Header Ads Widget

test banner

Gülen cemaati bir kült mü?

Kemal Budak, Enes Gökçe ve İsa Hafalır "Gülen cemaati bir kült mü?'' konusunda bir sohbet yaptılar.







author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

6 Yorumlar

  1. Batı dünyasında binlerce dini grup vardır. Batılı sosyolog ve din sosyologları bunları değişik tipolojiler altında sınıfandırmışlardır.
    Fakat bu çalışmalar daha çok kendi coğrafya ve tarihsel tecrübeleriyle sınırlıdır. Bu tipolojileri birebir Türkiye ya da İslam dünyasındaki dini gruplara uygulamak mümkün değildir. Öte yandan, bu birikimi görmezden gelmekde doğru değildir.

    (...) tipolojileri; 'ecclesia ', 'sect, 'denomination' ve 'cult' başlıkları altında toplayan yaklaşımlar da vardır. Öte yandan bu sınıflamanın da daha çok Batılı dini grupları karşıladığı, Doğudaki dini gruplara uygun olmadığı tartışılmaktadır.

    Cult (yeni inançlar), çok çeşitli özellikler taşıyan biri diğerine uymayan dini gruplara denir. Bunlar birbirlerine benzemese de bazı ortak özellikleri vardır.

    Onlar kendilerine katılmak isteyenlere son derece açıktırlar. Çok azı istisna olmak üzere onların doktrinlerinde çok tuhaf anlayışlar vardır. Maddi yardım konuları dışında genellikle katı değildirler. Daha çok kozmopolit ve yoğun nüfusun olduğu merkezlerde gelişirler.

    YanıtlaSil
  2. Cult, esas itibariyle bir toplumun kültürel ve dini geleneklerinin dışında bir örgütlenmedir.

    Bu, tamamen yeni bir şeyi ifade eder. 'Cult'ler genellikle yüksek karizmalı liderler ve onların yeni bir hayat anlayışına ilişkin etkileyici mesajlan etrafında oluşur. Şu an Amerika' da 5000 civarında 'cult'un olduğu bilinmektedir.

    Onlann çoğu üyelerinden sadece kendi doktrinlerine uymalarını beklemez, aynı zamanda yeni bir yaşam tarzına geçmelerini bekler. Bu durum dışandan bakılınca genellikle bir beyin yıkama olayı olarak algılarıır.

    Günümüzdeki bazı din sosyologlan, Batı'da 'cult' kavramının halk arasında diğer inançlan aşağılamak için kullanıldığına dikkat çekmektedir:

    Çoğu insana göre, 'cult' terimi, aslında bir grubu haksız çıkarmak ya da protesto etmek için kullanılan aşağılayıcı bir etikettir.

    'Cult', en iyi anlatımıyla tuhaf; en kötü anlamıyla öldürücü küçük bir dini gruptur. 'Cultlere bir şekilde şüpheyle yaklaşılması gerekir. Onlar tehlikelidir ve kesinlikle
    yasal dini organizasyonlar değildir. (Zuckerman, 2006: lll).

    YanıtlaSil
  3. R. Stark ve W. S. Bainbridge, cult'ların ortaya çıkmasında üç önemli faktör üzerinde durdular ki, bu faktörler aynı zamanda belli başlı 'cult modellerini de oluşturmaktadır.

    Bunlar; psikopatoloji, beceri ve alt kültür -evrimi faktörleridir.

    Psikopatolojik model, akıl hastası kişilerin icat ettiği yeni dini yorumlar, fikirler ve bunları kabul edenlerce oluşturulur.

    İkincisi, müteşebbis ya da beceri modelidir. Bu tarz , cult'lar birçok yönden dünyevi işlere benzer. Bu hareketler yetenekli kişilerce oluşturulur ve bunlar bu sayede menfaat elde edeceklerine inanırlar. Onların menfaati birçok durumda parasaldır fakat, bazen prestij, yönetim ve iktidar gibi manevi
    şeyler de olabilir.

    Üçüncü model, alt kültür-evrimleşmesi modelidir. Bu tarz gruplar,
    sapmış kabul edilir ve toplumdan dışlanmışlardır. Bunlar ilerleyen nesillerde yeni dini yorum ve izahlar geliştirebilirler.

    Din sosyologları, dini gruplardan birisi olan 'cult'ları daha iyi ifade ·edebilmek için yeni kavramlar da geliştirmişlerdir.

    Bunlardan birisi New Religious Mavement (Yeni Dini Hareket)tir. Yırminci yüzyılda, yeni dini hareketler ya da 'cultarda büyük bir patlamaya şahit olundu. Bunlar; temel
    kiliselerdeki bölünmeden değil de diğer sosyal dinamiklerden kaynaklanıyordu.

    Daha çok özel karizmatik fertlerden esinlenerek ya da dünyanın diğer tarafındaki dini ve kültürel çevrelerden etkilenerek ortaya çıktılar. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki bazı yeni dini hareketler bir hayli taraftarı Doğu dini düşüncelerine ve uygulamalarına çektiler.

