Header Ads Widget

test banner

FETÖ'yü ABD mi Kurdurdu?



Not: Bu yazı "“Fetö” Nefretinin İrrasyonel Nedenleri" adlı yazının devamı olarak yazılmıştır.

ABD Merkezli Pew Araştırma kurumu her yıl ABD'nin dünyadaki imajıyla ilgili araştırma yapar ve Türkiye hemen her zaman bu araştırmalarda ABD'ye en olumsuz bakılan ülkeler arasında çıkar. 2017 yılı aştırmasında Türk halkı içerisinde ABD'ye olumlu bakanların oranı sadece %18 ve tüm katılımcı ülkeler arasında ABD'ye en olumsuz bakan ikinci ülke Türkiye. Kadir Has Üniversitesi'nin 2018 yılında yaptığı başka bir araştırma da aynı sonuca ulaşmış. Türk halkının %82'si ABD'yi Türkiye için en fazla tehdit oluşturan ülke olarak görüyormuş. Yine Konda'nın yakın zaman önce açıkladığı bir araştırmaya göre Türk halkının %48'i dünyayı ABD merkezli beş ailenin yönettiğine inanıyor. Buna karşı çıkanlarsa sadece %23, diğerleri tam emin değil anlaşılan.

Şüphesiz dünyada ABD karşıtlığının ve komplo teorilerine inananların olduğu tek ülke biz değiliz, nitekim dünyayı İlluminati ilişkili ailelerin yönettiği iddiaları da aslında Batı'da uydurulup bizim ülkemize gelmiş fanteziler. Bu teorilerin bir kısmı 200-300 yıllık tarihi olan ve hala Batılı komplo teoricilerinin dile getirmeye devam ettiği hikayeler. Fakat Batı ülkelerinde bu düşüncelere inananlar toplumun geneli içerisinde marjinal bir azınlık olarak kalırken bizim coğrafyada bu oran %80'lere kadar çıkabiliyor. Nitekim kısa bir Google araması yaptığımızda beş aile ile ilgili Sözcü'den Sabah'a, OdaTV'den Gerçek Hayat'a her kesimden ana akım denebilecek yayın organında bu teorileri okumak mümkün (%80'lere de ancak bu şekilde ulaşılabilirdi zaten). (Link 1 odatv, Link 2 sözcü, Link 3 sözcü, Link 4 gerçekhayat, Link 5 fikriyat, Link 6 sabah, Link 7 star)

Konuya bu verilerle girme nedenim Türkiye'de ABD karşıtlığının da, “FETÖ” ABD ilişkisine dair algının da gerçeklerden ziyade bu verilerin ortaya koyduğu durumla alakalı olduğunu düşünmem.

Yazdıklarımdan anlaşılacağı gibi ben bu tür teorilere inanmıyorum. O nedenle ne bu ailelerin ne ABD'nin ne de CIA'in bu teorilerde anlatıldığı ve Türkiye toplumunun ezici çoğunluğunun inandığı şekilde dünyayı yönettiğini düşünmüyorum. Komplo teorileri dünyada olup bitenleri bilgiye ve akla dayalı bir analize tabi tutarak anlamlandır(a)mayan insanlara olup biteni basit bir şekilde açıklama imkanı sunar. Bir nevi doğa olaylarının arkasındaki nedenleri açıklayabilecek bilimsel bilgilere ve teorilere sahip olmayan eski zaman insanlarının bunları mitolojiyle açıklaması gibi bir durumdur bu. Eğer ABD devletinin işleyişini bilmiyorsanız, insan psikolojisi ve sosyolojisi üzerine fazla düşünmediyseniz, bahse konu olan coğrafya hakkında somut bilgilere sahip değilseniz, gözlemlediğiniz bir olayla ilgili en kolay açıklama bu olayları Pentagon'da üç adamın bir odada oturup tezgahladığı olacaktır. Aynı kadim Yunanlıların doğa olaylarını ülkenin en yüksek dağı Olimpos'ta oturan tanrıların tezgahladığını düşünmeleri gibi. Ne gözlemlenen olayın ortaya çıkmasına neden olan tarihsel ve sosyolojik bağlamı anlamanız gerekir, ne büyük ülkelerin güçlerinin sınırlarını az çok bilmeniz, ne de ortaya çıkan hemen her olayın içerisinde var olan rassallığı analiz edecek genel bir olasılık sezgisine sahip olmanız. Her olaya Amerika yaptı diyerek geçersiniz ve vaktinizi eğlenmeye harcarsınız. Komplo teorilerinin en çok gelişmiş ülkelerin alt kesimlerinde ve bizim gibi yarı eğitimli ülkelerde taban bulması da bu yüzdendir bana göre.

Türk toplumunda genel kabul görmüş olmasına rağmen, ben “Fetö”yü ABD'nin kurdurduğu iddiasını da bir komplo teorisi olarak görüyorum zira bu yönde hiç bir ciddi bilgi ve analiz görmüş değilim şimdiye kadar. Bu inanca sahip olanların ülkede %80'lere ulaştığını tahmin etmek zor değil ama nasıl ki Türk halkının %80'inin az ya da çok dünyayı 5 ailenin yönettiğine inanması bunun gerçek olduğunun ispatı olmuyorsa, bu konuda Türk halkındaki yaygın inanç da bu iddiayı gerçek yapmaz.

