Header Ads Widget

test banner

Cevdet ile Yusuf'un Hikayesi: Hizmet'e Köle Olmak Konusuna Çağdaş(!) bir Bakış Açısı


Yusuf o gün oldukça heyecanlıydı. Sonunda 6 yıldır süregelen geçim sıkıntısı derdini hafifletecek bir fırsat çıkmıştı karşısına. Neler yapmamıştı ki 6 yıl boyunca? Üniversiteyi, yüksek lisansı birincilikle bitiren ve üç yabancı dili olan Yusuf kantincilikten taksi şoförlüğüne, manavcılıktan kahveciliğe ondan fazla işe girmiş çıkmış ama bir düzen tutturamamıştı. Alışık değildi çünkü. Ömrü okumakla geçmişti. Onca emek verdiği bu birikimi bir gecede çöp olmuş kendisini bir anda sokağa bırakılan bir evcil kedi gibi acımasız, kuralsız ve hoşgörüsüz bir kavganın ortasında bulmuştu. 6 yıl boyunca dua ettiği Rabbinden ümit kesmemesi gerektiğini biliyordu ama bu pek de kolay olmamıştı. Ama bugün artık onun için dönüm noktasıydı. Muhreç karısı ve 3 çocuğuna en azından düzenli ve elle tutulur bir gelir sağlayabilecekti. Yusuf yurtdışından bir iş teklifi almıştı. "Kaderdaş abi"lerden birisinin kişisel asistanı olacak, mağaza yönetimini devralacak, müşterilere cevap yazacak ve diğer bir sürü angarya iş yapacaktı. ABD'de bu işin 3000-3500 USD karşılığında yapıldığını öğrenmiş, haram nedir bilmeyen hakperest abilerin de kendisine en azından oradaki asgari ücret seviyelerinden bir teklifte bulunacağını düşünüyordu. Bu Türkiye'de çok para!

Cevdet'te ise farklı bir heyecan vardı. Varlıklı hayatı 15 Temmuz öncesinde "dışarı çıksanız iyi olur" tavsiyelerini dinlemesine vesile olmuş ve kendisini ABD'ye atmıştı. Amazon'da satış yapmak isterken işler iyi gitmiş, pandeminin getirdiği fırsatla da birlikte Allah ona bir kere daha yürü ya kulum demişti. Yine zengin olmuştu. Ancak işler artık kendisinin sırtlayamayacağı seviyeye ulaşmış yanında birilerini çalıştırmaya başlamıştı. Kaliteli ve güvenilir birkaç kişi daha istihdam etse işler hayal ettiği yerlere ulaşabilirdi. İşte Cevdet her zaman olduğu gibi yine "hasbi" davranacak, Türkiye'deki mağdur durumda olan dava arkadaşlarına "sahip çıkacak" ve onları istihdam edecekti. Asıl niyeti bu olmasa da ABD'de en sıradan birini çalıştırmak için 3000-4000 dolar vermesine de gerek yoktu, daha uygun bir fiyata Boğaziçi ODTÜ mezunu yabancı dil bilen, işleri kendisinden çok daha iyi idare edebilecek birlerini rahatlıkla istihdam edebilirdi. Hem vicdanı hem cebi rahat olacaktı!

Cevdet işe profesyonelce yaklaşarak bir mülakat yapmak istemiş ve o gün gelip çatmıştı. Mesajlaşmalar tamamlandı, Zoom linki gönderildi ve ilk tanışma, ardından ilk muhabbetler... Yusuf Cevdet'i çok babacan ve kendisine yakın bulmuş, hemen ona gönlü ısınıvermişti. Ah be Yusuf. Her zamanki alışılageldik abi ses tonu gönlüne akıvermişti. Cevdet Yusuf'un haline ve hikayesine çok üzülmüş, bu insanlar için elimden geleni yapmalıyım diye içinden geçirmişti. Aslında ABD'ye geldiğinden beri aklında bu hep vardı ama Twitter'da yaptığı paylaşımlar dışında 8 yıldır bir türlü kısmet olmamıştı. 

