“Allah'ın kendisine kitap, hikmet ve Peygamberlik verdiği bir kimsenin, insanlara “Allah ile birlikte bana da kul olun!” demesi mümkün değildir. Aksine “İlâhî kelâmın bilgisini öğreterek ve onu derinlemesine inceleyerek Allah adamları olun” der. (Ali İmran:79.)
İslam akaidi’nin en temel konusu tevhid hakikatidir.Tevhid, hem rububiyet hem de uluhiyet noktasında Allahı birlemek ve O’na ait sıfatları mutlak anlamda Allah dışında başka kimseye asla vermemektir.Allah’tan istenmesi gerekenleri başkasından istemek veya Allaha yapılması gerekenleri başkasına yapmak vahyin dilinde şirktir. Şirk ise en adi cürum ve en kötü zulümdür. İseviler Allaha ait isim ve sıfatları başkalarına verdikleri için sapmışlar ve yine Medineli Yahudiler “Üzeyr Allah’ın oğludur” dedikleri için vahyin dilinde ağır bir dille tazır edilmişlerdir.Allah bu kavimlere değil bu davranışı irtikap edenlere lanet okumaktadır.
“Yahudiler, “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar ise, “İsa Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!”(Tevbe: 30.)
Tevhid konusunda hassasiyet göstermek takvanın öncelikli meselesidir. Tabiri caizse tevhid meselesi dana'nın kuyruğunun koptuğu yerdir.Bir insan trafik kurallarının detayları noktasında farklı veya yanlış bilgiye sahipse bu belki anlaşılabilecek bir durumdur.Lakin kişi kırmızı ışıkta durmasını bilmiyorsa bu durum o kişinin İslam akaidinin en temel meselesinden dahi bihaber olduğunun veya istismar ettiğinin delilidir. Zira şirk bu dinin kırmızı ışığıdır ve yolcu olan insan bunu bilmekle mükelleftir. Bunu bilmeyenin elinden kulluk ehliyeti alınır ve artık o İlahi gazabın muhatabıdır. Hele hele bu ehliyetsizlik, bazı sosyal yapılara önderlik ! yapan kimseler tarafından dillendiriliyorsa...
Tabii ki “Kul” kavramının dilimizde farklı kullanımları da vardır. Allah'ın mahlûku ve O’na mutlak itaat eden kimse anlamına gelebileceği gibi aynı zamanda emir dinleyen, hizmetkâr veya tutsak manalarınada gelmektedir. Farsça “Bende” kavramı özellikle şiirlerde bu anlamda kulanılmıştır. “Men bende-i Kur’an’em, eğer can darem” "Bu can bu bedende olduğu müddetçe ben Kur’anın hizmetçisiyim" anlamında kullanılır. Bunu şiirle ve edebiyatla hemdem olan herkes bilir.
Tapınma anlamında olan kulluk ise asla Allah’tan başkasına yapılamaz. Onun için biz günde kırk defa salatı ikame ederken “ Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım bekleriz” diyerek Rabbimizle olan kulluk sözleşmemizi yenileriz. Tevhid,kula tapınma anlamında kul olmayı tamamen yasaklayan ve bunu irtikap edenlerin en büyük cürum olan şirk batağına battıklarını ifade eden bir inanç sistemidir.Onun içindir ki şehadetmizde Muhammed Allah’ın KULU ve elçisi deriz.
Kur’an’da kesin hükümle peygamberlere kulluk yasaklanmıştır. Vahiy şöyle der : “Allah'ın kendisine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiği bir kimsenin, insanlara “Allah ile birlikte bana da kul olun!” demesi mümkün değildir. Aksine “İlâhî kelâmın bilgisini öğreterek ve onu derinlemesine inceleyerek Allah adamları olun” der. (Ali İmran:79.)