Bu iddiayı dile getirenlerin iddialarını desteklemek için ileri sürdüğü birkaç delile bakarsak bu iddianın arkasında somut bir bilgi olmadığını görebiliriz.

1. Fethullah Gülen 60'larda Komünizmle Mücadele Derneği'nin Erzurum şubesinin kuruluşunda yer aldı ve bu derneğin de CIA ile ilişkisi vardı.

Bu iddia doğru olabilir fakat hiçbir şeyi ispatlamaz. Bu derneğin asıl kurucuları arasında Said Nursi'nin avukatı Bekir Berk, Milli Görüş'ün kurucularından Recai Kutan, Muhafazkar kesimin önde gelen entelektüelleri Nurettin Topçu, Ali Fuat Başgil gibi isimler vardı.(Link) Fehullah Gülen'in bu derneğe üye olması tüm diğer Nur talebelerinin üyeliğinden farklı bir durum değildi. Daha genel olarak soğuk savaş döneminde tüm Türk sağı ABD'ye tüm Türk soluysa Sovyetlere yakın duruyordu ve dünyanın tüm her yerinde olduğu gibi bir taraftaki yapılara CIA diğer tarafaysa KGB destek veriyordu.

2. Orta Asya'daki okullarda CIA ajanları çalıştı.

Öncelikle bunun delili nedir? Ben arama yaptığımda itirafçı olan eski bir “FETÖ” elemanı söyledi, savcılık iddianamede yazdı gibi şeyler var. CIA ajanları kendilerini CIA ajanı olarak tanıtmaz o halde “FETÖ” elemanı nasıl anlamış bu kişilerin CIA ajanı olduğunu? Savcıların iddianamelerine gelinen noktada cevap vermeye bile ihtiyaç hissetmiyorum (ama güvenenler varsa iddianamenin dayandığı delilleri paylaşsınlar tartışalım). Burada tabi ki CIA bu okullara sızmış olabilir fakat bu “FETÖ”yü CIA'in kurdurduğunun değil kurdurmadığının delili olur zira kendi kurdurduğu yapıya niye sızma ihtiyacı hissetsin CIA? Kısaca bu iddiada "öyle diyorlar" tarzında hiçbir somut tabanı olmayan bir iddiadır.

3. Dünyanın dört bir tarafında bunca okul CIA'in izni olmadan kurulamaz.

Bu tamamen boş bir iddia. Ben de desem ki MİT'ten izin almadan dünyanın hiçbir yerinde şirket bile kuramazsınız, nasıl yanlışlayacaksınız bu iddia mı? Türkiye dışına ayak basmamış insanlar hiç fikirleri olmayan konularda büyük büyük iddialar öne sürüp bunlar üzerinden başka iddiaları ispatladıklarını düşünüyorlar.

An itibariyle bu okulların ciddi bir kısmı Maarif Vakfı'na devredildi ve 100’den fazla okul bu kurum tarafından dünyanın dört tarafında işletilmeye devam ediyor. Maarif Vakfı da mı CIA bağlantılı?

Burada sadece 170 ülkede faaliyeti olan ABD merkezli global bir yapı ABD'yi karşısına almak istemez deniyorsa bu tabi ki doğrudur ama bu da “FETÖ”yü CIA'in kurdurduğunu ispatlamaz.

4. Eski CIA yöneticisi Graham Fuller Fethullah Gülen'e referans oldu.

CIA'in eğer gizli saklı bir operasyon yürütüyorsa, açıktan bu şekilde bir desteği niçin versin? Türkiye'deki Mahir Kaynak gibi ABD'de Graham Fuller de yazıp çizen konuşan kamusal bir figürdür. Mahir Kaynak'ın yazı yazdığı gazeteyi MİT kurdurdu denemeyeceği gibi Graham Fuller ile ilişki de kendi başına hiçbir şey ispatlamaz. ABD'de CIA, FBI, NSA gibi istihbarat kurumlarının toplam çalışan sayıları 100 bin kişiye ulaşıyor. Bunlardan emekli olmuş bir tanesiyle açıktan ilişki içerisinde olmak neyi ispatlar? “FETÖ”cüler bu tür adamlara yanaşarak kendilerine ABD içerisinde meşruiyet oluşturmaya çalışıyorlar. Bu amaçla gerek politikacıları gerekse bu türden kamusal figürleri ya doğrudan para ödeyerek (politikacılara bağış gibi) veya para karşılığı yazılar yazdırıp konuşmalar yaptırarak kendilerine bağlamaktadırlar. Yani bir çeşit lobicilik “FETÖ”cülerin yaptığı şey.

