tag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post885973855200215784..comments2024-03-27T14:34:20.128+03:00Comments on Münferit Fikir Platformu: Neden AteizmMünferit Fikir Platformuhttp://www.blogger.com/profile/00489499603026277676noreply@blogger.comBlogger12125tag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-47991464107053304972019-06-06T14:44:35.366+03:002019-06-06T14:44:35.366+03:003. Bolum
Yazinizda Tanri'nin da matematik kavr...3. Bolum<br />Yazinizda Tanri'nin da matematik kavramlari gibi "gercek" degil zihnimizde olusturulmus bir kavram olabilecegini belirtiyorsunuz. Bu gorusun Tanri'nin varligi ve yoklugu konusunda ne ifade edebilecegini dusunmekte fayda olabilir. Matematik kavramlari zihnimizde olabilir. Bu kavramlarin ve bu kavramlarin birbiriyle iliskilerinin maddi karsiliklari var. Bu durumda -Matematik tarihi uzerine okuma yapmadim ama- bu kavramlarin zihnimizde nasil ortaya ciktigini arastirmakta fayda var saniyorum. Dunyada gordugumuz maddi seyler zihnimizde matematik kavramlari olarak yansimis olabilir. Basit bir ornek olarak bir cobanin koyunlarinicoklugunu bilme/anlama ihtiyaci sayi kavraminin olusmasina neden olmus olabilir. <br /><br />Tekrarlamak gerekirse zihnimizdeki soyut matematik kavramlar ve bunlarin birbiriyle iliskilerinin dunyada somut karsiligi var. Ama benzer sekilde bu matematik kavramlari somut dunyadaki bazi olay/gercekliklerin zihnimizde soyutlasmis halleri. Muhendisler zihnimizdeki soyut matematik kavramlari kullanarak binalar insa ediyor. Ote yandan John Nash insanlarin iliskilerini gozlemleyerek oyun teorisini ortaya koyuyor. Demek istedigim zihnimizdeki soyut kavramlar maddi gerceklerin, maddi gercekler de zihnimizdeki soyut kavramlarin yansimalari ve bu ikisi arasinda (once soyut kavramlar mi maddi gercekler olarak onumuze cikiyor yoksa zihnimizdeki soyut kavramlar mi maddi gercekler olarak ortaya cikiyor) bir zamansal olarak bir onceliklendirme yapmak mumkun mu ya da bu onemli mi emin degilim. Varmak istedigim sonuc ise yazinizin ilgili bolumunde isaret ettiginiz uzere matematik kavramlarinin zihnimizde ve soyut olmalarinin gercek ve var olmadiklari anlamina gelmedigi. <br /><br />Tanri'nin sonsuz (zaman) icinde bizi hangi noktada yarattigini tartistiktan sonra onun icin var olup olmadigimiz sorusunu sormussunuz. Ikisi arasinda bir sebep-sonuc iliskisi goremiyorum. Yine matematikten ornek verirsek her sayi sayi dogrusunda arti ve eksi yonde sonsuza giden sayilar icerisinde bir nokta ama bu o sayilarin varligi konusunda bir tartisma sebebi degil. <br /><br />Simdilik bu kadar yazabiliyorum. Yukarida fizikci bir kisinin yorumunu gordum ve faydalandim. Burada farkli alanlardan baska insanlarin da konu hakkindaki fikirlerini gormeyi umit ediyorum.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-90927416215200367602019-06-06T14:41:32.099+03:002019-06-06T14:41:32.099+03:002. Bolum
Usulle ilgili olarak yukaridaki hususlari...2. Bolum<br />Usulle ilgili olarak yukaridaki hususlari not dustukten sonra, bu noktada yine musadenizle, konunun esasina iliskin bir konuyu yazmak istiyorum. Tanri'nin varligi ve yokluguna iliskin tartismalarda farkli gorustekiler, dogal olarak, Tanri'nin varligini ya da yoklugunu ispatlama ya da kesin olarak gosterme yoluna gidiliyor ya da bu caba icinde olunuyor. Ancak burada bir yanilgiya dusuldugunu saniyorum. Tanri'nin varliginin ispatlanabilir ya da kesin olarak gosterilebilir olmayabilecegi ya da olamayabilecegi gozden kaciyor olabilir mi?