Header Ads Widget

test banner

The Cemaat Hiyerarşisinin Açmazı, Bozuk Tasarım, ve Değer Miydi?

Çok basit sorular yöneltelim Gülen ve the cemaat hiyerarşisine. Misal, Adil Öksüz’ü tanıyor musunuz? O bir molla mıdır? Misal, 17–25 Aralık savcı ve emniyet amirleri cemaatinizin üyeleri miydi? Misal, Fuat Avni hesabı the cemaatten birileri tarafından mı yönetildi? Misal, askeriye, emniyet, adliye imamlarınız var mıydı ve varsa tam olarak ne işler yaparlardı? Misal, Tuncay Opçin, Emre Uslu, Önder Aytaç gibi karanlık tarafı olan gazetecilerin the cemaatle ilişkileri tam olarak nedir? Misal, kapatılan Zaman gazetesinin yayın politikası Gülen tarafından mı yönlendiriliyordu? Misal, KPSS ve diğer sınav sorularını the cemaat üyelerinden üyelerine verenler oldu mu? Olduysa bunlar merkezi olarak mı yönlendirildi? Misal, HSYK’ya bir dönem the cemaat üyeleri doldurulmaya çalışıldı ve başarılı olundu mu? 

Bu liste uzar gider ve Gülen veya yüksek yönetici abilerinin bu sorulara doğru düzgün bir cevap verdiği ne görülmüştür, ne de görülecektir. İnkar edici, üstü kapatıcı, cevabımsı tevilleri ise milletin aklıyla dalga geçip, aklı başında olanları sinirlendirmekten—ve the cemaatin masumluğuna iman etmiş olanları uykuda tutmaktan—başka bir işe yaramaz. Kısacası cevap vermeleri mümkün değildir. Burda lafı gelmişken söylemeden edemeyeceğim. Sonra onlara “mertlikten ve dürüstlükten uzak” diyince ben kötü oluyorum! 

Yazımın başında sorduğum ve benzeri soruların cevabı aslında “herkes tarafından bilinen sırlar.” Yani bunlar cevabını herkesin bildiği ama kesin olarak ispatının yapılmasının zor olduğu sorular. Bunlar gizlilik içinde olduğu için yüzlerce küçük göstergenin olduğu, ama Gülen ve the cemaat hiyerarşisi tarafından hiç bahsedilmeyen ve kabul edilmeyen—dolayısıyla tam olarak ispatı zor olan—durumlar. Mesela herkes Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç’un Akıncı’ya darbeye yardım için gittiğini biliyor; ama onlara sorarsanız ya tarla bakmaya gitmişler, ya “happy hour” programına gitmişler, birbirlerini tanımıyorlar, üzerlerinde çıkan parayı yolda bulmuşlar vesaire. Utanmadan bu yalanları söyleyebiliyorlar ve ifadeleri bu komik savunmalar üzerine kurulu. Bu kişilerin the cemaat mensubu olduğuna dair göstergeler çok güçlü, ama the cemaat hiyerarşisinin bu konu hakkında tek yorumu yok. Başka bir örnek; mesela Gülen yıllardır “Amerika’da sadece sağlık sebeplerinden dolayı bulundu” dendi hep; bu herkesin doğru olmadığını bildiği ama tam olarak yalan olduğunun ispatı zor bir iddia. Mesela MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın sorguya çağrılması, MİT tırları meselesi, Selam-Tevhid davası gibi çok önemli olaylarda the cemaatin operasyonel etkisinin ve yönlendirmesinin ispatı da bu minvalde. Bu liste de uzar gider. 