5. Amerika merkezli olması.

Bu konuya zaten değindim aslında. “FETÖ”nün ABD merkezli global bir yapı olması tabi ki onun ABD devleti ve politikacılarıyla belirli ilişkilere girmesini gerektirir. Fakat girilen bu ilişkinin ABD devletinden doğrudan emir alma şeklinde bir ilişki olmasını gerektirmez. “FETÖ”ABD'de bulunduğu süre içerisinde oradaki sistemi çözdü. Amerika'da politikacı satın almak legaldir. Sadece bu ilişkileri şeffaf olarak yürütmeniz gerekir. Tüm lobiler, şirketler yapıyor bunu. Hatta tüm sistem bunun üzerine kurulmuş da diyebiliriz. “FETÖ”cüler de himmet paralarıyla politikacıları satın alarak kendilerine ciddi bir destek oluşturdular ABD sistemi içerisinde. Ayrıca ABD'de çok güçlü olan geleneksel İslami hareketlere karşı olan sağ politikacılar ve İsrail lobisine biz farklıyız, sevmediğiniz Müslümanlar gibi değiliz, sizin seveceğiniz gibi Müslümanlarız mesajları verdiler. Yani bana göre burada kimse “FETÖ”ye emir vermedi (en azından buna dair hiçbir somut veri görmüş değilim), “FETÖ”cüler kendi tercihleriyle yaptılar bunları. Bu nedenle 2014 yılında İsrail'in Gazze'deki katliamlarına tek bir söz bile söyleyemedi Fethullah Gülen ve o zaman var olan Zaman Gazetesi. Aynı şekilde MİT tırları konusu, IŞID iddiaları ve İran karşıtlığı da “FETÖ”nün kendisine ABD sistemi içerisinde müttefik olarak Neoconlar ve İsrail lobisini seçmiş olmasının doğal bir sonucudur.

6. Fethullah Gülen'e ABD devleti green card verdi.

Fethullah Gülen'in 2002 yılında yaptığı ilk green card başvurusu FBI, İç Güvenlik Müsteşarlığı (Department of Homeland Security) ve Dışişleri Bakanlığı'nın itirazları nedeniyle reddedildi. Gülen'in avukatları bu karara itiraz ettiler ve uzunca bir mücadele sonucunda 2008 yılında bu davayı kazandılar. Bu dava dosyasındaki Graham Fuller gibi eski CIA çalışanlarının destek mektupları sürekli gündeme getirilerek buradan “FETÖ” ABD devleti ilişkisinin ispatlandığı düşünülmektedir. Oysa kişisel olarak destek veren bir tane emekli CIA çalışanına karşı FBI, DHS gibi kurumlar kurum olarak bir nevi bu davanın karşı tarafını oluşturmaktadır. Yani Fethullah Gülen'e green card verilmesine bu kurumlar karşı çıkmıştır. Ayrıca aynı dava dosyasında AK Partili bakanların destek mektupları da olduğu da görmezden gelinmektedir.

İşin gerçeği ABD'de yeterli paranız ve gücünüz varsa green card almak hiç de zor bir şey değildir. Stadyum projesinden 500 bin dolarlık hisse alana green card veriyorlar ABD'de (link). Şu hâlde “FETÖ” gibi milyarlarca dolar kaynağa hükmeden, arkasında o dönemki Türkiye hükümetinin desteği de olan bir örgütün Fethullah Gülen'e green card almış olması ABD devletinin “FETÖ”yü kurdurmuş olmasının veya hatta desteklediğinin ispatı olamaz.

7. Darbe girişimi.

Darbe girişiminin ABD emriyle yapıldığına dair kuvvetli bir kanaat var Türkiye'de. Bununla ilgili de hiçbir somut bilgi belge ortaya konmuş değil. Ben kendi adıma “FETÖ”cülerin darbe girişiminde bulunmadan önce ilişkide oldukları Neocon İsrail lobisiyle üstü kapalı da olsa istişare ettiklerini ve bir darbe olursa destek verip vermeyeceklerini sorduklarını düşünüyorum. Ve onların da destek vereceklerini ABD devletinin de buna itiraz etmeyeceğini söylediklerini zannediyorum. Mesela Rubini, Edelman gibi Neoconlar darbe girişiminden aylar önce bu yönde açıklamalar yaptılar. Fakat Neocon İsrail lobisi o dönem iktidarda olan Obama hükümetinin parçası olmadığı gibi onun tam tersi bir ideolojiye sahip gruptu. Yani onların desteği hükümetin desteği anlamına gelmez.

Bununla birlikte ABD'de Erdoğan'ın sevilmediği de bir sır değil. Yani eğer darbe başarılı olsa bundan mutlu olacak pek çok kişi bulmak mümkündü ve tabi ki böyle bir durumda ABD darbecilerle çok da iyi çalışırdı. Fakat yine bunun anlamı “FETÖ”yü ABD'nin kurdurduğu ve darbe emrini ABD'nin verdiği değildir. Bugün Suudi Arabistan'da veya BAE'de darbe olsa ve İhvan'a yakın askerler iktidara gelip Türkiye ile yakın ilişkiler kursalar bundan Türkiye hükümeti bence memnun olur, fakat sonuçtan memnun olmak bu olayı yapanın Türkiye olduğu anlamına gelmez. Yani bu kime yarar sorusu bizi her zaman doğru sonuca götürmez. Her ülkenin kendi iç dinamikleri vardır ve nasıl ki Arap ülkelerinde İhvan bir toplumsal gerçekse “FETÖ” de asıl olarak bu toprakların ürettiği bir gerçektir. Bana göre Türk halkı hoşlanmadığı her gerçek karşısında yaptığı gibi komplo teorileri ve inkara yönelmek suretiyle bu tatsız gerçekle yüzleşmekten kaçmaktadır.