<br /><br />Bilimsel tezler/teoriler/argumanlar ispatlanabilir yani dogrulugu test edilebilir olmalidir. Denetlenemeyen bir tez/teori bilimsel degildir. Ancak Tanri'nin varligi ya da yoklugu bilimsel bir konu mudur? Saniyorum hayir. Konunun bilimsel boyutlari vardir. Fizik, kimya, biyoloji alanlarinda ortaya konulmus olan teori ve kanunlar bu tartismada kullanilabilecektir. Ancak saniyorum bu, konunun bilimsel bir tartisma oldugunu gostermez. Saniyorum bu felsefi bir tartismadir. Bilimler felsefeden dogmustur ancak felsefe bilim degildir. <br /><br />Tanri'nin varligi ya da yoklugunun kesin olarak gosterilemeyecegini ya da ispatlanamayacagi gorusunu destekleyen bir husus da dini bakis acisindan geliyor. Soyle ki dinler, bu dunyanin gecici oldugunu ve kalici olan diger dunya, alem ya da nasil adlandirirsak o tarafin sinavinin yapildigi taraf oldugunu ileri surerler. Imtihanin konusu Tanri'nin varligina inanip inanmamak ve onun koydugu kurallara uygun olarak yasayip yasamamaktir. Bu durumda eger Tanri'nin varligi ya da yoklugu ispatlanabilir olsaydi bu sinavin anlami olmazdi.<br /><br />Tanri'nin varligi ya da yoklugu argumaninin test edilebilir olmamasi bu tartismayi kapatir mi? Bence hayir. Zira aslinda Tanri'nin varligini ya da yoklugunu tartisirken kendimizi, hayatimizi ve tum evreni anlamaya calisiyor oluyoruz. <br /><br />Ornegin siz sonsuzlukla ilgili goruslerinizin Tanri'nin yoklugunu gosterdigini ifade ederken, ayni seyler Tanri'nin varliginin isaretleri olarak da gosterilebilir. Yazinizda Tanri'nin varligi ya da yokluguyla ilgili fikir yurutme sureclerinin bir noktada sonsuzluk kavramina ulastigini belirtiyorsunuz. Sonsuz "gercek" degildir aklimizdadir diyorsunuz. Sonsuz (ya da sonsuzluk) kavraminin nasil ortaya ciktigini bilmiyorum. Bu konuyu arastiracagim. Bununla birlikte, bu kavramin matematikte ve fizikte Tanri'nin varligi ya da yoklugu tartismasindan bagimsiz olarak ortaya ciktigi sanirim tartisma goturmezdir. Anlayabildigim kadariyla da kesinlikten bahsedilemedigi durumlarla ilgili ve aklimizi(n sinirlarini) zorlayan bir kavram. Tipki Tanri'nin varligi ve yoklugu tartismasi gibi bence.<br /><br />Nesnel olabiliyor muyum bilmiyorum ama yazinizda belirttiginiz sonsuz ile Tanri iliskisi bazi hususlari anlamamiza yardimci oluyor. Sonsuz kavraminin belirsizligi yazinizda Tanri'nin yoklugunu gostermek icin ortaya koydugunuz bazi ornekleri de bence anlamsiz kiliyor. Tanrinin kendisinden buyuk ya da guclu bir "varligi" yaratip yaratamayacagi sorusu matematikte kullanildigi baglam icerisinde sonsuzdan daha buyuk bir sonsuzun olup olmadigi olmadigi sorusuyla benzer degil mi? <br /><br />Kendisinden bir kavram olarak bahsettigim sonsuz evet belki yalnizca aklimizdadir. "1"in, "2'nin, "5"in, "100"un dunyada karsiligi vardir. Ancak sonsuzun boyle bir karsiligini dunyada gosteremiyoruz. Ancak matematikte sonsuz kullanilarak somut ve dogru sonuclara ulasilabildigini biliyoruz. Integral buna ornek olabilir saniyorum.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-24740971786902085012019-06-06T13:19:47.660+03:002019-06-06T13:19:47.660+03:00Yazimin ikinci bolumunu buraya yukleyemiyorum. En ...Yazimin ikinci bolumunu buraya yukleyemiyorum. En fazla 4,096 karakter olmasi gerektigi uyarisini veriyor. Halbuki benim yazimin toplami dahi 4,096 karakteri bulmuyor. Bu konuda yardimci olabilir misiniz?Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-4815179265499796022019-06-06T13:06:00.187+03:002019-06-06T13:06:00.187+03:001. Bolum
