Header Ads Widget

test banner

Gülen’in Bardağında Kalan Çayın Anlattıkları

Çoğunuz ya sosyal medyada veya gazete haberlerinde görmüşsünüzdür. Birkaç gün önce Gülen internet üzerinden yayınlanan sohbetinde çayından bir yudum aldıktan sonra duruyor, “Bu kadarı yeter, bunu bizim şeye verin… (eliyle çay bardağını hafif itiyor) Kime?.... Enes Kanter’e” diyor. Enes Kanter bu videoyu “Değildir bu bana layık bu bende / Bana bu lütf ile ihsan nedendir” başlığıyla paylaşıyor (tweet şurda: https://twitter.com/EnesKanter/status/1153034237953617926?s=20 ) Bu ikinci bir “ısırılıp uzatılmış hurma” vakası (hatırlamayanlar için o vaka Cüppeli Ahmet’in müridine yaptığı ve yine sosyal medyada çok konuşulmuş bir olay.) 

Bugün bu meseleye dair yazmak istiyorum. Öncelikle Gülen cemaati özelinde başlayayım. Gülen’in kalan suyunun veya çayının etrafındaki ziyaretçileri tarafından yarışılarak içildiği zaten biliniyordu, ama ilk defa kameralar önünde bunun bir örneklendirilmesi yapılmış oldu. Hatta Gülen’in kullandığı atletinin—genelde sağ kolu Cevdet Türkyolu tarafından—isteyen ve layık görülen insanlara bir hediye olarak verildiği de bir vakıa (bunun olduğunu biliyorum çünkü sevdiğim ve sözüne çok güvendiğim bir abim zamanında Gülen’in kullanılmış atletini aldığını ve bundan şimdi utandığını ve pişman olduğunu söylemişti.) Dışarıdan bakanlara bunlar gayet saçma ve hatta iğrenç geldiği halde, Gülen cemaatinin (belki de büyük) bir kısmı bunları normal karşılıyor ve hatta imreniyor (Kanter’in tweetinin altındaki “kıskandırdın” yorumlarına bakabilirsiniz mesela). Bu durum neden böyle ve bu sadece Gülen cemaatine mi has sorusuna geçmeden önce “Gülen’in bardağında kalan çayı”nın ve Kanter’in tepkisinin ikisi hakkında neler anlattığını paylaşayım.

Kanter’in tepkisi onun sadık bir mürid olduğunu ve hocasının kalan çayını içmekten şeref duyacağını gösteriyor. Gülen’in bunu teklif etmesi ise onun yıllardır kalan sularının ve çaylarının kapışılmasından haberdar olduğunu, rahatsız olmadığını, belki de bundan keyif aldığını gösteriyor. Muhtemelen kullanılmış atletlerinin verildiğinden de haberdar. Bu durum kendisini çok değerli ve özel gördüğünün bir göstergesi. Bir tarafta kendisinden “kıtmir” diye bahsetmesi, kendini yeren sözler, mütevazı gösteren tavırlar; diğer taraftan şifa niyetine kalan çayını içen müritlerinin durumundan en azından rahatsızlık duymaması. Çok büyük bir tezat. Daha fazlasını söyleyecek olursak belki de bir megalomanlık veya çift kişiliklilik belirtisi. Allahu alem.

Şimdi asıl önemli meseleye geçelim: ısırılmış hurma veya artık çay meselesinin tarikatlar ve cemaatlere dair anlattıkları. Mürşide aşırı sevgi ve itimat sadece Gülen’in veya Cübbeli Ahmet’in cemaatine has değil. İstisnalar haricinde nerdeyse bütün tarikatlar ve cemaatlerde bu durum mevcut (kimisi elini öptürüyor, kimi eteğini; kimi—bir uç örnek olarak—Adnan Oktar’ınkinden bile daha iğrenç şeyler yapabiliyor: http://www.diken.com.tr/gazeteci-yazar-soykan-seyhle-cinsel-iliski-ibadet-sayiliyor/) Ben bu vahim durum için aslında mürşitleri değil, müritleri suçluyorum. Müritler mürşitlerini idolleştirip—mesela kalan sularını şifalı görürlerse—en azından belli sayıda insan bunu belli bir süre yaptıktan sonra mürşitlerin “bende özel bir şey var galiba” diye düşünmeye başlayıp sonra o karaktere girmelerini gayet doğal buluyorum. Tabii mürşitlerin en azından belli bir kısmı baştan beri böyle bir idollük konumuna ulaşmak için stratejiler oluşturup uyguluyorlar; yani baştan itibaren niyetleri bozuk; dolayısıyla ana suçlu da olabiliyorlar.