Yusuf'un efendiliği, kalitesi ve profesyonel tecrübesi Cevdet'i çok etkiledi. Bundan daha iyisi Şam'da kayısı dedi ve işi bağlamaya niyetlendi. Yusuf'a birkaç soru sorarak maddi durumunu anlamaya çalışan Cevdet onun pek de içi açıcı bir durumda olmadığını fark etti. Her anlamda tam aradığı kişi Yusuf'tu! Yusuf da bunu saklamaya niyetli değildi aslında, bilakis bunu açık bir şekilde paylaşmış aslında bir anlamda o samimi sesli abisine yardım çağrısında bulunmuştu. Defalara gözaltına alınan hayatı altüst olan Yusuf biraz düzen tutturmak istiyordu sadece.

Peki ya Cevdet? Aklına birden diğer arkadaşları geldi. Bir hafta sonu aileleriyle çıktıkları bir gezi ve ardından yedikleri bir akşam yemeği parasına Türkiye'den insanları çalıştırıyorlar hem de ortalıkta "oradaki kardeşlerimizi sahipsiz bırakmıyoruz" diye caka satıyorlardı. Bir taşla en az iki kuş! Tamam dedi Cevdet.

"Sana 700 dolar veririm. Performansına göre ilerde artış olabilir. Türkiye şartlarında çok iyi para!"

Yusuf bir anda kendisinin Kamboçya'daki, Vietnam'daki ucuz iş gücü kaynağı gibi görüldüğünü fark etti. Alacağı saatlik ücret yaklaşık 3,5 dolar ediyordu. Bu resmen bir sömürü! Peki onu sömürmek isteyen kim? Ama Cevdet abi gibi biri bunu nasıl yapardı? Cevdet abi yıllarca bu hareketin içinde bulunmuş muhacir bir abiydi. Nasıl böyle bir şey mümkün olabilirdi? 

Yusuf yıllarca hizmete köle olmak dışında bir hayali olmamış biriydi. O an anladı ki zaten onu hep öyle görmüşlerdi. Zekiydi, akıllıydı, ama Kur'an'da defalarca emredilmesine rağmen basiretsiz kalmış, gözünü açmamış, samimi bir şekilde başlayan bu hareketin her koltuğa kendi adamını yerleştirme, kurumlarda tulum çıkarma, sınavlarda milyonlarca insanın hakkına girme hırsıyla nelere sebep olduğunu görememişti. Birileri cebini doldurup para babası olurken tek sahip olduğu memurluk da elinden alınan Yusuf sağa sola bakınca aslında en çok kendisine kızması gerektiğini hemen anladı. Köle Yusuf! Sen zaten yıllarca dershanelerde, okullarda, kurumlarda diğer Boğaziçili arkadaşlarınla köle gibi üç kuruşa çalışmıştın. Senin emeğinden arttırılan paraların hakkıyla ve hassasiyetle harcanmadığını bile görmemiştin! Zaten erdemli biri olsaydın başkalarının hakkına girilirken bunları görürdün ama sen başına gelmesi için yılların geçmesini bekledin!

Tamam dedi Yusuf. "Ben biraz düşüneyim". Toplantı bittiğinde eşine sadece "olmadı" dedi. Hiç olmasını düşünmedi çünkü. Böyle olmazdı, olmamalıydı! Sömürülmek zaten ağır, bu şartlar altında daha ağır ve uğruna yıllarını verdiği hareketten insanlar tarafından sömürülmek ise artık akıl almaz bir şeydi. Hareket artık Yusuf'un benliğine yönelik, onuruna yönelik bir hakarete dönüşmüştü. Yusuf o gece erken yattı. Sürekli eleştirerek ve bunlar nasıl görmüyorlar diyerek aşağıladığı "koyunlar"ın aslında aynadaki yansımalarından başka bir şey olmadıklarını düşünerek uykuya daldı. Bugün Yusuf hala 3-4 farklı işte çalışarak toplamda Cevdet abinin vadettiği paraya yakın bir para kazanıyor. Ama artık kafası çok net. Aman diyor Yusuf, aman! Bir daha asla! Bir daha aracısız sadece ve ancak Allah'a köle olurum!