8. Fethullah Gülen'in iade edilmemesi.

ABD sistemi içerisinde böyle bir kararı yürütme organı veremez. Bu kararın yargı tarafından verilmesi gerekir. Bu örgütü uzaktan dahi olsa tanıyan her Türk için bu yapının darbe girişiminin merkezinde olduğu ve böyle bir kararın Fethullah Gülen'den bağımsız verilemeyeceği açıktır. Fakat ABD'deki muhtemelen Türkiye'ye çok da olumlu bakmayan bir yargıç için bu yeterli bir delil olamaz. Şu ana kadar benim bildiğim darbe ile Gülen arasındaki en somut ilişki Akıncı üssünde yakalanan Kemal Batmaz'ın darbeden önce Fethullah Gülen'le görüşmeye gittiğinin belirlenmiş olmasıdır. Fakat bu bile darbe emrinin Gülen tarafından verildiğinin kesin bir delili değildir. ABD'de bir yargıcın bu ve benzeri dolaylı deliller üzerinden ABD'de neredeyse vatandaşa yakın haklara sahip bir insanı Türkiye'ye iade etmesi gerçekçi değildir. Bu nedenle ABD'yi suçlayan kişilerin ABD yargısının benzer durumlarda başka ülkelere yardımcı olduğunu göstermesi gerekir. Ben araştırdım ve böyle bir örnek görmedim. Hatta birkaç örnekte ABD yargısının İsrail'in taleplerini dahi olumlu karşılamadığını gördüm.

Kısaca “FETÖ”yü ABD'nin kurdurduğu da darbe emrini ABD'nin verdiği de an itibariyle hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmamaktadır. “FETÖ”nün ABD ile olan ilişkileri bu ilişkilerin tek yönlü olarak bir emir veren emir alan ilişkisi olduğu anlamına gelmez. ABD'deki hemen tüm çevrelerin özellikle mevcut hükümetten hoşlanmıyor olması, Türkiye aleyhindeki tüm gelişmeleri bu kesimlerin tezgahladığını ispatlamaz.

Şu ana kadar “FETÖ” nefretinin çeşitli nedenlerini saydım. Bana göre Türk halkı nezdinde “FETÖ”nün bu seviyede şeytanlaştırılabilmesinin en önemli nedeni demokrasi konusunda hassasiyetten önce bu yapının ABD'nin maşası olarak görülmesidir. Eğer bugün Türk halkı 15 Temmuz'a başarılı olmuş ve başbakan asmış 27 Mayıs'tan veya başarılı olmuş ve bir milyon insanı tutuklayarak yüzlerce genci işkence ile öldürmüş 12 Eylül'den daha fazla nefret duyuyorsa bunun birinci nedeni bunu bir dış müdahale olarak algılıyor olmasındandır.

Tabi burada “FETÖ”yü ABD merkezli global bir yapı olarak görürsek bu çok yanlış bir tanımlama olmaz fakat Türk halkı “FETÖ”yü bunun ötesinde daha en başından itibaren ABD tarafından kurulup büyütülmüş ve doğrudan CIA'den emir alan bir yapı olarak görmektedir. Yani Kurtlar Vadisi usulü CIA'den birileri telefonu kaldırıp Gülen'i aramakta ve "Fethullah koçum seni bugünler için yetiştirdik, 15 Temmuz günü darbe yapacaksın" demekte, o da "Emredersiniz efendim hemen çalışmalara başlıyorum" diyerek itaat etmektedir. Anlatmaya çalıştığım üzere bunun gerçeklikle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Ne istihbarat örgütleri böyle çalışır ne de bu örgütlerle ilişkide olan herkes bu yapıların doğrudan emri altındadır. “FETÖ” kendi başına bir aktördür, PKK kendi başına bir aktördür, CIA tabi ki bu yapılarla ilişkilere girebilir ve girmemesi şaşırtıcı olur zira asıl işi budur CIA'in. Onlardan bir şey ister, onlara bir şeyler verir. Veya bu örgütler onlara bir şey önerip onlardan bir şey isteyebilir. Ortada rasyonel bir çıkar ilişkisi vardır. ABD kendi çıkarlarını maksimize etmek ister, “FETÖ”, PKK, diğer örgütler ve ülkeler de kendi çıkarları için çabalarlar. Bu arada bazı aktörler arasında çıkar birliktelikleri, bazıları arasında çıkar çatışmaları olabilir fakat bu mutlak bir dostluk veya düşmanlık değildir. Mesela bugün ABD'den binlerce tır dolusu silah alan PKK'nın yarın Rusya'ya yanaştığını ve ABD'nin onun düşmanı olduğunu görmek pek ala mümkündür. PKK'yı ortaya çıkaran şey yabancı istihbarat örgütleri değil Türkiye'de belirli seviyede bir statü (otonomi, bağımsızlık vs.) talebi olan milyonlarca milliyetçi Kürtün varlığıdır. Yabancı istihbarat örgütleri var olan bu zeminden faydalanmak ister. Bu zeminin ortaya çıkardığı PKK da bu örgütlerden faydalanmak ister. Benzer durum “FETÖ” için de geçerlidir.

Tüm bu ilişkileri rasyonel aktörler arasındaki karşılıklı çıkar ilişkileri olarak görmek yerine iyiler ve kötüler arasındaki ebedi ve ezeli bir mücadele olarak görmek oyunu yanlış oynamaya neden olur ki bence özellikle “FETÖ” ABD ilişkileri konusunda Türkiye'de yaşanmakta olan şey budur.

-Ahmet Şeker
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

18 Yorumlar

  1. "dünyayı İlluminati ilişkili ailelerin yönettiği iddiaları da aslında Batı'da uydurulup bizim ülkemize gelmiş fanteziler"

    Miş. Götümle güleyimde bari ayıp olmasın. Yazar yatak odası fantezileriyle karıştırmış olayı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak senin gibi insanlardan bahsediyorum yazıda. Düşünce yok, bilgi yok, her konuya küfür, şiddet, duygusal tepkilerle yaklaşan insanlar. Komplo teorileri senin seviyene çok güzel uyuyor sen onlara inanmaya devam et, daha fazlasını kaldıramazsın.