Peki bu hep böyle mi gidecek? Ben artık bu tip anlayışları olan cemaat ve tarikatların son kullanma tarihlerinin çok yaklaştığını düşünüyorum. Neden böyle olduğuna dair iki argümanım var. Birisincisi, modern dünyada artık—en azından gençler arasında—insanların çoğu olan bitenden çok daha hızlı haberdar oluyor. Kült tipi yapılarda insanların yavaş yavaş “garip ritüeller”e alıştırılması gerekir. Önce güzel görünürsün, sonra etrafını sarar ve yavaş yavaş değiştirirsin yeni katılanı. Şimdi artık nerdeyse her şey ortada; bu yüzden “insanları kafalamak” eskisi kadar kolay değil. İkincisi, yine modern dünyanın etkisi olarak, insanlar kültün ortalarına kadar bile girmiş olsa sosyal medya veya değişik şekillerde değişik görüşlere maruz kalıyor; youtube’ı açtığında değişik binbir türlü sesi duyabiliyor. Yeter ki birazcık şüphelenmeye başlasın, ardından kendisini bu yapılardan kurtarması eskisine göre çok daha kolay. Dolayısıyla ne yeni eleman kazanmak, ne de elemanları içeride tutmak kolay artık. Bu kült tipi cemaatlerin ve tarikatların yavaş yavaş tarih sahnesinden silineceğini umuyor ve öngörüyorum.

Asıl önemli soru şu: böyle cemaatler ve tarikatler tarih sahnesinden silindikten sonra islam dininin kolektif olarak yaşanabilmesi için ne gibi sosyal dinamikler olacak ve olmalı? Bu konuda düşünmek ve yazılarla bunları tartışmak lazım.

Vesselam,

İsa Hafalır 
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

9 Yorumlar

  1. az ve öz iblisin iblislikleri birde ülkemize nazire yapıyor

    YanıtlaSil
  2. 1-ısırılmış bir hurmayı enese verin demiyor. ona ikram edilen ikramdan 1-2 tane alıp geri kalanını enese verin diyor...(dediğin gibiyse videonun dakikasını göster)

    2- artık çay ikramı ise hiç yok. varsa dakikasını göster.

    3-atlet tekke vs.. gülenin şahsi mevzusu değil, o alttakilerin hareketi o da güleni bağlamaz....ki, özellikle tekkesini isteyen birine, başından çıkarıp fırlattığına da birçok kişi şahittir.

    4- kuran sünnet ve nurları tam okuyan bir insan zaten bu tarz şeylere önem vermez.. okumayanların suçuda gülenle alakalı değil kişilerle alakalı vs...

    keşke iftira etmeseydin..yazık etmişsin kendine..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çaydan bir yudum alıp enese veriyor youtube da direk bu videoyu bulabilirsin. Esas siz hala o haine inanıp kendinize yazık ediyorsunuz.

      Sil
    2. artık geç bunları ancak saflar kanar
      bu saatten sonra bir eline ayı bir eline güneşi tutsa inanılmaz

      Sil
    3. Bu terör örgütünün en önemli özelliği inkar ve kelime cambazlığı ile kıvırmak.. ruhlarına işlemiş artık bu ..
      Tabi hocaları omurgasız olanların kendilerinde omurga aramaya da ne hacet....

      Sil
  3. Günümüzde azalacağı söylenmiş yazıda. Öyle bir şey yok. Olmayacak. Bunun bence İslamla ve dinle de ilgisi yok. Mustafa Kemal içinde aynı şeyler geçerli değil mi? Onun eşyaları yazdıkları kalemleri defterleri tıpkı bu muameleyi görüyor. Cübbeli de Gülen de Paygamber de böyleydi. Mustafa Kemal'de böyle. Yarın bir başkası çıkınca da böyle olacak. İnsanın fıtartı herhalde bu.

    YanıtlaSil
  4. Cübbeli Ahmet Hocanın böyle bir olayı yok yalan atmayın. Cübbeli Ahmet Hoca ya biri hurma ikram ediyor oda ısırıyor yanındaki görevli uyarıyor cübbeli Ahmet Hocayı hocam zehirlenme olabilir diye oda hurnanın geri kalanını görevliye veriyor sizde buradan algı operasyonu yapıyorsunuz.

    YanıtlaSil
  5. Fetöyü Ehl-i sünnet tarikat ve cemaatlerle karıştırmayın fetö sadece sadece Türkiye devleti için bir tehdit değildir. Fetö İslam'ın kalbine saplanan bir hançerdir. Ama başaramayacaklar çünkü onlar Allaha ve Resulüne savaş açtılar kaybedecekler.

    YanıtlaSil
  6. 25 yıllık derin "Hizmet" uykumdan uyanalı 3-5 yıl oldu. Gözümü açıp 'ulan rüyaymış' demek bile 2 senemi aldı canına yanayım. Önceleri böyle şeyleri duyardık. Hocanın haberi olsa izin vermez ama yanındakiler işgüzarlık yapıyor diye düşünürdüm. Videoyu izleyince irkildim. Hepsini biliyormuş yani. Vallahi pes.

    Vaaz verecek diye 3-5 saat önceden camiyi tıklım tıklım dolduran cemaat, hazret! içeri girerken, ayağa kalktılar diye tevazu anlayışından dolayı vaaz vermekten vazgeçip camiyi terkettiği anlatılırdı. Anlatılan kişiyle videodaki kişi aynı insan olabilir mi Allah aşkına! Ah hoca ah. Kafamızdaki tevazu anlayışını bir kere daha nasıl da yerle bir ettin!

    Ekşicilerin klişesiyle bitireyim:

    "...... formatı eyledin viran"

    YanıtlaSil