Aslında hikayenin bundan sonraki kısmını anlatmaya gerek yok. Bugün Türkiye'de bu şekilde çalışan, iş teklifi alan Yusufların sayısı maalesef az değil. Özellikle yabancı dil bilen veya yazılımcı olan o en kaliteli ekip bu sömürü düzeninin içinde köle muamelesi görüyor. Hiçbiri sizi sevdiği için sizinle çalışmıyor, sadece başka seçenekleri yok. Peki siz bunu görmüyor musunuz? Vicdan mastürbasyonunuza devam ederken ve emeğine çöktüğünüz bu insanlar üzerinden servet kazanırken rahat mısınız? Maalesef rahatsınız... Çünkü bu işin fıtratında, bu yolun kaderinde çile var... Muhacirler(!) ve tepedekiler hariç... Hepinizin vicdanına tüküreyim…

-Yusuf Köle


author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

26 Yorumlar

  1. yazıdan bir kaç `topic` çıkardım.
    ## cemaatin yıkılışı
    ### `ex-shakird`lerin `survival struggle`ı
    ### cematteki yalancı 'uhuvvet'in ifşa olduğu an ve yarattığı hayal kırıklığı
    onca sızı ve sızlanmadan sonra hala isyan edemeyen; cevdete kölelikten allah adlı bir görünmez puta köleliğe terfi ettiğini düşünen boğaziçili yusuf kardeşimizin hikayesini okudum.
    bırak kardeşim allahı mallahı. gönlünü eğdirip onca iş yapmışsın. aslanlar gibi mücadele ediyorsun. neden bi tarafını kaldırıyorsun itin köpeğin. ülkende yüzleşecek cesaretin yaşayacak gayretin var. bak burda kendini bilen bir ton insan var yazılım mı uğraştığın şey. bu şerefsizlerin dümenine gireceğine kendin gibi birilerini bul. bunlar cemaatin yıkılışı sonrası dönem içinde kendilerine bi sektör açtılar. özellikle bu yazılım bilişim tarafında. kendilerine gebe bırakmak istedikleri bi dolu insan var. gitmeyin bun şerefsizlerin ayağına gelin birlikte bakalım işe güce. bu din sömürgenleriyle sürünmeye devam etmeyin artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten post-cemaat dönemde bilişim sektöründe çalışan böyle kişiler var mı hala. Çok riskli değil mi. Devlet tehdit olarak görmez mi

      Sil
    2. hocam sorunuzda çok yanlış bir ön kabuller var. haksız yere işinden edilen onca nitelikli insan illa köyüne dönüp çobanlık mı yapsın? bu dediğiniz yoğurdu üfleyerek yemek. yoğurt üfleyerek yenmez.

