Dr. Mehmet Can Önal, yani Can abim, iki gün önce hayata gözlerini yumdu, 60 yaşındaydı. Çok yakından tanımıyordum Can abiyi. 2018’in yazında ben Amsterdam’da teyzemleri ziyaret ederken, Londra’dan İlhan (Gökalp) dostumla (sırf beni ziyaret için) günü birlik geldiklerinde tanımıştım ilk Can abiyi. Birlikte sadece yarım gün geçirdik, ama o gün, bu iki güzel insanla sanki ezelden beri tanışıyormuşum gibi hissetmiştim. İlhan dostum beni bilgisi ve orjinalliğiyle, Can abim de beni samimiyeti ve gönlüyle etkilemişti. Sonra online olarak irtibat halinde kaldık Can abiyle, Whatsapp’tan mesajlaştık, arada konuştuk. Can abiyi 2 tane MFP söyleşisinde konuk ettim. Can abi ayrıca YouTube’da yayınlanan MFP yazar muhabbetlerinin üçüne de katıldı. Clubhouse’da veya X’de odalarda beraber olduk zaman zaman. Özellikle açtığım odalarda hassas meseleler konuşulduğunda, Can abi yanımdaysa kendimi daha rahat hissederdim. 2022’nin yazında tekrar geldi Can abim ve İlhan dostum Amsterdam’a, hem beni ziyaret ettiler, hem küçük bir Avrupa turu yaptılar. Bu yüz yüze, ikinci ve son görüşmemizdi.
Can abinin derdi hep Türkiye’deki mağdurlardı, bunu her fırsatta dile getirirdi. Acaba biz bir şey yapamaz mıyız diye sorardı odalarda, telefonda, toplu muhabbetlerde (ben de yapamayız abi derdim), genel af çıkmasını bekledi hep. Kendim için bir şey istemiyorum ben derdi. Benim gördüğüm kadarıyla kendi için istediği tek şey Türkiye’deki kızını görmekti ölmeden önce, nasip olmadı. Kendisinden bahsederken, hastalıklarına rağmen, küçük bir apartman dairesinde kendi başına yaşamasına rağmen, eski finansal rahatlığından çok uzakta olmasına rağmen, şikayet etmiyorum derdi. Tanrı’yla barışıktı. Eski veya yeni inanmayan çok arkadaşı vardı, ama o inanmayı seçmişti. X’de paylaştığım kısa videoda diyordu ya hani: “Ölüme hazırım, ölümü güzellik görüyorum. Kardeşimin yanına gideceğim ya. Anamın babamın yanına gideceğim. Ne var yani bunda?” Bunu dedikten 5 sene sonra Can abi öldü ve benim tek tesellim Can abinin ölümü böyle görmüş olması.
Çok güzel bir insandı Can abi, canım abim. Ama ben dünyanın bir köşesinde yaşıyordum, o başka bir köşesinde yaşıyordu. Yüz yüze veya online olarak beraber çok az vakit geçirebildik. Bu kadar az teşrik-i mesaimin olduğu bir insan beni neden bu kadar çok etkiledi ve kendimi neden ona bu kadar yakın hissettim? Bunun bir açıklaması ruhlarımızın uyuşması olabilir. Diğer bir açıklaması, Can abinin yukarıda söylediğim samimiyeti ve güzel gönlü. Zannediyorum ikincisi daha yüksek ihtimal, çünkü uzaktan gözlemlediğim kadarıyla Can abinin seveni çok, ve sevenleri diğergamlığından, içtenliğinden, yiğitliğinden, cömertliğinden, nezaketinden bahsediyor. Bu güzel gönüllü insan, sadece beni değil, etrafındaki dostlarını ve arkadaşlarını da aynı şekilde etkilemiş.
Benim artık bir Can abim yok. Hayatta değil artık o. Arada mesajlaşamayacağız, konuşamayacağız. Eşlik ettiği şarkıları arada gönderemeyecek. Onunla tekrar söyleşi yapıp samimi (ama uzun ve dağınık) cümlelerini yüzümde tebessümle dinleyemeyeceğim. Mağdurlar konusunda bir şey yapamaz mıyız sorusunu duyamayacağım ondan. Bir ara İngiltere’ye yolumu düşürüp, Can abimin ve İlhan dostumun ziyaretlerinin iade-i ziyaretini yapayım diye hayaller kuramayacağım.
Can abim öldü. Ama canım abim içimde yaşıyor, çünkü o bana dokundu. Çok uzun vakitler geçiremesek de birlikte, her dokunması derin oldu bende. Gülümsedim onu dinlerken hep. Onu dinlerken, diğergamlığı gördüm, halinden razı olmayı gördüm, ölümle barışık olarak yaşama iştiyakını gördüm, ümidi kaybetmemeyi gördüm, azmi ve çabalamayı gördüm, müzik sevgisini gördüm, (hak etmediğim kadar) bana sevgi ve saygısını gördüm. Ben ailemdeki en büyük çocuğum, benim abim yok, ama ben Can abide çok güzel bir abi gördüm.
Ben de Can abi gibi ölüme hazırım ve ölümü güzellik olarak görüyorum. Benim bu hayattan beklentim, son nefesimde hal dilimle “eyvallah” diyebilmek. Eyvallah (beden olarak) varlığa, eyvallah hayata, eyvallah yaşanmışlara ve yaşanmamışlara, eyvallah geride kalanlara, eyvallah her şeye. Eyvallah, çünkü razıyım. Eyvallah, çünkü vardım. Eyvallah, çünkü varlık zaman ötesi. Eyvallah, çünkü vardım ve varım aynı şey.
Can abinin bilincini kaybettiği son anda (kim bilir, belki odasında yalnız başınayken yere yığıldığında, ambulans ile onu almalarından daha önce) hal diliyle eyvallah dediğine inanıyorum. Onu öyle hayal ediyorum. Eyvallah Can abi, sen çok güzel bir abisin. Eyvallah, canım abim, iyi ki vardın, iyi ki varsın.
-İsa Hafalır
1 Yorumlar
Allah rahmet eylesin...
YanıtlaSil