    Sosyologlar, yirminci asırda yeni dini hareketlerin büyük artışıyla ilgili
    bazı sosyal sebepler tespit ettiler.

    Yeni dini hareketlerin toplumlarda çoğalmasına bakıldığında, onların; endüstrileşme ve şehirleşme derecesiyle paralel bir başarı sağladıkları görülür.

    Yeni dini hareketlerin gelişmesi aynı zamanda, modem sosyal sistem ve
    şahsiyetsiz şehir hayatı ile ilgili hayal kınklığı ya da rahatsızlığı da yansıtmaktadır. Yeni dini hareketler; aynı şekilde modernitenin iş ahlakı, materyalizm ve tüketicilik gibi diğer özelliklerine de karşıt bir kültür gibi karşı çıkmaktadırlar.

    Birçok insan, heyecana, akla ya da ruha ait ihtiyaç ve arzularını karşılamak için
    yeni dini hareketlere katılmaktadır. Bunlann içine ortak bir aile ortamında yaşama isteği de dahil edilebilir. Bu ailede aynı düşüncedeki insanlar; ırka ait faktörlerden kaçmak, tüketim toplumundan kurtulmak için pratik ve alternatif bir hayat tarzı geliştirmişlerdir.

    P. Zuckerman, günümüzde dini grup tipolojisinde onlann ömürleri ve taraftar sayılarına da dikkat çekmektedir:

    (...) Eğer tek bir insan sıkı bir şekilde
    başka hiç kimsenin inanmadığı bir şeye inanırsa, insanlar genellikle böyle bir kişiyi deli ya da çılgın olarak adlandınrlar. Eğer, on ya da on beş kişi sıkı bir şekilde başka hiç kimsenin inanmadığı bir şeye inanırsa, insanlar böyle bir grubu 'cult ile ilişkilendirebilir. Fakat eğer beş yüz ya da beş bin kişi sıkı bir şekilde başka hiç kimsenin inanmadığı bir şeye inanırsa, böyle bir grup sekt olarak tanımlanabilir. Ve eğer sayı on beş bine ya da beş yüz bine
    ulaşırsa o zaman 'denomination 'dan söz edebiliriz. Eğer sayı beş milyon ya da daha fazlaysa, bu durumda ortada gerçek bir din var demektir. Elbette bu sayılan rast gele veriyorum (Zuckerman, 2006: 122-124).

    Kaynak:
    https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/302528

    YanıtlaSil
  4. Sosyoloji okumadım, fakat alıntı yapılan makalede verilen bilgilerden ben, g.cemaati bir kült değildir sonucunu çıkarıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendimi yorumumu yanıtlayarak devam edeyim. Sitedeki son birkaç yazıda cemaatin büyük oranda (yüzde seksen gibi bir rakam telaffuz edilmişti sanırım) kült olduğu ifade ediliyor.
      Paylaşılan alıntılardaki tanım ve izahlardan hareketle, bu tespitin isabetli olduğunu söylemek mümkün değil bence. Hatta alakasız bile görülebilir.
      Adnan Oktar ve benzeri küçük gruplar örnek verilebilir belki, fakat geniş bir kitleye yayılmış Türkiye deki tarikat ve cemaatlere birebir uygulamak büyük bir tanımlama hatası olur gibime geliyor.
      Fakat geniş tabana sahip bu tarikat ve cemaatlerdeki insanların, karizmatik lider, sorgulamama, itaat, dışa kapanma vs gibi kültsel nitelikteki tavır, tutum ve eğilimlerinden büyük oranda bahsedilebilir.
      Buradaki sebeplerin de ağırlıklı olarak bizim tarikat cemaat geçmişimize özgü olacağını, batıdaki tanımlamalar içinde kalmanın ise yanıltacağını düşünüyorum.

      Sil
  5. Meseleyi dünyevi ya da felsefi bir tanıma ,kavrama bağlamak zorunda değiliz.
    Onlar bir cemaatti geldi ,istikametten saptı geçti ve bitti. The End.

    ●İnandıkları gibi yaşamayınca, her yerde var olma adına taviz vere vere yaşadıkları gibi inanmaya başladılar, artık dava için ictihad kapısı limitsiz açıldı

    ●geçmişteki gayret ve fedakarlıklarına mukabil elde ettikleri olumlu sonuçlara aldanıp ,kendilerini hep iyi noktada,değişmez, sarsılmaz görmeye başladılar

    ●sorgulamalar ve terk etmelerin önüne geçmek için "kazanma kuşağında kaybetmek" gibi yukarıdan kendilerine salınan korkularla beyin felci gecirip hiçbir şeyi sorgulayamaz oldular.

    Ne sahih bir ilimleri vardı ne de birazcık ilim dahi olsa o ilme tutunacak cesaretleri vardı. Zira feto herşeyi onlardan daha iyi bilirdi, herşeyin gereğini düşünürdü.

    Feto öldü, hem de umdukları gibi bir ölümle de ölmedi, umduklarını da gerçekleştiremedi ama yine de sorgulayacak ne kapasiteleri ne de cesaretleri var.

    YanıtlaSil