      Batı niye komplolarla uğraşsın, sizi kendi halinize bıraktığında da seviyeniz aynı yerde kalıyor.

      Sil
    2. Hemende yaftala düşünce yok bilgi yokmuş. Nereden biliyorsun? Cevapta yazdığım 2 kelimeye bakarak tahlil edecek kadar karakter uzmanımısın? Bilgim var ki, yazının saçmalıklarına karşın ironi mesaj yazdım.

      Bir şeyler öğrenmek istiyorsan, işe komplo kelimesinin asıl manasının "gerçek olay" demek olduğunu öğrenmekle başlayabilirsin.

      Batı ve maşaları, gerçeklerin üzerini komplo teorileri diye örtmeye çalışarak, işi sulandırma yolunu tercih eder ki, bilgi kirliliği ile insanlar meşgul olsun. Siyah beyaz ortadan kalksın her şey griye dönsün. kimse gözünün önündeki olayları göremesin, onlarda dilediği gibi at koştursun.

      Olaylara senin gibi bakanlar da, insanlar komplo hayalleri kuruyor diye dalga geçsin küçümsesin.





      Sil
    3. https://en.wikipedia.org/wiki/Memoirs_Illustrating_the_History_of_Jacobinism

      https://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k5653946v.texteImage

      Birincisi 1797 tarihli Illuminati ve mason ilişkili aydınlanma filozoflarının (Voltaire vs.) nasıl Hristiyanlığı ve kiliseyi yok etmek için komplolar kurduklarını ve Fransız devrimini gerçekleştirdiklerini anlatıyor. İkincisi 1846 tarihli ve Yahudi Rotschild ailesinin nasıl dünyayı ele geçirmeye ve yönetmeye çalıştığını anlatıyor. Bunları birleştirip Illuminati ilişkili dünyayı yöneten aileler hikayelerini uyduranlarsa Amerikalı komplo teorisyenleri. IŞID'ı Rotschildler kurdurdu diyorlar mesela. Tilki tilkiye, tilki kuyruğuna atıyor suçu.

      Sanki 1789 yılına gelindiğinde Fransa'da tarım toplumundan ticarete, üretime, sömürgelere dayalı modern bir topluma geçilmemiş. Sanki ticaret ve üretim sayesinde burjuva sınıfı müthiş bir fiili zenginlik ve güce ulaşmamış, tarımın önemini kaybetmesiyle toprak sahibi soylular fiili güçlerini kaybetmemişler, buna rağmen de sistemde tüm gücü toprak sahibi soylular ellerinde tutarken zengin burjuvalar 500 yıl önceki kadar az haklara sahip değillermiş, sanki burjuva sınıfının bunu değiştirmek için illuminati ve masonların fitlemesine ihtiyacı varmış gibi yazıyorlar bunları.

      Oysa bunları bildiğinizde bu anlatılanlar saçmalıktan başka bir şey değildir. Kiliseye yakın bir kısım adamların olay olup bittikten ve kaybettikten sonra niye kaybettiklerine dair uydurdukları bahaneler bunlar. Ben yapmadım Miki yaptı olayı yani.

      Peki kurtardı mı bu komplo teorileri onları? Gelinen noktada Fransa'da kiliseye gitme oranları %2-3 ü geçmez. Ülkenin yarısı ateist vs. Yani gerçeklerle girilecek bir savaşta kaybetmeniz kaçınılmaz.

      Düşüncelerinin değişeceğini sanmıyorum ama kendine masal anlatarak kendini rahatlatabilirsin ama gerçekler değişmez. Sizler de gerçeklerle mücadele etmeye çalışan herkes gibi kaybedeceksiniz ve bu arada Türkiye'ye de kaybettireceksiniz.

      Bu arada bilgi ve analizden bahsettin ama hiç bir tez öne sürmedin, hiç bir bilgi paylaşmadın. Sadece küfrettin ve inkar ettin.

      Sil
    4. Sayın Ahmet şeker arkadaş,

      2 cevabında da küfrettiğimi yazıyorsun. mesajlar yukarıda nerede küfür kelimesi.

      sitedeki https://www.munferit.net/2019/10/teror-orgutu-nedir-cemaat-bir-teror.html yazındaki ilk yorumu yazan kişi de benim. Yorumu tekrar okursan bilgim olduğu konusunda fikrin oluşabilir.

      Gerçeklerle savaşılmaz yaşanır. devir algı devri. gerçekler algıların içine saklanarak verilir ki ki zokayı yutsunlar.

      Aslında gerçekler kimsenin işine gelmez. Hayatın zorluklarına ve kendi beceriksizliklerine karşı insanlar dayanabilmek için kendilerine yalanlar söylerler, hayal kurarlar ve gerçeklerle yüzleşmek istemezler.

      Gerçeği söylediğinde hemen savunmaya geçerler. kabul etmek istemezler. Sigara örneğini verelim. Nedir gerçekte olan sigara konusunda. Kişi iradesine sahip olabilirse bırakır olmayan bahane üretir içer. yani bırakamayan kişi aslında irade sahibi değildir yenik düşüyordur. Ama bunu direkt kendisine söyle sana kızar iradesizmiyim der. EVET kocaman EVET öylesin irade sahibi olabilsen içmezsin bu kadar. Gerçek bu.