Gülen’in ve the cemaat hiyerarşisinin bu sorulara cevap verememeleri baştan tasarımın bir sonucu ve bu onların en büyük açmazı. Yazımın ana fikri de bu açmazı açıkça göz önüne sermek. Umarım bunda başarılı olabilmişimdir. Bu açmaz baştan tasarımın bir sonucu derken söylediğim “tasarım” ifadesini de biraz açalım. The cemaat bu sorulara cevap veremeyecek bir yapı olarak tasarlandı ve en baştan beri uygulaması bu şekilde oldu. Hep inkar edildi arkadan ve gizliden yapılan işler. Hala inkar etmekten başka çareleri de yok. Hoş, bu vakitten sonra kabul etseler ne olur diyebilirsiniz. Belki the cemaat karşıtlarına bir etkisi olmaz, ama inanın itiraf ederlerse—ki bence hiçbir zaman etmeyecekler—tabanlarından çok kişiyi kaybederler. Bu yüzden kabul etmiyorlar zaten. Bir de kendilerini bu iki yüzlü yapının daha baştan “İlahi bir gayeye ulaşmak için caiz ve hatta gerekli” olduğuna inandırdıkları için. Hülasa, anlaşılması gereken mesele şu: the cemaat güce ulaştığı için bozulmadı, baştan bozuk tasarlandı. Dolayısıyla bu hazin son—bireysel hırsları ve hataları olan the cemaat mensuplarının varlığından bağımsız olarak—kaçınılmazdı. 

İşte bu açmaz yüzünden Türkiye milletinin geneline kendilerini kabul ettirmeleri mümkün değil. İşte bu yüzden—bir değil—yüzbinlerce çuval incir berbat oldu. İşte bu yüzden birkaç nesil heba oldu. İşte bu yüzden—muktedirlerin acımasız zülümleriyle beraber—masum insanlar dünyada cehennemi yaşadı, yaşıyorlar ve en azından yakın gelecekte—ne yazık ki—yaşamaya devam edecekler. İşte bu yüzden yazıyorum ben, ve yazmaya devam edeceğim. Muktedirleri eleştirip bırakmayacağım sadece, Gülen’in ve the cemaat hiyerarşisinin bahsettiğim büyük hatalarını/günahlarını/sorumluluklarını da söylemekten dur olmayacağım. Bunu öncelikli olarak—büyük kısmı hala bunu kabul etmese de—asıl kandırılan olan (veya bir kısmı kendinini kandırmış ve kandırmakta olan) the cemaat tabanı için yapacağım. 

Yazımın sonunda Gülen’e ve the cemaat hiyerarşisisine seslenmek istiyorum. Değer miydi devletin her önemli parçasında büyük söz sahibi olabilmek hırsıyla—veya diğer bir ifadeyle devleti ele geçirmek için—bunca yapılan güzel şeyi sıfırlamak ve hatta negatife çıkartmak? Ahlaklı yapacaktınız hani gençlerimizi? Hani kendinizce anne-babaya saygıyı anlatıyordunuz, sahabe-peygamber sevgisi veriyordunuz, iyi eğitim ile iyi işler sahibi olmalarını sağlıyordunuz; hem bilime açık, hem dindar ve ahlaklı olarak yetiştiriyordunuz gençleri? Neden bu gençleri yetiştirirken açık görüşlü olmalarına izin vermek yerine bir ordu yetiştirir gibi yetiştirdiniz onları? Neden onların amaçlarını “hizmet”e hizmet olarak biçtiniz? İnsanlığa hizmet etmeleri yeterli değil miydi, veya ülkelerine ve dinlerine? Çok yazık ettiniz, ve bunu sonradan nefsinize kanarak değil; baştan böyle tasarlayıp tasarıyı sıkı şekilde takip ederek yaptınız. Bütün bu olanlardan sonra hala suskun olmanız ve düşük sesli saçma tevilleriniz “artık yeter” dedirtti çoktan. Ya hala farketmediniz, ya da farkında değil gibi davranıyorsunuz. 

Yazık oldu Türkiye’ye, yazık oluyor. Bize de böyle kenardan—belki küçücük bir etki yapabilir miyiz diye—konuşmak, yazmak düşüyor. Biz üzerimize düşeni yapalım, evimizin önünü süpürelim, süpürmeyenleri uyaralım. Belki biz görmesek bile evlatlarımız temiz bir ülke de yaşayabilirler. Duam budur. 