Tanrinin varligiyla ilgili tartismalarda...1. Bolum<br /><br />Tanrinin varligiyla ilgili tartismalarda, onkabullerin ve tartismanin hangi boyutta yurutuleceginin tartismanin kendisi kadar onemli oldugunu saniyorum. Cunku Tanri kavramini tartisirken, konuyu mantik, felsefe, matematik, fizik, biyoloji ve daha pek cok baglamda ele almak mumkun. Tanri'yi tartismak aslinda neredeyse her seyi tartismak. Dolayisiyla saniyorum onkabulleri, tartismanin hangi boyutta/baglamda yurutuldugunu ortaya koymak tartismanin dogru yurutulmesi icin de sart. Yani bir nevi usul esas kadar onemli.<br /><br />Aslinda siz de yazinizin bazi bolumlerinde bundan bahsetmissiniz. Ornegin besinci paragrafta, nasil bir Tanri'nin varligini ya da yoklugunu tartistiginizi ortaya koymussunuz. <br /><br />Tartisma yurutulurken dikkat edilmesi gereken baska bir konunun da sonuca dair gorusun ya da tarafin (ornegin Tanri vardir ya da yoktur), tartismanin nesnel ve dogru sekilde ilerlemesini mumkun mertebe etkilememesine gayret etmenin onemli oldugunu dusunuyorum. Dogrunun -ki dogru her zaman bir tane olmayabilir- ve/veya gercegin arandigi bir tartisma icin bu gecerlidir. <br /><br />Siz sahsi tecrubenizden yola cikarak Tanri'nin neden var olmadigi konusunda gorslerinizi yazmissiniz. Musadenizle yazinizdaki hususlara celisen fikirler ortaya koymak istedigim icin bunlari yazdim. Ben Tanri'nin varligina inanan biriyim. Ancak bu konuda iddiali degilim. Anlamaya calisiyorum. Tanri'nin varligi ya da yoklugu konusundaki tartismalari da faydali buluyorum. Zira bu tartisma eger taraflarin birbirini Tanri'nin varligina ya da yokluguna ikna etmek icin bu goruslerden birini savunarak degil de dogru ya da gercege ulasmaya calismak icin yapilirsa, bir sonuca ulasilamasa dahi taraflar icin faydali olabilecegine inaniyorum.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-57457234706105430172019-06-04T07:42:05.636+03:002019-06-04T07:42:05.636+03:00bu argumanlarin hepsinin problemi dediginiz Tanriy...bu argumanlarin hepsinin problemi dediginiz Tanriyi zamanin icine hapsetmenizden kaynaklaniyor.<br /><br />ne demek tanri ileride ne yapacagini bilebilir mi? bu soru su demek, Tanrida zaman icinde.<br />halbuki zamanin goreceli oldugunu inkar etmek demek bu.<br /><br />Dolayisi ile mantik ve arguman tamamen absurt bir soru uzerine kurulu.<br /><br />kendisi iki boyuta sIKISmis olan bir canlinin ucun boyutun olmadigini iddia etmesi gibi bir sey.<br /><br />Butun bu dedikleriniz aslinda Tanrinin varligini ispatliyor. ama biraz daha derin dusununce... ve biraz daha derin fizik bilimine hakim olunca.<br />Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-16998877128559933472019-06-02T22:36:20.765+03:002019-06-02T22:36:20.765+03:00Anladim ve fizikci olmadiginizi duyunca rahatladim...Anladim ve fizikci olmadiginizi duyunca rahatladim. ben gercekten bu isin egitimini almis biri olarak fizik bilimini kullanarak yaptiginiz argumanlarin yanlis oldugunu en azindan fizik biliminin kiyisindan kosesinden gecmeyecek cikarimlar oldugunu size soyleyebilirim.<br /><br />Relativiteyi calistigimda, Allah'a karsi hayranligim, imanim cok daha fazla artti.