      Sil

    3. samimi bir saygıyla yanıtlamak istiyorum. lütfen yanlış anlamayın. post-cemaat dönemde bir ex-member,in yıkılan kariyerini neyle değişmesi gerekiyor?
      ...
      illa vasıfsız eleman mı olmalı? yani kişinin devamlı surette ex-jemaat-member etiketinin utancıyla ağaç kökünden mi beslenmesi gerekiyor? böyle bir dayatmayı mı kabullenmeli insanlar?
      ...
      toplumsal olarak cumhuriyete karşı işlenen bir suçun günah keçisi haline dönüştürülmüş bu insanlar, haksızca verilen böyle bir hükme boyun eğip pazarda ağaç kökü mü satmalı? kendi dinini devlete egemen etmeye çalışan bir tek jemaat miydi? bugün bu suçu en tepeden en tırnağa kadar; siyasi partiler, dernekler, illegal cemaat ve tarikatlar işlemeyi sürdürmüyor mu?
      ...
      biz, en azından hatamızı anlayıp bu dinci yapının içindeyken bile devlete karşı işlenen suçlara katılmayarak devletin insafsız yargılamasına rağmen doğru olanı yapmış insanlarız. peki ya diğerleri?... hala devletin altını oymaya devam etmiyorlar mı? laikliğe karşı eylemler jemaat yıkılınca bitti mi yoksa hız mı kazandı? aynı suçu sistematik olarak işlemeye devam eden onca illegal yapılanma varken kimse benden kendimi suçlu hissetmemi beklemesin.
      ...
      post-cemaat dediğimiz dönem benim için böyle bir dönem. şimdi gelelim "devlet tehdit olarak görmez mi?" kısmına. yani kusura bakmayın ama bu "yoğurdu üflemek"ten başka bir şey değil. devlet neden bir sivil sektörde kariyer geliştiren insanı kendine tehdit olarak görsün? bilişim dediğimiz sektör ney ki?
      ...
      bizim gibi köylü çocuklarını nitelikli işlere layık görmeyen bir burjuva-dinci ortaklığı var. pek çoğumuz alnımızın teriyle kazanmıştık kazandığımız yerleri. ama bizi aşağılayarak tüm emeklerimizi yok sayarak git köyüne çobanlığa devam dediler. demediler mi? lafa gelince "cemaat bu ülkenin en zeki çocuklarını çaldı" diye hayıflananlar bizi şeytan yerine korken tapındıkları allahdan da korkmadılar. şimdi bu çocuklar, garibanlığını istismar eden cemaatin ağından kurtulduktan sonra nitelikli işlere giriştiği zaman, devlet onları tehdit olarak mı görmeli yani? devlet önce hatasından dönüp vatandaşını topluma kazandırmak için gayret etmeli bence.

      Sil
    4. samimi yanit icin tesekkur ederim bayim. bence hh iltisakli highly-skilled arkadaslar hayatlarini son derece underdog sekilde yasayip tamamlamalilar. vasifli islerde calissalar bile goze batmadan, parlamaya calismadan kariyerlerini tamamlasinlar. siyasi ve ekonomik olarak koz olarak kullanabilecekleri isler basarmasinlar. bunu onermemin birinci sebebi cok acik bu bizi dusman gorenler tarafindan makyavelist bir yaklasimla degerlindirilebilir. hani makyavelli demisti ki savastan kacinmanin bir yolu yok yalnizca dusmandan ustun olana kadar onu erteleriz. iste o kesimin yuregine su serpebilmek icin hicbir zaman ustun olamayacagimizi net bir sekilde gostermeliyiz.
      bugun hala hayattaysak bunu anadolu irfanina borcluyuz. anadolu adami cok merhametli cikti ve bizi bagisladi. yok artik diyeceksiniz ama size tavsiyem 1930lar rusyasinda the great terror adi verilen donemi inceleyin. eger rus toplumu kadar vahsilebilecek bir toplumda yasiyor olsaydik bugun kim bilir ne halde olurduk.

      Sil
    5. bayım hitabını garipsemekle haksızlık etmiş olur muyum bilmiyorum ama bu hitap genelde toplumunda "istihza" niyetiyle kullanılıyor. öte yandan geliştirmiş olduğunuz bakış açısı ve dayanak gösterdiğiniz örnekleri göz önüne alarak bu hitabı kötüye yormayacağım. doğru hareket tarzıyla ilgili size hak vermemek de mümkün değil. ama bu öyle bir şey değil ki bence. sıradan ya da olağan bir meslek iş edinme seçeneği sadece. dinbezirganları ve burjuvanın böyle bir politikası var bence. saltanatlarını sürdürmek için toplumun alt ekonomik sınıflarından gelenleri sindirme törpüleme tokatlama icabında... neyse işte böyle bişeyler bakış açım bu yönde

      Sil
    6. hayir o sozu garipsemekte garipsenecek bir durum yok. o amacla yazdim. iztihza degildi ama yemin ederim.

      Sil
    7. Başkası ne düşünür bilmiyorum ama 17 Kasım yorumunun gireni olarak ben kadınım, bayım bayım baymışsınız gerçekten hem akıl veriyorsunuz hem seksistliğinizin ayırdında bile değilsiniz. Önce kendinize bi' akıl devşirseniz, sizin daha fazla ihtiyacınız var bence.