      Koç holdingte üst düzey yöneticiler sigara içmeyenlerden seçilir. Tepedekilerden sigara içen göremezsiniz. Bakın bakalım internete görsellere, Vehbi, Rahmi, Ali Koçların bir tane sigara içerken fotosu var mı? Adamlar sigara konusunda idare gösteremeyen insanlara yönetici bile yapmıyorlar.

      birazda fantezi yapalım gelelim Deaşı kimin kurduğu belli iken komplo kelimelerine gerek yok. resmi olarak açıkladılar neredeyse. Onlarla ilgili sana göre fantezi olan ama aslında gerçek olan bir şeyi yazayım.

      Şimdi daeşin daha önce söylenen ilk ismi ne işid. ingilizcesi isis
      açılımı ne ISIS (Iraq Sham Islamic State) ırak şam islam devleti. nasılda götlerinden uydurmuşlar değilmi kelimelere denk gelsin diye.

      peki ısıs ne? aşağıdaki linktede göreceğiniz gibi doların gerçek yazılışı ısıs dır.

      https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRoFcir8IB-jEsQke0CK1PzGZ3fy1NRq-WCqWftzmrs00ravpItgw&s

      Peki ISIS kimin adı bilen varmı diye sorayım. ip ucu vereyim çok yakından tanıdığınız birisinin annesinin adı. kim olduğunu da siz bulun artık.

      Çok mu komplo faztezisi yaptık Ahmet bey?

      Sil
  2. geç bunları yalancının evi yanmış kimse inanmamış
    ağzınızla kuş tutsanız
    bir elinizde güneşi bir elinizde ayı alsanız
    artık kimse size inanmaz
    açık ve seçik bir abd projesidir görmeyen algısı hayali kavrayamayanlar ancak onlara inanır italyada gladyo türkiyede fetö nasılki pakistanında aynı şekilde adını tahirul kadri bir yapılanması var
    https://m.timeturk.com/pakistan-krizinin-dini-aktoru-tahir-ul-kadri/haber-225224
    oda aynı sistemle çalışıyor artık haçlı seferleri bu örgütler eliyle yapılıyor daeşte onlarındır bunlar haçlı seferlerinin devamıdır akıllı olacağız etrafımız bataklığa çevrildi çökmemek için ayakta durmamız lazım yoksa sonumuz suriyeden beter olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıda yazdıklarıma bir itirazın var mı? Ne fetöcüyüm ne de seni ikna etmek için ağzımla kuş tutmaya veya elime güneş ve ayı alma niyetim var. Yazıda belirttiğim gibi ülkenin %80'i sizler gibi düşünüyor. Tüm bu insanların fikrini değiştirmem mümkün değil. Sadece tarihe not düşüyorum kendi adıma.

      Olacak şey şudur sizler gerçeklerle savaşmaya devam edeceksiniz ve kaybedeceksiniz. Türkiye'ye de kaybettireceksiniz. O noktada belki kendini sorgulama ihtimali olabilir Türk toplumunun. Ama daha fazla komplo teorileri daha fazla gerçeklerden kopmaya da yönelebilir. Onu yaparsa daha da fazla kaybeder. Tarihte kendi tercihleri ve hataları nedeniyle kaybetmiş pek çok halk var. İkisi de mümkün ama gerçeklerden koparak kazanmak mümkün değil.

      Sil
  3. Güler misin, ağlar mısın. Hepsi denk gelmiş yani. Bir değil iki değil en az on adet mevzu var fetullah ile ilgili, hepsi mi tesadüf.

    Efendi efendi kimsenin aklı ile dalga geçmeye çalışma, birşey sürekli denk geliyorsa ona tesadüf değil isabet denir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denk gelen nedir? 10 tane anormal şeyin bir araya gelmesi tümüyle anormal bir durumdur, 10 tane normal şeyin bir araya gelmesiyse normal bir şeydir. Yani bir adamı cinayetten dolayı tutuklayıp katilin iki eli varmış senin de iki elin var, katilin iki bacağı varmış senin de iki bacağın var, katil arabayla gelmiş senin de araban var hepsi mi tesadüf diyerek mahkum edemezsin. Bu türden normal şeylerin yüz tanesini de bir araya gelse bir anlamı yoktur. Fakat katilin suratında bir yara izi varmış, ayağı da aksıyormuş, arabasının sağ arka kapısında çizik varmış vs gibi normalden sapan durumlar varsa bunların 10 tanesi bir araya gelirse belirli seviyede bir delil olabilir.

      Şu durumda ABD'de green card almak sıradışı bir olay mıdır? Green cardı olan birisini ABD yargısının çok somut bir delil olmadan Türkiye gibi bir ülkeye iade etmemesi anormal bir olay mıdır? Dünyanın dört yanında okul açmak anormal bir olay mıdır? Bunları ortaya koymanız lazım. Yeteri kadar paranız varsa gelin deneyelim, ücreti mukabili size 100 ülkede eğitim şirketi kurayım (CIA'den izin almadan), ABD'de green card alayım (isterseniz emekli bir CIA veya FBI çalışanından referans da buluruz 5 bin dolar verip tanıştırsak yazar adam tanırım iyi bir adam diye yalan değil), green card aldıktan sonra da Türkiye'de şikayet ederiz sizi PKK'lı fetöcü vs. diye bakarız ABD veriyor mu vermiyor mu :).