Kur’ana göre Allah resulü’nün, nübüvvet, risalet, örneklik (üsve-i hasene), davet, talim ve tebyin gibi altı temel misyonu vardır. Bu misyonları arasında kendine biat edenleri kendine kul etme gibi bir misyonu yoktur ve olmamıştır. Bunu söylemek gaflet veya ihanet bunu savunmak ise tek kelimeyle hamakattir. Serdar Tuncer’in televizyon programında Ömer Tuğrul İnançer kendisine göre bir formül uydurup madem ki peygamberi seven Allahı sever, peygamberi üzen Allahı üzer, peygambere itaat eden Allaha itaat eder öyleyse mademki hal böyledir peygambere kul olan Allaha kul olur gibi bir iddiada bulundu. Bunun üzerine Serdar Tuncer lakin biz “İyyake na’budu” diyerek yalnız sana kulluk ederiz beyanatında bulunuyoruz” demesi üzerine bizim Allaha kul olmak haddimiz mi ! gibi bir saçmalığı insanların gözleri önünde Kur’an ayı olan Ramazanda ifade etti. Dolayısıyla Ömer Tuğrul İnançer nezdinde peygambere tapınmak Allaha tapınmak gibi oluyor. (haşa ve kella.)
Ömer Tuğrul İnançer şayet “kul” ifadesini dilimizdeki kullanımlardan farklı olarak mesela hizmetkar anlamında kullanıyor olsaydı bunu tevil etmek mümkün olurdu lakin öyle demedi. "Kim resüle itaat ederse ona itaat eder, kim onu severse Allahı sever,kim onu üzerse Allahı üzer" gibi bir bir formülasyon üretip kim peygambere kul olursa Allaha kul olur diyerek üstelik “İyyake na’budu..” hatırlatmasından sonra bizim Allaha kulluk yapmamız haddimize mi! gibi bir hezeyan üretti.
Bu beyanat aslında kula kulluk kapısını aralayan ve böylelikle kutsal patentli sömürü hokkabazları'nın, Allah’ın kullarını kendilerine kul etme çabasından ibarettir.Nitekim tarikatların kahir ekseriyetinde “Alimler peygamberlerin varisleridir” mantığıyla insanlar maalesef ve maateessüf sömürülmekte ve istismar edilmektedir.
Zira peygamber tasavvurunuzdaki milimetrik sapmalar düşüncede metreye ve amelde kilometerelere tekabül eder.Kendisini ziyaret edenlere bir hizmetli gibi su dağıtan ve bir toplumun lideri o topluma hizmet edendir diyerek insanlar arasında insanlardan bir insan olan Allah resulü’nün sözde varisleri kıldırdıkları Cuma namazından sonra büyük bir keyif ve iştahla ayaklarını öptürmektedirler. (Şeyh Nazım Kıbrısi de defaatle müşahade ettiğim bir manzaradır) veya bir başka sözde Kadiri şeyhinin “'Şeyhin kutsal tenine değen kadını, Allah cehenneminde yakmaya razı olmazmış!” mantığıyla kendilerini küçük mabudcuklar ilan etmektedirler.
Kur’an ne güzel diyor: “…Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!”(Tevbe:9:30) Sadrımdan satırlara dökülen bir şiirimi okuyucularımla paylaşmak isterim:
Sesleniş
Hak nebi’nin unutulmuş o diriliş destanı
Resul deyince gelen akla bir bedevi fistanı
Miras kalan ondan heyhat sarık şalvar misvak cübbe
Zalimler dev olmuş bugün ve bu ümmet kalmış cüce
Dilinde evrad-ı ezkar ve cebinde bir parlak tespih
Oturarak beklemekte gelir diye belki Mesih
Okuduğu Kur’anın manasından bihaber
Her yer zulümat olmuş ve maalesef her yer makber
Filistinde işgal var Arakanda kan
Yürekler mefluç olmuş kalmamış hiç heyecan
Biri kalkar derki peygambere kulluk edin
E be adam bu mu ! Tarikat dediğin senin
Diliyle hergün binlerce kelime-i tevhid çeker
Sonra gider dergaha şeyhin ayağın öper
Bu ne zilletir yahu bu ne biçim taassup
Hakikatten dem vurma binbir hurafe kusup
Allah’ın kitabında ne diyorsa o dur din
Hurafeden hicret et ki razı olsun senden Rabbin
Ey müslüman gayri uyuma horul horul
Gafletten uyan artık, kalk, uyar ve doğrul
-Bilgin Erdoğan
0 Yorumlar