      Sil
    8. ben ozur dilerim. bundan sonra hanimlar ve baylar diye baslarim yazacagim hitaba. malesef seksizm kadin dusmanligi ve homofobi toplumuzun en buyuk sorunlari arasinda. bunun cozumu de sevgidir

      Sil
    9. Osman Kardeş biz en büyük kalleşliği Anadolu insanından gördük maalesef
      Sen onların evlatlarına sahip çık, iyi birer insan olması için gayret et sonuç. HAİN ol

      Sil
    10. Niye ya yıllarca kemalistler Anadolu insanınıni hor hakir gördü ulan öküz Anadolu dedi Anadolu irfanini anlayamadi diye kafa utuluyordunuz. Ne değişti ki. Bi acayipsiniz

      Sil
    11. ya osman bilader senin olayın ne? 3. çoğul şahıs (bknz: kafa tutuyordunuz) kullanırken amaç nedir? bu bloga uğrayan hesapların profil ile ilgili bir varsayımımız var. sen biz ötekilerden bahsederken hangi profili baz alarak eleştirel yaklaşımlarını ifade ediyorsun. siyasal islamci siyasal partinin gözlemci statüsündeki görevlisi falan mı

      Sil
    12. ya osman bilader senin olayın ne ya! 2. cogul sahis kullanirken amac nedir? kafa tutuyordunuz noldu derken. sen tutmuyor muydun? burda noldu lan kerkenezler endamindaki bu yaklasimin kaynagi nedir? yani sen nesin? bu siz nedir? burdaki kastettigin sizden seni ayiran nedir? yani bloga uğrayan anonim hesaplardan biri değilsen bir parti gözlemcisi falan mısın? yoksa hayrına bilgeliğinden lütuflar göstermek isteyen bir hayırsever misin? ayrıca kemalist gibi bir sıfat önemli bir sıfattır. türklerin milli mücadelesini asi bir generalin fevri çıkışı olarak göstermek isteyen ingiliz düşmanının propaganda stratejisi sonucu ortaya cikmistir. ve turk ata sozu derki yigide namini dusmani verir. yani kemalist sifatini hicbir zaman cumhuriyetin lumpen burjuva dalkavuklarini tanimlamak icin kullanmayiz. ha bunu kim yapar biliyormusun. turk kimligini müslüman kimliğinin köle askeri olarak görmek isteyen islamci popcorn tayfasi, kuyruk acisicekenyangillerden azınlık psikolojisinden cıkamayan tayfa. son olarak da benim bildigim cemaatdeki insanlarin yuzde 90i kemali seven sayan insanlardi. elitist lumpen tayfaya karsi bir tutum vardi evet ama bu kemalist seytanlastirma lakirdilarini ben 15 temmuz sonrasi jemaat tayfasindan baska duymadim.

      Sil
    13. simdi kalleslik malleslik buyuk laflar kardes(!) anadolu insaninin icinden cikip anadolu insaninin hak dedigine hak; bok dedigine bok deyen cocuklardik. mahalle koselerinde eziklik kompleksi, ataturk nefreti asilayan anadolu irfani ile motive olup anadolu insanini turk devletine egemen kilacaktik. ama bilmedigimiz bir sey vardi ki anadolu insani o kadar da seyapmazdi yani bu din ataturk konularini falan. ha din gelse iyiydi ama belki de degildi de... bilemiyorlardi. ama bize katiyyen din coh eyi diyorlardi. yani anadolu insani deyu nitelenen kitle kararsız turkum deyemeyen yok turkiyeliyim muslumanim anadoluluyum ivir zivir diyen kendini bilmez serseri bir din gudumlu kitledir. onlarin gazına gelip islami teror orgutlerinin eline dusmek bizim talissizligimiz ve devletin sorumsuzluguydu. bu serseri millet olamamis kitleye sen kalles dersen onlari bir araya getirecek en nadir seyi onlara vermis olursun. nefret! senden oyle bir nefret ederler ki felegin sasar. bu onlarin birlik beraberlik icinde bir gruh oldugu icin degil. kendini bilmezligin acisini cikaracak taslanacak seytani gunah yuklenecek keciyi bulduklari icin olacaktir. yani kendine seytan ariyorsan serseri halk kitlelerini degil seni terorize eden cemaat ve dine bakmani tavsiye ederim.