      Sil
    2. Bu fetullahçı manipülasyon tekniklerini bana uygulamaya çalışarak benimle dalga geçme lütfen. Ben 2002 yılında "sözde cemaatin" CIA'ya çalıştığına birebir şahit olmuş biriyim. O yüzden bana anlatma, kandırabiliyorsan diğerlerini kandır.

      Not: Fethullah değil özellikle fetullah.

      Sil
    3. Bence bu bilgileri herkesle paylaşmalısın. Fetö ve CIA arasında somut bağ kurmakta güçlük çekilen böyle bir zamanda fetönün CIA'e çalıştığına birebir şahit olmuş birisinin bu bilgileri gizlemesi fetöye yapılacak en büyük iyiliktir (hatta fetöye üye olmadan amaçlarına hizmet etmiş bile olabilirsin). fetullahı sevindirmek istemiyorsan bu bilgilerini ister burada ister başka bir yerde kamuoyuyla paylaş mutlaka.

      Sil
    4. Sadece ben değil o dönem benim pozisyonuma benzer durumda olan birçok kişi bunu biliyor. Ayrıca senin dediğin kadar kolay halledilebilse idi bu mevzu, şu anda ne fetullah kalırdı ne de sözde cemaati.

      Sana dediğim gibi insanların zekası ile dalga geçme. Bütün yazılarında FetHullah yazdın şimdi mi aklına geldi fetullah yazmak, ayrıca ABD.den yazıyorsun, bir de ben sen diline hiç çalışmamışsın niyetin çok kolay okunuyor vs. vs. çok eksiğin var. Vasat altı bir manipülatörsün.
      Ayrıca cevap verdiğin için teşekkürler ama bu yazdığım üç entry de sana değil.;-)

      Sil
  4. Evet biraz eğlencesine yazdım bunları ama anlaşılmadığım için daha açık ve ciddi yazayım. Fethullah mı yazdı fetullah mı yazdı gibi şeylerden sonuç çıkaracak kadar küçük düşünen biri değilim. Senin gibi arkadaşları böyle bir yazıyla değiştirmek tabi ki mümkün değil ve bunun da çok iyi farkındayım. Siz değişmeyeceksiniz aynı fetöcülerin 15 Temmuz'a rağmen değişmedikleri gibi. Sizler de duvara doğru gidiyorsunuz (ve ülkeyi de beraberinizde götürüyorsunuz). Daha kötüsü duvara tosladığınızın farkına varabileceğinizden bile şüpheliyim. Fetöcüler başlarına gelen onca şeye rağmen hala tosladıklarını fark etmiş değiller.

    Bir zaman fetöcülerle yaptım benzer tartışmaları henüz bu hallere düşmemişlerdi. Değişeceklerini düşündüğüm için değil zamana not düşmek için. Şu anda da sizlerin gittiğiniz yeri görüyorum ve tarihe not düşüyorum bu yazılarla. Günün birinde niye bildiklerini anlatmadın diye sorguya çekilirsem en azından ben diyebileceğimi demiştim demek için.

    YanıtlaSil
  5. buraya milyonlarca insan yorum birakip 'yarim yamalak bildiklerini duyduklarini inandiklarini' siralayip dokseler dahi yazarin isine yaramayacak; ikna olmayacak biz okurlar icin kendisinin dedigi gibi. cunku 'kendine gore gerceklik' saplantisinin icinde okurlarin saplantilariyla fazlaca mesgul ki aslinda bu kendisinin zeminini kaydiran esas gercegin ta kendi.
    bI baska sey; bilmiyorum ne kadar farkediliyor ama, burda yazanlarin bircogunun uslup ve akil yurutmelerindeki "eski aliskanliklari" asikar bicimde cemaat gunlerinin buhuruyla kokuyor. gidalandiginiz kaynak ve akil yurutme, bakis bicimleri hala sizinle birlikte maalesef.
    Sozlerinizde rasyonel cozumleme cabasi disinda dikkate deger tek kelime oldugu dusuncesinde degilim. Yazida soylenen argumanlarin gercekten butun toz duman icinde cimbizla kolajlanmis "montaj analitik" oldugunu gormeni diliyorum.

    muhtemelen bu sozler icin de soylenecek sozleriniz coktan size ne soylemeniz gerektigini coktan soyleyen "derin suurunuz" tarafindan coktan sunulmustur. saygiyla karsilanacaktir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğer yazarlar için olumsuz bir yorum olarak kabul edilmesin ama kendi adıma fetöyle bazı arkadaşlarım dışında bir ilişkim olmadığı gibi fetö nedeniyle bir sorun yaşamış da değilim. Yani burada eski alışkanlık vs. geyiklerini bir kenara bırakıp yazdıklarıma söyleyecek sözünüz varsa buyurun söyleyin. Ama yok zira ad hominem ve fetöcü suçlaması dışında söyleyecek hiç bir argümanınız kalmadı, sadece bu konuda değil hiç bir konuda. Ama tabi bu düşünsel iflas halini kabul etmek yerine bunu size gösterenlere çamur atarak kendinizi rahatlatmayı seçeceksiniz. Özünde fetöcülerden çok da farkınız yok aslında (onlar da yaşadıkları iflası Erdoğan ve Ak Parti nefretiyle kapatmaya çalışıyor). Belki de buralara tüm kesimlerde yaşanan bu düşünsel iflas nedeniyle gelmiştir ülke. Fetöcüler gerçekten Allah'ın lütfu oldu size. Onlar da olmasaydı globalleşmiş dünyada artık gizlemek mümkün olmayan bu iflas durumunu neyle kapatacaktınız? Biraz da onlarla avunun bakalım. Gün gelip zaten ölmüş durumda olan fetönün yerde yatan bedeni de çürüyüp yok olduğunda yine kendi iflasınızla baş başa kalacaksınız nasıl olsa.