İsa Hafalır 
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. This comment has been removed by the author.

    YanıtlaSil
  2. Gülen'in iki büyük talebesinden Gülen'i Mesih kabul ettiklerini bizzat duydum. Yıllarca kendimi buna inandırmaya çalıştım. Buna inanmak için ayetleri, hadisleri, yaşanan olayları bu duruma tevil etmeye çalıştım. Bu zorlama teviller nerdeyse beni hasta edecekti. Sonunda şuna karar verdim: Ayetleri ve hadisleri eğip bükeceğime, buna inanmaktan vazgeçerim. İslam'ı buna göre şekillendireceğime, İslam'ı hiç eğip bükmemek daha mantıklı dedim ve vazgeçtim. Çünkü Gülen'in Mesih meselesi ayet ve hadislere uymuyordu Mesela Gülen'in anası ve babası vardı. Bu durumda tenasüh oluyordu. Peki tenasühü reddeden ayetleri ne yapacaktım? Hep tevil yoluyla İslam'ı Gülen'e göre yontmaya çalışırdım.

    Sonunda İslam'a göre Gülen'i yontmaya karar verdim. Çünkü dediğim gibi kalıp oturmuyordu. Bu yontma sonunda ilk başta Gülen'in Mesih olduğuna inanan abileri kafadan sildim. Bu abileri silmek çok zor oldu. Çünkü onları sahabe gibi görüyordum. Sonra abileri sildikçe sildim. Abileri sorguladım. Sonra Gülen Teşkilatında hataları gördükçe bu hataları da abilere yıktım. Gülen'i eskisi gibi Mesih olarak kabul etmesem de mühim bir zat olarak görmeye devam ediyordum. Bu yüzden gruptaki hataları abilere yıkıyordum. Sonra sorguladıkça bu kalıbımın da yanlış olduğunu gördüm. Bir tek Gülen yüzünden İslam'ı eğip bükmek ne kadar mantıksızca olduğu için Gülen'in Mesih olduğundan vaz geçmem gibi bir tek Gülen'i savunmak için bir çok abiyi de silmenin yanlış olduğunu gördüm. Gülen'in etrafındaki bir çok kişiyi sileceğime Gülen'i sildim. Çünkü her şeyin başı O'ydu. Lider O'ydu. Bu yapıyı O inşaa etmişti. Etrafındakilere sahabi rolü biçerken, kendisine de Mesih vb kutsiler başı, görevli, Peygamberi temsil eden ısmarlama zat görevi biçmişti. Evet O inşaa etmişti bu yapıyı ve çok yanlış inşa etmişti.

    Ama Gülen ve etrafındaki has daire pisliklere bulaşmıştı. Sonunda bu yapıdan tamamen çıktım. Bu yapıdan tamamen çıkmamda Ergenekon operasyonlarındaki iticilik büyük etken olsa da 2010 soru çalmaları milat oldu. Ardından bir çok kitap okudum. Hablemitoğlu, Avcı kitapları en başta okuduğum kitaplardı.

    Neticede iktidar, 15 Temmuz'da 250 şehidimizin ardına sığınarak mağduriyet yaşatıyorsa, FETÖ de mağdurların ardına sığınarak mağduriyetlerin katlanmasına sebep oluyor. Ben iki taraftan da beriyim. 15 Temmuz'da bu hareketin FETÖ darbesi olduğundan da adım kadar emindim. Bu yüzden meydana ilk çıkanlardanım. Ne iktidar için çıktım ne de kendim için. FETÖ'nün ne kadar kötülük yapabileceğini bildiğim için çıktım. Allah şehitlerimize rahmet, masum mağdularımıza da necat eylesin.