      Sil
    14. kafa tutuyordunuz degil kafa utuluyordunuz. ben sadece gozlemimi paylastim. fg cemaatinin icinde pek cok goruste insan olabilir. ben agir basan gorusten bahsediyorum ya da bu insanlarin fikirlerinin ortalamasindan bahsediyorum. bu da herkesce bilinen bir sey sekuler elitler bizi hor gordu bizi devlete sizmakla sucladi denerek kafa utulendi. tabii ki fg cemaati dusman ikizi kadar illegal veya adice yontemlere basvurmamis olabilir bu sekuler elitlerle olan bilek guresinden galip cikmak icin. herneyse benim tavsiyem bu gibi insanlar o mantaliteden ciksin artik. biz onlar icin ne yaptik anadolu adami bize kalleslik yapti. eger gercekten hizmet insaniysaniz bugun mutlu, magrur olmalisiniz cunku sekuler elitler de maglubiyete ugradilar ve anadolu adami nihayet iktidarda. siz hapistesiniz ama fikirleriniz iktidarda yani.

      Sil
    15. bu yerinde bir yorumdu. ben sadece anlamadigim yanlis gordugum taraflarini merak ettim. dendiği gibi bu tavırdan çıkmalı insanlar bence de. seküler elit deyu tanımlamak bana da dah doğru geliyor. onlara ben de kızıyordum hala daha kızıyorum. kendileri fildisi kulelere cikip burjuvalastiklari icin kiziyorum. toplumu ileri goturecek yollari arastirmak varken din bezirganlariyla anlasip mahalle aralarindaki cocuklari din bezirganlarinin eline biraktiklari icin. belki de en cok dincilere malup olduklari icin kiziyorumdur. evet ben de cemaatle beraber malup olmustum ama ben buyuyunce anladim ki zaten galip olmak da istemiyordum. cunku yetistigim kultur kotu bir kulturdu ve onu tum ulkeye egemen yapma kotulugune ortak olamazdim. keske cemaati dusman ikizi degil de ataturkun idealini yasatan burjuvalasmamis iyi insanlar yenselerdi.

      Sil
  2. NOrmal insan aklıyla düşününce 3 dil bilen yazılım bilen (yazılım bilmesine de gerek yok ama internet kullanabilen diyelim) insanlar ne demeye ABD'deki ite köpeğe muhtaç olsun. Dğeil mi?
    Ama işin aslı öyle olmıyor işte...Bence cemaatin iyi eğitimli, dil bilen inanlarının en büyük handikapı bu...senelerce o kadar "cemaat" içinde kalmış o kadar kollektif olarak işlerin yapılmasına, kararları hep abilelerinin almasına alışmışlar ki. Kendi başlarına bir nane yapamıyorlar. Adamlar iş görüşmesi yapmayı bilmiyor yahu! Yapmamış ki abisi demiş seni buraya görevlendirdik adam gitmiş orada verilen işi yapmış. Yırtınmamış ki!
    Etrafta gördüğüm de bu. Adam hakim, savcı, amir atıldı yumurta satıyor! İnanılmaz ama gerçekten başka bir şey yapacak kapasitesi yok! Yok! Cemaatten başka bir çevresi yok (köydeki anasından babasından başka), ortama nasıl girilir, nasıl parlanır nasıl iş bulunur bilmiyor.
    Ben de iyi okul mezunuyum, dil biliyorum, hiç devlette çalışmadım hep ABD şirketlerine uzaktan çalıştım. Remote çalıştığınız işlerde kimse size ihraç mısınız mahruç musunuz sormaz. İşi yapın, satın yeterli . Ama bu adamların hele hele kadınların, böyle kendi işini yapma, satma kapasitesi 0 gerçekten. Tanıdığım ABDye yerleşmiş ablalara bakıyorum onları da görüyorum hepsinin CVler linkedin profilleri aynı. Belli ki ortak ablaları/bölge imamı birisi böyle yapın demiş yapmışlar. Komik yani. Yav kabak gibi belli oluyorsunuz ondan da mı çekinmiyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cok iyi tarif etmissiniz bayim. bir insan grubu dusunun yedi yil boyunca bir milim asama kaydedemez mi yahu? tabii ki iclerinden bazilari oyle ya da boyle kendi basinin caresine bakmayi ogrendi ve baglarini kopardi rahatca olusumla. digerleri ayni yapi icinde kivranmaya devam ediyor. keske devletimiz, devlet buyuklerimiz bu insanlari topluca seytanlastirmak yerine sefkatli bir sekilde bu insanlara gereken yardimi yapsaydi ve vahsi dogada kendi basinin caresine bakmayi ogretseydi. zaten kisa surede olusumdan koparlardi. baris icinde cozulurdu bu sorun. cok yazik oldu sorun iyice icinden cikilmaz hale geldi. misal her fetocu imam ak partili bir hanimla, her fetocu ablada ak partili faziletli ve sakalli bir mubarekle evlendirilebilirdi