<br />Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-28946471161710687942019-06-02T19:46:50.876+03:002019-06-02T19:46:50.876+03:00Yazıyı uzatmamak için yazmadığım şeyleri yazmışsın...Yazıyı uzatmamak için yazmadığım şeyleri yazmışsınız, teşekkür ederim. :)Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-41339021140773875842019-06-02T19:41:51.215+03:002019-06-02T19:41:51.215+03:00Hayır, fizikçi değilim. Ama fiziğe çok ilgi duyan ...Hayır, fizikçi değilim. Ama fiziğe çok ilgi duyan birisiyim. Bu yazdıklarım Tanrının yokluğunu ispatlamaya bence yetiyor. Biz onun için şu anda yokuz. Hiç olmadık ama hep vardık. Bu çelişki değil miAnonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-11734581559560699582019-06-02T17:37:51.480+03:002019-06-02T17:37:51.480+03:00Lee. Smolin in zamanın doğuşu adlı bir kitabini ok...Lee. Smolin in zamanın doğuşu adlı bir kitabini okumaya başladığımda zaten zihnimde olan bazı konularla alakalı olduğunu gördüm...<br /><br />Geleceğin belirsiz olması mesela...<br /><br />temel yasaların evrimi gibi enteresan konular...<br /><br />Geleceğin henüz var olmadığı bu yüzdende bilginin konusu olmadığı yani hiç ama hiç kimsenin hatta tanrının bile geleceği bilemeyecegi gibi bir fikre ulaştım..<br /><br /><br />Yani klasik anlamda tanrı tanımından uzak ama bence daha anlaşılır bir tanrı arayışındaki yolculuğum devam etmekte...<br /><br />Sonsuz kelimesini bu tanımın hiç bir yerinde kullanmamak gerektiğini ben de düşünüyorum.<br /><br />Her şeye gücü yeten değil en güçlü..<br /><br />Her şeyi bilen değil en bilgili..<br /><br />Sabit durağan değil gelişen öğrenen evrimlesen....<br /><br /><br />Geleceğimizi takdir eden değil bizimle birlikte merak eden ...<br /><br /><br />İyi olmamıza sevinip kötülüğümuze <br /> üzülen ...<br /><br />Kötülükleri önlemek isteyen bunun için bizi yardıma çağıran ...<br /><br />İnsana aklı vahyeden...<br /><br /><br />Vicdanimizdan seslenen...<br /><br /><br />Bizden tek ibadet olarak iyilik yapmamızı isteyen...<br /><br />Melek gibi bir tanrı..<br /><br /><br />Ve en önemli özelliği adalet olan bir tanrı arayışındaki yolculuğum devam ediyor...<br />asımhttps://www.blogger.com/profile/04463265559304187373noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-45955048985867915822019-06-02T17:09:39.654+03:002019-06-02T17:09:39.654+03:00KISIM 2
Ortada bir saat olsun. Ulan bunu kim yapt...KISIM 2<br /><br />Ortada bir saat olsun. Ulan bunu kim yaptı, bu kendiliğinden olmuş olamaz diye düşünelim. Sonra bunu yaratan saatçiyi bulalım. Ohh işte, bir açıklaması varmış, bunu saatçi yapmış diyelim ve rahatlayalım. Ama çok uzun bir süre rahatlayamayacağız. Neden? Çünkü ilk sorumuza bir cevap bulmuşken daha büyük bir soru ile karşı karşıya kaldık: Saat basit, saatçi daha komplike. Saati yapanı bulduk ama peki ya saatçiyi kim yaptı?<br />Şimdi bu sorulara teker teker cevap bularak ilerlediğimizi ve şu şekilde bir zincir oluştuğunuz varsayalım:<br />Saat=x1, Saatçi=x2. x1’i x2 yaptı. x2 x1’den daha komplike.<br />x2’yi kim yaptı? Cevabı bulmuş olalım: x3. x2’yi x3 yaptı. x3 x2’den daha komplike.<br />x3’ü kim yaptı? Cevabı bulmuş olalım: x4. x3’ü x4 yaptı. x4 x3’ten daha komplike.<br />….<br />Kainat=x1000, Tanrı=x1001. x1000’i x1001 yaptı. x1001 x1000’den daha komplike.<br /><br />Peki, madem komplike olan her şeyin bir tasarlayanı ve yaratanı olmalı. O zaman Tanrı’nın yaratanı kim? Soruyorum: x1002 kim? x1001’i kim yarattı?<br /><br />Şimdi şu söylenebilir: “Bu iş sonsuza kadar gidemez arkadaş. Bir yerde kesmek zorundayız. İşte biz x1001’de kesiyoruz. Yani Tanrı’da. Tanrı’nın yaratanı yok. Evet başta “komplike her şeyin yaratanı olmalı dedik, evet Tanrı kâinattan bile daha komplike, ama Tanrı’nın yaratanı yok. Orada kesiyoruz biz.”