    YanıtlaSil
  3. https://mfatihgezer.wordpress.com/2018/08/07/a-kind-head-of-a-democratic-country/

    YanıtlaSil
  4. basiretsiz saf müslümanlar. içinde ergenekonun olduğu, 40 yıllık detaylı bi değerlendirme yapın. daha öncesine gerek yok. son kırk yılı güzelce bi okuyun. sonra kötü tasarımdan bahsedin. ruşen çakır a itibar eden biri ne kadar basiretli olabilir ki.

    oyunculardan en şeffafı cemaat. diğer oyuncuları hamlelerini ne kadar okuyorsunuz. selam tevhid davasının arkasında ne var mesela? ergenekon nerde, napıyor şu anda? bu darbenin hakan fidan erdoğan ergenekon tarafından planlanıp cemaatin üzerine yıkılması ihtimalinin bu ülke için ne kadar dehşet bi şey olduğunun farkında değil misiniz? eksik bilgiler üzerine bi sürü net hüküm, sıfır basiret

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülen'in en büyük numarası insanların aklıyla oynamasıdır.Allah kafamıza taş mı atsın daha.Haksızsak evimize ateşler düşsün diyen Gülen,evlere ateş düşenler (sen hissetmiyor olabilirsin gel ülkemizi gör ki yurtdışındakilerde her an huzursuz biliyorum) cemaat mensupları.İnsan sadece buna bakar bu Allah'ı peygamberi sohbetine mukaddime yapıp sohbetin son yarısında sağo sola hakaretler eden adamdan uzak durur. Cemaatsizde çok güzel bir hayat akıyor.En azından rızkını çoluk çocuğunu riske atmazsın.Yardım edeceksende kendi elinle eder daha mutlu olur psikolojine pozitif etki yaparsın.Kendimden biliyorum.Cemaatle hayatımın 2 döneminde uzun metrajlı bulunmuşluğum oldu.Hep sıkıntı hep sıkıntı.Nereye gittiğini bilmediğim paralar,aslında nasıl yaşadığından çokta emin olmadığım az din bilip ağzıyla hayatını benden iyi kazan orta kademenin hemen üstündeki cemaat oligarkları.Ne gerek var bunları beslemeye yardım etmek için birilerine.Onların payınıda garibanlara ver. Gariban dolu ülkede,ülkelerde.İyi müslüman,iyi insan olda senin elinle okuyan mezun olunca bu iyi insan ona benzemeliyim desin.Cemaatin dizaynı milletten alıp cemaat eliyle bunu öğrenci garibana(maaş kesintileri sonrası) vermek ve cemaate borçlandırmak üzerine kurulmuş.Bunu da birebir verilirse çocuklar incinir diye yutturuyorlar.Verene değil cemaate minnet duysun ki istediğim iyi şeyler yanında hukuksuz işleri de yaptıralım. Elinle ver.Kendi gözünle oku.Sen o sana bişeyler anlatanlardan eminim on kat daha zekisin.Kitap her yerde.İyi insan olmadan iyi müslüman olunmaz.Önce iyi insan olmak için oku.Sonrada iyi müslüman olmak için oku ama din satanları dinleyip onlardan öğrenme dini.Dini mukaddime yapıp her sohbet sonunda sana sökül paraları diyenlerden ise kaç kaçabildiğin kadar. Cemaatin ne kadar aşağılık bir iş yaptığını "Yanlışını söyleyen tabana seni biz okuttuk , şimdi sürünüyordun biz olmasak ama sen bizim paramızla adam oldun bize giydiriyorsun." yaklaşımından anlayabilirsin.Siz okutmadınız dostum milleti.Millet okuttu.Siz gazladınız ve gazlama payınızıda Güzel hayatlar yaşayarak aldınız.Allah rızası için yurt dışlarına koşturup oralarda şehit olan mübarek insanlarında mirasını katlettiniz. Bir durun bir düşünün.Hata nerde.Ne ettik,neden insanlar fevç fevç bize geliyordu da şimdi fevç fevç nefret ediyorlar.Neden hırsımız yüzünden bu kadar insanın anadolu çocuğunun hayatını kararttık deyin.Değermiydi bir annenin gözyaşına be değermiydi?

      Sil