      Sil
    2. Hocam burada şöyle bir noktayı gözden kaçırıyorsunuz. KHK'lılara belki 2020'li yıllara kadar toplum içinde de vebalı gibi bakıldı ve kendilerine bildiğiniz iş verilmedi. İş verenler de sigortasız asgari ücretin altında tekliflerle geldi. İş yeri açmak isteyenlere ruhsat verilmedi. Dışarı çıkmak zaten pasaport nedeniyle mümkün olmadı. Dolayısıyla bu insanlar maalesef bahsettiğiniz şekilde işlere yönelmek zorunda kaldılar. Yani ellerinden bir şey gelmediği için değil, devlet her noktada önlerine engeller koyduğu için bir şey yapamadılar. Ayrıca her an hapse girebilir psikolojisi bu insanları uzun soluklu ve planlı işler yapmaktan alıkoydu, planlar hep günü kurtarmak üzerine yapıldı.

      Sil
    3. bu kişilere devlet iş vermeyebilir, 1-yazılımcı ona da gerek yok dil bilen insanın bir işverene ihtiyacı yok, online çalışabilir, hizmet ihraç edebilir. 2-.zaten sorun da burada değil mi? bu kişiler zamanında akrabasını ailesini o kadar çiğnedi ki (çoğu), çoğu için etrafta kimse yoktu sadece cemaat vardı, hatta hala öyle. bu kişiler cemaat ne derse onu yapıp kim derse onunla evlendi çocuklarına ismi bile cemaat izniyle koydu. cemaat dışında sosyal bir ortamları yok. ortam edinme becerileri yok (çoğunun). yoksa neredeyse tüm memurların emmisinin oğlunun, kirvesinin, kankasının üzerinden iş yaptığı bir ülkedeyiz. kim takar izni kim takar ruhsatı?

      Sil
  3. hasan demir17 Kasım, 2022

    Hikayeyi okudum. Bence Yusuf haksız. Yani 700 değil de 1700 teklif etseydi sırf diğer arkadaş da hh mensubu diye. Yusuf bunu etik bulup kabul mu edecekti. Serbest piyasada herşeyi görünmez el belirler. 700 de Cevdet'in değil görünmez elin belirlediği bir ücret.
    Bu arada seni anlıyorum Yusufcugum. Yalnız değilsin içinde bulunduğun ruh halinde. Pek çokları senin geçmekte olduğun ve geçeceğin safhalardan geçti ve geçiyor. Sen hala denial aşamasındasin. Artık aşma zamanın gelmedi mi. En nihayetinde bu insanların cennete gidebilmek için yaptığı şeyler. Bir insanı otomatik olarak iyi yapmaz. Zaten iyi ne ki

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan bey, siz de bir noktadan sonra haksızsınız.
      Yusuf böyle yapma yerine çalışmayı tercih edebilirdi. Ama o geçmişteki kullanılmanın verdiği duygu ile böyle davranmış. Evet geçmişte bunlar yapıldı maalesef.