<br /><br />Tamam. Hadi bu varsayımı kabul edelim. Farz edelim ki bir yerde kesmek zorundayız. Farz edelim ki, çok komplike olmasına rağmen yaratılmamış bir şey olmak zorunda ve var. Yani farz edelim bu zincirin son bir halkası var.<br /><br />Peki bu son halka neden Tanrı? Neden Kâinat değil de Tanrı? Neden zincire x1000’de değil de x1001’de son veriyoruz? Neden kâinatta kesemiyoruz zinciri de, bir adım, ama sadece bir adım daha ilerlemeye karar veriyoruz. Hangisi daha mantıklı? Olduğunu bildiğimiz gördüğümüz bir şeyi (x1000=kainat) son halka olarak kabul etmek mi, yoksa olduğunu bilmediğimiz/görmediğimiz bir şeyi (x1001=Tanrı) son halka olarak kabul etmek mi? Basit insan aklı “olduğunu bildiğimiz şeyi” der.<br /><br />Buraya kadar mantık ile açıklama yapmaya çalıştım. Gelelim olayın psikolojik boyutuna. Ben hayatım boyunca birçok insanın dini konularla alakalı içerisinden geçtikleri değişim süreçlerini gözlemledim. Gördüğüm şu ki, insanların en zorlandığı şey çocukluklarından zihinlerine dogmatik olarak aşılanmış olan dinlerinden vazgeçmek. Yani benim dinim yanlış olabilir ama başka doğru bir din, gerçekten Tanrı tarafından gönderilmiş bir din olabilir diye düşünerek sancılı bir süreç yaşayanını görmedim. Aynı şekilde, bireyler için Tanrı var mı yok mu meselesi ikincil. İnsanlar arayış süreçlerinde en büyük zorluğu dinlerini sorgularken yaşıyorlar.<br /><br />Ben daha hayatımda öncesinde Müslüman olup da “ya düşündüm taşındım, Tanrı fikri mantıklı gelmedi, Tanrı olmayabilir kanaatine vardım, ee haliyle Tanrı yoksa İslam’da ondan gelmiş olamaz” diye düşünerekten dininden vazgeçmiş bir Müslümana rastlamadım. Dinden çıkanların neredeyse tamamı İslam’ın kendi içerisindeki sıkıntılı noktalarından (akıllarına uygun gelmeyen hadislerden/ayetlerden) dolayı dinlerinden çıkıyorlar.<br /><br />Ama sonraki süreç çok hızlı oluyor. Bir defa İslam’ı reddedip kendisine “ben Müslüman değilim” diye itirafta bulunabilecek noktaya ve cesarete gelebilmiş olanlar farklı bir din arayışı içerisine girmiyorlar. Geri kalan bütün dinleri roket hızı ile reddedip (hepsinin bir nevi Yunan mitolojisi olduğuna kanaat getirip) deizm noktasına geliyorlar. Deizm noktasında kalan insanlar oluyor. Ama ben bu durumun, bu insanların zihinlerine çocukluklarından itibaren yerleştirilmiş olan “Allah’ın varlığını inkar edersen yanarsın, çok büyük günah, Allah kendisini inkar edeni cezalandırır” korkusunun bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Zira dinleri reddetmenin sonrasında insanlar genelde üç beş sene deist olarak kalsalar da sonrasında—korkularını zamanla aşabildikçe—ateist oluyorlar. Benim kendi çevremde yaptığım gözlemler bu şekilde oldu.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-2019603803404694962019-06-02T17:08:15.549+03:002019-06-02T17:08:15.549+03:00Kısım 1: İbrahimi dinlerdeki Tanrı tanımı kendi ke...Kısım 1: İbrahimi dinlerdeki Tanrı tanımı kendi kendisi ile çelişki içerisindedir. Neden? İbrahimi dinlerde Tanrı, her şeye gücü yeten, sonsuz güç/irade/bilgi sahibi olarak ifade edilir. Peki, soralım o zaman: Tanrı ileride ne yapacağını bilebilir mi? Eğer bilmiyorsa, Tanrı sonsuz bilgi sahibi değil demektir. Eğer biliyorsa, o zaman Tanrı’nın bir iradesi yok, ne yapacağı öncesinden belli olan şeyleri yapıyor demektir. Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Ben olaya buradan bakınca İbrahimi dinlerdeki Tanrı tanımını üzerinde fazla düşünülmeden ortaya atılmış bir tanım olarak görüyorum.<br /><br />Belki kâinatı yaratabilecek bir güç olabilir. Bu güç bizim açımızdan çok çok büyük bir güç olabilir. Dilerse bizi yok edebilir, öldükten sonra bizi diriltebilir, bizi yargılayıp ateşe atabilir vesaire. Ama bu onu sonsuz güç sahibi bir varlık yapmaz. Yani bahsettiğim çok güçlü Tanrı dahi ibrahimi dinlerdeki Tanrı tanımına uygun bir varlık olmaz. Bu durumda ben ibrahimi dinlerdeki Tanrı kavramını tanım itibari ile akıldışı buluyorum ve reddediyorum. Şimdi klasik bir teist argüman şu: “Bizim bilgimiz her şeye yetmez, bizim aklımız her şeyi algılayamaz. O sonzuz güç sahibi ama bu sonsuzluğu biz fani akıllarımız ile algılayamayız.” Eyvallah. Eyvallah eyvallah da, arkadaş benim elimde bana ışık tutabilecek sadece aklım var. Akıldışı şeyi nasıl kabul edeyim ben? Beden nasıl bekleyebilirsin sen bunu? Sen bana diyorsun ki bu akıldışı ama bu doğru. Hangi akla dayanarak diyorsun bunu diye sana sormazlar mı?<br /><br />Peki, İbrahimi dinlerdeki tanımı koyduk bir kenara. Benim tarif ettiğim şekli ile bir Tanrı olabilir mi? Yani sonsuz güç sahibi değil, gücü sınırlı ama bizim nazarımızdan bakınca, ölüyü diriltebilecek, dünyayı istese yok edebilecek, hatta istese kâinatı yok edebilecek ve sonra tekrar oluşturabilecek bir güç?<br /><br />Ben böyle bir gücün olmadığını kesin olarak ispatlayamam. Ama olmadığını ispatlayamamam olduğunu göstermez. Mesela, ben Jüpiter’in yörüngesinde şu an dolaşan bir çaydanlık olmadığını da ispatlayamıyorum. Ama bu çaydanlığın var olduğuna inananlardan oluşacak bir cemaate de üye olmuyorum. Çünkü, “Jüpiter’in yörüngesinde tur atan çaydanlık” fikri bana mantıklı gelmiyor. Bahsettiğim Tanrı fikri de esasında öyle. Olduğuna dair elimizde bir delil yok. En sık dile getirilen argüman, “kâinat ne kadar muhteşem, bir saat bile kendiliğinden olamıyor, onu yapan bir saatçi var, böylesine muhteşem bir düzenin (kâinatın) nasıl bir yaratını olmaz, elbette var, Tanrı yarattı onu” argümanı. Ama bu argüman çok sığ bir argüman. Açıklayayım:Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8932550642938594009.post-2004527167830743032019-06-02T16:49:01.151+03:002019-06-02T16:49:01.151+03:00Yazdiginiz konularin konsepti fizik ile alakali am...Yazdiginiz konularin konsepti fizik ile alakali ama genel relativiteyi ve multiverse gibi kuramlari tam kavramadan filozofik olarak dusunulmus.<br />Zamanin mahluk olmasi Allah icin sure kavramini zaten yok ediyor.<br /><br />sure kavraminin yok oldugu baska seylerde var, mesela fotonlarinda zamanla ilginc bir iliskisi var. fotonlar zamansizdir. <br />Yazdiklarinizin mantik iliskisinde Tanrinin varligini ya da yoklugunu ispat eden bir yani yok.<br /><br />Bilmiyorum siz kendinizi bir fizikci olarak tanitiyorsunuz, ne kadar fizikcisiniz.<br />Fakat bu yazdiginiz konulara en sumullu kapsamli kafa yormus insanlardan olan Einstein dahi Allahin varligindan suphe duymuyor.<br /><br />Ben de bir fizikciyim. Tam bu anlattiginiz konulardan dolayi, yani mekan, zaman arasinda ki sanatsal iliskiyi gordugumden dolayi hayranim zevk aliyorum. Inceliklerini farkedince vay bee diyorum. <br />Bu noktada bu sanatin Allah'a ait veya degil demek size kalmis. ama bu sanati gorupte kendi kendine olmustur olgusunu kabul etmek veya bunu dogrulunu dusunmenin hicbir ispati yok. ne dediklerinizde ne de su anda bilinen fizigin icinde...Anonymousnoreply@blogger.com