      Sil
    2. Hocam bu arkadaşları niye ciddiye alıyorsun ki argümanı olan çıkarır yazar.

      Fethullah Gülen Erzurumun'un dadaşıdır. bu gerçekği kabul etmek istemiyorlar. Olamaz böyle bir türk olamaz böyle bir erzurumlu olamaz bu kesin yahudi ermeni olmalı arkasında cia olmalı falan filan. Cia ile iş yapmak ayrı şeydir baştan yada orta seviyede cia in aparatı olmak ayrı şeydir ama arkadaşlara göre illa arkasında cia olmalı yoksa olmaz. Türk tarihi fethullah gülen gibi binlercesiyle dolu iş devlet koltuğu olunca en çok kan döken türklerdir, kardeş kardeşi doğrar acımaz 15 temmuzda da bu yaşandı yok ama türkler üstün ırk türkler böyle şey yapmaz gülen annesi rabia değil rabin o yüzden bir yahudi olmak zorunda

      Sil
    3. Seni kim neden ciddiye alsın? Tanımadığımız bilmediğimiz, fetonun ajan provakatörü olma ihtimali yüksek ahmet seker'i kim neden ciddiye alsın? Ahmet seker kim? Sen kimsin?

      Sil
  6. Aslında ciddiye aldığım şahıslar değil. Yoksa görüldüğü üzere yazdıklarında ne bir bilgi ne bir analiz mevcut. Sadece yaftalama, hakaret, duygusal tepkiler vs. Fakat Türkiye'nin çoğu bu arkadaşlar gibi. Her konuda verilen tepkilere bakarsak bol miktarda hamaset, bol miktarda hakaret, bol miktarda suçlama ama sonuçta somut hiç bir şey yok. Mesela ey Batı diye başlayarak sabah akşam Batı'ya hakaretler ediliyor, bunların tuvaleti yokken bizim dedelerimiz şöyleydi böyleydi gibi hamasi laflar sıralanıyor ama işin sonunda ortada Batı'ya alternatif olabilecek hiç bir şey üretilmiş değil. Hala Batı'nın sermayesiyle ekonomi dönüyor, hala Batı'nın teknolojisi ile günlük yaşam devam ediyor, hala Batı'nın ilaçları ile sağlık sorunları çözülüyor vs. Ortalama Türk bu arkadaşlara benziyor, bilgi yok, çaba yok, hüner yok ama Batı'daki neonazilerden ithal komplo teorileri, pseudo bilim, bağnazlık gırla. Ve sonuç ortada.

    Şahıs olarak bu insanları ciddiye almamak kolay fakat bir bütün olarak bu insanları ciddiye almayalım, boşverelim demek aslında Türkiye'yi geride bırakalım oradan bir şey çıkmaz demek bana göre. Belki de kişisel olarak en doğrusu budur bilemiyorum. Fakat şahsen iç dünyamda henüz o noktaya gelmiş değilim. O nedenle bu arkadaşları da ciddiye alıyorum. En nihayetinde bu tepkileri verme nedenleri de yazdıklarıma verecek başka cevap bulamıyor olmaları. Yani iç dünyalarında bir meydan okumayla karşılaşıyorlar, yazdıklarımı tehdit olarak algılıyorlar. Bu tehditle aslında benim bir fetöcü olduğuma inanarak vs. başa çıkıyorlar.

    Kimse bir yazı okudum ve hayatım değişti diyerek değişmiyor. Dahası kimse mevcut inançlarını savunmadan bir seferde teslim olmuyor karşı düşüncelere. İnandığınız şeylere karşı pek çok düşünsel meydan okuma, hayatın içerisinde bu inançların pek çok kez sınanmasıyla uzun bir süreç içerisinde bir kırılma gerçekleşiyor. Benim insanları değiştirmek gibi amacım yok. Sadece mevcut kabullerine meydan okumak istiyorum. Herkesin papağan gibi tekrarladığı ve bu nedenle de doğru kabul edilen düşüncelere alternatif düşünceleri paylaşmak istiyorum. Bu şekilde kafa konforlarını bozmak istiyorum insanların. Eh adamın kafa konforunu bozduğumda tepki göstermesi, hakaret etmesi, kafa konforunu yeniden oluşturacak savunma mekanizmaları oluşturması doğaldır. Buraya gelip bu düşünceleri okumayacaklarına, gelip okuyup hakaret etsinler daha iyi. Belki bugün bu şekilde konuyu kapatırlar ama gün gelir bunlar birikir birikir ve onların da bir kırılma noktası olur.

    Özellikle 17 Aralık sonrasında fetöcü arkadaşlarla yaptım benzer tartışmaları. O zaman bana hakaret edenler içerisinden 15 Temmuz sonrasında bu yapıdan kopan çok insan oldu. Belki o tartışmaların da bir faydası olmuştur diye düşünmeyi tercih ediyorum kendi adıma.

    YanıtlaSil