      Sil
    2. Yusuf bey yazınızı okuyunca içim acıdı.
      Bir zamanlar ağlaya ağlaya dinlediğimiz bir şiir vardı
      "Kime emanet" şiiri
      Artık hizmetir emaneti maalesef Yusuf Kemal Erimezlerden, Hacı Arif Çağanlardan
      Cevdet' lere Cevdet Türkyollarına kaldı.
      Yazık Çok yazık.

      Sil
    3. hasan demir02 Aralık, 2022

      Ya oda birşey mi hizmet kimler den şimdi kimlere kaldı diyorsunuz ya. Ona bakılırsa bu kutlular hareketi İbrahim'den Musa'dan İsa'dan Muhammed Mustafa'dan günümüz de fg yada RTE gibilere kaldı. Keçinin olmadığı yer de koyuna Abdurrahman Çelebi denir derler. Şu İsa bir an önce geri dönsede kalite artsa. Hey gidi günler

      Sil
  4. Maalesef ben de bu hikayedeki Yusuf gibi biriyim. 14 ay hapis sonrası kıdemli yazılımcı olarak girdiğim tüm iş görüşmelerinde dürüstlük yapıp hukuki sürecimden bahsettiğim için çok olumlu geçen mülakatlar bir anda "Ha öyle mi , hadi ya çok geçmiş olsun çok üzüldük . Dürüstlüğünüzden dolayı çok teşekkür ederiz , biz sizi sonra ararız" a döndü. Hayatta kalmak için ya bir Cevdet bulacaktım ya da dürüstlüğümden ödün verecektim . Ben köle olmaktansa , sorulmayan şeyleri söylememeyi tercih ederek sonunda kimsenin referansı olmadan kendi imkanlarımla yurtdışı firmalara danışmanlık veren bir şirkette buldum kendimi. Sonrasında belki şans belki de hayatın bizi yetiştirmesi sonucu kendi şirketimi kurup doğrudan aracısız Avrupadaki şirketlere iş yapmaya başladım. Maalesef eski arkadaş çevremde çok fazla Yusuf var ve durumun farkında değiller . Ben günlük 325 Euro ile iş yaparken , benden daha deneyimli arkadaşım ayda 1000 dolara yurtdışı projede takım liderliği yapıyor. Yurtdışında yaşayıp orada network geliştiren insanlar oranın fiyatı ile güzel işler alıp , buradaki Yusuflara bedava denecek fiyata iş yaptırıyorlar .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benim anlatmak istediğim tam da bu yorumda... çok teşekkür ederim bu kıymetli deneyimi paylaştığın için kardeş be! post-cemaat dönemde devletin vatandaşlarına karşı sorumsuzluğunun hesabını vermediği gibi bir de üstüne kendi vatandaşlarına karşı bir "ağaç kökü politikası" yürütmek gibi bir garabeti var! Hiç bir suçu olmayan insanları yeniden islami terör örgütlerinin önüne sürüp bizleri bir cenderenin arasına sıkıştırıp yok etmek istiyorlar resmen. Benim tahminim yaptıkları haksızlıkların ve kötülüklerin hesabını vermekten kurtulmak için böyle bir yönteme başvuruyorlar. onlara zaten gücümüz yetmez. şurda en azından ne yapabiliriz seçeneklerimizi konuşabilsek bu bile bize yeter. mesela senin yorumun bana çok şey anlattı. bir iki gün sonra gireceğim mülakatla ilgili çok güzel ışık tuttu önüme. ayrıca kendi şirketin bizim için en ideali bu aslında. yazılımda mesela şu upwork fever gibi platformlarda iş yapabilsen belki kimseye ihtiyacın olmayacak ama önümüzde senin gibi örekler görmek gerekiyor. en azından psikolojik olarak inanç anlamında çok büyük artısı var.

      Sil