

    YanıtlaSil
  3. Derdime vâkıf değil canan beni handan bilir...Hakkı vardır şad olanlar herkesi şadan bilir...Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...Çektiğim âlâmı bir ben birde Allah’ım bilir...”

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar tanidik bir hikaye,bu kadar saf ve kandirilmaya tesne olusumuzu da keske bir incelesek.
    Yahut soyle soyliyeyim,anababalarimiza gore daha egitimli ve daha cok yer gezmis gormus olmamiza,kitap kalemle daha cok hasir nesir olmamiza ragmen neden bu kadar safiz!Yahut cantada keklik olmaya meyilliyiz.
    Cahil demek istemiyorum,cunku haksizlik etmis olurum ama sizcede birseyler yanlis degilmi?Butun cemaat tabani hemen hemen bu sekilde...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ak Parti tabanı, CHP tabanı, Trump'ın tabanı çok mu farklı? Belki de insanlar bu şekildedir. Ve belki kendinin akıllı diğerlerinin kandırılmaya teşne olduğunu düşünmen de senin de zannettiğin kadar objektif olmadığının ispatıdır. Bu şekilde de baktın mı hiç olup bitene?

      Sil
    2. 12 yasinda "hizmet" adindaki bu kült yapiya alinmis birinin kandirildigini dusunmuyorum acimasizca uzerine basildigina inaniyorum. 12 yasinda birini bu dini saadet zincirinin icine atan devlet suclu oldugu halde utanmadan kendisine laf kondurmuyor.

      Sil
  5. Manipule edildigini, yalanlar ile uyutuldugunu kabul ediyorsun. Bana bunlar yolsuzluk su bu yapiyorlar deselerdi inanirdim zaten diyorsun. A benim guzel kardesim 1 gramdami mantik izan kullanmadin?
    Cok gordugum klasik eski ve yeni fetullahci refleski ile kendi hakliligini AKP haksizligi ile ispat etneye calisiyorsun. Bu kadar kandirildigini anlamissinda seni kandiranlarla ver mucadeleni. Herkes kendi evinin onunu supurecek.sen burayi AKP li onunkini. Ben bu kadar yanlis yalan ihaneti gordum ama bakin AKP yide kotuluyorum. Hala yuzde yuz bu efendi kole duzeninden cikamadim diyorsun. Hocam efendim mehdi mesih herne halt ise iyide cevresinde uc bes hususi kotu diyenden gecilmiyor piyasa. Yanliz degilsin inan senin gibisi cok.

    Su an kotuledigin AKP ile Hocan efendin ve abilerin is tutarken senin gibi onbinleri mal niyetine kullanip kenara atti cemaatin.
    Yine beraber is tutarken 10 binleride beraber harcadiniz hayatini karattiniz.
    Senin gibilerle karsilastimda, kardesim cemaatiniz su bu pisligi yapiyordu diyorum ama AKP de..diyor. Akincida yakalanan siviller diyorsun ama AKp de .. diyor. Ornegi yuzlerce.

    Ben Sizin cemaatiniz yuzunden isimden oldum. 28 subat doneminde Calistigim Kurumdaki fetullahcilar birlesti yapmadiklari kanciklik kalmadi.Beni isimden ettiler.benim yerime baskasini almak icin tabi ve aldilar da diyorum. Ama AKP de diyor. Ulan o zaman AKP kurulmamisti desem hala ama AKP de diyecek.
    Cogunuz umutsuz vakiasiniz wesselam.

    YanıtlaSil
  6. Bu ciamaat adına o kadar yazılacak şey var ki saymakla bitmez...

    YanıtlaSil
  7. attığınız iftiralarla hükümet üyelerinin ve ak partililerin o kadar hakkına hukukuna girdiniz. ama yine hükümet ve ak parti kötü öyle mi?

    işin sonunda darbe teşebbüsüne kadar vardınız, ama hükümet zorba öyle mi?

    giriştiğiniz eylemler hükümetin dershalelerden başlayarak tüm tedbirlerinde sonuna kadar haklı olduğunun göstergesi.

    bakın, darbe kediyi köşeye sıkıştırmanın sonucu ortaya çıkmış kaçınılmaz ve haklı bir eylem değil. "cemaat" kavramı nere darbe nere?

    aksine darbe, hükümetin sözde "cemaati" sıkıştırmakla ne kadar haklı olduğunun, fetönün kirli torbasında ne sakladığının delili oldu. katilin çantasında sakladığı silah eninde sonunda çıkacaktı ortaya. çıktı da.

    katillerin mazlumluk tasladığı bir ülke olduk maalesef.

    Fetöye karşı sonuna kadar seçilmiş hükümetin yanındayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AKPli degilim, Fetö'ye karsi secilmemisin hukumetin bile yanindayim.

      Sil
    2. ex-fetöcülerin tamamen fetö argümanları ve iftiralarıyla oluşmuş ak parti düşmanlığından vazgeçmemelerinin nedeni ak partinin kendilerini seçilmiş insanlar sandıkları ütopyalarını patlatmasından duydukları nefret sanırım.

      ak partili olmalarına gerek yok ama ben azılı düşmanlığa devam eden ex-fetöcüleri hala fetö etkisinde kişiler olarak görüyorum. gerekçesi de yukarıda yazdıklarım.

      aynı sürecin sonunda millet düşmanlığına, osmanlı düşmanlığına, hatta türkiye düşmanlığına ve hatta irtidata kadar gidenleri görülüyor. özellikle son gruptaki kişiler hakkındaki teorim aslında hiçbir zaman müslüman olmadıkları, yalnızca fetönün seçilmişlik vaatlerine tav oldukları.

      bu dünyadaki tamamen boş zanna dayalı ödül gidince, dinleri de gitti. o yüzden ya kendilerini esaslı bir sorgulamaya alsınlar ya da yeni keşfettikleri ama aslında bilindik din eleştirilerini alsınlar geldikleri bataklığa geri dönsünler.

      Sil